MURAT SABUNCU / T24
Fotoğraflar 29 sene öncesinden. 1995’ten… Cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu hak arama eyleminin başlangıç günlerinden. Cumartesi Anneleri’nden... Uzun uzun bakıyorum. Önce katılanlara… Annelere, babalara, kardeşlere, eşlere… Bir kısmı hayatta değil artık. O günlerde çocuk olanlar, genç olanlar büyüdü, bir kısmı kendi ailesini kurdu. Zaman ilerliyor. Pek çok şey değişiyor. O günden bugüne değişmeyen tek şey kucakta taşınan fotoğraflar; ‘devletin kaybettikleri…’
Hafıza Merkezi’nin verilerine göre 1980 darbesinden sonra bin 352 kişi ‘gözaltında kaybedildi.’
‘Kayıpların’ en yoğun yaşandığı dönem 1993-1995 arası yıllar. 1993’te 81, 1994’te 202, 1995’te 97 kişi… O yıllar; bir kısmı kamuoyuna sızan listelerin hazırlandığı yıllar. O günlerden bugünlere kayıplarda imzası olanların hala ortada rahat rahat gezmeleri… Açılan pek çok davanın sonuçlanmaması…Üstünün örtülmesi…
Bu hafta Cumartesi Anneleri; Galatasaray’da 1000’inci kez bir araya gelecek. Her zaman olduğu gibi sessizce…O meydanda; hakikati aramak, olanları unutturmamak için ne mücadeleler verildi. O meydanda; barışçıl şekilde haklarını arayanlara şiddet de uygulandı defalarca gözaltı da yapıldı ama kimse bu insanları hak mücadelesinden vazgeçiremedi.
1995 yılında 20 kişiyle başlayan eylemler bugün yüzlerce kayıp yakını, pek çok hak savunucusunun yan yana durduğu, toplumun hafızasının-yüzleşmesinin üretildiği bir alan haline geldi. Gazeteci Ali Topuz yıllar evvel bir yazısında burada yaşananlarla ilgili çok önemli bir tespitte bulunmuştu:
“Cumartesi Anneleri bir duygu sorunu değildir, bir soyut vicdan meselesi değildir, bir üzüntü aracı değildir, bir etkinlik vesilesi değildir, bir siyasal ısrardır. Şiddetin, devletin tekelindeki şiddetin sınırlandırılması için gerekli hukuku üretmeye dönük bir siyasal ısrar.”
1980'de gözaltına alındıktan sonra kaybolan oğlu Cemil Kırbayır'ın yıllara akıbetini soran ''Berfo Ana'', 2013 yılında hayatını kaybetti
Ve biliyoruz ki bu ısrarın sonucunda yeni kayıpların bir kısmının önüne geçildi. Fotoğrafları aldığım Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, bir söyleşisinde (Rengin Arslan/BBC) şunları anlatmıştı:
"Gözaltından çıkanlar gelirdi yanımıza. Sorguda onlara söylenenleri anlatırlardı. 'Senin de anan gider Cumartesi Anneleri’ne katılır diye bir şey yapmayacağız' denen o kadar çok kişi vardı ki."
1999 yılında polisin şiddeti artırmasıyla eylemlere 2009 yılına kadar ara verildi. 2011’de dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan aileler ile görüştü, takipçi olacağına söz verdi. Görüşmeye katılanlardan Berfo Ana’nın oğlu Cemil Kırbayır için Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu dönemin yetkilileri, görgü tanıkları ile konuşup bir rapor hazırlayarak ‘gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü’ not düştü. Ama ilerleyen yıllar bu cinayetlerin ‘Ankara’nın-yargının karanlık koridorlarında’ teker teker kaybedilmesine tanıklık edildi. 2018 yılına 700. Haftaya gelindiğinde dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla Galatasaray’da bir araya gelenlere büyük bir polis saldırısı gerçekleşti. Barışçıl hak mücadelesi kriminalize edilmeye çalışıldı. O gün şiddete uğrayanlara bir de dava açıldı. Besna Tosun, Gamze Elvan,Faruk Eren, üç kuşak Ocak Ailesi, Hasan Karakoç ve Cihan Gülünay’ın da aralarında bulunduğu 46 kişiye…
Hayrettin Eren, 1980’de Gayrettepe 1. Şube’ye götürüldükten sonra kayboldu.
O tarihten beri oğlunun akıbetini soran annesi Elmas Eren ise 2019 yılında hayatını kaybetti
Bitirirken…
Bu hafta Galatasaray Meydanı’nda 1000’inci kez sorulacak: “Devlet insanını kaybeder mi, kardeşim, babam, oğlum nerede?” Türkiye’de, Arjantin’de, Gazze’de… Galatasaray Meydanı’nda, Plaza de Mayo’da… Evlatlarının izindeki tüm annelerle dayanışma önemli. Ve unutulmamalı; ‘hak arayışı’ bariyerlerin arkasına mahkûm edilemez.
Bu arada Bandista’nın ‘Benim Annem Cumartesi’ parçasını bu yıl Teoman söyledi. Youtube’dan izleyebilirsiniz.
Belki beraber söylersiniz:
Benim annem Cumartesi
Her bir dilde çıkar sesi
Benim annem Cumartesi
Elinde solmuş bir resim
Benim annem Cumartesi
Hesap soracak öfkesi
Benim annem Cumartesi
Benim annem Cumartesi