Urfa Barosu, yaralılara yönelik tutuma karşı harekete geçiyor

Urfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe, yaralı olarak Türkiye'ye resmi yollardan gelen Kobanêlilere yönelik kolluk güçlerinin tutumunun ‘adil yargılanma hakkına saldırı’ ve taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtti.

Urfa Barosu, yaralılara yönelik tutuma karşı harekete geçiyor
Yaralı olarak Türkiye'ye resmi yollardan gelen Kobanêlilere yönelik kolluk güçlerinin tutumunun ‘adil yargılanma hakkına saldırı’ ve taraf olunan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirten Urfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe, bu uygulamanın devam etmesi takdirde bunu bir üst makamlara ve uluslararası mercilere taşıyacaklarını söyledi.


DAİŞ çetelerine karşı direnişin sürdüğü Kobanê'de, yaralanarak AFAD kayıtlarıyla Mürşitpınar Sınır Kapısı üzerinden resmi yollarla Suruç'a getirilen ve ardından Urfa'da çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alınan yaralılar ve refakatçilerine yönelik polis baskısı ve gözaltı furyası son haftalarda had safhaya ulaştı. 4 Aralık tarihinde tedavi gördükleri bağ evine yapılan baskınla gözaltına alınan Kobanêli 4 yaralı ve bağ evinin sahibi Mustafa Çiçek "Yasa dışı silahlı örgütü üyesi" oldukları iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişlerdi. Son olarak yeni yapılan yasa çerçevesinde "Makul şüphe" ile birlikte artan gözaltılar ise onlarca yaralı Kobanêli, aralarında çocukların da olduğu ile aileleri birlikte saatlerce gözaltında bekletildi.

Konuya ilişkin girişimlerde bulunan Urfa Barosu Başkanı Hikmet Delebe Kobanê'nin 3 aydan fazla çetelerin saldırısı altında olduğu ve buna paralel olarak 200 binden fazla Kobanêli'nin göç etmek zorunda kaldıklarını, vatanları için savaşan Kobanêlilerin tedavi olmak için geldikleri Türkiye'de ise maruz kaldığı durumun kabul edilemeyecek bir durum olduğunu belirtti.

'ADİL YARGILANMA HAKKINI ORTADAN KALDIRIYOR’

Yaralı olarak Türkiye'ye gelen Kobanêlilerin AFAD'ın bilgisi dahilinde olduğunu aktaran Delebe, Türkiye'nin uygulamış olduğu tavrın adil yargılama hakkını doğrudan ortadan kaldırdığını ifade etti. Sağlık hakkının savunmadan önce geldiğini söyleyen Delebe, "Ceza adalet mevzuatında da bu böyledir. Eğer kişinin sağlık durumu el vermiyorsa ifadesi ve savunması sonraya bırakılır. Önce sağlık koşullarının beklenmesi beklenilir. Oysa Urfa'daki kolluk güçleri buna riayet etmiyor ve doğrudan ifade almaya çalışıyor. Buna ilişkin çalışmalarımız da olacak. Gelen şikayetler doğrultusunda üzerinde de durulacaktır" dedi.

‘ARTAN GÖZALTILARIN NEDENİ ‘MAKUL ŞÜPHE’ YETKİSİ’

Uygulamaya ilişkin şikayetler doğrultusunda harekete geçtiklerini kaydeden Delebe,  “Yaralı bir insanın  hastaneye sevk edilmesi gerektiği halde sevk edilmemesi net olarak insan hakkı ihlalidir” dedi. Yapılanların Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırı bir durum olduğunu ekleyen Delebe, bu uygulamanın devam etmesi takdirde bunu bir üst makamlara ve uluslararası mercilere taşıyacaklarını kaydetti.

‘SOYUT KAVRAMLARLA İNSANLAR MAĞDUR EDİLİYOR’

Yeni “Güvenlik yasası” ile gündeme giren "Makul şüphe" gerekçesine de değinen Delebe, "Bu yasayla birlikte artık ortada hiç bir somut delil yokken alınabilecek, basit bir şüpheyle üstleri aranabilecek ve böylece kolluk görevlileri bu durumu yurttaşların aleyhine işletebilecek. Bunun hukuk camiasında kabul görmesi mümkün değildir. Böyle soyut ve içi doldurulmamış bir kavram ile insanlar mağdur edilecek. Bu bir hak ihlalidir" diye konuştu.

'YARGI TAMAMEN YANLI DAVRANIYOR’

4 Kobanêli yaralı ve ev sahibinin de aralarında bulunduğu 5 kişinin tutuklanmasına değinen Delebe şöyle konuştu: "Yeri geldiğinde Türkiye YPG'ye yardım ettiğini söylüyor, yaralıları tedavi ettiklerini ifade ediyorlar. Ama ortada büyük bir çelişki var. Söylem ile uygulama arasında büyük bir çelişki arz ediyor. Bir taraftın yardım ettiğinizi söylüyorsunuz, diğer yandan yaralı olarak getirilen o insanların tedavi edildikleri evleri ve hastaneleri basacaksınız ve onları derdest ederek cezaevine göndereceksiniz. Burada yargı tamamen yanlı davranıyor. Yargının siyasallaşması ayrıca ciddi bir tehlike arz ediyor. Geldiğimiz noktada maalesef siyasal iktidar söylemleri ile uygulamaları arasında bir paralellik görülmüyor, çelişik bir durum arz ediyor."

Güncelleme Tarihi: 18 Aralık 2014, 21:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER