Bugün Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeni duruşması görülecek olan Vartinis (Altınova), tam da böyle bir dava. Ergenekon, Balyoz vb. gibi kamuoyu tarafından yaygın olarak bilinmez, sadece bazı sivil toplum kuruluşları, insan hakları savunucuları ve bir de olayın acısını yaşayanlar dışında pek kimse takip etmez.
Oysa Vartinis vakası, bir dava olmanın çok ötesine geçiyor. Zira, 9 kişilik Öğüt ailesinin küçük çocuklar da dahil evlerinin ateşe verilerek yakılması, aynı zamanda yüzleşilmesi gereken bir trajedi.
21 YILLIK BİR ADALET ARAYIŞI
Öğüt ailesinin o gün evde olmadığı için tesadüfen kurtulan son ferdi Aysel Öğüt de, 21 yıldır bu mücadeleyi veriyor. Sadece hukuki bir adalet değil aradığı, çözüm sürecinin üzerine titrendiği şu günlerde bir yüzleşme de talep ediyor. Ama duruşma oradan oraya sürülerek, kamuoyundan kaçırılarak, bir türlü sorumlular için soruşturma izni alınmayarak benzer davalarda olduğu gibi 'faili meçhul' olma yolunda hızla ilerliyor.
İşte bugün üçüncü duruşması görülecek Vartinis Davası'nın acıklı öyküsü:
(Fotoğraftaki Öğüt ailesinin 9 ferdi de o gün evlerinde yakılarak öldürüldü... Fotoğraflar Öğüt ailesinin albümünden alınmıştır.)
Muş'un Kürtçe adı Vartinis, Türkçe adı Altınova olan beldesi kırsalında Hasköy Jandarma Komutanlığı, 2 Ekim 1993 günü bir operasyon başlatır. PKK'liler ile çatışma çıkar, bir PKK’li ve bir astsubay yaşamını yitirir. Görgü tanıklarının iddiasına göre, çatışma sonrası beldeye gelen bir grup asker, belediye binasını kurşunlar ve “Gece gelip beldeyi yakacağız” tehditinde bulunur.
İlk önce Ardong (Konakdüz) Köyü'ne gelen bir grup asker PKK'ye yardım ve yataklıkla itham ettikleri korucu olmayanların ev, ahır ve ot yığınlarını ateşe verir. Ardından Vartinis Köyü'ne geçerler. Burada da bir çok yer ateşe verilir. Bu evlerden biri Nasır Ögüt'e aittir. Öğüt ailesi dışarı çıkamaz ve Nasır Öğüt ile hamile eşi dahil 7 çocukları yanarak can verir.
'İNSANLIĞIN BİTTİĞİ AN...'
Nasır Öğüt’ün hayatta kalan tek çocuğu Aysel Öğüt, o gece yaşananları pencereden izlediğini belirterek şunları anlatıyor: “Ev tutuşunca ailemin oradan çıkarıldığını düşünmüştüm. Dışarı çıkmak istedik, bırakmadılar. Ancak sabah öğrendim ki; bütün ailemi diri diri yakmışlar."
Bir diğer tanık Halil Sayılgan da benzer şeyleri anlatıyor: “Gece yarısı silah sesleri ile uyandık. Tutuşulan her yer ateşe verildi. Traktörler, ot yığınları, tezek yığınları, evler, ahırlar ve hayvanlar cayır cayır yanıyordu. Bütün hayvanları tarıyorlardı. Hiç kimse korkudan yanma pahasına bile olsa evinden çıkamıyordu. Nasır’ın evi ateşe verildi. Korkudan kimse yardıma gidemedi. Çıkanı vuruyorlardı.”
O geceyi “İnsanlığın bittiği an” diye tarif eden İsa Öğüt ise, korku dolu anları şu sözlerle dile getiriyor: “Gece askerler köye girdi. Biz en fazla ev baskını olur ve ismi olanlar gözaltına alınır diye düşündük. İnsanların cayır cayır yakılacağını hangi insan düşünebilirdi ki. Belde tümden ateşe verildi. Nasır Öğüt ve İbrahim Sayılgan’ın evleri ateşe verildi. İbrahim’in evi iki kapılı olduğu için o çocuklarıyla arka kapıdan kaçarak abisinin evine sığındı. Ancak Nasır’ın evi merkezdeydi, etrafı sarılmıştı. Çıkmasına izin vermediler. Çocuklarıyla birlikte yaktılar. Ahırı da eviyle bitişikti. Ahırda olan bütün hayvanları yanarak kül oldu.”
Olay gecesinin sabahında görgü tanıklarının ifadelerine göre, askerler vatandaşları belediye binası önünde toplar ve “PKK’ye yardım ettikleri” gerekçesiyle Nizamettin Duygu, Zeki Öğünç, Cezayir Güzelsöz, Hüseyin Uğurlu, Bedih Öğünç, Mehmet Nasır Taş, Hassaddin Duygu, Hakim Öğünç ve Muhlis Mutlu’yu gözaltına alır.
Hasköy Jandarma Komando Bölük Komutanı tarafından hazırlanan tutanakta ise olayın PKK tarafından yapıldığı iddia edilerek, PKK’nın askerlerin beldeye girişini engellemek amacıyla beldeyi ateşe verdiği ileri sürülür.
DAVA AÇMAMAK İÇİN BİN DEREDEN SU GETİRİLDİ
Aysel Öğüt ise gözleri önünde yaşananları mahkemeye taşımaya karar verir. 1993 yılında Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurur. Başsavcılık soruşturmayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) gönderir ve olayın PKK tarafından yapıldığını iddia ederek davada görevsizlik kararı verilmesini ister. Diyarbakır DGM, görevsizlik kararı vererek, dosyayı kapatır. Ancak Aysel Öğüt pes etmez, 2003'de Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir kez daha müracaat ederek davanın yeniden açılmasını talep eder. Başsavcılığın da valiliğe yaptığı başvuru 22 Mayıs 2006'da sonuç verir ve ''kamu yararı olacağı'' gerekçesiyle soruşturmaya izin çıkar.
Başsavcılığı Elazığ 8. Kolordu Askeri Savcılığı'na ismi geçen kişilerin askeri görevde bulundukları gerekçesiyle soruşturma yapması için müracaat eder. Ancak 7 yıldır askeri savcılık tarafından yürütülen soruşturma bitmediği için dava bir türlü açılamaz. En son 2011 yılında ailesi ve avukatları tarafından Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na tekrar başvuru yapılır ve bu talep kabul edilir. Savcılık tarafından hazırlanan iddianame de Muş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilir. Ve savcılık dönemin Hasköy Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı B.K, Üsteğmen H.A, Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş T.N. ile İl Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Vekili Ş.U. hakkında “Kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan dava açar.
DURUŞMA BUGÜN
İlk duruşma 4 Eylül 2013 tarihinde Muş Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülür. Ne var ki, yine benzer davalarda olduğu gibi sanıkların tutuklu yargılanma talebi reddedildiği gibi sonraki duruşmaların "güvenlik" gerekçesi ile Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verilir. Ve son duruşma Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Mayıs 2014 günü yapılır.
Davanın dördüncü duruşması bugün. Ancak tanık anlatımlarına, delillere rağmen hala davada somut bir gelişme olmadı. Ve Aysel Öğüt de diğer faili meçhul davalarında yaşananlar gibi, ailesinin katledildiği davanın da aynı sona uğramasından kaygılanıyor. Tek isteği, gözlerinin önünde katledilen ailesi için adaleti sağlayabilmek. / Radikal
Güncelleme Tarihi: 23 Eylül 2014, 09:01