KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Amed’de dün yaşanan olaylara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. KCK, halkların büyük seçim başarısından sonra bu zaferin en büyük olduğu Amed’te yaşananların, seçim zaferinin yarattığı siyasi sonuçların ortadan kaldırılmak istendiğini gösterdiğini belirtti.
Türk devletinin Kürt Özgürlük Hareketi’nin yükselişe geçtiği her dönemde böyle kirli savaş yöntemlerine başvurduğu bilindiğine dikkat çeken KCK, Amed’te Kürt halkına yönelik gerçekleşen yeni saldırının da bu çerçevede geliştirildiğini vurguladı.
‘YAŞANANLAR TAMAMEN YURTSEVER KÜRT HALKINA YÖNELİK SALDIRILARDIR’
KCK açıklamasında, “Amed’te yaşanan olayların içinde ne Kürt Özgürlük Hareketi ne de Kürt demokratik hareketi bulunmaktadır. Yaşananlar tamamen yurtsever Kürt halkına yönelik saldırılardır. Hüda-Par’a yakın olduğu söylenen bir dernek yöneticisine yönelik saldırı da Kürt halkına yönelik sindirme saldırılarını gerekçelendirmek için yapılmış bir provokasyondur. Bu saldırıyı kim yapmış olursa olsun yapanlar kesinlikle Kürt halkının seçim zaferinin etkisini ortadan kaldırmak isteyenler ve Kürt halkına yönelik saldırı ve sindirme konseptini planlayanlardır.
Kürt halkının siyasi gücü ve etkisinin arttığı bir dönemde bu saldırının yapılması, kimler tarafından yaptırıldığını ortaya koymaktadır. Amed mitinginde yapılmak istenen katliamın bir benzeri de 9 Haziran’da yapılmak istenmiştir. Küçük bir olay olduğu anda bile asker ve polislerin sert müdahalede bulunduğu Kürdistan’da devletin bilgisi dahilinde silahlanmış bazı güçlerin açık bir biçimde polislerin himayesinde halka saldırarak terör estirmesi ve birçok yurtseverin katledilmesi ve yaralanması ne yapılmak istendiğini ortaya koymaktadır. Bu saldırılarda yaşamını yitiren özgürlük ve demokrasi şehitlerini saygı ve minnetle anıyor, ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Bu şehitlerin anısına demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan'ı yaratarak cevap vereceğimiz sözünü yineliyoruz” denildi.
‘JİTEM KONTROLÜNDEKİ SALDIRILARIN BİR BENZERİ YAŞANMAKTADIR’
KCK açıklamasında devamla şunlar ifade edildi:
“Geçmişte Kürt halkının Hizbulkontra dediği JİTEM kontrolündeki saldırıların bir benzeri yine yaşanmaktadır. Seçim öncesinde her fırsatta yurtseverlere saldıranlar bu saldırılarını seçimden sonra da sürdürmüşlerdir. Hüda-Par sözcülerinden Hüseyin Yılmaz’ın “kaos yaratmak istiyorlar; emniyet güçleri de görevlerini yapmıyor” sözleri gerçekleri örtmeye ve saldırganları meşrulaştırmaya yönelik bir demagojiden ibarettir. Bu saldırılarla doğrudan ilişkili bu çevrelerin bu tür söylemleri saldırılarını meşrulaştırmak için sürekli kullandıkları bilinmektedir.
Büyük bir seçim başarısından sonra Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu başarıyı gölgeleyecek hiçbir tutumda olmayacağı bilinmesine rağmen Kürt Özgürlük Hareketi'nin seçim öncesi yapılan saldırılara karşı gösterdiği sağduyu istismar edilerek halka saldırılmakta ve Kürt Özgürlük Hareketi tahrik edilmektedir. Kürt halkına yönelik bu saldırılar kesinlikle devletin derin güçlerinden bağımsız değildir. Kontra güçler bu saldırının içinde olsa da arkasında derin güçler vardır. Bu saldırılara AKP hükümeti de ortaktır. Çünkü 1990’lı yıllarda olduğu gibi devletin asker ve polisin himayesi altında yapılmaktadır. Bu saldırıları başka türlü anlamak mümkün değildir.
Kürt Özgürlük Hareketi AKP hükümeti ve derin güçlerin bazı güçleri Kürt Özgürlük Hareketi'ne saldırtmak istediğini bildiğinden her türlü saldırı karşısında sağduyulu davranmış, hep ‘ya sabır’ tutumu içinde olmuştur. Seçim öncesi de bu çevreler birçok yerde HDP’lilere ve halka saldırmışlardır. Hareketimiz de, Kürt demokratik güçleri de tahriklere gelmeyerek AKP ve derin güçlerin oyunlarını bozmaya çalışmıştır. Bugüne kadarki tutumu da bu yönde olmuştur.
Ancak devletin ve AKP hükümetinin Kürt Özgürlük Hareketi'nin güçlendiği her dönemde ya asker ve polis ya da kontra güçleri Özgürlük Hareketi'ne saldırtma politikası bulunmaktadır. Kürt demokratik hareketinin kazandığı her seçimden sonra da ya siyasi soykırım operasyonları yapmış ya da bugün olduğu gibi çeşitli odaklar demokratik güçler ve halka saldırtılmıştır.”
‘KONTRALARIN BU TÜR SALDIRILARINI DEVLET TEŞVİK ETMEKTEDİR’
Kontra güçlerin bu tür saldırılarını bizzat devlet teşvik ettiğinin altını çizen KCK, “6-9 Ekim Kobanê protestolarında 40’tan fazla yurtsever; kontralar, polisler ve faşistler tarafından katledildiği halde, öldürülen Hüda-Par’lı 2-3 kişinin faili olduğu söylenen ve daha sonra çoğu serbest bırakılan bazı çocuklar ve gençler yakalanmış, ama diğer ölümlerin hiçbirinin faili ne bulunmuş ne de yargılanmıştır. Eğer bugün kendilerine ‘Hizbullah’ diyen kontra güçler halka saldırma cesareti gösteriyorsa arkasında kesinlikle derin güçler vardır. Hatta bu saldırılar kendine Hizbullah maskesi takan derin güçlerin saldırıları olarak görülmelidir. Zaten 9 Haziran’da işlenen cinayetler ve yapılan saldırılar da polislerin gözü önünde gerçekleştirilmiştir. 1990’lı yıllardaki saldırılar ve cinayetler nasıl yapılmışsa 9 Haziran’daki saldırı da aynı biçimde polislerin gözü önünde gerçekleşmiştir dedi.”
'AMED’DEKİ SALDIRILAR HALKI SİNDİRMEYE YÖNELİK AKP YAPIMI SALDIRILARDIR’
KCK, Amed’te yapılan saldırılar ve yaşananların tamamen halkı sindirmeye yönelik AKP yapımı saldırılar olduğunu kaydetti. “Hizbullah adı altında halka saldıran JİTEM’dir; derin güçlerin örgütlediği çetelerdir” denilen açıklama, “Kürt Özgürlük Hareketi aylardır yapılan saldırılar karşısında sağduyusunu korumuş ve AKP’nin oyununa gelmemiştir. Hareketimizin bu yaklaşımı bilinerek istismar edilip halkın sindirilmesi hedeflenmiştir. Yaşanan olayların başka türlü izahı yoktur. AKP hükümeti seçim öncesi gerilim yaratıp oyunu koruyup iktidarını sürdürmek istemişti. Seçim sonrası da bu yönlü saldırı ve provokasyonlarla kaos yaratıp ‘benim tek başıma iktidar olmadığım yerde bunlar olur’ diyerek yeniden tek başına iktidar olma hesapları yapmaktadır. İktidarda kalmak için başvurduğu çirkin yöntemlere şimdi yeniden iktidar olmak için başvurmaktadır. Amed’teki saldırı, AKP hükümetinin Kürt halkına karşı bir savaş ilanı olmaktadır. Böyle bir savaşı yürütüp tırmandırarak iktidarını korumayı hedeflemektedir.
Tüm kamuoyu ve halkımız bilmelidir ki, bu saldırılar bu seçimle birlikte ortaya çıkan demokratikleşme umudu ve fırsatına yapılmıştır. Bu açıdan tüm kamuoyu ve demokrasi güçleri Kürt halkına ve demokrasi güçlerine yönelik bu planlı saldırılar karşısında duyarlı olmalı, bu saldırıları püskürtmek için demokratik ittifak ve demokrasi mücadelesini geliştirerek Türkiye ve Kürdistan’da baskıcı ve otoriter rejim heveslilerine geçit vermemelidir” diyerek son buldu. / Firatnews
Güncelleme Tarihi: 10 Haziran 2015, 16:01