Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
"Son bir yıl içinde verilen yayın yasaklarına bakıldığında demokratik bir devlette istisnai olarak uygulanması gereken kavramın yavaş yavaş kurala dönüştüğünü görüyoruz.
Reyhanlı, Uludere, İŞİD Baskını, Tırlara yapılan baskın, Böcek soruşturması, Suriye ses kayıtlarına getirilen yayın yasakları, bunların örnekleridir.
Son olarak Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi ile 26/10/2014 tarihinde Yüksekova Sulh Ceza Hakimliği’nin 2014/227.D.İş Sayılı Kararı ile yayın yasağı konulmuştur.
Mahkeme kararında olay yeri ve olay yerinde şehitlerin cenazelerinin görüntülerinin her türlü görüntülü, sesli, yazılı ve görsel medyadaki yayınlar ile internet ortamında yayınlanmasına yönelik kısmının kabulü ile olay yeri ve şehit cenazelerine ait görüntülerin bu ortamlarda yayınlanmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.
Mahkeme, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘olay içeriğine ilişkin, sesli, görüntülü, yazılı ve görsel medyadaki yayınlar ile internet ortamındaki bu kapsamdaki olay içeriğine ilişkin bilgilerin yayınlanmasının yasaklanması taleplerini’ ise reddetmiştir. Savcılık bu karara itiraz etmiştir."
MAHKEMENİN YAYIN YASAĞININ GEREKÇESİ
TGS açıklamasında, yine Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazı inceleyen Yüksekova Sulh Ceza Hakimliğinin, bu kez ‘olayda şehit olan kişilere ilişkin ve olay içeriğine ilişkin her türlü sesli görüntülü, yazılı, görsel medyadaki yayınlar ile internet ortamında bu kapsamındaki bilgilerin, (televizyon, radyo, gazete, haber ajansı internet siteleri) Basın Kanunu’nun 3. Maddesi ve Anayasanın 26. maddesi uyarınca yayınlanmasının ve gösterilmesinin soruşturmanın sağlıklı işleyişi, ve kamu düzeni, kamu güvenliği ilkeleri uyarınca yasaklanması’ yönünde karar verdiği belirtildi.
Mahkemenin karar verirken ‘içeriği doğru olmayan bilgilerin medyada yer almasının kamu düzenini bozacağının aşikar olduğu’ görüşüne dayanmış ise de bilimsel gerçeklerin bunun tam tersini söylediğini kaydeden TGS, "Kamuoyunu ilgilendiren sarsıcı, hassas konulara getirilen yayın yasakları, toplumda söylentilere ve yanlış bilgilere ve en önemlisi daha fazla karmaşaya yol açmaktadır" dedi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN VAZGEÇMEYİZ'
"Meydana gelen olaylar ne kadar sarsıcı olursa olsun, olayların topluma aktarılmasının önündeki her engelde aynı derece sarsıcıdır" diyen TGS, açıklamasında şunlara yer verdi: "Basın özgürlüğünden vazgeçemeyiz. Yayın yasakları özellikle olayların kamuoyuna aktarılmasının engellenmesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır. Bilgi edinme bir haktır. Habere ulaşmak, haberi yorumlamak ve haberi serbestçe yayınlanmak da basın özgürlüğüdür. Yayın yasakları bu hakkı zedelemektedir. Toplumda yaşayan bireylerin kendi düşünce ve görüşlerini ifade etmesi, en sarsıcı olayları bile birbirlerinin haklarına tecavüz etmeden, şiddete başvurmadan konuşabilmesi, toplumsal barışın sağlanmasına en büyük katkıdır. İşte bu nedenlerle de Yüksekova Sulh Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu yayın yasağı basın özgürlüğünü zedelemiştir. Basının görevi kamu yararını ilgilendiren bütün konularda bilgi ve fikirleri topluma aktarmaktır. Basın hürdür ve sansür edilemez."
HABERLERDE NEFRET DİLİNDEN UZAK DURULMALI
TGC olarak, son dönemde yapılan insanlık dışı tüm saldırıların kınandığı ve bu gidişattan derin üzüntü duyulduğu belirtilerek,
"Meydana gelen olayların soğukkanlılıkla değerlendirilmesi gerekmektedir. TGC olarak; tüm meslektaşlarımızın, tüm yayın organlarının; Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinde yer alan ilkelere uygun hareket etmesinin toplumun ihtiyaç duyduğu huzura katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Gazetecilik mesleğine yakışır bir sorumlulukta haberlerin topluma aktarılmasının, haberlerde nefret dilinden uzak durulmasının böyle bir dönemde özel önem kazanacağını hatırlatmakta fayda görüyoruz" denildi. / Firatnews
Güncelleme Tarihi: 01 Kasım 2014, 11:00