‘İNSANLARI BIKTIRIP GÖÇERTMEK İSTİYORLAR’
Melikahmet muhtarı Ali Kızgın alıyor ilk sözü. Melikahmet’te bin 535 hane olduğunu söylüyor. Yaklaşık 13 bin nüfusları olduğunu söyleyen Ali Kızgın, insanların yasaklarla göçe zorlandığını anlatıyor: “Emin ol, şu an git her bir binada 5 tane ev bulamazsın. Herkes kendi kapısını kapatmış. Hepsi hem sağlık hem de eğitim açısından zor şartlarda oldukları için gittiler” diyor. Mahalleye giriş-çıkışlarda üst araması ve kimlik kontrolü yapılıyor. Yani insanlar her sabah evden çıkarken, çıkabilirlerse eğer üstleri, çantaları aranıyor. Girerken de aynı muamele. Mahallede yaşanan her şeye tanık olduklarını anlatan Kızgın, “Biz muhtarlar olarak bu halkın içinde her şeyi kendi gözümüzle görüyoruz. Melikahmet caddesinden, Urfakapı’ya kadar yasak olmayan bölge sözde. Yaklaşık 20 sokağımız var. Gündüz üç civarı hepsi gaz dolu, hiçbir eylem yokken, hiçbir insan bir şey yapmamışken de gaz atıyorlar. Gaz atıp inanları bıktırmaya çalışıyorlar” dedi.
‘SARAY’DA MUHTARLARI TOPLAYAN BİZİ DE DİNLESİN’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’de muhtarlarla yaptığı toplantıları hatırlatan Kızgın, “Biz burada muhtarlar olarak çok rahatsızız. Sözde muhtarlara değer veriyorlar, Saray’da muhtarları topluyorlar. Buraya da gelsinler. Sur’un içerisindeki muhtarların halini görsünler, bizi de bir dinlesinler” diyor.
‘ÖLECEKSEM BURADA ÖLECEĞİM, GİTMEM BİR YERE’
“Bizim içimiz kan ağlıyor. İnsanlar gözümüzün önünde ölüyor, insanlar perişan” diyen Kızgın, “Vatandaşlar evlerinde yaşayamaz hale geldi. Mahalleden ayrılmak zorunda kaldılar… Ben sizin aracılığınızla buradan çağrı yapmak istiyorum; Hiç kimse evini terk etmesin. Hiç kimse kapısını kapatıp gitmesin. Biz burayı terk ettiğimiz zaman onlar daha beter üstümüze gelecek. Hayır biz hiçbir yere gitmeyeceğiz. Ölürsek kendi evimizde öleceğiz. Ben ölürsem bu muhtarlığın önünde öleceğim” şeklinde konuştu.
‘BİR ARAYA GELİN, BU ATEŞE SU DÖKÜN’
Behzat Sular, Ali Paşa Mahallesi Muhtarı. “Mahallede ne esnaf iş yerini açabiliyor, ne de kimse dışarı çıkabiliyor” diyen Sular devam ediyor; “Bunun bir an önce bitmesini istiyoruz. Her iki tarafın da ateşkes sağlamasını istiyoruz. Biz birbirimizin kardeşi sayılırız. Eğer onlar da kardeşliği bilirlerse biz el ele verir bu işi bitiririz. Önce barış diyoruz, barış, barış, barış. Barışı sağlamanın yolu ise müzakereden geçer.”
‘RAST GELE ATILAN GAZLARLA 2 KİŞİ ÖLDÜ’
Ziya Gökalp Mahallesi Muhtarı Muhsin Sanay, mahallelerinde yatalak hastalar olduğuna dikkat çekiyor. Şenay şunları söylüyor; “Bunların raporları elimizde ve 6 saatten fazla elektrik gittiği zaman bu adam direk ölecek. Elektrik kesintisi oluyor. TEDAŞ ile görüşüyoruz. Araç gönderiyor ama kontrol noktalarından içeri bırakılmıyor. Biz bir an önce bu yasağın kaldırılmasını ve normale dönülmesini istiyoruz. Örneğin şu ada Evin Sokak’ta, Lale Sokak’ta camlar inmiş durumda. İnsanlar camlarını naylonla kapatmış. Gündüz biraz daha idare ediyorlar ama gece çok soğuk. Yasak bir an önce kalkmalı. Emniyet sokaklara rast gele gaz bombası atıyor. Şu ana kadar benim mahallemde iki vatandaş, biri Abdülaziz Taruk biri de Salih Baygın, 72 yaşında. Karacami Sokak’ta gazdan dolayı vefat etti. Böyle devam ederse bunlar daha da çoğalacak.”
‘40 YILDIR SAVAŞ VAR KİM KAZANDI?’
Ali Ürün, İskenderpaşa Mahallesinin Muhtarı. Ürün, “Bunu ancak Meclis’te bulunan dört parti bir araya gelerek çözer. Buradaki vali de diğerleri de yukardan emir alıyorlar. O yüzden buna bir siyasi çözüm bulmaları lazım. Ne olur, bütün büyüklere sesleniyoruz; Allah, peygamber hatırına ne olur, elinizi koyun bu taşın altına. Yeter, bu insanlar ölmesin yazıktır. Yazıktır, 13 yaşındaki çocuk, 70 yaşındaki adam, hamile kadın… Kimse ölmesin… Bu savaşla nereye gideceğiz? 40 yıldır savaş var Türkiye’de ne oldu, kim kazandı? Oturun bunu bir konuşun” diyor.
‘BİZ NE YAPMIŞIZ?’
Fatihpaşa Mahallesi Muhtarı Fatih Alçı alıyor sözü; “Benim mahallem en büyük sıkıntıların yaşandığı bir mahalledir. Okullarımız kapalı, halkımız göç etmek zorunda kalıyor. Kalmak zorunda kalanlar da var. İçeride epey insan var, herkes gitmiş değil. Diyarbakır halkı bunu hak etmemiş. Neden oluyor bunlar, niye oluyor? Biz ne yapmışız? Yetkililere sesleniyoruz, çözüm, çözüm, çözüm. Barış istiyoruz.”
‘BEŞTEPE’YE SUR’UN MUHTARLARINI DA DAVET ET’
Şefik Güler, Abdaldede Mahallesinin muhtarı. Röportajı yaptığımız saatlerde mahallesinde 48 saati aşan elektrik kesintisi yaşanıyor. 2 gün önce bir kadının Sur’dan gelen mermi ile yaralandığı söyleyen Güler, “Bir an önce ben müslümanım, vicdan sahibiyim diyen insanların buna bir dur demesi lazım. Ben Beştepe’deki insana sesleniyorum. Hadi bir gün de Sur’daki muhtarları davet et. Biz gelip anlatalım. Aklı başında olan insan bu sorunu çözmeye çalışır. 24 saat elektrik kesmekle olmaz. 6 mahalle yasaklı olmaz. Bu insanları bu tür yaptırımlarla sindiremezsiniz. Biz çok yaşadık, kan çok gördük, gözyaşı çok gördük, alışkınız. Ben gözümü açtım savaş var, ben kapatırım, benden sonraki bir nesil de açabilir. O yüzden oturup bunu konuşmamız lazım” diyor.
‘BU ŞEKİL OLMAZ, KARDEŞLİK BU DEĞİL’
Ahmet Şen, Sur’daki yasaklı mahallelerden biri olan Savaş Mahallesi’nin muhtarı. Mahallede bulunan 6 bin 500 kişiden kaçının orada kaldığını bilmiyor. Kendisi de yasağın 4. gününde mahalleden ayrılmış ve akrabalarının yanına yerleşmiş. Şen şunları söylüyor; “Halk oradan çıkmak zorunda kaldı. Biliyorumki olarca ailenin gidebilecekleri yer yok, hastanelere sığınanlar oldu, camilere sığınanlar oldu. Halk çok perişan, mağdur bir halde. Sizden rica ediyorum ya; Yeter artık, artık yeter, vallahi millet perişan oldu. 19 günden beri aynı elbise üzerimde, evime gidemiyorum. Bu şekilde hiçbir şeyi başaramazsınız. Sizden ricam lütfen, bir an önce barış ortamının sağlanmasını istiyoruz. İçim kan ağlıyor, tutamıyorum kendimi, Allah aşkına yeter ya. Ne istiyorsunuz bu halktan?”
Savaşın sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı gören Şen, “Bu şekilde yaparak ne Kürtlerin sevgisini kazanabilirsiniz, ne de Kürtleri kazanabilirsiz. Bu şekil olmaz kardeşlik bu değil, söylemde kardeşlik var ama pratiğe geldiği zaman kardeşlik yok. Yeter artık” diyor.
‘HER SABAH EŞİMLE, ÇOCUKLARIMLA VEDALAŞARAK ÇIKIYORUM’
Her sabah evden çıkarken eşi ve çocukları ile helalleşerek çıktığının söyleyen Lalebey Mahallesinin Muhtarı Abdullah Çelik, önceki gün mahalleye atılan gaz bombası nedeniyle bir kişinin hayatı kaybettiğini söylüyor. “Ne elektrik alabiliyoruz ne bir şey” diyen Çelik, “Bütün kamuoyu bizi seyrediyor. Yani nereye gidecek bu? Ne istiyorlar” diye soruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘muhtarlar benimdir’ dediğini söyleyen Çelik, “Ben nasıl senin olacağım? Ben halkın muhtarıyım, senin muhtarın değilim. Halk ne sıkıntı yaşıyorsa ben de ayısını yaşıyorum. Ben halkın içindeyim, sen görmüyorsun. Gönder elemanlarını, senin imkanların var, gelsinler bir baksınlar. Bu Sur’un içinde yaşayan insanlara bir bakın” dedi.
Çözüm için adım atılması gerektiğinin söyleyen Çelik “Eskiden köyde biz bir kabile ile kavga ediyorduk en sonunda birisi araya giriyordu barışıyorduk. Ne günahımız var, ben ölüyorum, diğeri ölüyor, bu giden çocuklar hep bu vatanın çocuklarıdır. Bize niye farklı gözle bakıyorlar? Bunun çaresi barıştır, çözümdür. Yetkililer var, kamu var, cumhurbaşkanı, başbakan, muhalefet partileri var, konuşsunlar” dedi. / Evrensel