‘MESLEK İLKELERİMİZDEN ÖDÜN VERMİYORUZ’
Törenin açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Başkan Turgay Olcayto; “Sedat Simavi, basın tarihimizin çok özel isimlerinden biri. Bir imparatorluğun çöküşüne, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına tanıklık etmiş bir gazeteci, bir sanatçı.1946’da ülkenin demokrasiye geçiş sürecinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etmiş ve ilk kurucu başkanımız olarak görev almıştır. Milli Mücadelenin yanında olmuş en baskıcı dönemlerde saraya kafa tutmuş karikatürleri ile halkı aydınlatmayı başarmış önemli bir figürdü Sedat Simavi. Kurucu başkanımızla gurur duyuyoruz. Onun çizdiği yolda her türlü baskıya karşı bağımsızlığımızdan, meslek ilkelerimizden ödün vermiyoruz. Kurucu Başkanımızı bir kez daha özlemle anarken bize miras bıraktığı ‘Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma…’ sözlerine sahip çıkmayı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.
‘146 GAZETECİ CEZAEVİNDE’
Sözlerine devam eden Olcayto, gazeteciliği tehlikeli bir meslek olarak görenlerin yorulmadığının altını çizerek; “Kamuoyunun haber alma, bilgilenme, gerçekleri öğrenme hakkı için en zor koşullarda görev yapan gazeteciler günümüzde de potansiyel suçlu olarak görülmekteler. Halen cezaevlerinde 146 gazeteci çile dolduruyor. Cumhuriyet Gazetesi gibi Türkiye’nin prestijli gazetelerinden birinin 10 yazar ve yöneticisi bir ayı aşkın süredir tutuklu bulunuyorlar. darbeden sonra iktidarın ilan ettiği OHAL ile önce gazeteciler gözaltına alınmış, tutuklanmış onlarca gazete kapatılmış, onlarca televizyon kanalının çalışmalarına son verilmiştir. Günümüzde gazete ve gazete çalışanlarına yönelik baskılar da bütün uyarılarımıza rağmen artmaktadır. Basın sektöründe de işsizlik oranı çığ gibi büyümektedir. Burada bir kez daha kurucu başkanımızın sözlerini hatırlayalım ‘kalemini satmayan gerektiğinde kalemini kıran gazetecileri bu baskılar asla yıldıramayacaktır.’ Türkiye’de düşünceyi ifade özgürlüğünün, temel hak ve özgürlüklerin, basın özgürlüğünün temellendiği bir çağdaş demokrasi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.“dedi.
‘348 ESER ADAY OLDU’
Açılış konuşmasını ardından mikrofonu törenin sunucusu Gökmen Karadağ aldı. Karadağ konuşmasında,törene bu yıl 348 kişi ve eserin aday olduğunu belirtti. Seçici Kurul toplantılarının 4 Kasım’dan 30 Kasım’a kadar sürdüğünü ifade eden Kadarağ; “9 dalda 69 seçici kurul üyesi 10 toplantı yaptı. Bazı dallarda ön araştırma kurulları çalıştı ve gösterdikleri adaylar seçici kurullara sunuldu. Fen bilimleri dalında seçici kurul uzmanlardan yararlandı ve ödüle aday eserler hakkında raporlar alınarak değerlendirildi” sözlerini kullandı.
‘KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMAK GEREKİYOR’
Gazetecilik ödülü Seçici Kurulu, Hürriyet Gazetesi’nde 26 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan “Topkapı Sarayı ayakta zor duruyor” başlıklı haberi ile Ömer Erbil’i ödüle değer buldu. Erbil’e ödülünü Seçici Kurul Başkanı ve TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı takdim etti. Erbil ödülünü alırken, “Şehitlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Kültür varlıklarını korumak çok önemli. Mesleğimi yaparken kültür varlıklarını korunmasına çok önem gösterdim” diye konuştu.
‘PROGRAMLARIMIZ DİNLEYİCİLERLE ANLAM KAZANIYOR’
Radyo Ödülü Seçici Kurulu, TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu ve TRT Memleketim FM’de 27 Ocak 2016 tarihinde yayınlanan “Evim Türkiye” adlı programıyla, Özlem Yalçın’ı ödüle değer buldu. Yalçın’a ödülü Belma Simavi takdim etti. Yalçın, “Programlarımız dinleyicilerimizle anlam kazanıyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne radyo dalında ödül verdikleri ve radyoya dikkat çektikleri için de teşekkür ederim. Yayıncılık ekip işi. Benimle birlikte çalışan ekip arkadaşlarıma teşekkür ederim” cümlelerine yer verdi.
‘CEZAEVİNDE KENDİNİ ÖZGÜR HİSSEDEN KADINLARLA TANIŞTIM’
Televizyon Ödülü Seçici Kurulu, TRT televizyonu belgesel kanalında 17 Ağustos 2016 tarihinde yayınlanan “Refakatçi” adlı belgesel programı ile Burçe Bahadır’ı ödüle değer buldu. Bahadır, ödülünü TGC Başkan Vekili Vahap Munyar’ın elinden aldı. Bahadır, ödülünü alırken şunları söyledi:“Bu belgeseli ilk çekmeye karar verdiğimizde, çok önemli bir iş yapacağımızı düşündük. Dün baktım o günden bugüne 22 patlama olmuş. Böyle bir ortamda bu sorun çok önemli olmayabiliyor. Cezaevinde olduğu için kendini özgür ve güçlü hisseden kadınlarla çalıştım. Çocuğunu yedirebiliyor, şiddet görmüyor. Cezaevinde kendini özgür olarak hissediyor. Bu kadınlarla tanıştım. O kadınların çocuklarını gördüm. Cezaevinde doğmuş. Hiçbir algısı yok. Hiçbir olanakları yok. Buna rağmen çok zekiler. O çocuklar karşımıza suçlu da, bilim insanı olarak da çıkabilir. Bu bizim elimizde olur. Umuyorum ki şans onların yüzüne gülecek.”
‘KARAMSARLIĞA KAPILMADAN GAZETECİLİĞİ SÜRDÜRMELİYİZ’
Karikatür dalında ödülü Cumhuriyet Gazetesi’nde “Kim Kime Dum Duma” isimli köşesinde çizdiği karikatürler nedeniyle Behiç Ak kazandı. Ak’a ödülünü Seçici Kurul Başkanı Piyale Madra takdim etti. Ak, “35 yıldır her gün çizdiğim bir köşe. Gazeteciliğe aykırı bir köşe. Türkiye’nin çok kötü dönemlerine tanık oldum. Eleştirmeye devam ettim. Bugün basının itilip kakıldığı bir dönem yaşıyoruz. Birçok gazeteci haksız yere suçlanıyor. Ama gene de devam etmek gerekiyor. Gazetecilikte en önemli şey insan haklarına bağlı olarak, doğruluğu savunarak gazeteciliği sürdürebilmek. Asla karamsarlığa kapılmadan sürdürmek gerekiyor” dedi.
SEDAT SİMAVİ KİMDİR
Öncü çalışmaları ile adını yayın tarihine yazdıran Sedat Simavi, 1896 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Hamdi Simavi Bey, annesi Sultan Abdulhamit sadrazamlarından Saffet Paşa’nın torunu Aliye Hanım’dır. Sedat Simavi, babasının görevli olduğu Samsun'da ilk Fransızca derslerini aldı. Kadıköy Saint-Joseph Fransız Okulu'nda başladığı öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı (1912), Okul sıralarında ilk karikatürleri yayınlanmaya başlandı. 1.Dünya Savaşı patlak verince Hadımköy'deki birliğine katıldı. 1916'da Şeker Bayramı'nın birinci günü "Hande" adındaki haftalık dergiyle yayın hayatına atıldı. 1917'de Müdafaa-i Milliye Cemiyeti adına ilk defa konulu bir film çevirdi. “Pençe", “Casus" ve “Alemdar Vakası" filmleri böyle doğdu. İstanbul’un çeşitli semtlerinde başarı ile oynadı. “DİKEN" ve “İNCİ" dergilerini de bu arada yayımlamıştı. Sedat Simavi, günlük gazete idealine 21.7.1920'de “DERSAADET" ile kavuştu. Gazete, Sevr Muahedesi'nin yarattığı karamsarlığa karşı yapıcı bir ruh aşılıyordu. Onu “PAYİTAHT", “GÜLERYÜZ" izledi. 15 Mart 1933'te yayın hayatına atılan haftalık “YEDİGÜN" ile 18 yıl en çok satan dergiyi çıkarma başarısına sahip oldu. Gazetecilerin dayanışmalarını ve bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulmasında öncü oldu. Cemiyetin 1 numaralı Şeref Rozeti’ni taşıdı ve ilk başkanlığa seçildi. Sedat Simavi, 1 Mayıs 1948'de Hürriyet Gazetesi'ni yayımlamaya başladı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı iken üniversitede Gazetecilik Kürsüsü’nün kurulması için de ilk yazılı başvuruyu yaptı. Sedat Simavi'nin mücadeleli hayatı 11 Aralık 1953'te son buldu.
Güncelleme Tarihi: 14 Aralık 2016, 09:25