Peki, Sur’da bulunan mahallelerin muhtarları ne olacağını biliyor mu? Projeden haberleri var mı ve ne diyorlar? Sur’un altı mahallesinin muhtarlarına sorduk, onlar anlattı. Sur’da yasağın sürdüğü mahallelere asker ve polisle giden ve hasar tespitini izleyen muhtarlar bazı sokakların tamamen yok olduğunu, hatta sokaklardan eser kalmadığını anlattı.
200 EVİN BULUNDUĞU SOKAĞI DÜMDÜZ ETMİŞLER
Cemal Yılmaz Mahallesi Muhtarı Koçero Tokdemir: Benim mahallem yasağın ilk başladığı ve şu ana kadar devam ettiği mahalledir. Mahallemde yaklaşık 5 bin kişi yaşıyordu, bu insanların hepsi şu anda perişan, kiminin barınacak yeri yok, kiminin kendisini geçindirecek durumu yok. Halk çok tedirgin, önce muhtarlara başvuruyorlar ama biz de bilmiyoruz, bize hiç bilgi verilmedi. Bütün mahalleliler evlerinin kamulaştırılmasına, evlerinin yıkılmasına kesinlikle karşı ve itiraz ediyorlar. Biz de elimizden geldiğince muhtarlar olarak insanlarımızın yanında olacağız. Bir de bundan bir hafta önce emniyetin izniyle yasaklı 6 mahallenin muhtarları ile sokakları dolaştık. Şimdi orada bir rapor hazırladılar, biz de onlara şahit olduk; bu sokakta eşya taşınabilir, bu sokakta taşınamaz o şekilde biz sokakları gezdik. Benim mahallemde Çukurlu Sokağı’nın sağ kısmı yaklaşık 200 ev olan yer şu anda boş arazi, dümdüz etmişler. Yani insanların yaşadığı hayatı, anıları dümdüz etmişler, insan var 70 yıldır orada yaşıyor, babası, babasının babası, şimdi gidip bakıyorsun hiçbir şey yok.
BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANINDAN BAŞKA KİMSE BİR ŞEY BİLMİYOR
Abdal Dede Mahalle Muhtarı Şefik Güler: Dünyada eşi benzeri yok bunun. Burada bir insanın her şeyine, canına, malına yaşamına saldırdılar. Yani artık ne diyelim altüst edildi işte. Bu nedir diye sorarsanız, soykırımdır. Biz sokaklarda taş üstüne taş koyamıyorduk, tescilli yapılardan dolayı. Ama şimdi bakın... Bu karardan sonra bir yetkili ile görüştüm, devlet yetkilisi, böyle bir karar var ne diyorsun bu işe diye. O da zavallı ‘Bir şey bilmiyorum’ dedi. Yukarıdan alınmış bir karar, buradaki kaymakam desen, vali desen, koruma kurulu desen, yereller, STK’ler, halk kimse bilmiyor. Cumhurbaşkanı ve başbakan biliyor sadece. Burada siyasi rantçılar, hukukçu rantçılar, siyasi iktidar yine cirit atmaya başladı. Herkes bir taraftan faydalanmaya çalışıyor. Eğer varsa biraz cesaretiniz gelin her türlü konuda konuşalım. Ben açık ve net söylüyorum, güvenmiyorum yetkililere, hiçbirine güvenmiyorum. Çünkü şu anda yangından mal kaçırır gibi her şey yapılıyor. Şimdi biz hizmet alamıyoruz. Benim mahallemde 10 gün yasak sürdü ama ben 4 aydır boklu suyun içinde yaşıyorum, kanalizasyon patlamış gelip yapmıyorlar, yüz defa gittik, gelmiyorlar. Bu şekilde halkı bezdirmeye çalışıyorlar.
DİYARBEKİR MALA MEYE EM MALA XWE NADIN
Ahmet Mahalle Muhtarı Ali Kızgın: Bu kamulaştırma ile ilgili halk dahil hiç kimseye bilgi verilmedi, halk muhtarlara geliyor öğrenmek için ama muhtarlara da bilgi verilmedi. Diyarbakır’dan bahsettiğiniz zaman önce Sur gelir insanın aklına. Çünkü Sur, bambaşka bir yer. Yani bizim bu sıkıntımız bu gün değil, yaklaşık 4 aya yakın zamandır var ve hâlâ devam ediyor. Surlar, kapıları sanki Kapıkule (Türkiye-Bulgaristan gümrük kapısı) olarak kullanılıyor, bugün yasakların sözde kalktığı yerlerde yasak aktif şekilde devam ediyor. Kamulaştırma şu an bizim toplumumuzun, halkımızın içerisinde büyük bir travma yaşatıyor ve kaygı verici bir durumun ortaya çıktığı gözle görülen bir şey. Acele bir şekilde kararını almışlar ve ‘nasılsa Sur’un bir dramı var, halk göç etmiş, herkes her tarafa dağılmış fırsattan istifade kamulaştırma yapalım, hiç yoktan giden geri gelmesin’ diyorlar. Ama tam tersi olacak, kamulaştırma kararı duyulur duyulmaz Melihahmet Mahallesi’nde şu an hemen hemen bütün evler doldu. Biz halk olarak buna karşıyız, elimizden ne gelirse yapacağız. Diyarbekir mala meye em mala xwe nadin. (Diyarbakır bizim evimiz, evimizi vermeyiz.)
DOĞDUĞUM, EVLENDİĞİM, ÇOCUKLARIMIN DOĞDUĞU SOKAKLAR TARİHTEN SİLİNMİŞ
Savaş Mahallesi Muhtarı Ahmet Şen: Benim mahallem en başından beri sokağa çıkma yasağının devam ettiği mahallelerden biridir. Şimdi mahallede işte bu eşya tahliyesi kapsamında bir çalışma yapıldı. İçeri girme şansımız oldu, yasağın devam ettiği mahallelere. İçeri girdik, yani görmek lazım, anlatılmaz... Doğduğum, büyüdüğüm, muhtar olduğum, anne babamı defnettiğim, evlendiğim, çocuklarımın doğduğu sokaklar tarihten silinmiş.
Köprücü Sokak, Büyük Sürgü Sokak... Bunlar haritadan silinmiş, hiçbir ev yok. 9-10 binanın olduğu sokak komple yerinde yok. İçeri girip sokağı göremeyince şoka girdim ben. Anlatılacak bir şey değildi... Kalan kısımda zaten yanan vardı, yıkılan vardı. Eşyalar zaten yüzde 80-90 kullanılamaz halde, evlerde yüzde 80-90 tahribat oluşmuş. Kesinlikle korkunç bir şeydi. Geçen bakanlarla görüşme şansım oldu. Üç teklif sunacaklar: Birincisi ev karşılığından ev, ikinci teklif Sur içinde ev, üçüncüsü para... Sur içinde ev vermeyecekler, açıkçası ben inanmıyorum. Çünkü başbakanlığın hazırladığı videoyu izledim. Yapılan evler geniş avlulu tek katlı dubleks evlerdi. Her birinin değeri 1-2 milyon civarında, bu evleri vatandaşlara vermeyecekler, verseler de nasıl alacak vatandaş...
VATANDAŞ BİZE SORUYOR AMA BİZ DE BİLMİYORUZ
Fatih Paşa Mahalle Muhtarı Fatih Yalçın: Benim mahallemde 10 bin nüfus oturuyor. Şu an kimse yok, yasaklı baştan beri. Bu karar alınırken benim mahallemdeki hiç kimseyle görüşülmedi. Siz ev mi istiyorsunuz, para mı istiyorsunuz, yerinizden çıkmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz diye kimseye sorulmadı. Şimdi insanlar geliyor bize soruyor; ‘Muhtar ne olacak’ diye, biz de bir şey bilmiyoruz ne diyelim. Vatandaşlara diyoruz ki ‘Bize net bir şey söylenmemiş ki size anlatalım.’ Gerçekten kimse bize bu durumla ilgili bir şey söylememiş.
Halk da evini vermek istemiyor, kimse evinden çıkmak istemiyor. Gerçekten de halk çok mağdur oldu. Bu halk zaten yeteri kadar ezildi, daha da ezilecek gibi görünüyor. Para verecekler ama halk evini satmak istemiyor, insanlar bu yaşama alışkındır. Şimdi halk diyor ki ‘Evimiz yapılsın, bize teslim edilsin.’ Bu kadar, halk kendi evinde oturmak istiyor.
DİYARBAKIR SUR’DUR, SUR DİYARBAKIR
İskender Paşa Mahalle Muhtarı Ali Ürün: 5 dönemdir mahalle muhtarıyım. Ben de bu kadim şehirde doğdum, burada büyüdüm. Bu kamulaştırma kararını duyduğum zaman çok üzüldüm. Çünkü 2009’da bizim Ali Paşa ve Lalebey Mahallelerinde yıkım kararı alındığı zaman vali, belediye, TOKİ vardı. 7 yıldır bu mahalleler harabedir. Daha onu yapamadılar. 2012’de Cevatpaşa Surları’nın açıp temizlenmesini belediye ile beraber yaptılar. Bu kararı aldıkları zaman belediye ile ortaklaşa almaları lazımdı. ‘Acele kamulaştırma yapıyoruz’ diyorlar tamam da benim mahallemde 4 bin 300 seçmen 10 bin nüfus var. Sur’da gece nüfusumuz 50 bin, gündüz 400 bindir. Esnafın gözü burada, dışarıdan birileri geldiği zaman Sur ilçesine gelir. Kimse Ofis’e, Gaziler’e, Şehitlik’e gitmez, Suriçi’ye gelir. Yani Hz. Süleyman’a gelir, Saray Kapı’ya, Dört Ayaklı Minare’ye gelir... Kamulaştırma falan değil, evleri yıkılan vatandaşların evlerini yapıp sahiplerine teslim etmeleri lazım, doğru olan bu.
ACELE KAMULAŞTIRMA ACELEYE GELMİŞ!
Bakanlar Kurulunun Sur’da ‘acele kamulaştırılsın’ dediği yerler arasında Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesi olan Surp Giragos Kilisesi ile Marputyan Keldani Kilisesi, Ermeni Katolik Kilisesi, Süryani Meryem Ana Kilisesi ve Protestan Kilisesi de bulunuyor. ‘Acele kamulaştırma’ kararının da aceleye geldiğini söyleyen Surp Giragos Kilisesi Vakfı Başkanı Vartkes Ergun Ayık karara itiraz ettiklerini belirtti.
Gazetemize konuşan Vartkes Ergun Ayık, şunları söyledi; “Kilise yıkık harabe halindeydi. Biz aşağı yukarı 7-8 sene önce restorasyonuna başladık, iki, iki buçuk sene önce de restorasyon bitti. İki buçuk senedir de orada halka hizmet ediyordu. Hem yöre halkı hem de turistlerin büyük ilgisini çekiyordu. Aşağı yukarı her gün 250-300 kişilik bir ziyaretçisi vardı. Fakat 3-4 aydır biliyorsunuz... Sur içine girme olanağı olmadığı için şimdi ne durumda tam bilmiyoruz ama aldığımız bilgilere göre bizim kilise diğerlerine göre daha az hasar görmüş. İşte cam kırıkları var bazı ufak tefek şeyler var. Kilisenin kamulaştırıldığına dair bir karar var. Bizim yaptığımız bazı görüşmeler var yetkili kimselerle. Onlar bu kararın çok aceleye geldiğini, birçok incelemenin yapılmadığını, kilise vb. vakfa ait mülklerin kamulaştırılamayacağını söylüyor. Ancak bunlar sözde olan şeylerdir. Şu anda elimizde Resmi Gazete’de yayımlanmış bir karar var. Dolayısıyla biz gerekli hukuki müracaatları yapıyoruz. Kararın iptali için dava açacağız. Tabii orası şu an kilisedir. Müze falan değildir, kilise vakfına aittir. Şunun için söylüyorum, mesela Van’daki Akdamar Kilisesi restore edildi, ama orası şu anda müzedir, ama Diyarbakır öyle değil.” /EVRENSEL