Mardin’in Dargeçit ilçesinde, 1995 yılında 7 sivil ile 1 askerin katledilmesine ilişkin açılan “Dargeçit JİTEM” davası 4 Mart 2015 tarihinde Adıyaman’a nakledilmiş ve ilk duruşma için 2 Temmuz’a gün verilmişti.
Radikal.com.tr’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, Adıyaman Valiliği “ilimizde bölücü terör örgütü sempatizanlarının bulunduğu ve faili meçhuller davasının provoke edilebileceği” gerçekçesiyle Dargeçit Davası’nın bir başka şehre gönderilmesini istedi.
“Dava Adıyaman’da devam ederse halinde kamu güvenliği tehlikeye düşürebilir”
Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş tarafından 28 Nisan 2015’te yazılan yazıda, Midyat’tan güvenlik nedeniyle gönderilen davanın “terör örgütü yandaşlarınca provoke edilebileceği” savunularak, “İlimizde bölücü terör örgütü sempatizanlarının bulunduğu, terör faaliyetlerinin ve terör unsurlarının (kırsal faaliyetler, şehir yapılanması) varlığı da bilindiğinden özellikle ‘faile meçhuller’ davasının provoke edilebileceği” iddia edildi.
Hem şehir merkezinde, hem ilçelerde “terör örgütü yandaşlarının yanı sıra milliyetçi hassasiyetleri yüksek bir kitlenin de bulunduğu ve karşıt görüşlü şahıslar arasında zaman zaman kavga ve gerginliklerin yaşandığı” ileri sürüldü.
Mardin’in Adıyaman’a 298 kilometre mesafede olduğu ve iki davanın taraflarının da rahatlıkla gelip davaya katılabileceği ifade edildi. Şehirde asker, jandarma ve polise ait toplu birliklerin bulunmadığı, var olanların da bir kan davası sebebiyle on aydır Gerger ilçesinde görev yaptığı anlatıldı. Ayrıca çadır kentte 10 bin Suriyeli’nin yaşadığı, çatışma bölgelerine yakın olunduğu için şehrin sürekli göç aldığı kaydedilerek, “Suriye sınırına yakın olmamız sebebiyle gerek jandarma, gerek emniyet görevlilerimiz takviye olarak sınıra yakın yerlerde görevlendirilmektedir. Gelişebilecek büyük çaplı olaylara müdahale edebilecek emniyet ve jandarma birlikleri haricinde askeri unsur bulunmamaktadır” denildi.
Yazıda ayrıca, “Davaların Adıyaman’da devam etmesi halinde kamu güvenliği tehlikeye düşürebileceği” belirtilerek, başka bir şehre nakli istendi.
Savcı: Salon yok
Başsavcı Ali Ulvi Yılmaz ise 10 Nisan 2015’teki yazısında ise Adıyaman’daki 1 ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi salonlarının bu davalar için yetmeyeceği, adalet sarayı ile cezaevinde de duruşma görülecek uygun bir salonun bulunmadığı, bu binaların güvenlik yönünden birçok eksikliğinin olduğu, eksiklikler bildirildiği halde Emniyet tarafından gerekli düzenlemelerin hala yapılmadığı kaydedildi.
Özellikle Ekim 2014’den sonra Adıyaman’da “art niyetli bir kısım şahıs ve toplulukların huzur ve sükuna yönelik olarak eylemlerini arttırdıkları, buna ilişkin çok sayıda soruşturma evrakının bulunduğu, davaların açıldığı, art niyetli bu şahıs ve grupların olay çıkartmak, kamu düzenini bozmak için çeşitli bahanelere sığındıkları, bunlar arasında toplumsal ve terör olaylarına ilişkin devam eden soruşturma ve yargılamaları bahane ettikleri” iddia edildi.
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi de davanın nakli için gerekli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla dosyayı başsavcılığa gönderdi. Adıyaman Başsavcılığı da dosyayı, karar verilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı’na gönderecek. Davanın hangi şehirde görüleceğine Yargıtay 5. Ceza Dairesi karar verecek.
Ne Olmuştu?
Dargeçit’teki yargısız infazlar ve gözaltında kaybetmelerle ilgili iddianame olaydan 19 yıl sonra tamamlandı. Beş askere, üçü çocuk birisi asker sekiz kişinin öldürülmesi suçundan dava açıldı.
Davaya ilişkin iddianame 24 Aralık 2014 tarihinde kabul edilmişti.
İddianameye göre, “Dargeçit’te iki öğretmenin PKK tarafından kaçırılarak öldürülmesinden sonra” 30 Ekim 1995’te yapılan operasyonlarda üçü çocuk, yedi kişi PKK’ye yardım-yataklık ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı.
Köylüler Süleyman Seyhan (57), Abdurrahman Olcay (20), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Coşkun (21), Davut Altınkaynak (13), Nedim Akyön (16), Seyhan Doğan (14) Dargeçit İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldükten sonra bir daha kendilerinden haber alınamadı.
Aileler 2009’da yeniden suç duyurusunda bulununca savcı Şükrü Arslan dosyayı yeniden açtı. Soruşturmada mağdur yakınlarının, askerlerin yanı sıra aralarında korucu ve öğretmenlerin de gizli tanık olarak alınan ifadeleri sonunda yedi köylünün işkencede öldürüldüğü belirlendi.
Seyhan Doğan’ın cesedi olaydan 18 yıl sonra açılan toplu mezarda bulundu. Soruşturma kapsamında yapılan kazılarda da dört kişinin daha cesedine ulaşıldı. Yapılanlara karşı çıkan ülkücü görüşteki Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın da, suçu ihbar etmesinden korkulduğu için komutanları Hurşit İmren ve Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğü öne sürüldü.
Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin hakkında taammüden öldürme suçundan müebbet hapis cezası isteniyor.
Davaya aynı dönemde kaybedilen Hikmet Kaya’nın dahil edilmemesi üzerine davaya müdahil olan İHD avukatlarının yaptığı itiraz, mahkeme tarafından kabul edilmişti.
Güncelleme Tarihi: 15 Mayıs 2015, 09:40