KCK Eşbaşkanları: 'Bu seçimler AKP ve HDP arasında geçecek'

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanları Cemil Bayık ve Besê Hozat, 7 haziran seçimlerinin AKP ile HDP arasında geçeceğini ve Türkiye'nin geleceğini belirlemek açısından büyük öneme sahip olduğunu belirttib

KCK Eşbaşkanları: 'Bu seçimler AKP ve HDP arasında geçecek'
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık: Bu seçimlerin oldukça stratejik bir değeri var. Bir anlamda Türkiye'nin geleceğini çizen bir seçim olacak. Bu açıdan oldukça önemli. Bir nevi rejimin seçimi olacak. Türkiye diktatörlüğe doğru mu, yoksa demokratikleşmeye doğru mu yol alacak? İşte bunun seçimi olacak. Onun için seçimler tüm partiler açısından geçmeyecek. Esasta AKP ile HDP arasında geçecek.


KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat: 
Mevcut durumda gerçekten bu seçimlere HDP ile AKP giriyorlar. Yani 2 partinin seçimidir. AKP'nin Türkiye'nin geleceğini de belirleyecek olan HDP'dir, diğer partiler değil. HDP'nin kendisidir. Mevcut HDP listesi de Türkiye'de toplumun bütün kesimlerini kapsıyor.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanları Cemil Bayık ve Besê Hozat, Med Nuçe Televizyonu’ndan Baki Gül’ün sorularını yanıtladı.

 

Bu seçimlerin Türkiye halkları için önemi nedir? Kürt Özgürlük Mücadelesi bu seçimlere nasıl bir anlam yüklüyor?

Cemil Bayık: Gerçekten Türkiye'deki bu seçimler daha önceki seçimlere benzemiyor.  Bu seçimlerin oldukça stratejik bir değeri var. Çünkü Türkiye'de çok ciddi bir anayasa sorunu var. Yeni bir anayasanın oluşturulması gerekiyor. Bir anlamda Türkiye'nin geleceğini çizen bir seçim olacak. Bu açıdan oldukça önemli. Bir nevi rejimin seçimi olacak. Türkiye diktatörlüğe doğru mu, yoksa demokratikleşmeye doğru mu yol alacak? İşte bunun seçimi olacak. Onun için seçimler tüm partiler  açısından geçmeyecek. Esasta AKP ile HDP arasında geçecek.

7 Haziran seçimleri neden HDP ve AKP arasında odaklaştı?

Cemil Bayık: Çünkü yeni Türkiye'yi belirleyecek olanlar bunlardır. Diğer partilerin gündeminde yeni Türkiye'yi şekillendirme gibi bir sorun yoktur. Gerçekten bu seçimlerle Türkiye'nin geleceği birazda çizilecek. Çünkü AKP kamuoyunun önüne "Yeni Türkiye" programıyla çıkıyor, birde HDP çıkıyor. AKP daha çok sistemi değiştirmeyi, başkanlık sistemini getirmeyi, bu temelde iktidarını geliştirmeyi ve bu sistemle Türkiye'de diktatörlülüğünü oturtmayı hedefliyor. HDP ise "Yeni Türkiye" programını Demokratik Türkiye ve Kürt sorununun çözümü temelinde geliştirmek istiyor. Türkiye'yi tamamen demokratikleşme temelinden yeniden şekillendirmek istiyor. Bu açıdan bu seçim esasta bu iki parti arasında geçecek.

Peki Hareketinizin bu seçimlere ilişkin temel tutumu nedir?

Cemil Bayık: Kürt Özgürlük Hareketi'nin tutumu demokrasi güçlerini parlamentoya oldukça güçlü taşımaktır. Ki bu çok geniş bir ittifakı ifade ediyor. Geçmişten beri Türkiye'deki demokrasi güçlerinin yürüttüğü mücadele de ortaya çıkarttığı sonuçlar var fakat bunlar daha yerli yerine oturmuş değil. Bu seçimlerle Türkiye'deki demokrasi güçleri parlamentoya taşınırsa bu değerler belli bir yere taşınacak ve bunlar yerli yerine oturtulacak. Türkiye demokrasi güçleri yeni Türkiye'nin şekillendirilmesinde önemli rol oynayacak. Önder Apo, onun için demokrasi güçlerinin Türkiye'nin geleceğini çizmesi için Türkiye demokrasi güçlerinin elini güçlendiren siyasi hamleler yaptı. Bu hamleler de oldukça etkili oldu. Şu anda Türkiye'deki demokrasi güçleri oldukça geniş bir ittifakla HDP şemsiyesi altında bir araya gelmiş bulunuyor. Giderek bu güçlerin seçimlerde sürpriz yapabileceği yönünde değerlendirmeler var.  Ki bu Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir adım oluyor. Bu açıdan oldukça önemlidir.

ALEVİLER SEÇİMDE HDP’DEKİ DEMOKRASİ GÜÇLERİ İLE HAREKET EDECEK

Sayın Hozat,  demokrasi güçleri açısından değerlendirelim. Biraz daha detaylandırırsak partilerin böyle anlam biçtiği iki Türkiye inşası söz konusu. AKP'nin inşa projesi, bir de HDP'nin. Halkların demokrasi güçleri bu seçime nasıl bir anlam yüklemeli? Sizin Türkiye halkları, demokrasi güçleri, Aleviler, sosyalistler, kadınlar ve toplumun diğer kesimler için ne anlamı var bu seçimlerin ve nasıl katılmaları gerekiyor?

Besê Hozat: AKP'nin 13 yıllık politikası Türkiye'yi çok kötü bir noktaya getirdi. Kendisini de yalnızlaştırdı, tecrit etti. Öyle ki aslında Türkiye mevcut durumda ciddi bir operasyon altında. AKP'de bir gerileme ve dağılma içerisinde. Bölgedeki bütün komşu ülkelerle çatışma içerisinde Türkiye. Bölge halkları Türkiye devletine karşı son derece tepkili. DAİŞ politikası ve izlediği baskıcı, otoriter,  antidemokratik siyaset tarzıyla dünya kamuoyunda çok ciddi bir antipati topladı. Özellikle bir süreden sonra bu son 2 yıldır da DAİŞ'le geliştirdiği işbirliği bölge politikasında uluslararası güçlerle de özelde Amerika, İngiltere, İsrail, Avrupa ülkeleriyle çelişir, çatışır duruma geldi. Bu alanda AKP Türkiye'yi çok ciddi bir kaosun içine sürükledi. Türkiye'de hem çok ciddi bir siyasi kriz var. Hem de çok ciddi bir ekonomik kriz var ve bu gittikçe derinleşecek. Çok ciddi de AKP'yi vuracak, Türkiye'yi de vuracak. Bu kriz Türkiye'yi çok daha kaoslu ve bunalımlı bir sürece sokacak. Sosyal, toplumsal sorunlar hat safhada. Türkiye'de  İç çatışma gittikçe  derinleşiyor. Mezhep çatışmasından tutalım, toplumsal  birçok iç çatışmaya kadar. Bu anlamda toplum son derece gerilmiş ve toplumsal olarak bunalımlı bir durum söz konusu. Tabi yani böyle nasıl diyelim gerçekten AKP Türkiye'yi böyle bir cehennemin içerisine, ateşin içerisine soktu. Komşu ülkelerle çatışmalı, içte çatışmalı, dışarıyla çatışmalı bir yangın çemberi içerisinde. Böyle bir durum. Şimdi mevcut durumda da AKP'ye karşı HDP dışında bir alternatif, ciddi bir muhalefet yok. Türkiye'yi bu durumdan kurtaracak, demokratik siyaseti geliştirecek çözüm budur. Tek çare budur.

Türkiye'yi bu durumdan çıkaracak tek şey demokratik siyasettir, Kürt sorununa demokratik çözümdür, Türkiye'nin demokratikleşmesidir. Fakat bunu da mevcut durumda HDP'nin dışında geliştirecek bir güç yok. Demokrasi güçlerini çatısı altında toplayan HDP mevcut durumda Türkiye halkları açısından da, toplumu açısından da, bölgenin demokratileşmesi açısından da; aslında bölgedeki bu krizin, kaosun aşılması açısından da çok kilit bir rol oynuyor. Bu açıdan da seçimler bu noktada çok önemli rol oynuyor. Stratejik bir değerde biçiyor AKP bu seçimlere kendisi açısından. Çünkü gittikçe bir dağılma ve güç kaybı var, bu durumdan kurtulmak istiyor. Mevcut durumu görüyor. Yükselen güçlenen bir HDP ve demokrasi güçleri var. Bunların güçlenmesini, HDP'nin başarısını kendi bitişi olarak görüyor. Bu konuda çok hırçınlaşmış. Antidemokratik ve baskıcı politikalarda çok daha ileri bir noktaya geldi ve bunu daha da geliştiriyor. Şimdi bu noktada bu resme baktığımızda Türkiye halkları, demokrasi güçleri, Aleviler, Hiristiyanlar, Türkiye'de yaşayan diğer etnik kesimler ve inanç toplulukları, emekçiler, işçiler, kadınlar, gençler açısından HDP tek kurtuluş yoludur. Aslında Türkiye'nin de tek kurtuluş yolu ve çaresidir HDP. Türkiye toplumu bunu görüyor. Bunun bir sonucu olarak görüyoruz ki Türkiye kentlerinde HDP'ye destek artıyor. Türkiye toplumundan HDP'ye karşı ciddi bir ilgi var. Aydın, yazar-çizer, sanatçı, demokratik, sosyal demokrat kesimlerde ciddi bir ilgi var. Ve herkes gerçekten bir bakıma çareyi, çözümü HDP'de görüyor. Gittikçe de HDP'ye ilgi büyüyor.

AKP'yi, Tayyip Erdoğan'ı hırçınlaştıran da bu mudur?

Besê Hozat: Budur. HDP'nin bu gücü, toplum ve demokrasi güçleri üzerindeki etkisidir. Gittikçe de Türkiye'deki başarısı bölgeyi de etkileyecek, Kürtlerin uluslararası alanda daha etkili kılacak. Kürt siyasetini, diplomasisini, uluslararası toplumla dayanışmasını görüyor. Bunu görüyor. Bunda bir bakıma kendi yenilgisini görüyor. Bu durum onu ürkütüyor ve korkutuyor. Çünkü 13 yıldır AKP'ye karşı ciddi bir rakip, muhalefet, alternatif çıkmadı. AKP bildiğini okudu. Son derece otoriterleşti. Faşizan baskıcı bir sistem haline geldi ve başkanlık sistemiyle de bunu kurumsallaştırmak ve sistemleştirmek istiyor. Çünkü muhalefet ve mücadele yoktu. Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin dışında AKP'ye karşı mücadele eden güçler yoktu. Bunlar dağınıktı. Şimdi bunlar birleşti, bir çatı altında bir araya geldi, gücünü birleştirdi. Bu büyük bir sinerji ve güç ortaya çıkardı. Önceden biraz dağınık ve parçalıydı, bu AKP'yi zorlayan bir güç açığa çıkarmıyordu ve bu durum AKP'ye cesaret veriyor. Şimdi bu durum aşıldı ve bu AKP'yi korkutuyor. Karşısında büyük bir alternatif ve güç görüyor ve bundan ciddi kaygı yaşıyor.

Tam bu kaygı üzerinden son günlerde işte Ağrı üzerinden bir provokasyon geliştirdi Türkiye devleti. AKP'nin organize ettiği çok açık bir biçimde ortaya çıktı. Kamuoyunun çok büyük bir ilgisi oldu HDP'ye. Herkesin desteklediğini siyasi gözlemciler ve yorumcularda ortaya koyuyor. AKP bu Ağrı'yla ne yapmak istedi? Bu seçim sürecinde başka ne yapabilir? Yani gerillanın bu süreçte Kürdistan'da silahla propaganda yapması gibi bir politikanız var mı?

Cemil Bayık: Şimdi Türkiye'de AKP aşılıyor. Onun için Türkiye'deki demokrasi güçlerine büyük tarihi görev ve sorumluluk düşüyor. Türkiye demokrasi güçlerinin bu gerçeği bilerek görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Bu sadece Kürtler açısından yine Türkiye'deki çeşitli halklar ve inanç toplulukları açısından böyle değil. Onu da aşan bir durumu ifade ediyor. Şimdi Türkiye'de AKP'nin aşılması, demokrasi güçlerinin iktidara ağırlığını koyması Türkiye'nin kaderini değiştirecektir ve bunun bölgeye yansımaları da olacaktır. Bu açıdan Türkiye'deki demokrasi güçlerinin sadece görev ve sorumlulukları Türkiye halklarına karşı değil, bölge haklarına karşıda görev ve sorumlulukları vardır. Bu tarihi görev ve sorumluluklarının bilincinde hareket etmeleri gerekiyor. AKP aşılırken, 2000'lerde olduğu gibi yeni bir AKP'nin doğmasına müsaade etmemeleri gerekiyor. Belki 2000'lerde çok hazırlıklı değillerdi. Fakat şimdi bölgesel, uluslararası gelişmeler ve bunun Türkiye'deki etkileri dikkate alındığında AKP aşılırken demokrasi güçleri rahatlıkla ağırlıklarını Türkiye'nin geleceği yönünde koyabilirler. Bunun zemini koşulları oldukça güçlüdür. İşte HDP demokrasi güçlerini böylesi bir görev ve sorumlulukla harekete geçirmiş bulunuyor. Oldukça güçlü bir hava yaratmış durumda. Türkiye toplumunun arayışları var. Bu arayışlara önemli ölçüde cevap veriyor, gelişiyor. Bu gelişme özellikle AKP'yi, Erdoğan'ı oldukça tedirgin ediyor. Bunu önlemeye çalışıyor. Çünkü Önder Apo'nun geliştirdiği demokratik ulus projesi mayalanıyor, gelişiyor. Bunu kendileri açısından oldukça tehlikeli görüyorlar ve önlemeye çalışıyorlar. Sadece sorun burada HDP'yi barajın altına itme değildir. Aynı zamanda bununla demokrasi güçlerinin Türkiye'nin geleceğini ellerine almasının da önüne geçilmek isteniyor.

Yani AKP’nin çok temel korkusu var?

Hem Türkiye'nin hem bölgedeki yansımalarını da önlemek istiyor. Demokratik ulus projesini önlemek istiyor. Türkiye'de ömrü tükenen bu sistemi demokratik ulusun gelişmemesi için sürdürmeyi hedefliyor. Onun içinde her şeyini ortaya koyuyor. Bu gelişmeyi önlemeye çalışıyor. Dikkat edilirse daha önce İstanbul'da bir takım olaylar gelişti, daha sonra Ağrı'da gelişti. Aslında bunlar birbirini tamamlayan gelişmelerdir. Bununla Erdoğan ve AKP Türkiye'nin gündemini değiştirmeye çalışıyor. Çünkü Önder Apo'nun geliştirdiği tarihi hamle gündemi belirledi. Gündemin demokrasi güçleri ve demokratik ulus yönünde gelişmesini sağladı. Türkiye toplumun arayışlarına cevap oldu. Buna bir müdahale de bulunma gereği duydular. Onun için bu müdahaleleri geliştiriyorlar. Onun için parlamentoya getirdikleri iç güvenlik paketi vardı. Bütün demokrasi güçlerinin tepkisini almıştı. Bunu topluma benimsetmek gerekiyor. Bir de bu açıdan bu olayları geliştiriyorlar. Tamamen provokasyona başvurmuş durumdalar. Belli ki karar almışlar. Seçim ortamında gerginlik yaratma, hatta onu da aşan bazı çatışma durumlarını yaratarak bazı ölümleri geliştirip cenazeleri sağa sola göndererek özellikle Türkiye kesiminde şovenizmi ayaklandırmak istiyorlar. Bununla HDP'ye yönelik linçler geliştirmek istiyorlar. Bu tarzda HDP'yi barajın altına itme, demokratik ulusun gelişmesini önleme, demokrasi güçlerinin Türkiye'nin geleceğine ağırlıklarını koymasını önlemeyi amaçlıyorlar.

CEMİL BAYIK’TAN TÜRKİYE KAMUOYUNA ÖNEMLİ MESAJ

Bu noktada KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanları olarak Türkiye halklarına Ağrı ve benzeri provokasyonlar konusunda temel net mesajınız nedir? Silahları güçlerin bu seçim sürecindeki yaklaşımı nedir ve Türkiye halkları bu yaklaşımı nasıl anlamalı?

Cemil Bayık: Türkiye'deki bütün halkların, dinlerin, kültürlerin, demokrasiden yana olan bütün güçlerin şu gerçeği çok iyi bilmesi gerekiyor. Kürt Özgürlük Hareketi, özellikle PKK bu dönemde böylesi eylemlere kesinlikle karşıdır. Çünkü AKP, Erdoğan ortamı gerginleştirmek ve provoke etmek istiyor, cenazeleri geliştirmek istiyor ve bunun üzerinden iktidarını korumaya çalışıyor. Böylesi bir dönemde kesinlikle demokrasi güçlerinin, hiçbir gücün, özellikle de PKK'nin bu ortamı tehlikeye atabilecek bir tutuma girmeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Çünkü bu seçim demokrasi güçlerinin Türkiye'nin geleceğine ağırlıklarını koyacakları bir seçimdir. Önder Apo, Türkiye'deki demokrasi güçlerinin tarihi görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi için bir hamle yaptı. Bu hamleyle bu güçleri parlamentoya oldukça güçlü taşırmak istiyor. Şimdi böyle bir ortamda PKK'nin veya herhangi bir demokrasi gücünün AKP'nin politikalarına hizmet edecek ve AKP'yi koruyacak bir tutum içerisine girmesi mümkün değildir. PKK, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla barışçıl temelde çözmenin adımlarını attı. 28 Şubat'ta ve Newroz'da bunu dünyaya da ilan etti. Şimdi bunu yapan bir hareketin şimdi kalkıp da seçim ortamında- ki özellikle de HDP'nin, demokrasi güçlerinin, sol güçlerinin bu seçimi büyük bir zaferle kazanma olasılığı varken- bunu zayıf düşürecek, olumsuz yönde etkileyecek herhangi bir tutum sergileyeceğini aklı başında hiç kimse düşünemez. Onun için Ağrı provokasyonu geliştirildiğinde hiç kimse bunun PKK tarafından geliştirildiğini iddia etmedi. Tam tersine herkes AKP tarafından böyle bir provokasyonun geliştirildiğini, AKP'nin buna ihtiyaç duyduğunu açıkça belirtti ve bunun tartışmalarını da yürüttü. Ki zaten geliştirilen tartışmada tamamen bu yönlüydü. Seçilmiş her ilden bir asker kurbanlık koyun diye öne sürülüyor. Bunlar öldürülecek ve cenazeler tek tek illere gidecek. Dolayısıyla bu temelde büyük bir şovenizmi dalgası ve Türkiye'de HDP'ye karşı bir linç kampanyası geliştirilerek HDP'nin seçim çalışmaları önlenecek, böylelikle HDP barajın altına çekilecek. Ama bu tutmadı. Neden çünkü senaryo çok açık bir biçimde ortaya çıktı. Özellikle halkın o yaralı askerlere sahip çıkması provokasyonu tersine çevirdi. Dikkat edilirse hiçbir resmi sorumluluğu bulunmayan Efkan Ala herkesten önce açıklamalar da bulundu. Hiçbir resmi sorumluluğu yok, hiçbir resmi açıklama yapması gerekmiyor ama o yapıyor. Arkasından çeşitli AKP'liler, Genelkurmay açıklamalar yaptı. Ama HDP oradaki görüntüleri kamuoyuyla paylaşınca oradaki provokasyonun gerçek yüzü ortaya çıktı. Bu sefer çelişkili açıklamalar yapmaya çalıştılar. Bununla durumu örtbas etmeye çalıştılar. Dezenformasyon yürüterek durumu lehlerine çevirmek istediler. Ama bunu yaptıkça da bataklığa battılar, çelişkili durumlara düştüler. Kamuoyu aslında AKP ve Genelkurmay’ın açıklamalarından olayın bir provokasyon olduğunu çok net gördü. Bu provokasyonun HDP şahsında demokrasi güçlerine yönelik olduğunu, Önder Apo'nun geliştirmek istediği hamleye karşı olduğunu çok net gördü. Bu aslında AKP'ye karşı hizmet etmedi, HDP'ye hizmet etti. Ortaya çıkan budur. Onun için demokrasi güçlerinin, Türkiye kamuoyunun şunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Böylesi bir süreçte AKP'nin provokasyonlarına çok dikkat etmelidir. Kesinlikle demokrasi güçleri bu süreçte seçimleri tehlikeye atacak herhangi bir tutum içerisine girmemiştir, bundan sonra da girmeyecek.

CHP, AKP’NİN ALTERNATİFİ DEĞİL; ALTERNATİF HDP’DİR

Sayın Hozat bu konuda sizin ekleyeceğiniz farklı bir şey var mı. CHP'de tekçiliği aşan bir yaklaşım var ama sanki HDP'nin gelişmesini sınırlayan bir yaklaşım hedefleniyor. 2011 seçimlerinde Kılıçdaroğlu'nu öne çıkarmışlardı. Şimdi yaklaşım ve politika var. Bir CHP yorumu almak istiyorum sizden.

Besê Hozat: Şimdi AKP işte bir süredir çok yoğun Kürt sorunu yok söylemini geliştiriyor. İşte Erdoğan ile başladı, böyle bir gündem. Erdoğan izleme kuruluna engel oldu, onun üzerinden hükümet yetkilileri çeşitli açıklamalar yaptılar. İzleme kurulu tartışılıyordu, isimlerde tartışılıyordu, gündemdeydi. Normalde Newroz'dan sonra yürütülen tartışmalar ve ulaşılan konsensüs öyleydi. İzleme kurulu da Önderliğimizin yanına gidecekti. Fakat Erdoğan'ın o açıklamalarından ve direk tavır almasından sonra izleme kurulu durduruldu ve gönderilmedi. Uzun bir süredir de HDP heyeti adaya gitmiyor.  Bu konuda İmralı Adası'yla, Önderliğimizle olan diyaloglarda gittikçe zamana yayılıyor. Müzakere zaten başlatılmadı. Müzakere yapmamaya dönük AKP'nin tutumu çok somut ortaya çıktı. Aslında bu Ağrı operasyonu, şimdiye kadar AKP'nin bu sorunu araçsallaştırması, taktik yaklaşması, samimi ve ciddi yaklaşmamasını deşifre etti, açığa çıkardı. Bunu çok somut ve yalın bir biçimde ortaya koydu. Uzun zamandır bu konuda birçok defa biz açıklama yaptık. AKP çözüme gelmiyor, müzakereye gelmiyor, samimi yaklaşmıyor, taktik yapıyor, kendi çıkarı temelinde süreci kullanıyor, ortaya süreç diye bir şey koymuş ama hiçbir pratik adım atmıyor, işine geliyor çatışmasızlık ve bunu kullanıyor, çok pragmatik bir politika izliyor şeklinde birçok defa açıklama yaptık ve bunları değerlendirdik. Önderliğimizin ciddi uyarıları oldu. AKP'nin bu politikalarını gördü ve ciddi uyardı. Fakat çeşitli çevreler özellikle AKP medyası işte AKP süreci yürütüyor, ilerletiyor, ısrarlıdır üzerinden bir algı yaratmaya çalıştılar. Bu Ağrı provokasyonuyla AKP'nin gerçek yüzü tamamen ortaya çıktı. Ne kadar samimiyetsiz olduğu, bu soruna pragmatik ve ciddiyetsiz yaklaştığını, bir propaganda aracı ve argümanı olarak kullandığını çok somut bir biçimde AKP'nin yaptığı Ağrı provokasyonu ortaya çıkardı. Bunu bu gün bütün kamuoyu da tartışıyor. Daha önce böyle işte acaba diye kesimler de bunu görüyor. Bu anlamda işte o AKP'nin oluşturduğu algı tamamen yıkıldı ve AKP'nin gerçek yüzü tamamen ortaya çıktı diyebiliriz. Bu önemlidir tabi.

Şimdi CHP açısından CHP bu seçim sürecinde biraz da böyle HDP'yi kendince zorlamak üzerinden, HDP'nin Türkiye toplumu ve kamuoyunda yarattığı havayı kırmak üzerinden bir hamle yapmaya çalıştı. Özelde böyle alevi kesimine dönük Alevilere işte listelerinde yer verme, bazı yerlerde ilk sıralara koyma üzerinden de Alevileri HDP'den uzaklaştırmak için bir taktik izledi.

Bu tutar mı?

Besê Hozat: Bu tutmaz. Çünkü CHP'nin yıllardır Alevilere yönelik izlediği politika ortadadır. AKP nasıl İslamiyet'i, dini istismar ediyor, bunu kendi iktidar çıkarları için kullanıyorsa, CHP'de aynı biçimde Alevi inancını kullanıyor, suistimal ve asimile ediyor. İktidarına ve iktidar mücadelesine araç ediyor. Alevilerin bu anlamda duygularını da, inançlarını da sömürüyor. Yıllardır Cemevleri, Alevilik, Alevi hakları üzerinden kendince ucuz bir siyaset yürütüyor. Ucuz bir siyaset yürüttü. Bu siyaset mevcut durumda çöktü, hiçbir sonuç vermedi. Çünkü Alevilere dönük hiçbir şey de yapamadı. Ne onun muhalefetini yaptı, ne bu sorunu Alevi sorununun çözülmesine dönük ciddi bir proje ortaya koyabildi, ne ciddi bir siyaset yürüttü, ne de ciddi bir adım attı. Sadece istismar etti ve kullandı. Şimdi Aleviler bunu çok açık gördü. CHP içerisinde belli bir sosyal demokrat damar, taban vardı. Fakat CHP öyle bir noktaya geldi ki son yıllarda tümden ondan da koptu.

Desteklediği cumhurbaşkanlığı adayı şimdi MHP'nin birinci sıra adayı.

Besê Hozat: Tabi ki tamamen sağ bir çizgiye kaydı. Bu anlamda CHP içerisinde de ciddi bir kriz var. Yıllardır CHP'yle birlikte hareket eden Aleviler CHP'den gittikçe uzaklaşıyor. CHP'nin Alevilere dönük politikalarını istismarcı ve pragmatik yaklaşımlarını gördüler. Bu anlamda Aleviler içerisinde ciddi bir uyanış gelişti. Aleviler gittikçe tercihlerini HDP'den yana koyuyor ve ciddi bir kayma ve ilgi var CHP'ye doğru. Yine CHP içerisinde ki sosyal demokrat tabanda da ciddi bir kayış ve erime var. Çünkü CHP eski CHP değil. Tamamen sağ çizgiye oturan bir CHP haline geldi. Biraz kotarmaya çalıştı bu seçim dönemine girdiğimiz bu süreçte. İşte listede çeşitli kesimlerden adaylar göstererek, biraz Alevilere ağırlık vererek, yine ön seçim yaparak biraz işi kotarmaya çalıştı. Ama bu CHP'yi fazla kurtarmaz ve fazla sonuç vermez.

Tam CHP'den ve bu Alevi toplumsal kesimlerinden söz açılmışken Antep, Adıyaman, Erzurum, Dersim hattı bu konuyla ilgili çok stratejik bir nokta var. Bir metropollerin oyları çok stratejik önem kazanıyor, bir de bu hat önem kazanıyor. Özellikle Alevilerin HDP'ye ilgileri çok fazla. Bu konuya ilişkin, Alevilerin CHP'yle bağını koparmasına ilişkin neler söylersiniz?

Besê Hozat:  CHP sürekli bu bölgelere, bu toplumsal kesimlere ağırlık verdi. Dayandığı taban oydu. Yıllardır Alevilerden oy alıyor. O tabana dayanıyor. Burada da yoğun bir çalışma yürütüyor. Fakat CHP'nin politikası bu bölge Alevileri tarafından da mevcut durumda görülüyor. Şimdi HDP'ye bu kadar kayışın temel bir nedeni de budur. Şu önemlidir. Bu anlamda Aleviler içerisinde, bu kesimde belli bir uyanış var. Bunun daha da geliştirilmesi gerekiyor. HDP'nin bu alanlarda çok ciddi bir çalışma yürütmesi ve bu alanlara ağırlık vermesi gerekiyor. Bu alanlarda yaşanan boşluktan dolayı HDP oralarda zayıf kaldı, CHP gittikçe örgütlendi. Yıllardır da bu kesimleri kullanıyor ve istismar ediyor. Bu anlamda HDP'nin bu seçim sürecinde- sadece bu seçim süreciyle de sınırlı kalmamalı, bundan sonraki süreç açısından da öyle- bu alanlarda ciddi bir örgütleme çalışması yapması gerekiyor. HDP'ye en fazla açık olan alanlardır. HDP'nin en fazla örgütleneceği alanlardır. Buradaki Alevilerde, toplumda bunu fark ettikçe, gördükçe kapısını HDP'ye açacaktır. Ben ona inanıyorum. Adres olarak HDP'yi seçecek, HDP içerisinde yer alacak ve onunla birlikte hareket edecektir. Çünkü Alevilerinde kendisini özgürce, eşitçe ifade edebilecekleri, yaşatabilecekleri tek yer HDP'dir. Alevilerin yaşam güvencesi HDP'dir. Bu çok açıktır. HDP'nin programı, yürüttüğü demokratik siyaset tüm kimlikler, inançlar açısından demokratik, eşit, özgür yaşam olanağı ve zemini sunuyor. Demokratik siyaset olanağı sunuyor. Her inanç topluluğunun, kesiminin kendisini özgürce eşitçe örgütleme olanağını sunuyor. Buna fırsat ve özgürlük tanıyor. Bu anlamda Alevilerinde kendisini en rahat ifade edebileceği, örgütlenebileceği, özgür ve demokratik temelde kendisini, inancını yaşatabilecekleri tek ortam HDP ortamıdır. Onları da yaşatacak, yaşamlarını da güvenceye alacak tek siyasette HDP'nin izlediği demokratik siyasettir. Bu Aleviler tarafından da görülüyor ve bu anlamda da zaten yoğun bir ilgi ve kayış var HDP'ye. HDP'nin de bunu çok iyi bir biçimde değerlendirmesi gerekiyor.

ANTEP, MARAŞ ve DERSİM HATTI STRATEJİK ÖNEMDEDİR

Syın Bayık bu hat üzerinden tarihsel yaklaşıldığında hareketinizin ilk çıkış yeri. Sizin bizzat  çalışma yürüttüğünüz Antep, Maraş, Dersim, Elazığ hareketin en güçlü yeri. Şimdi orda bir zayıflık söz konusuydu ama bir yüklenme de var. Bu hattın bu seçimler için önemi nedir? Bu seçimlerle bağlantısını kurarsak burada nasıl bir çalışma yürütmek gerekiyor. Nasıl bir çalışma öneriyorsunuz HDP adaylarının çalışması için?

Cemil Bayık: Demokratik ulusun en çok gelişeceği alandır burası. Çünkü bu alanda birçok halk toplulukları, kültürel topluluklar, dini topluluklar bir arada yaşıyor. Yani bir nevi Türkiye'deki bütün halkların kümelendiği bir alan oluyor. Oldukça çeşitliliği de ifade ediyor. Tam da işte Önder Apo'nun geliştirmek istediği demokratik ulusun taban bulabileceği bir alan oluyor. Bu gerçeklikle bu alana yaklaşmak gerekir. Eğer bu alana bu temelde yaklaşılırsa burada güçlü sonuçların ortaya çıkacağını görmemiz gerekiyor.

Bu alandaki çalışmaların hem Türkiye hem de Avrupa açısından ciddi bir önemi var. Çünkü Avrupa'ya taşınan kitlenin önemli bir kesimi, yani Kürt Alevi kesim bu bölgeden taşınmış durumda. Maraş'taki Alevi Kürt kitlesi hemen hemen büyük bir çoğunlukla Avrupa'ya taşınmış durumda. Onun için bu alandaki çalışmalar Avrupa'daki kitleyi de yakinen ilgilendiriyor. Bu alanda yapılacak her çalışma Avrupa'daki kitlenin de seçimlere kanalize edilmesini sağlıyor. Avrupa'daki bu temeldeki bir çalışma Avrupa'daki çalışmalara da güç veriyor. Yani birbirine güç veren çalışmalardır. Bu bakımdan bu alanlardaki çalışmaları oldukça önemsemek gerekiyor. Zaten bu alanda geliştirilen HDP adayları da bunu temsil eden adaylar. Mesela bir Celal Doğan var. Geçmişte CHP'de oldukça etkili siyaset yürütmüş, Antep ve çevresinde oldukça tanınan, hizmetleri olan yine toplumda hizmetleriyle bilinen bir aday. Bunun yaratacağı etkiler var. Yine orda eskiden beri hareketin yürüttüğü çalışmalar var. Benimde bizzat çalıştığım bir alan. Burada yoğun çalışmalar var. Özellikle Antep'te yoğun emekçiler var. Bunlar CHP'nin işte Celal Doğan'la hareket eden kesimle birleştiğinde çok önemli bir sonuç ortaya çıkarabilecektir. Yine Adana ve Mersin benzerdir. Buralar hem Kürtlerin çok yoğun yaşadığı yerler, hem de emekçilerin. Yine çeşitli dinlerin ve kültürlerin birarada yaşadığı yerler. Yine Türkiye solundan mesela bir Adana adayı var.  Çok değerli bir adaydır. Türkiye solundan bir partinin lideridir Rıdvan. Emekçileri temsil ediyor. Orda Kürtlerin büyük bir kitlesi var. Mersin Mir Dengir Fırat var. AKP'den gelen biridir ve önemli bir rol yerine getiren biridir. Böyle çeşitli partilerden ve kültürlerden adaylar var.

Demokratik ulusu temsil edecek bir alan. En çok da burada demokratik ulus geliştirilebilir. Burada Kürt kitlesi bu gerçeği iyi görürse Önder Apo'nun demokratik ulusu geliştirme alanı olarak görürse, işte bunun Türkiye'yi Kürdistan'ı hatta Ortadoğu ve Avrupa'yı etkileyebileceğini düşünürlerse burada bu adaylara büyük bir desteği vererek demokratik ulusu geliştirmeleri ve başarıya götürmeleri gerekir.

Sizin tecrübeniz de var. Bu konularda işte adayların tanıtımının sadece medya üzerinden yapılması yetmeyebilir. Nasıl çalışmaları gerekiyor?

Cemil Bayık: Elbette tabi sadece mitinglerle çalışma yürütmemek gerekiyor. Bizzat ev ev dolaşarak tek tek insanlarla ilişki kurarak, yine ilişki kurulan bütün kesimlere Türkiye'deki demokrasinin tehlikede olduğunu kavratarak, demokrasinin ancak HDP ile korunabileceğini ve geliştirilebileceğini anlatıp, kavratarak seçim çalışmalarını yürütmek gerekiyor. Çünkü gerçekten Türkiye'de toplumun bir arayışı var. AKP'nin Türkiye demokrasisini tehlikeye düşürdüğünü gören birçok çevre var. Mesela CHP'den, MHP'den, yine çeşitli parti ve çevrelerden bunu görenler var ve oldukça da tedirginler. Yine bu çevrelerde şu anlayış da gelişiyor. İşte Türkiye'deki demokrasiyi, Türkiye'nin değerlerini ancak HDP koruyabilir, HDP'de bir araya gelen demokrasi güçleri koruyabilir. Bu eğilim aslında gelişiyor. Onun için bu eğilime cevap veren bir propaganda ve çalışmanın geliştirilmesi gerekiyor. Yani o alandaki herkesime şu anlayışın verilmesi gerekiyor. Şimdi Türkiye'yi ve Türkiye'deki demokrasi değerlerini korumanın zamanı, bunu da en iyi demokratik ulusla koruyabiliriz, bunu da HDP ve HDP bünyesinde bir araya gelen demokrasi güçleri geliştiriyor. Bu temelde propagandayı yürütürlerse adayların bu temeldeki çeşitliliğini ortaya koyarlarsa sanıyorum bu toplumu oldukça etkileyecek ve beklenenlerinde üzerinde sonuçlar yaratacaktır.

HDP’NİN LİSTESİ TÜRKİYE HALKLARINI TEMSİL EDİYOR

HDP'nin adaylarının çeşitliliğinden bahsedilmişken gerçekten HDP'nin adayları Türkiye'nin toplumsal bütün kesimlerini ve demokratik ulusu temsil ediyor. Sayın Hozat siz HDP'nin listesini bir bütün olarak diğer partilerle kıyasladığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz.

Besê Hozat: HDP'nin listesi genel olarak çok demokratik ve renkli. Türkiye'de yaşayan bütün kimlikleri, renkleri içinde barındıran, yüzde 48 kadın katılımını da kapsayan oldukça demokratik, renkli kimliklere sahip bir liste. Diğer listelerle kıyasladığımızda arada tabi uçurum kadar çok ciddi bir fark var. Bu tabi Türkiyeli kadınları da heyecanlandırdı. Bu listenin kendisi aslında HDP'nin gerçek kimliğidir. Onun kimliğini kişiliği, programını ve siyasetini yansıtıyor. HDP budur yani. Demokratik ulusun bir bakıma ifadesidir. ,

Ben inanıyorum ki bu liste ile HDP sadece yüzde 10 oy oranına ulaşma değil, bunun çok ötesine ulaşacak ve öyle bir duruma gelecek ki AKP hükümet kuramayacak. AKP bu tehlikeyi görüyor aslında. Bu son yapılan araştırmalara göre de gittikçe yükselen bir oy oranı var HDP'de. AKP'de de ciddi bir gerileme var. Diğer partilerinde belki geçmişe göre birkaç puan artırma durumları olabilir ama çok ciddi bir performans ve başarı durumları ortaya çıkmaz yani. Öyle bir başarılı sonuç ortaya koyamazlar.

Mevcut durumda gerçekten bu seçimlere HDP ile AKP giriyorlar. Yani 2 partinin seçimidir. AKP'nin Türkiye'nin geleceğini de belirleyecek olan HDP'dir, diğer partiler değil. HDP'nin kendisidir. Mevcut HDP listesi de Türkiye'de toplumun bütün kesimlerini kapsıyor. Çok ciddi bir Alevi temsiliyeti var. Alevileri meclise taşıyor. Ermeniler'e dönük ciddi bir temsiliyet durumu var. Süryanilerin, Arap Alevilerin öyledir. Ezidilerin var. Sol demokratik kesimlerin var. Antikapitalist Müslümanlardan var. Demokratik İslami çevrelerden var. Bu anlamda oldukça tüm toplumu kucaklayan bir listeyle bu seçime gidiyor HDP.  Bu seçim bir bakıma Türkiye toplumunun HDP şahsında demokratik yarış seçimi oluyor. İnanıyorum ki bu seçimde HDP kazanacak ve HDP'yle birlikte bütün Türkiye toplumu, halkları, kadınlar, Aleviler başta olmak üzere bütün inanç toplulukları kazanacak. Şu anda içine girdiğimiz seçim buna gebe bir seçimdir. Bu seçim demokratik siyaseti doğuracak. HDP demokratik siyaseti bu seçimde zafere taşıyacak. Halklar kazanacak yani.

AKP’NİN YENİ SEÇİM PROVOKASYONLARINA DİKKAT!

Bunu söylerken Kürdistan'da yaşayanlarda, Türkiye metropollerinde yaşayanlarda 8 Haziran'da rahatlayabileceği, nefes alabileceği bir Türkiye yaratmak için seçimin çok önemi var. Herkes rahatlayacak bununla böyle diyebilir miyiz?

Besê Hozat: HDP'nin başarısıyla herkes rahat bir nefes alacak. Bu anlamda çok önemlidir. Şuna da kapılmamak gerekiyor. Bu konuda ben biraz şunu açmak istiyorum. Belki uyarı olarak da algılanabilir. AKP bu seçimde çok fazla hile, provokasyon ve komplo yapacak. Belli daha ayın 11'inde yaşandı Ağrı provokasyonu. Bunun ardı sıra gelecek. Belli ki AKP provokasyonlara, hilelere, komplolara çok başvuracak. Yani HDP'nin baraj altında kalabilmesi için AKP Türkiye'deki özel savaş kurumları-şu anda Gladio'da devrededir-çok ciddi bir çalışma ve mücadele içerisinde olacaklar.

O açıdan şuna kapılmamak lazım. Yani HDP'ye ciddi bir destek var, destek gittikçe artıyor, mevcut durumda şöyle bir algıda gelişiyor işte HDP'nin baraj altında kalma riski yoktur, kesinlikle barajı geçecektir şeklinde bir algı da gelişiyor. Gittikçe yükselen, gelişen bir HDP gerçeği var. Bu doğru. Toplumsal destek var, bu da doğrudur. Hile, komplo, entrika, provokasyon olmazsa kesinlikle yüzde 10'un üzerinde bir oy oranıyla HDP meclise girecek, AKP'ye bile hükümet kurdurtmayacak. Ama şu da doğru ciddi provokasyonlar, komplolar, hileler olacak. Herkes duyarlı olmalı. Bu konuda bir zayıflama, gaflet, gevşeme durumu olmamalı. Herkesin oyu çok kıymetli ve değerlidir. Zaten barajı geçecek diyerek bazılarının gitmesek de olur; ya da çalışmasak da, az da çalışsak zaten geçecek havasına girmemeli, buna kapılmamalıdır kesinlikle. Bu seçim geçmiş seçimlere göre kıyasıya bir mücadeleyle, savaşla geçecek. Birçok olayla karşı karşıya kalacağız. Bütün bunlar bilinerek tedbir alınmalı. Çok sıkı ve iyi çalışılmalı. Herkes kendi oyunun çok önemli ve kıymetli olduğunu bilerek yaklaşmalı. O temelde hem kendisi sandık başına gitmeli hem de herkesi buna teşvik etmeli, çalışmalı, örgütlemeli ve örgütlenmelidir. Buna da çok dikkat etmek gerekiyor. Bu tarz yürütülen tartışmalarda oluyor. Farklı algı, yaklaşım ve ruh halini de beraberinde getirebiliyor. O bir gevşeme ve bir gaflet durumuna yol açabiliyor.

DEV GENÇ’TEN GÜNÜMÜZE BÜTÜN DEVRİMCİ GELENEK HDP’DE BULUŞTU

Adaylara baktığımız zaman siyasal hareketlerin önemli temsiliyetleri var. Eskiden bu hareketlerde bir araya gelmezdi ama işte THKO, THKP işte ÖDP'nin temsilcileri, EMEP'in temsilcileri bunlar hep ayrılmıştı ama sayın Öcalan'ın ve Kürt siyasi hareketinin çağrıları birleştirdi aynı çatı altında. Bu açıdan değerlendirsek neler söylersiniz?

Cemil Bayık: HDP'de gerçekleşen Türkiye gerçekliğidir. Bir bütün Türkiye'deki kültürleri, dinleri, halkları, onların temsilcilerini, kimliklerini, amaçlarını kendi bünyesinde toplamış bulunuyor. Yani HDP bir nevi Türkiye gerçeği oluyor. Bunu kendi listeleriyle de çok net ortaya koymuş durumda. Türkiye gerçeği zaten demokratik ulusla temsil edilebilir. Tekçilik öyle Türkiye'de aşılabilir. Faşizm ve diktatörlük öyle aşılabilir. Onun için işte ben başta bu seçim diktatörlükle demokrasi arasındaki bir seçim olacak, demokratik güçlerin Türkiye'nin geleceğini damgasını vuracakları bir seçim olacak demiştim. Bunu listelerden de çok rahat görebiliyoruz. Herkes kendi kimliğiyle, kendi programıyla bu seçimlere giriyor. Yani diğer partilerde de belki çeşitli kimliklerden, kültürlerden, halklardan, dinlerden insanlar var. Ama bunlar sadece bireydir, kendilerini temsil ediyor. Hiç öyle halkları, kültürleri temsil etmiyor. Rantı ve aldatmayı temsil ediyor. Hiç kimse o partilerde kimliğiyle programıyla yer almıyor. Ama HDP'de yer alan herkes kendi kimliği ve programıyla yer alıyor. Bir Alevi'si, Süryani'si, Êzidî'si, kadını, gençliği, solu, Müslüman demokratı herkes kendi kimliği ve programıyla yer alıyor. Oldukça çeşitliliği ifade ediyor. Çeşitlilik içerisinde demokratik birliği, özgür birliği esas alıyor. Ki bu gerçek kardeşliği yaratıyor.

Onun için mesela Türkiye'de bakalım çok değerli adaylar var. Bir Mersin'de Mir Dengir Fırat var, AKP geleneğinden geliyor. Onun daha öncesi de var, Menderes geleneğinden geliyor. Bir Rıdvan Turan var, sol gelenekten geliyor. Bir Celal Doğan var, CHP geleneğinden geliyor. Ali Afatlı ve Memduh onlar var, Dev Genç, THKP-C, ÖDP geleneğinden geliyor. Yine İstanbul'da 1. Bölgenin 3. Sırasında İbrahim Kaypakkaya TiKKO geleneğinden gelen değerli bir arkadaş var. Hüda Kaya var İstanbul'da, yine işte Antikapitalist, demokrat Müslüman geleneğinden geliyor. Böyle oldukça çeşitlidir. Yine İstanbul'da Alevi Federasyonu'ndan Turgut Öker var. Alevileri temsilen geliyor. Oldukça renklidir. Ve Türkiye toplumun birçok halkını, kültürünü ve dinlerini temsil ediyor.

1970’LERDEN İTİBAREN BİRLİK OLAMAYAN GÜÇLER ŞİMDİ HDP’DE BİR ARADA

1970'lerden itibaren hep siz bu güçleri biraraya getirmek istiyordunuz. Bir çabanız vardı. Şimdi bu güçler biraraya gelmiş durumda. Bu nasıl bir sinerji yaratır? Niye bu güçler biraraya gelmiyordu eskiden?

Cemil Bayık: Önder Apo başından beri hep Kürtlere karşı sorumluluk duyduğu kadar, onun dışındaki halklara, kültür ve dinlere de sorumluluk duydu. Her koşulda bu sorumlulukların gereklerini yerine getirmeye çalıştı. Bu belki ilk kez bu düzeyde gerçekleşiyor. Daha önce de gerçekleşen biçimleri var. Ama dardı, istenilen düzeyde değildi. Daha başlangıçta Kemal Pir, Haki Karer'le Önder Apo'nun yoldaşlığı var. 2 halkın en üst düzeyde birliğini gerçekleştirmişti. Ve hem de en olumsuz koşullarda bu başarılmıştı. Bu hareketin temeli daha başlangıçta bu temelde atılmıştı. Önder Apo sürekli bu temeli güçlendirmeye çalıştı. Bütün Türkiye'deki çeşitliliği hep bir araya getirmeye çalıştı. Gerçek kardeşliği bu temelde, demokratik ve özgür temelde yaratmaya çalıştı. Hani Türkiye'de çokça birlikten ve kardeşlikten bahsedilir ama bu tamamen aldatmaya yöneliktir. Birlik ve kardeşlik adı altında bütün halkları yok eden bir politika yürütülür. Bu rejim tamamen özel savaş rejimi biçiminde gerçekleştirilmiştir. Tamamen devlet ulusunu ve tekçiliği esas alan bir rejimdir. Onun için asimilasyonu, fiziki ve kültürel katliamları geliştiren, sürekli düşman üreten ve düşmansız yaşayamayan bir rejimdir. Onun için gerçekten bu rejimin ilk kez Önder Apo Türkiye halklarına tanıtmıştır. İlk kez Önder Apo bu tekçi ve yok eden rejime karşı halkların, dinlerin, kültürlerin kimliğini koruyarak kendilerini özgürce ifade etmesinin çabalarında sonuç almaktadır. İlk kez bu düzeyde Türkiye'deki bütün çeşitlilikler bir araya getirilmiş bulunuyor. Oldukça renkli bir tablo, geleceği güvence altına alan, gerçek kardeşliği ve birliği yaratan bir tablodur. HDP'nin dışında ne CHP'de, ne AKP'de de nede başka partilerde böylesi bir birliktelik gerçekleştirilmiş değildir. Bu açıdan hemen hemen Türkiye'deki bütün halklar, kültürler, dinler kendisini HDP'de bulabiliyor.  Bütün gelenekler kendisini özgürce, kimliğiyle ve programıyla HDP'de bulabiliyor. Bunu Türkiye'deki hemen hemen herkes te görüyor. Türkiye'nin geleceğinden endişeli olanlar bu endişesini HDP'yle gidermek istiyor. Onun için HDP Türkiye gerçeğini temsil eden gerçek kardeşliği birlikteliği ifade eden bir parti oluyor.

KADINLARIN BÜTÜN RENKLERİ HDP’DEDİR

Kadınlar açısından HDP'nin ve bu listenin önemi nasıldır? Nasıl yorumlamak gerekir?

Besê Hozat: Kadınlar açısından da çok renkli bir liste. Hem oran çok yüksek, neredeyse eşit düzeyde bir temsiliyet var. 2 puan düşük. Yani yüzde 48 oranında kadın katılımı var. Bu anlamda kadın katılımıyla demokratik bir liste. Aynı zamanda kadınlardan da çeşitli kesimlerden bir kadın katılımı aday durumu söz konusu. Filiz Kerestecioğlu var. Feminist gelenekten geliyor önemlidir. Uzun yıllardır feminist hareketle Kadın Özgürlük Hareketi olarak belli bir ilişkimiz, dayanışmamız var. Belli bir ortaklaşma zemini var. Bunu daha da güçlendirmek lazım. Demokratik siyasete bunu taşıyarak, kadını siyaset içinde aktif kılmak lazım. Her kesimden kadını. Bu anlamda feminist hareketinde siyasete aday olması, katılması Türkiye feminist hareketi açısından da bu önemli bir adımdır. Kadın dayanışmasını, birliğini, ortak mücadelesini bu çok daha fazla güçlendirecektir ve kadın kimliğinin rengini Türkiye'de ve siyasette hakim hale getirecektir. Siyaseti ve toplumu demokratikleştirecektir. Kadın mücadelesinin ortaklaşması ve ortak birlik temelinde mücadelenin büyütülmesi bu doğrudan siyasetin ve toplumun demokratikleşmesine etkide bulunacaktır. Bu çok önemlidir. Türkiye cephesinden böyle bir katılımın olması.

Yine Hüda Kaya var, İslami gelenekten geliyor. Demokratik muhafazakar bir gelenekten geliyor. Bu önemlidir o kesimi kucaklamak açısından. İslami demokratik kadın hareketiyle ortaklaşmak açısından, kadınlarla buluşmak, dayanışmak açısından, ortak bir mücadele paydaşında buluşmak açısından önemli. Alevi kesimlerden Çilem Öz adaydır. Alevi kimliğiyle böyle bir temsiliyetin olması çok önemlidir. Yoksa Alevi kadın aday tabi ki çoktur ama örgütlü kimlik olarak aday olması önemlidir. Alevi kesim içerisinde de Alevi kadınlarının gittikçe örgütlenmesi gelişiyor. Kadında bu örgütlenme içerisinde. İnançta da, kültürde de kendi rengini, doğasını -esasta Aleviliğin özü biraz kadın özüdür, kadın doğasına dayanıyor- bu gittikçe daha belirgin hale geliyor. Sistem bunu biraz geriletmiş, zayıflatmış. Erkek egemenlikli bir şey var inanç üzerinde de, kadın üzerinde de. Kadın örgütlülüğü bunu gittikçe aşıyor. Bu örgütlü kadın kimliğiyle aday listesinde yer alması Çilem Öz'ün de önemlidir. Feleknas Uca var. Êzîdî kimliği üzerinden kadın listesinde yer alıyor. Bu çok önemlidir. Ve birçok kesimden özellikle kadın hareketlerinden, sol-sosyalist kesimden birçok kadın aday var. Bunlar tabi önemlidir. Hem örgütlü kimlik olarak bu kesimlerden kadın adayın olması hem de her kesimden kadının rengini, kimliğini, iradesini, sesini, sözünü yansıtmak bu seçime çok önemli oluyor. Ve kadın listesine de baktığımızda tüm Türkiyeli kadınları kucaklayan, kapsayan, içeren bir liste. Çok ciddi bir nitelik var. Nicelik var, renk var. Bu demokratik siyasetin güçlenmesinde ve başarıya ulaşmasında çok önemli bir rol oynayacak. Bütün kadınları da bu seçime, HDP'ye ve demokratik siyasete çekecek. Demokratik siyaset de tabi ki kadının hem siyasete kendi iradesiyle rengiyle, kimliğiyle özgürce katılmasının önünü açacak, bunun ortamını oluşturacak, bunun zeminini güçlendirecek. Aynı zamanda demokratikleşen bir toplumla, demokratikleşen bir erkekle de kadın daha özgür ve eşit şartlarda yaşamda buluşma imkanı bulacak. Bu açıdan  da önemli.

KADINLARIN VE GENÇLERİN ÇALIŞMALARI SEÇİMİN SONUCUNU BELİRLER

Seçmen olarak belirleyici kesim kadınlar ve gençler. Dolasıyla AKP bunun üzerinde çok oynuyor. Kadınların seçime çalışması sonuçta aldırır. HDP'nin seçim çalışma, propaganda, işte seçmeni ikna etme konusunda çok önemli bir rol düşüyor. Bu rol nasıl icra edilmeli?

Besê Hozat: Aslında bu seçime bir nevi AKP'yle kadınlarda giriyor. Biz HDP'yi bir kadın partisi olarak da değerlendirebiliriz. HDP kadının eşit, özgür katıldığı, siyaset yürüttüğü özgür kadın partisidir gerçekten. Demokratik siyasetin kendisi kadın siyasetidir. Kadın eksenli bir siyasettir. HDP'de kadın eksenli bir partidir. Her yönüyle yürüttüğü siyaset, öngördüğü yaşam perspektifi, sistem perspektifi, siyaset perspektifi. Bu anlamda HDP'de bir kadın partisidir. Aslında bu seçime HDP'yle bir kadın partisi olan HDP giriyor. Böyle de değerlendirmek doğrudur, doğru olandır.

Kadınlar bunun farkındadır. Kadınların HDP'ye yoğun bir akışı var. İlgi var. Bu seçimleri en fazla heyecanla karşılayan kadınlar ve gençler oldu. Genç temsiliyette çok yüksektir HDP içerisinde. Listelerde de öyledir. Çok ciddi genç bir kesim ve nesil var. Gençliğin iradesini, kimliğini, rengini, siyasete taşıyor. Çok önemli. Siyaseti gençleştiriyor, yeni bir nefes ve enerji katıyor. Toplumun yenilenmesinde, değişmesinde, dönüşmesinde, demokrasinin ve özgürlüklerin gelişmesinde kadının ve gençliğin katılımı, öncülüğü çok belirleyici kilit bir rol oynuyor. Şu anda HDP, HDP'nin listesi ve adayları bunu ifade ve temsil ediyor. Bu konuda belirttiğimiz şeyler kadınlar açısından da geçerli.

 Çok iyi çalışmak lazım gerçekten. AKP'de yıllardır kadınlar üzerinden kadın kırım uyguluyor. Kadınların dini hassasiyetini, duyarlılığını da suistimal ediyor ve sömürüyor. Kadını nesneleştiriyor ve kadın köleliğini, meşrulaştırıyor. Bunun üzerinden bir siyaset, kültür ve zihniyet inşa ediyor. Bir sosyal yapı yaratıyor. Bu siyaset kadına karşı şiddeti AKP sürecinde çok fazla artırdı.

Kadınları katlediyor, kadınlardan oy istiyor. Kürtleri katlediyor, Kürtlerden oy istiyor.

Cemil Bayık: Gençliği siyaset dışına iterek gençlerden oy olmak istiyor.

Bunları bir bütünlüklü değerlendirmek gerekli… Çünkü seçimin kazananı kadınlar ve gençler belirleyecek. Belirleyici olanların pratikte nasıl katılması gerektiği konusunda perspektife çok daha fazla ihtiyaç var diye düşünüyorum.

Besê Hozat: Doğru AKP'nin şöyle kurnaz bir siyaseti var. En fazla kadın karşıtı olan, kadın katliamlarını ve kırımını yapan bir partidir. Kadına şiddeti meşrulaştıran, toplumsallaştıran bir partidir. Kadına şiddeti meşrulaştırdı AKP gerçekten. Bir kültür, bir zihniyet haline getirdi. Erkeği ve toplumu kadın düşmanı haline getirdi. Böyle bir siyaset yürüttü. Bunu daha da derinleştirerek yürütüyor. Ama diğer taraftan da öyle bir siyasetle gidiyor ki daha çok bu konuda ekonomiyle gidiyor, parayla gidiyor. Kadınların oylarını parayla satın alıyor. Kadınları parayla teslim alıyor. Kadınlardan da oy devşiriyor. Yani bir taraftan kadın üzerinde bu kadar şiddet, gittikçe çaresizleşen, iradesizleştiren, erkeğe muhtaç, sisteme ve devlet muhtaç bir kadın realitesi durumu yaratıyor. Diğer taraftan da bu duruma getirdiği kadına parayla giderek kadını kendisine muhtaç hale getiriyor.

Aynı siyaseti toplum üzerinde de uyguluyor. Toplumu yoksullaştırdıkça, yoksullaştırıyor. AKP sürecinde milyonları bulan bir işsiz kesimi var. Her gün katliama uğrayan işçiler var. İşte Soma'da dün yaşanan bir örnektir. Halen failleri bile açığa çıkarılmamış, hesap bile sorulmamış. Fail devlettir, AKP'nin kendisidir de; hesabı bile sorulmamış. Benzer birçok katliam var. Çok yoğun bir kadın, işçi, toplum katliamı ve kırımı söz konusu. Bu anlamda yoksullaşma da bir kırım ve katliam biçimidir. Ama diğer taraftan da seçim süreçleri özellikle geldiğinde ki bu yöntemi seçim süreçlerinde daha fazla kullanıyor. Bu defa krediyle, parayla, maddi yardımla giderek bunlardan oy devşiriyor. Kadını fakiri, yoksulu, işçiyi, işsizi kendisine muhtaç hale getiriyor. Bu biçimde oy toplamaya çalışıyor. Kendi çevresinde zenginleştirdiği bir tabaka da var. AKP zihniyetiyle yüzde 100 aynı. AKP'nin beslediği, kemikleştirdiği ve kendi düzeyine ulaştırdığı bir sınıf var. Bir burjuva sınıfı ve orta bir sınıf var. Bunlardan da düzenli sistematik oy alıyor. Bu biçimde yıllardır AKP seçimleri götürüyor. Yani seçimleri kazanıyor.

Artık kadınların da, toplumun da, gençlerin de gözü açıldı. Kimse buna çok fazla kanmıyor. Kadınlar şunu gördü. En fazla kadınları katleden, kadına karşı şiddeti meşrulaştıran, bunu yaşamın doğal bir parçası haline getiren AKP'nin izlediği siyasettir. AKP bu siyaseti çok pervasız bir biçimde işletti. Bir de AKP'nin bu siyaseti çok pervasız bir biçimde işlemesini kürtajdan tutalım kaç çocuk yapacağına kadar, giyiminden kuşamından tutalım nasıl güleceğine kadar, nasıl hareket edeceği ve nasıl konuşacağına kadar kadının her şeyine karışan, müdahale eden adeta kadına kocalık yapan bir Erdoğan gerçeği var ortada. Bundan artık kadınların ciddi bir rahatsızlığı ve reaksiyonu söz konusu. Kadınlar bunu gördü. Bu anlamda Türkiye cephesinde de ciddi bir kadın direnişi, mücadelesi AKP'ye karşı devlet sistemine karşı, politikalarına karşı gelişti. Yükselen kadın özgürlük mücadelesi karşında Kürdistan'daki kadın özgürlük mücadelesi bütün Türkiye kadınını etkiliyor. Kadınlardaki özgürlük bilincini, örgütlülüğünü, mücadelesini güçlendiriyor. Büyüyen kadın mücadelesi karşısında AKP daha fazla kadına karşı şiddeti tırmandırdı, geliştirdi. Buna kadınların cevabı da bu seçimde olacak. Bu konuda ki tercihlerini de yaklaşımlarını da çok açık bir biçimde ortaya koydular. HDP'den yana tercih koyarak bunu ortaya koydular. Bu anlamda bu seçim AKP açısından da bir bütünen kadınlar üzerinde yürüttüğü siyasetin çökmesi anlamına gelecek. Bu siyasetin tasfiyesi, iflası anlamına gelecek. Kadınlar bunun dersini de AKP'ye bu seçimlerde verecek. Ben ona inanıyorum.

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ ULUSAL BİRLİK İÇİN ÇOK BÜYÜK ŞANSTIR

Kuzey Kürdistani güçler açısından bu seçimin önemi nedir? Bu seçimin başarılı olması halinde Kürdistani güçler ne kazanır? Başarısız olma olasılığına karşı geliştirilecek tedbirler ne olmalı?

Cemil Bayık: Şimdi Kürdistan'da da HDP büyük bir ulusal birliği gerçekleştirmiş durumda. Bu listelere de yansıdı. Mesela Kürdistan'da çeşitli eğilimler var. Bu eğilimlerin temsilcileri kendi kimlikleriyle bu seçimlerde yer alıyor. İslami kesimler var, yine sol kesimler var. Demokrat kesimler ve liberal kesimler var. Bunların hepsi HDP listesinden ve hem de seçilecek bir biçimde yer alıyor. Bu Kürdistan'da ulusal birliğinde sağlandığını ifade ediyor. Herkes listede yer almış tarzda.

Kürdistan'da şöyle bir durumu da bence görmek gerekiyor. AKP Kürdistan'ı ve Kürt toplumunu artık gözden çıkarmış. Neden? Çünkü izlediği siyasetiyle Kürtlerin bir kesimini aldatabiliyordu. Kürtlerin bir kesimi AKP'nin gerçekten Türkiye'yi demokratikleştirebileceğine Kürt sorununun demokratik siyasal çözümüne adım atacağını düşünüyordu. Ama son Kobanê 'deki DAİŞ saldırılarının arkasında AKP'nin özellikle Erdoğan'ın olduğunu Kürtler görünce artık Erdoğan'ın ve AKP'nin Kürtler açısından tehlikeli bir güç olduğunu görmeye başladılar. Eskiden AKP'ye oy veren Kürtler artık AKP'den uzaklaşmaya ve HDP'de yer almaya başladılar. Gerçek yerlerinin HDP olduğunu, Kürt Özgürlük safları olduğunu gördüler ve AKP'den istifa etmeye başladılar. Çünkü AKP izlediği siyasetin bir sonucu olarak artık Kürtleri gözden çıkardı ve Kürtlere değer vermemeye başladı. Kendine bağlı olan Kürdistan'da milliyetçileri, Türk milliyetçiliğini esas alan, AKP'yi ve rantçılığı esas alan kesimleri hep liste başına koydu. Tamamen HDP'ye karşı bir liste oluşturdu. Bunu gören AKP'deki demokrat liberal, yurtsever Kürtler buna büyük bir tepki duyarak AKP'den istifa ettiler. Hatta bazıları  "Biz AKP'deki siyasetimize nokta koyduk" dediler. Abdurrahman Kurt gibiler. Bingöl adayı intihar etti. Abdurrahman Kurt Diyarbakır'da istifa etti. Ekmen Batman'dan istifa etti. Yine Batman'da eskiden beri Adalet Partisine, Doğru Yol'a , AKP'ye oy veren Raman'ların önemli bir kesimi vardı. Ve bunlar artık AKP'yi terk ederek HDP saflarında yer alacaklarını söylüyorlar. Bu doğru bir tutumdur. Bütün Kürtlerinde bu tutumu izlemesi gerekiyor. Bu onurluca bir davranıştır. Artık AKP'nin Kürtlere verebileceği hiçbir şey yoktur. Kürt karşıtıdır. Bunu son seçimlerdeki listelerde de çok net ortaya koymuştur. Vicdan sahibi olan, gerçekten yurtsever olan Kürtler bunu görmüştür ve AKP'den kopmaya ve gerçek yerlerini almaya başlamışlardır. Ben onları bu vesileyle kutluyorum. Yaptıkları doğru bir iştir, gerçekten safları da HDP'nin saflarıdır. Bu önemli bir gelişmeye yol açacaktır. AKP'deki bu kopmalar, yine listede kontralar dışında çeşitli ulusal kesimlerin yer almış olması Kürt ulusal birliğini de ifade ediyor. Bu sadece Kuzey Kürdistan açısından anlamlı değil, aynı zamanda diğer Kürdistan parçaları açısından da oldukça anlamlıdır. Çünkü bu Kürt ulusal birliğini geliştiriyor. Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanmasına hizmet ediyor. Bu Türkiye'nin demokratikleşmesine, Kürt sorununun demokratik siyaset yoluyla çözülmesine hizmet eden bir durumu ifade ediyor. Bu açıdan oldukça önemlidir. AKP gerçeğinin çok iyi görülmesi gerekiyor. AKP Türk milliyetçiliğine ve AKP'den rant elde eden Kürtlere karşı olanlara liste başında yer verdi. Tamamen HDP'ye karşı bir liste oluşturdu. Kürt Özgürlük Hareketine karşı, onun başarısına karşı bir liste oluşturdu. Onun için AKP'de yer alan birçok Kürt istifa etmeye başladı. Bu oldukça önemli bir gelişmedir. HDP'yi, HDP çatısı altında seçime giren ulusal güçleri başarıya taşıyacak bir gelişmedir.

KÜRT HALKI HER YERDE KOBANÊ ZAFERİ GİBİ 7 HAZİRAN’A HAZIRLANMALI

Kuzey Kürdistan'daki parti demokratik siyaset gücünü ortaya koydu. Burada daha fazla çalışırsa AKP daha fazla geriler ama stratejik oylar İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi yerlerde. Mevsimlik işçiler, metropollerde çalışan Kürtler var. Bu konuyla ilgili temel altı çizilmesi gereken noktalar nedir?

Cemil Bayık: Şimdi bir kere Kürt Halkının şunu çok iyi kavraması gerekiyor. Önder Apo'nun geliştirdiği hamle Kürt sorununu çözecek, Kürtleri başarıya götürecek bir hamledir. Kürtlerin kazanabilmesi için Türkiye'de demokratik ulusun başarılı olması gerekiyor. Bu seçimler işte bunun için çok önemli bir adımı ifade ediyor. Kürt halkının demokratik ulusu başarıya götürmesi gerekiyor. HDP'yi başarıya götürmesi gerekiyor. Sadece Kürtleri görmemesi gerekiyor. Kürtlerle birlikte bütün demokrasi güçlerini görmesi gerekiyor. Demokrasi güçlerinin HDP'de zaferi elde etmesi için olağanüstü çalışması gerekiyor. Kürtler belki de demokratik siyaset anlamında ilk kez büyük bir şansı yakaladılar. Başarı elde etme şansını yakaladılar. Önderliğin geliştirdiği çözümün gerçekleşebileceği koşulları yakaladılar. Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünün yolu Türkiye'de demokratik ulusun, başarısının sağlanmasına bağlı. Bu seçimlerde HDP'nin çok güçlü bir biçimde seçimi kazanmasına bağlı. Sorunu sadece barajı aşma biçiminde ele almamalılar. Böyle bir yaklaşım yanlıştır, tehlikelidir. Nasıl büyük bir zaferi elde edeceklerini düşünmeleri gerekir.

Şengal'deki gibi, Kobanê'deki gibi düşmana büyük bir hezimeti yaşatacak tarzda çalışmaları gerekiyor. Gece gündüz demeden herkese ulaşmaları ve herkesi seferber etmeleri gerekiyor. Bir oy çok önemli ve değerlidir. Bunu bilerek herkese ulaşıp herkesi harekete geçirmeliler. Sadece Kürtleri değil Kürtlerle birlikte herkesi harekete geçirmeliler. Bütün halkları, bütün toplulukları, bütün dinleri, mezhepleri, kültürleri harekete geçirmeliler. HDP şemsiyesi altında seçime giren bütün adayların kazanması için olağanüstü bir çaba yürütmeleri gerekiyor. Önemli olan HDP'nin kazanmasıdır. Hem de sürpriz yaparak kazanmasıdır. Bunu başaracak tarzda bir çalışma yürütmeleri gerekiyor. Sadece barajı geçecek tarzda bir çalışma yürütürlerse bu tehlikede yaratır. Büyük bir fırsatı kaçırmaya da yol açabilir. Tarihlerinde ilk kez büyük bir fırsatı yakalamışlar bunu iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Önder Apo onun için 28 Şubat'ta ve Newroz'da bu tarihi fırsatı değerlendirmenin adımlarını attı. Büyük bir olanak yarattı. Kürtlerin eline büyük bir silah verdi. Bunu çok iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Türkiye'de demokratik ulusun gerçekleştirilmesine gerçek kardeşliğin ve birliğin sağlanmasına öncülük etmeleri gerekiyor. Bütün Türkiye'deki halklar topluluklar Kürtlerden bunu bekliyor. Kürtlere yakışan da budur. Eğer bunu gerçekleştirirlerse Önder Apo'yla birlikteliklerini en üst düzeyde gerçekleştirmiş olacaklar. Şimdiye kadar yaşadıkları acıları bu tarzda anlamına kavuşturmuş olacaklar ve sonuç alacaklar. Bunu bilerek sadece Kürdistan'da değil Türkiye'de de bulundukları her yerde HDP'nin başarısı için olağanüstü bir çaba göstermeleri gerekiyor.

AVRUPA’DAKİ HALKIMIZ BAŞARI İÇİN SEÇİM ÇALIŞMASI YÜRÜTMELİ

Şimdi seçim bölgelerinde metropoller önemliydi. Avrupa'da bu seçimlerde önemli bir oy potansiyeli var. Bu konuyla ilgili Avrupa'daki kitleniz, ordaki kesimlerin seçimlerde nasıl çalışması gerekir? Bu seçimlerin onlar için önemi nedir?

Besê Hozat: Onlar içinde Kürdistan ve Türkiye kadar büyük bir önemi var bu seçimlerin. Avrupa kitlesi ağırlıkta Kürdistan'daki kirli savaştan kaynaklı göçertilen, yine açlık ve yoksulluktan kaynaklı göç etmek zorunda kalan bir kitle. Yıllardır Avrupa'nın o kasvetli sistemi içerisinde, baskıcı zor sistemi içerisinde ülkesinden kopuk ayrı yaşıyor. Büyük bir acıyla da, ülke özlemiyle de yaşıyor. Gittiğinden beri de ağırlık kesim bu mücadele içerisinde yer aldı, bedeller verdi, sürekli direniş ve mücadele içerisinde oldu. Çok büyük emek verdi ülkede yürütülen özgürlük mücadelesine. Destek verdi, bu mücadelenin de bir parçası oldu. Bu anlamda yani HDP'nin seçime girmesi sadece bir Kürdistan Türkiye açısından bir anlam ifade etmiyor. Avrupa'da yaşayan bütün halkımız açısından, Türkiye'den göç eden sadece Kürtler açısından da değil diğer kesimler açısından da büyük bir anlam ifade ediyor.

HDP projesiyle sadece Kürt potansiyeli açısından değil diğer kesimler açısından da bir anlam ifade ediyor.

Besê Hozat: Kesinlikle bu açıdan önemlidir. Yani Avrupa'daki halkımızda diğer demokratik çevrelerde Türkiye'den göç eden ve şu anda Avrupa'da yaşayan diğer kesimlerde bu seçimleri kendi seçimleri olarak görmeli. Türkiye'de olmayan demokrasidir. Türkiye'ye demokrasiyi getirecek olan da HDP'dir. HDP'nin kazanması demokrasinin ve Türkiye halklarının kazanmasıdır. Avrupa'daki halkımızın da, Türkiye'den çeşitli sebeplerle, nedenlerle ne olursa olsun sebebi, göçen göçertilen kesimlerin halkların, toplumların toplulukların seçimidir. Bu anlamda herkes bu bilinçle bu seçimlere yaklaşmalı. Avrupa'daki halkımızda çok iyi çalışmalı, seçim çalışmalarına sıkı sıkı sarılmalı. Herkes bir biçimde mutlaka seçim sandıklarına gidip oyunu vermeli. Sanıyorum Avrupa'da biraz böyle sandığı gitmenin çeşitli sıkıntıları oluyor. Bunu hiçbir biçimde kendisine engel yapmamalı. Türkiye'de HDP'nin kazanması, demokrasinin kazanmasıdır. Ve bu Avrupa'daki halkımızı her açıdan rahatlatacaktır, özgür kılacaktır. Ülkesi, toprağı ve yurduyla buluşturacaktır. Daha özgür, demokratik, eşit yarınların da kapısını açacaktır. Halkımız açısından da bu çok önemli. O nedenle Avrupa'nın oyu da çok önemlidir. Bu seçimlerde çok önemli kilit bir rol de oynuyor. Bu açıdan olağanüstü bir çabayla bu seçimlere Avrupa'da da yüklenmek gerekiyor. Herkesi de çalışmaya bu anlamda tekrardan davet ediyoruz ve çağırıyoruz.

MAYIS AYININ DEVRİMCİ BİRLİK RUHU İLE 7 HAZİRAN SEÇİMLERİNE GİDİLMELİ

Son olarak önümüzde 1 mayıs, 6 Mayıs, 18 Mayıs gibi önemli günler var. Bu konuda bunun seçimle bağlantısını da kurarak kısaca ne söylemek istersiniz?

Cemil Bayık: Türkiye tarihinde gerçekten demokrasi güçleri büyük mücadeleler yürüttüler, büyük bedeller ödediler. Bu tarihler bunları ifade ediyor. Çeşitli halkların yürüttüğü mücadelede ödediği bedellerdir, çok büyük bedellerdir. Bunlar çok önemli değerler ortaya çıkarmıştır. Fakat bunlar hala yerli yerine oturmuş değil ve halen ortadadır. Bunların işte bu seçimlerle amacına taşırılması gerekiyor. Bu seçimler buna hizmet edecektir. Bütün bu yürütülen mücadeleler, ödenen bedeller, ortaya çıkartılan değerler anlamını bulacaktır. Bu açıdan bu seçimler bütün bu değerleri yerli yerine oturtmanın da seçimleridir. Oldukça da değerlidir. Bütün bu kesimlerin bunu bilerek bu seçimlere katılması, çalışması gerekiyor. Eğer yürütülen mücadelelerin, ödenen bedellerin, ortaya çıkan çok büyük değerlerin boşa gitmesi istenmiyorsa bu seçimlerle bütün bunların anlamına kavuşturulması gerekiyor. İşte Önder Apo bunun yolunu açmıştır, herkese açmıştır. Herkesin bu gerçeği bilerek yürüttükleri mücadeleyi, ödedikleri bedelleri, elde ettikleri değerleri anlamına kavuşturması gerekiyor.

Besê Hozat: Bu seçimlerde bunun çok önemli bir adımı atıldı. Demokrasi, devrimci, sol-sosyalist hareketler biraraya geldi. Ciddi bir birlik ve dayanışma örneği sergiledi. Fakat bu seçimle sınırlı kalmamalıdır, kalıcılaşmalıdır. Güçlü bir örgütsel birliğe ve stratejiye dayanmalıdır. Bu Türkiye'nin geleceği açısından da, demokratikleşmesi açısından da çok önemli stratejik bir rol oynuyor demokrasi güçlerinin birliği, dayanışması, ortak mücadele potasında buluşarak topluma ve halklara öncülük etmesi. Bunun adımı atılmıştır. Bu adım çok sağlam bir adımdır ve sağlam bir zemin üzerinden atılmıştır. Bunu kalıcı bir siyasete, örgütlenme ve sisteme dönüştürmek gerekiyor. İnanıyorum bu adım buna da vesile olacaktır. / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 19 Nisan 2015, 23:30
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER