Dünyada son bir yılda 64 milyonu aşkın kişiyi etkileyen yeni tip korona virüsü salgını, bir buçuk milyonun üzerinde kişinin de hayatını kaybetmesine yol açtı. Dünya çapındaki ilaç firmaları ve araştırma laboratuvarları tarafından normal şartlarda yıllar süren çalışmalar sonucu geliştirilen aşılar, korona virüsü salgınında rekor bir hızla ortaya çıkmaya başladı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yüzde 50'nin üstünde etkinlik sağladığı kanıtlanan her Covid–19 aşısının başarılı olarak kabul edileceğini açıkladı. Bu süreçte üçüncü faz çalışmaları sonucu Pfizer/BioNTech, (95), Moderna (95), Rusya Sputnik V (92) ve AstraZeneca/Oxford (70) aşıları öne çıktı.
Çin’de faz3 çalışmaları devam eden Sinopharm'ın aşısı ile Sinovac'ın ürettiği CoronaVac aşısı ise "acil kullanım" programı kapsamında yaklaşık 1 milyon kişiye uygulandı. Türkiye de dâhil birkaç ülkede faz3 çalışması süren Sinovac'ın aşısına ilişkin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 50 milyon doz anlaşma yapıldığını açıkladı. Türkiye'nin kendi aşı çalışmalarını tamamlaması için ise en erken 2021'in bahar ayları işaret ediliyor.
SOSYAL MEDYA KULLANICILARI ÇİN AŞISI İSTEMİYORUZ BAŞLIĞI AÇTI
Dünyada korona virüsü salgınını ortadan kaldırmak için birçok ülke, birden fazla aşı firması ile ön anlaşmalar yaparken, Türkiye’ye 11 Aralık’tan sonra getirilmesi planlanan Çin aşısının etkinliği ve güvenilirliğine dair tartışma yürütülüyor. Özellikle sosyal medya üzerinden “Çin aşısı istemiyoruz” etiketi ile paylaşım yapan kişiler, Alman ya da Amerikan aşısına kıyasla Çin aşısına temkinli yaklaşıyor. Bir sosyal medya kullanıcısı, “Çin malı ne kadar sağlamsa Çin aşısı da o kadar güvenlidir” derken, bir diğer kullanıcı, “Maskeyi bedava veremeyenler aşıyı bedava vereceğiz diyorsa ben o aşıdan şüphe ederim” yorumunda bulunuyor. Türkiye’nin kendi aşısını üretene kadar aşı olmayacağını belirten bir kişi, “Biz neden Çin aşısını alıyoruz. Deneme süreci daha devam ediyormuş, bilimsel yetkinliğini anlamadan Çin aşısına bel bağlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. En iyisi bizim aşımız gelene kadar beklemek” dedi.
UZMAN DOKTOR ÖZEN: UZUN VADELİ SONUÇLARI GÖRDÜKTEN SONRA AŞI YAPTIRIRIM
Aşıların bu kadar kısa sürede yapılması ve uzun vadede nelere sebep olacağının bilinmemesi sadece yurttaşları değil, bazı uzmanları da endişelendiriyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Özen, aşıların uzun vadeli sonuçlarını gördükten sonra aşı yaptırmak istediğini söyledi. Özen “Aşıların orta ve uzun vadede yan etkileri, koruyuculuk durumunu daha net görmek isterim. Pandemiden dolayı tüm dünyada acil bir şekilde aşılar üretildi. İnsanlar bu şartları bilerek aşı olmaya kendileri karar vermesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
CEYHAN: KORONA VİRÜSÜ AŞISINA KARŞI OLAN İKİ GRUP VAR
Çin aşısı başta olmak üzere korona virüsü aşılarına ilişkin toplumun bir kesiminde kararsızlığın artığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aşı dağıtımı yapılmadan önce toplumun korona virüsü aşısında ne düşündüğüne ilişkin bir çalışmanın yapılması gerektiğini söyledi.
Korona virüsü aşısına karşı olan iki grubun olduğuna dikkat çeken Ceyhan, şunları söyledi: “Birinci grup aşı karşıtı olmayan ancak aşıların kısa sürede geliştirilmesi ve Çin’in verilerini henüz açıklaması nedeniyle temkinli yaklaşan grup. Bu grubu ikna etmek daha kolay. Bir de sadece Çin aşısına değil, bütün aşılara kararsız yaklaşan bir grup var. Pandemi aşısı yapmak zor bir iştir. Çünkü aşılar kısa sürede geliştirilmek zorundadır ve halkta bilinmeyene karşı bir çekimserlik oluşturur. Genel anlamda aşı karşıtlarına rağmen Türkiye’de çocukluk dönemi aşıları yüzde 98 oranında yapılıyor. Ama korona virüsü aşısında toplumun ne düşündüğüne ilişkin bir veri ve çalışma yok.”
'ABD'DE KARARSIZLIK ORANI YÜZDE 40'
Türkiye’de korona virüsü aşısına toplumun nasıl yaklaştığına ilişkin bir çalışmanın bulunmadığını, bir an önce bu grupların tespit edilerek ikna edilmeye çalışıldığını belirten Ceyhan “Amerika’da korona virüsü aşısına yönelik bir çalışma yapıldı. Toplumun yüzde 40’ında aşı kararsızlığı var. Bir de Amerika’da Çin aşısı da yapılmıyor. Türkiye’de de böyle bir çalışmaya ihtiyaç var. Bunu bilerek aşı uygulamasına başlanmalı. Buna yönelik kanaat önderlerinin de içinde bulunduğu bir çalışma yapılmalı ve insanlara bu aşının faydalı olduğu anlatılmalı. Aşıyı uygulamak ile yetinmeyip bu tarz kampanyalarla durumu desteklemek gerekir. Hızlı büyüyen bir sorun var. Eğer aşılama oranı çok düşük kalırsa toplumu aşılamanın çok büyük bir etkisi kalmayacak” uyarısında bulundu.
Ceyhan, ülkelerin aşı çalışmaları tamamlanmadan aşı tedarik etmelerinin normal olduğunu da ifade ederek, “Pandemi dönemlerinde aşıların Faz 3 çalışmaları tamamlanmadan aşı firmaları ile anlaşma yapılması normal. Çünkü daha sonra aşı bulamayabilirsiniz. Ama aşıdan beklenen sonuç çıkmazsa aşının yapılmaması gerekiyor” diye konuştu.
'BİLİM İNSANLARINI AİLE HEKİMLERİNİ İKNA EDEBİLİRSE, AİLE HEKİMLERİ DE İNSANLARI İKNA EDEBİLİR'
Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu Başkanı Filiz Ünal ise aile hekimlerinin bu konuda önemli bir rol oynadığını söyledi. Aşıya ilişkin aile hekimlerinin ikna olması durumunda insanları da ikna etmeye çalışacaklarını belirten Ünal, “Aile hekimliklerine güveniliyor. Sağlık Bakanlığı ve bilim insanları aile hekimlerini ikna edebilirse, aile hekimleri de insanları ikna edebilir. Çünkü korona virüsü diğer salgın hastalıklara oranla daha tehlikeli ve insanlar korkuyorlar. Zaten aile hekimlikleri koruyucu sağlık hizmeti açısından birinci basamak. Dolayısıyla insanlar gelip aşı olalım mı diye bize soracaklar. Biz de onlara ikna edici açıklamalar yaparsak aşı olurlar diye düşünüyorum. Ama tabi ki tedbiri elden bırakmamak lazım” dedi. / DUVAR