Meno'nun hayatını devlet, mallarını amcaoğlu gasp etti

1937- 38 Dersim Soykırımı’ndan kurtulan ve evlat verilen kayıp kızlarından Medine Çolak’ın (Güngör) hayatı gibi malları da gasp edildi.

Meno'nun hayatını devlet, mallarını amcaoğlu gasp etti
1937- 38 Dersim Soykırımı’ndan kurtulan ve evlat verilen kayıp kızlarından Medine Çolak’ın (Güngör) hayatı gibi malları da gasp edildi. Katliamda vahşice öldürülen babasından kalan 86 dönümlük arazinin tek mirasçısı olduğu mahkeme kararıyla tespit edilmesine rağmen, Çolak amcaoğlunun el koyduğu topraklarına kavuşamadan 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Başvurduğu Tunceli Valiliği İl Özel İdaresi’nin 1988’de verdiği tapu suretini inkar ederek, tahrir kayıtlarının imha edildiğini söylemesi üzerine Çolak son nefesini varlık içinde yokluk çekerek verdi. Bugün annesinin yıllarca verdiği hak mücadelesini devralan kızı Ayla Aşçı, yapılan haksızlığı ANF’ye anlattı. Annesinin hayatı boyunca yüzünün hiç gülemediğini ifade eden Aşçı, “Annem gözleri açık gitti” dedi.


Medine Çolak, devletin acımasız yüzüyle tanıştığında henüz 10 yaşında bir kız çocuğuydu. Ailesiyle birlikte Dersim Merkez’e bağlı Gökçek (Cündük) köyünde sürdürdüğü huzurlu hayat, postal sesleriyle birden kabusa dönüştü. Köydeki adıyla Meno, babası Seyit Ali Güngör, abisi Kalman, kız kardeşi Bese ve 3 yaşındaki kardeşi Hasan gözleri önünde katledildiğinde aileden kurtulan tek kişi olarak kayıtlara geçti. Ardından da onun için hiç bilmediği diyarlara sürgün hayatı başladı.

SAÇLARI SIFIRA VURULUP, KARA VAGONA BİNDİRİLDİ

Katliamda yetim bırakılan tüm çocuklar gibi saçları sıfıra vurulup bilmediği bir istikamete doğru kara vagona bindirildi. Tek kelime Türkçe bilmeyen Meno, gönderildiği Samsun’da Çerkez bir aile tarafından evlat edilmesine rağmen gerçek ailesini hiç unutmadı. Yaşadığı dramı 19 yaşında görücü usulüyle evlendirildiği eşinden başkasına anlatamayan Meno, bu gerçeği komşularından, hatta kendi çocuklarından bile yıllarca gizledi. Dersimli olmaktan gurur duysa da, devlet korkusuyla yakınlarına ve çocuklarına kendini Erzurumlu olarak tanıttı. Meno, mahkeme kararıyla babasının tek mirasçısı olarak tespit edilse de devletin bin bir oyunu nedeniyle haklarına kavuşamadan, 2012 yılında 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Tüm hakları ise, devlet eliyle, babasıyla aynı adı taşıyan amcaoğlu Seyit Ali Güngör tarafından gasp edildi.

Annesinin dramını öğrendiğinde 15 yaşında olan ve bugün onun hak mücadelesini devralan kızı Ayla Aşçı, annesinin gözlerinin açık gittiğini ifade ediyor: “Annemin sadece hayatını çalmakla kalmadılar, mallarını da gasp ettiler” diyen Aşçı, varlık içinde yokluğa mahkum edilen annesinin kirada oturup, kirada hayatını kaybettiğini belirtiyor. Babasından geriye kalan 86 dönümlük toprağı geri alabilmek için annesi Medine Çolak’ın (Güngör) çok uğraştığını, ancak mücadelesinin yarıda kaldığına dikkat çekiyor.

Aşçı, annesinin 20 Eylül 1986’da Tunceli Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtığı davayı kazanmasına rağmen hiçbir hak elde edemediğine dikkat çekti. Aşçı annesinin yaşadığı haksızlığı şöyle anlattı: “1986 yılında Tunceli Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından Tunceli Merkez’e bağlı Gökçek köyünde ikamet eden ve katliamda öldürülen Seyit Ali Güngör’ün geride kalan tek mirasçısının kızı Medine Güngör olduğuna, ondan başka mirasçı olmadığına mahkeme kararıyla hüküm verildi. Bu karar üzerine annemin adına kayıtlı herhangi bir gayrimenkul bulunup bulunmadığını öğrenmek üzere birlikte Dersim’e gittik ve Özel İdare’ye başvurduk. Halil Demir isimli Özel İdare Gelir Memuru sararmış defterleri açarak bize tahrir kaydı suretini çıkarttı ve Seyit Ali Güngör adına kayıtlı 86 dönüm arazi bulunduğunu belirtti. Annemin eline tapu veren memur Demir, bunu saklamasını tembihledi. Ancak daha sonra başvurduğumuz devlet dairesinde, henüz kadastro verilmediği, o nedenle acele etmememiz gerektiği söylendi.

VAR OLAN KAYITLAR NASIL İMHA EDİLDİ?

2007 yılında Dersim’e Tapu Kadastro gelince herkesin haklarını almaya başladığı haberi geldi. Bunun üzerine Ankara’dan Müge Özdemir isimli bir avukat tutup işlemleri başlatmaya karar verdim. Ancak avukatın yaptığı araştırma sonucunda annemin 86 dönümlük arazide hiçbir hakkı olmadığını, bu arazinin babasıyla aynı adı taşıyan amcaoğlu Seyit Ali Güngör’e verildiği ortaya çıktı. Bunun imkansız olduğunu, elimizde tapu ve mahkemenin resmi kararı olduğunu söylediğimde bana Dersim’e gidip Özel İdare’ye sormam gerektiğini söyledi. Bunun üzerine eşimi de yanıma alarak Dersim’e gittim. Görüştüğüm Tunceli Özel İdare’de bir memur bana bir evrak vererek, elimizde tapu sureti olmasına rağmen annemin daha önce tespit edilen dönümlerde herhangi bir hak sahibi olmadığını, olsa da devletin tüm arşivleri imha ettiğini söyleyerek bize bir evrak verdi. O zaman kafamız iyice karıştı. 1988’de bize verilen belgeler nasıl imha edildi? Edildiyse de nasıl hak sahibi olmamasına rağmen annemin amcaoğlu Seyit Ali Güngör’e verildi?”

AMCAOĞLU GASPETTİ, DEVLET NEYİN KARŞILIĞINDA GÖZ YUMDU?

Annesinin yıllar sonra 1976 yılında torunuyla Dersim’e ilk kez geri döndüğünde amcaoğlu Seyit Ali Güngör tarafından öldürülmekle tehdit edildiğine de dikkat çeken Aşçı, o dönem bunu niye yaptığını anlamadıklarını, ancak şimdi her şeyin yerli yerine oturduğunu söyledi. Aşçı, Seyit Ali’nin bu 86 dönümün paralarıyla lokantalar çok rahat bir yaşam sürerken, annesinin beş kuruşa muhtaç yaşamını yitirdiğini ifade etti. Annesinin vefatı öncesi konu hakkında CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün ile görüştüğünü, vefatı sonrası ise İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi’ne başvurduğunu belirten Aşçı, “Devlet bizi resmen kandırdı. Hem annemin hayatını çaldı hem de annemin amcaoğlunun annemin mallarını gasp etmesine göz yumdu.

Bizim mağduriyetimizi yaşayan binlerce insan var. Bu iş özür dilemekle olmaz, hakkımızı geri versinler. Annem beklemekten öldü, ağlaya ağlaya gitti. Yazık değil mi?” diyerek annesinin hakkının iade edilmesini istedi. 

Güncelleme Tarihi: 05 Ocak 2015, 09:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER