Ağrı'da Başbakan Erdoğan'ın katıldığı Dörtyol kavşağındaki miting alanından sonra, BDP çalışmalarına destek vermek için Ankara'dan gelen Bağımsız Diyarbakır Milletvekilli Leyla Zana'yı binlerce kişi karşıladı. Karşılama kısa bir süre içinde mitinge dönüşürken, Zana binlerce kişiye hitap etti. Sık sık "Bijî Serok Apo", "Bê Serok jiyan nabe", "Dizo Heso", "Vur vur inlesin Heso dizo dinlesin" sloganları atıldı.
Burada konuşan Zana, "İlk defa Ağrı'ya geliyorum ama görüyorum ki Agırî nin ateşi yüreğinizde gürlüyor. 85 yıl önce Ağrı'yı mezar yaptığını söylediler. Ama bugün Ağrı'nın mezardan kaltığı andır artık" dedi. "Sordum Ağrı'nın nüfusu ne kadardır diye yüz binin üzerinde ama Ağrı'nın tarihine baktığımızda yüz katı kadar Çin sınırlarında bile yaşıyorlar" diyen Zana, "Bir kaç gün önce Çin'de yaşayan Kürtler ile ilgili haberi okudum. Yazılana göre Çin'de 3 büyük köyde 3 bine yakın insanlarımız orada yaşıyor. Onlara soruyorlar 'siz nasıl 85 yıl önce Ağrı'dan çıktınız ve kendiniz gibi kalmaya başardınız?' 'Biz el ele verdik, sırt sırta verdik ve kendi birliğimizi yaratık ve böyle kalmaya söz verdik' cevabını veriyorlar. Ağrı'da sizin birlik olup buradaki belediye yönetimini kendi kendiniz yönetmeniz gerekiyor. Biz kendi elimizle kendi yaramızı sarmamız gerekiyor. Siz kendi kendinize yetersiniz, artık bu sistemden hiç bir beklentimiz olmamalı. Bu sistem bize borçludur. Bizim üretimimiz, yerel kaynaklarımız yeterdir. Eğer sürgün varsa, yaylalarımız, tarımımız, var bunları işletmemize üretim yapmamıza izin verilmediği için bu kadar yoksul kaldık" dedi.
Sık sık "Heso Dizo", "Vur vur inlesin Heso Dizo dinlesin" sloganları atılması üzerine Zana, "Buna gerek yok, biz birlik olduğumuzda o da birgün doğru yolu bulup bizim aramızda yerini alacaktır, o gün gelecek. Sadece Serhat değil, Ankara sizin sesinizi duyacak" dedi. "
13 YAŞINDAKİ CİHAN..
Özellikle Başbakan'ın konuşmasında üzerinde durduğu Diyarbakır'daki çocukları PKK'ye katılan ailelere de değinen Zana, "Bu ülkenin yetkilileri iyi bilsinler ki Kürt Özgürlük Mücadelesi hiçbir zaman hiç kimseye zorla bir şeyi yaptırmıyorlar, yapmazlar. 1990'larda dayımın oğlu 13 yaşında dağa çıktı. Arkadaşlar ona 'sen çocuksun aramızda kalamazsın, anne ve babanın yanına git' diyorlar. Cihan 13 yaşındaydı. Örgütün yöneticilerine bakıyor ve diyor 'Valahi bu örgüt hiç kimsenin babasının örgütü değildir, ben özgürlüğümün peşinden gelmişim. Ben burada kalıyorum ve hiç bir yere gitmiyorum.' Bunun için umarım öyle bir gün gelecek ki Cihan ve onun gibi çocuklar artık dağlarda değil halkının içinde bu halkın geleceği için mücadele etme günü gelir. Biz burada el ele verelim ve bu çocukların geçmişini onlara armağan edelim" diye konuştu.
O ÇOCUKLAR NEDEN GİTTİ?
"Başbakan'a da bir sözüm var, madem diyorsun o çocukları götürmüşsünüz getirin, biz de diyoruz madem diyorsun bir adım atmışım o adımın sonunu getir ki, anayasada düzenleme yap ki, toplumu çürüten bu uyuşturucu, balli, hırsızlık gibi şeylerin önünü alacak tedbirleri al ki söyleyecek şeylerin olsun" diyen Zana, "Sizin çocuklarınız özel okullarda, Avrupa okullarda okuyorlar, 3-4 dilli biliyorlar, özel yerlerde bulunduruyorsun, boş zamanlarında saz, gitar çalıyor, bizim çocuklar da sokaklarda boyacılık, selpak, simit satıyor. Yıkık barakalarda başını taşa koyarak uyuyor. Sen bu ülkenin Başbakanı'sın ben bir kere sorumluysam sen bin kere sorumlusun, sen ayırım yapamazsın. Sadece söylem ile emirlerle olmuyor. Eğer emir ile olsaydı tüm padişahlar yerinde kalırdı. Sen Padişah değilsin, sen milletin oyu ile gelen oyu ile giden bir başbakansın. Toplumun kırılacağı sözleri söyleme, sana yakışmıyor, halkın taleplerine göre davranmak zorundasın. Eğer bu çocuklar yönünü dağa vermiş ise bunun sebeplerine bak. O çocuklar da kendi anadilinde eğitim istiyorlar, özgür kimlikleri tanınması isteniyor, sokaklarda işkence ve öldürülmesini istemiyor" dedi.
ÇALMADIK BURADAYIZ
"Yine diyorlar eğer BDP kazanırsa dükkânlar kapatılacak" diyen Zana, "Yeminle yalandır. Siz işinizi onurluca, şereflice yürütmeniz için, yıllardır biz açmıyız tokmuyuz, annemiyiz ya da babamıyız, çocuklarımız nerede, hangi sokakta yaşıyor demeden, sizlerin hizmetiniz için yolla çıktık. Bizi yolumuzdan etmeleri için bizi 125'nci madde ile yani idamla yargıladılar ama yine de onlara boyun eğmedik. Bize karşı çalışan kardeşlerime soruyorum, onlar mı dürüst yoksa bizler mi? Biz kaçmadık, çalmadık da, toplumu da kandırmadık, ilahi dedik özgür bir toplum, eşit yurttaşlık için mücadele vereceğiz ve veriyoruz" dedi.
BAŞBAKAN SİWAR HAT PEYA ÇU!
Ardından alkışlar arasında konuşma yapan BDP Ağrı Belediye Eş Başkan adayı Sırrı Sakık, "Aslında biz 30 Mart mitingimiz den sonra zaferi ilan edecektik ama sağolsun Başbakan geldi onun mitinginden sonra seçim resmini ortaya koydu. Kürtçe diyorlar 'Siwar hat û peya çû'. Şimdi bizim burada mitingimiz yok, Leyla hanım Ankara'dan geldi, Ağrı halkı konukseverdir, burada karşıladılar ve toplandılar tekrar teşekkür ediyorum" dedi. "Başbakan buraya geldi 'Ağrı'da seçim oldu sanki seçime hileyi biz karıştırmışız halkın kafasını karıştırmaya çalıştılar' diyor" diyen Sakık, "Yukarıda Allah, aşağıda Ağrı halkı ve arkamda da Adliye binası var. Buradaki siyasetçiler, bürokratlar, resmi kurum temsilcileri, il ve ilçe seçim kurulu hakimleri, sonucu nasıl değiştirebiliriz diye el ele vererek Ağrı'yı kanatmak istediler, biz de sorun çıkmasın diye iptal olsun dedik. Şimdi yalanları ortaya çıkıyor, ne diyeceklerini şaşırdılar" dedi.
Başbakan'ın seçimden sonra polisleri getirmediklerini sözlerine de değinen Sakık, "Ey Ağrı halkı çok uzakta değil 3-4 gün hatta bir haftadır Ağrı'da terör uygulayan kim di devlet değilmidir. Şimdi de arkanıza dönün bakın tonla polis var, arkamızda, yan taraflarımızda yüzlerce polis var, peki bunlar neyin nesi? Siz savaşa mı hazırlanıyorsunuz yoksa seçime mi?" diye sordu.
TERÖRÜ SİZ UYGULUYORSUNUZ
Parçalanmış bir gencin gömleğini göstererek, "Bugün Başbakanın korumaları biraz önce buradan giderken, bir genci zafer işareti yaparken o gencin üstü başı paramparça ediyor. İşte terör budur, siz burada terör uygulayarak sonuç alamazsınız” diyen Sakık devamla şunları söyledi:
Başbakan diyor ki 'baskılarla, tehditlerle oy alıyorlar'. İşte biz buradayız ve buradan çağrı yapıyorum; Eğer siz baskı ile bize bir tek oy verirseniz, şereften haysiyetten pay almamışsınız, eğer biz de baskı uygulayarak oy istersek biz de şereften haysiyetten pay almamışızdır. Biz mücadelemiz ile biz inancımızla halkımızdan oy talep ediyoruz. Biz halkın gönlünden taht kurmuşuz. Eğer 30 yıllık mücadelemiz bu halkın gönlünde taht kurmamışsa, hele baskıyla kirletilmiş koltuğa hiç birimiz oturmayız ve tenezzül etmeyiz. Siz gelip, senin Dış işleri Bakanın gelip ‘eğer oy vermezseniz buraya yatırım yapmayız’ diye tehdit ediyorsun. Zaten burası yoksul bir kent, 13 yıllık bir iktidar döneminde, 10 yıldır sen burada iktidar elinde ne yaptın ki, hangi hizmeti yaptın. Sen burada 5 yıl önce bir kültür merkezini açmışsın her defasında gelip onun açılışını yapıyorsun. Bu seçim bir belediye seçimi değil, bir il ve belediye encümenliği seçimi değildir, bu seçim onur, vicdan ve haysiyet seçimidir. Siz vicdanınız, haysiyetinizi koruyacaksınız ve koruyacaksınız biz buna inanıyoruz" dedi.
KÜRDİSTAN’I KABUL EDECEKSİN!
30 Mart'ta burada miting yapacaklarını ve herkesi mitinge katılım çağrısında bulunan Sakık, "O gün göreceğiz el mi yaman bel mi yaman. Artık bu topraklarda inkar, imha ve asimilasyon olmayacak, hala Başbakan kalkmış bozuk plak gibi 'tek vatan, tek millet, tek bayrak' diyor. Ey başbakan! Eğer biz tek milletsek 30 yıldır kavgamız ne? Niye ölüyoruz, biz Kürt halkıyız, Kürt halkının kimliğini kabul edeceksiniz. Siz bunları kabul etmeden diyaloğu sürdüremezsiniz, Kürt halkı bir realitedir Kürdistan bir realitedir. Sen Kürdistan'ı da kabul edeceksin, sen Kürt halkını da kabul edeceksin, onların taleplerini de kabul edeceksin" diye konuştu. / anf
Güncelleme Tarihi: 29 Mayıs 2014, 17:22