Mustafa Karasu şu anda Türkiye'de AKP ve Fethullahçılar konusunda demagojik yaklaşımların olduğunu dile getirerek gerçeklerin Türkiye toplumları açısından bilinmesinin önemli olduğunu ifade etti. Karasu "Şu anda Türkiye'de Fethullahçıların politikalarını ve geçmişteki uygulamalarını söylersen AKP'yi desteklediğini iddia edenler, AKP'yi ve tutuklamalarını eleştirirsen de işte Fethullahçıları, paralel yapıyı desteklediğini iddia edenler oluyor. Bunlar hepsi demagojidir. Şu anda sadece Fethullahçılar tutuklanmıyor. Her gün birçok Kürt tutuklanıyor. Son süreçte binden fazla Kürt tutuklanmış ve bunlarda görmezden geliniyor" dedi.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik siyasal çözümü için hazırladığı müzakere taslağı AKP'nin tüm oyalama çabalarına karşın Türk ve Kürt kamuoyunun gündemini oluştururken "paralel yapıya" operasyon olarak adlandırılan Zaman Gazetesi, Samanyolu Tv ve bunlar gibi bazı Fehtullahçı çevrelere karşı geliştirilen operasyonlar gündeme girdi.
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu son dönemde geliştirilen operasyonlarla birkez daha gündeme oturan AKP ve Gülen Cemaati arasındaki kavgayı, bunun nedenlerini, zamanlamasını ajansımız ANF'ye değerlendirdi.
OPERASYONLAR GÜLEN-AKP İTTİFAKININ SONUÇLANDIĞINI GÖSTERİYOR
KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu son süreçte Zaman Gazetesi, Samanyolu Tv gibi Fethullahçı olarak bilinen çevrelere karşı düzenlenen operasyonların Fethullahçılarla AKP arasındaki ortaklığın bitmesinin sonucu olduğunu dile getirerek AKP ile Fethullahçılar arasındaki bu savaşın geçen yıl başladığını söyledi. Karasu bu konuda şöyle konuştu: "Geçen sene 17 Aralık'ta onlar yolsuzluk operasyonu başlatmışlardı. O zaten Fethullahçılarla AKP arasındaki savaşın şiddetle başlaması anlamına geliyordu. Ondan sonra tabi AKP'de Fethullahçı çevreye yönelik her türlü operasyonları başlattı. Ekonomik ve siyasi olarak onlara yönelik baskılarını artırdı. Onların bütün imkanlarını kısıtlayan ve onları giderek daraltan bir politika izledi. O günden bu güne işte bu Fethullahçıların ve onlarla ilgili bütün kurumların devlet tarafından yani AKP hükümeti tarafından sıkıştırıldığını, birçok olanaklarının ellerinden alındığını biliyoruz. Şimdi anlaşılıyor ki AKP hükümeti bu yapılan sınırlamalar, kısıtlamalar onları daraltma yetmemiş daha etkili sonuç almak istiyor."
AKP VE FETHULLAHÇILAR ARASINDA HEGEMONYA MÜCADEDELESİ VAR
Bugün AKP ve Fethullahçılar arasında bir hegomonya mücadelesi olduğunu ve her iki güç arasındaki kavganın nedeninin bu olduğunu belirten Mustafa Karasu "Demokratik bir Türkiye yaratma için olsaydı, bu kavga buraya gelmezdi. Şimdi AKP'liler de, Fethullahçılarda 'ben hegomon olacağım' diyor. Bu bir hegomonya mücadelesidir. Şu anda hegomonya mücadelesi yürüttükleri için birbirlerine karşı mücadele de her türlü insan haklarını çiğniyorlar. Her türlü özgürlükleri ve demokratik hakları çiğniyorlar. Doğrudur şimdi Fethullahçılara dönük operasyonlarda özgülükleri ; basın özgürlüğü, siyasal özgürlük vb. çiğniyorlar. Bunu bir iktidar mücadelesi temelinde yapıyorlar. İktidar mücadelesi içinde bunlar her şeyi mubah görüyorlar. Bunlara göre amaca ulaşmak için her şey mubahtır. Hem AKP için hem de Fethullah için de aynıdır, her şey mubahtır" dedi.
AKP VE FETHULLAHÇILARIN KİRLİ İŞBİRLİĞİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Mustafa Karasu fikirlerinden ve iktidara muhalefet etmelerinden dolayı hiç kimseye karşı operasyon ve tutuklamalar düzenlemesini doğru bulmadıklarını, bu nedenle Fethullahçı basına karşı geliştirilen operasyonları da benimsemediklerini ifade etti. Ama bu durumdan dolayı Fethullahçılarla AKP arasında yakın döneme kadar süren kirli ittifakın da gözden kaçırılmasının doğru olmayacağına dikkat çeken Karasu "Çünkü Türkiye'de şu anda demokrasi ve özgürlükler yoksa hep böyle siyasi ahlaksızlıktan ve çifte standarttan, ikiyüzlülükten ileri geliyor. Dün Fethullahçılar her türlü kirli savaşı savunuyorlardı, bütün Kürtlerin tutuklanmasını istiyorlardı. On binlerce Kürt insanın ve siyasilerinin tutuklanmasının arkasında, faili meçhul cinayetlerin arkasında Fethullahçılar var. Bütün Kürdistan gaz odalarına döndürüldü. Bunu Fethullahçı polisler yapıyordu. Tabi Hükümetle birlikte, hükümetin bilgisi dahilinde yapıyorlardı. İşte şimdi bunu yapanlar bu gün kalkıp biz mağduruz, basın özgürlüğü, bize haksızlık yapılıyor, yargı siyasete alet ediliyor diyorlar. Bunlar doğrudur. Ama sen dün kendin yapıyordun. Kendin basıncıların, avukatların tutuklanmasını istiyordun ve yargıyı bunun için kötü kullanıyordun. Fethullah Gülen Kürtlere dönük fetva çıkarmıştı ve 'yakın, yıkın' diyordu. Şimdi bunun ortadan kalkması lazım. Böyle olduğu için Türkiye'de özgürlükte, demokrasi de gelişmez. Tutarlı olunmalıdır. AKP'nin de, Fethullahçılarında gerçeği gözler önüne serilerek toplum bilinçlendirilmelidir" diye konuştu.
Mustafa Karasu bu gün gelinen aşamada AKP'nin Fethullahçıların darbeci karakterini Fethullahçılarında AKP'nin antidemokratik-faşizan karakterini dile getirdiğini, bunların doğru olduğunu belirterek bu her iki gücün AKP hükümetleri boyunca birbirleriyle kirlik bir ittifak içinde olduğu gerçeğini unutturamayacağını söyledi. Karasu AKP ve Gülen Cemaati arasında yakın sürece kadar da süren bu ittifakı şöyle değerlendirdi: "AKP ve Fethullahçıların bu süreç içerisindeki bütün kirli işleri birlikte yaptılar. Bu ittifak sürecince Fethullah'ın yaptıklarından AKP'nin haberi vardı. AKP'nin politikaları da Fethullahçılar tarafından desteklendi."Bu yönüyle geçmişte yapılanlar konusunda birinin diğerine hiçbir söz söyleme hakkı yoktur. Fethullahçılar telefon ve ortam dinlemesi yaptılar ama bunların hepsi devlet, hükümet tarafından biliniyordu. Hükümetin işine geliyordu. AKP'nin yaptıklarını da Fethullahçılar destekliyordu."
SİYASAL SOYKIRIM OPERASYONLARI EN FAZLA FETHULLAHÇILAR SAVUNUYORDU
AKP'nin aralarındaki kavga başlayana kadar da tüm kirli işlerinde Fethullahçıları ve onların basınını kullandığını kaydeden Karasu bu kirli savaş ve işbirliğinin en fazla da Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı geliştirildiğini dile getirdi. Karasu bu konuda şunları söyledi: "AKP ve Gülen Cemaati arasındaki işbirliği ve ittifak sürecinde AKP'nin Kürt Özgürlük Hareketi'ne, başka guruplara yönelik operasyonları ve politikalarının hepsinin arkasında Fethullahçılar vardı. Onların polis ve yargı içinde etkinlikleri vardı. Bütün işleri onlara yaptırıyordu. Tabi bunların kirli politikalarında en fazla ittifak yaptıkları yer ise Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı yürütülen kirli savaştı. Özellikle 2011'den sonra savaşın şiddetlenmesi öncesi ve sonrasında siyasal soykırım operasyonlarının yapılmasında en fazla da Fethullahçılar işin içinde oldular. Hatta bütün operasyonların ideolojik ve psikolojik temelini Fethullahçılar hazırladılar. Panelleriyle, gazeteleriyle, propagandalarıyla kesinlikle işte KCK tutuklamalarının olması gerektiğini, teröre karşı mücadele veriliyorsa yasal dayanaklarının, toplum içindeki dayanaklarının da tümden etkisizleştirilmesi gerektiği biçiminde bir propaganda yaptılar. "KCK operasyonları" diye adlandırdıkları siyasal soykırım operasyonlarını en fazla savunanlar onlar oldu. Srilanka Modeliyle yani etrafının kuşatılarak Kürt Özgürlük Hareketinin tümden tasfiye edilmesini savunanlar Fethullahçılardı. Yine PKK'nin bütün Önder kadrolarının öldürülmesi ve böylelikle PKK'nin tasfiye edilmesini savunanlar onlardı. Bir zamanlar işte Kürt Konferansları yaparak daha sonra bu Kürt konferanslarını Güney Kürdistan'a taşıyarak Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etme planlarının içinde hep Fethullahçılar vardı. Ama bunları AKP ile birlikte yapıyorlardı. Yani Fethullahçıların yaptıklarından AKP habersizdir diye bir şey söylenemez."
FETHULLAHÇILAR DARBECİ, KOMİTACI YAPIDADIR
Gülen Cemaatinin daha çok darbeci, komitacı yapıda olduklarını vurgulayan Mustafa Karasu bu nedenle AKP Hükümeti döneminde birçok işi birlikte yaparken AKP dışında da bazı işler yaptıklarını belirtti. Karasu, Fethullahçıların köşe başlarını tutarak, belirli noktalarını ele geçirerek devleti etkileme, yönlendirme politikaları olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: " Bir zamanlar nasıl ki Kemalist Ergenekoncular böyle yapıyorlardı, bu seferde böyle ordu içinde bilmem işte Eğitim, ekonomi, sanat içinde her yerde böyle adamlarını yerleştirerek devleti yönetmek istiyorlardı. Buna komitacılık diyorlar. Eski İttihat-Terakkici yöntemlerdir bunlar. Böyle darbeci yöntemlerle iktidarı ele geçirmeyi hedeflerler. Buna 'postmedern darbe' diyorlar. Veya derin devlet içindeki kurumlaşmalarla hükümetleri devletleri etkileme işini yapıyorlardı. Bu konuda AKP hükümeti döneminde birçok işi AKP ile birlikte yaparken, AKP dışında da bazı işler yapıyorlardı. Yani kendilerini ayrıca da örgütlüyorlardı. Şimdi bu yönüyle bazı farklılıkları vardı. Fethullahçıların ABD ile daha fazla ilişkisi vardı. Erdoğan ise biraz daha Avrupa'yla ilişkilerini sıkı tutarak işlerini yürütmek istiyordu. Fethullahçılar ayrı bir istihbarat örgütü, yani kendi istihbarat örgütlerini kurmuşlardı. Bu yönüyle bazı konularda bazı işlerini hükümetten devletten ayrı yapıyorlardı. İşte 'paralel yapı' deniliyor ya, evet böyle bir karakterleri de vardı."
YEŞİL ERGENEKON AKP VE FETHULLAHÇILARIN ORTAK ÜRÜNÜDÜR
Mustafa Karasu AKP ve Fetullahçıların aralarındaki kimi farklılıklara rağmen daha düne kadar da birlikte hareket edip Yeşil Ergenekonu birlikte kurduklarına dikkat çekerek "AKP Yeşil Ergenekon'u kurarken polis teşkilatında biraz Fethullahçılar etkiliydi, yargıda varlardı. Bu nedenle Yeşil Ergenekon'u kurarken Fethullahçılar biraz önde oldular. Zaten eski Kemalist iktidarlar dönemindeki Ergenekoncuların da esas etkili olduğu yerler biraz yargıydı. Yine Mit, Polis, ordu ve sivil bürokraside daha fazla varlardı. Bu yönüyle Fethullahçıların çalışması eskiye dayanır. Yani devlet, bürokrasi, yargı, polis içine sızma eskiye dayandığı için bu yönüyle Yeşil Ergenekon oluşturulurken biraz daha Fethullahçılar önde oldu. Zaten 12 Eylül darbecileri de, ABD'de Fethullahçılara daha fazla göz yummuştu. Bu nedenle Fethullahçıların daha etkili hale gelmesi 12 Eylül sonrasıdır. Ama AKP iktidara geldikten sonra birlikte yaptılar. Birbirlerine muhtaçlardı. Bu bakımdan göz yumdular. Ortak bir Ergenekon oluşturmak istediler. Bu yönüyle poliste de, yargıda da, bürokraside de birbirleriyle iyi ilişki içindeydiler. Tam bir ittifak halindeydiler. 12-13 yıllık iktidarında AKP'nin bütün kirli işleri içinde Fethullahçılar vardır. Fethullahçılarında bütün kirli işleri AKP iktidarının gözetimi ve desteği altında yapılmıştır."
FAİLİ MEÇHULLERDE YER ALMALARI DA AKP TARAFINDAN BİLİNİYORDU
Mustafa Karasu, AKP'nin son dönemde söylediği tek doğru şeyin Fethullahçıların AKP iktidarı boyunca faili meçhul cinayetlerde de yer aldıklarını ifade etmesi olduğunu kaydederek bunun doğru olabileceğini fakat bu durumun da AKP'nin bilgisi ve desteğiyle geliştiğini söyledi. Karasu bu konuda şunları söyledi: "Yani Fethullahçılar bu Büyük Birlik Partisi'ni(BBP) ve Alp-Erenleri kullandılar. İlginçtir… Fethullahçılar bu Ermeni Lobisi ve Hristiyanlarla daha fazla ilişkidedirler. Ama ilginçtir. En fazla da Fethullahçılar Alp-Eren ocaklarıyla bu Hristiyanlara ve Ermenilere karşı yönelim içerisine girdiler. Bunu da gerçekten çözmek lazım. Bu yönüyle bazı cinayetlerde Fetuhllahçıların parmakları olabilir. Bir de tabi komitacı dedik yani darbeci. Tabi ki bu tür işler yapmış olabilirler. Bunlar ortaya çıkacak. Ama bunlar bile yapılmışsa AKP iktidarının himayesi altında yapıldı. AKP'den destek gördüler. Onları ordu, polis, bürokrasi vb. her alanda güçlendiren AKP'dir."
TÜRKİYE’DE KİMSE AKP VE FETULLAHÇILAR KADAR İKİYÜZLÜ OLMADI
AKP'nin yaklaşımlarının faşizan olduğunu belirten Mustafa Karasu Kürt Özgürlük Hareketi olarak AKP'nin geliştirdiği her türlü yanlış politikaya karşı geliştirilen tüm eleştirilere katıldıklarını dile getirdi. Karasu bu yönüyle mevcut tutuklamaları da meşru görmediklerini bir kez daha vurgulayarak
Bu konuda sadece AKP'yi eleştirmenin yetmediğini tutarlı olmak gerektiğini söyledi. Karasu devamla şunları söyledi: "AKP kurumsal, faşist zihniyete sahiptir. AKP'nin şu anda Kürtler üzerinde uyguladığı politika faşizan, bütün Türkiye'de uyguladığı politika hegomon ve gericidir. Yani bunu eleştirmek haklıdır. Kim bunu eleştiriyorsa katılıyoruz. Ama bu yönüyle ne mevcut tutuklamaları da ne de AKP'nin yaptıklarını meşru görüyoruz. Ama gerçeklerin söylenmesi ve Türkiye'deki çifte standardın teşhir edilmesi gerekiyor. AKP'yi teşhir edelim, AKP'nin faşist politikalarını gözler önüne serelim. Ama bunu sadece AKP'ye karşı değil, her türlü gericiliğe ve zulme karşı da yapalım. Türkiye'de yıllarca tutarsız bir tarz izleniyor. Birisi bu gün bir doğruyu söylüyor, yarın başka bir şey söylüyor. Bu gün her türlü baskı düzenini savunuyor ama yarın kendisine karşı yapıldığında karşı çıkıyor. İşte bu gün demokrat gözüküyor ama yarın biraz kendisine karşı bir mücadele, muhalefet olduğunda hemen baskı uyguluyor. Şimdiye kadar Türkiye tarihinde çok fazla baskı ve zulüm olmuştur. Yani işte Kemazlizmi eleştiriyoruz. İnönü dönemini, 1950'ler dönemini eleştiriyoruz. Ama hiçbir dönem de AKP iktidarı kadar, Fethullahçılar kadar ikiyüzlü kimse olmamıştır. Diğerleri hiç değilse açıkça düşüncelerini savunuyorlardı. Kendilerinin o kadar demokrat olduklarını da söylemiyorlardı. Ama şimdi bunlar ikiyüzlüler. Gerçekten onlar daha baskıcıydı zulüm yaptılar ama bu kadar ikiyüzlülük yoktu. Açıkça baskıcı karakterlerini ortaya koyuyorlardı. Bunlar ise kendilerine demokrat ve kendilerine müslümanlar. Ama kendilerini eleştiren olduğu zamanda en ağır baskıyı ve zulmü yapıyorlar. Bu açıdan AKP zihniyetinin de, Fethullahçı zihniyetinde kırılması lazım. Derler ya boynuz kulağı geçti diye işte bunların politikaları geçmiştekini hegomonik karakteriyle geçmiştir. "
SADECE FETHULLAHÇILAR DEĞİL BİNLERCE KÜRT TUTUKLANDI
Mustafa Karasu, şu anda Türkiye'de AKP ve Fethullahçılar konusunda demagojik yaklaşımların olduğunu dile getirerek gerçeklerin Türkiye toplumları açısından bilinmesinin önemli olduğunu ifade etti. Karasu şu an da Türkiye'de Fethullahçıların politikalarını ve geçmişteki uygulamalarını söylersen AKP'yi desteklediğini iddia edenler, AKP'yi ve tutuklamalarını eleştirirsen de işte Fethullahçıları, paralel yapıyı desteklediğini iddia edenler olduğunu söyleyerek "Şu anda sadece Fethullahçılar tutuklanmıyor. Her gün birçok Kürt tutuklanıyor. Son süreçte binden fazla Kürt tutuklanmış ve bunlarda görmezden geliniyor. Tabi ki bunlara da karşı çıkacağız, her türlü tutuklanmaya da karşı çıkacağız. Bizim için esas olan bunlar niye oluyor. Bunları değerlendirmemiz gerekiyor. Hem 'KCK tutuklamalarını' ortaya çıkaran, hem bu son Fethullahçıların tutuklanmalarını ortaya çıkaran zihniyeti değerlendirmemiz gerekiyor. Bu da işte hegomonik zihniyettir. Hegomonik zihniyetten vazgeçmeden bu tutuklamalardan şikayet etmek yanlıştır. Fethullahçılar hegomonik zihniyette olacak ama bu tutuklamalardan şikayet edecekler. Nasıl şikayet edeceksin? Sen bu kadar Kürtlerin tutuklanmasını ve öldürülmesini savundun nasıl karşı çıkacaksın. Bu tutarsızlık ve bu tutarsızlığın ortaya konulması lazım. Ama AKP'nin de politikalarının ortaya konulması lazım. Hegomoniktir, baskıcıdır. Bunun için herkesi tutuklar. Bizim özgürlüklerimizi çiğnemek ve özgürlük mücadelemizi bastırmak için siyasal soykırım operasyonlarını geliştiriyor. Fethullahla arasında da iktidar mücadelesi olduğu için bunları yapıyor. Aradaki fark bu. Tabi sonuç itibariyle demokratik zihniyet olmadığı için bu tutuklamalar yapılıyor." Dedi.
AKP DE FETHULLAHÇILAR DA KENDİNE DEMOKRAT KENDİNE MÜSLÜMANDIR
Kürt Özgürlük Hareketi'nin başından beri tutarlı ve tam özgürlük ve demokrasiyi savunan bir hareket olduğunu dile getiren Karasu, Türkiye'nin tam demokratikleşmesi AKP ve Fethullah'da dahil tüm çevrelerin bu demokrasi ortamında görüşlerini savunmaları istediklerini söyledi. Karasu Türkiye'nin tam demokratikleşmesinin ilk önce bütün kimliklerin hak ve hukukunun tanınmasından geçtiğini vurgulayarak devamla şöyle konuştu: "Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu gün şuna şunlar yapılsın, öldürülsün diye bir yaklaşımı yok. Hiç kimse için bunu söylemiyoruz. Mücadele olsun ama demokrasi içinde olsun diyoruz. Türkiye tam demokratikleşsin AKP'de, Fethullahçılarda, herkeste görüşünü savunsun istiyoruz. Hak ve hukukunu tanımadan gel demokrasi içinde mücadele et demekte tam bir demogojidir. Şimdi AKP'nin bize yaptığı da budur. Gelin her türlü şeyi savunun diyor. Nasıl savunacaksın? Senin yasaların Kürt karşıtı, Kürt kimliğini, anadilde eğitim hakkını, Kürtlerin kendi kendini yönetmesini tanımıyor ve bu konularda mücadele edenlerin üzerine de sert gidiyor. Alevilerin ibadet özgürlüğünü tanımıyor. Kendi kendine örgütlenme hakkını ona bırakmıyor. Aksine içini boşaltmaya ve engellemeye çalışıyorlar. Böyle bir yerde nasıl demokrasi mücadelesi olur. Gel fikirlerini savun, gel demokrasi içinde mücadele et denir. Bu olmaz. Demokrasi içinde mücadele olmalı. Biz savunuyoruz. Ama herkesin kimliğini olduğu gibi kabul etmekle bu olur. Fethullahçılarında, AKP'nin de , herkesin de kimliğini kabul edeceğiz ve herkes herkesin hakkına hukukuna saygı gösterecek ve kendi fikirlerini ortaya koyacak. Demokrasi budur.
Ama şimdi herkes kendine demokrattır. AKP kendine demokrat, kendine Müslimandır. Fethullahçılar kendine demokrat, kendine Müslüman'dır. Bunlar kesindir."
TÜRKİYE’NİN TEMEL SORUNU KÜRT SORUNUDUR; FETHULLAHÇILAR DEĞİL
Fetullahçı çevreye karşı yürütülen operasyonların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik-siyasal yollardan çözülmesi için hazırladığı müzakere taslağının gündeme oturduğu bir süre denk getirilmesinin manidar olduğunu söyleyen Mustafa Karasu sözlerini şöyle sürdürdü:"Ben illa da böyle bir şey olmuştur yada olmamıştır demiyorum. Ama AKP'nin psikolojik savaş yöntemlerini kullanarak algı yaratmak istediğini biliyoruz. Bu aslında Türk devletinin de karakteri Türk devleti geçmişten beri hep böyle önemli bir şey olduğu zaman başka gündemlerle saptırmıştır. Bunu AKP çok daha fazla kullanıyor. Bu bakımdan tabi ki neden bu zamanlamaya geldi kuşkuya kapılmak lazım. Çünkü Türkiye'nin en temel sorunu halen Kürt sorunudur. Yani şu anda bazıları 'AKP bunu yaparak baltayı ayağına vurdu' diyorlar. Bazıları da AKP'nin intihar ettiğini söylüyorlar. Gerçekten de böyle bir dönemde bunu gündeme getirmesinin nedeni nedir? Zaten Fethullahçıların üzerlerine gidiyordu. Yargıda ve birçok alanda onları sınırlandırdı. Önder Apo'nun bu müzakare taslağının gündeme gelmesinden sonra bunu yapması gerçekten manidardır ve akla Önder Apo'nun bu müzakare taslağını gündemden düşürmek ve farklı gündemlerle zaman kazanıp seçim öncesi Önder Apo'nun müzakere taslağına cevap vermemek gibi bir yaklaşımı getiriyor.
Çünkü şunu kabul etmek lazım. AKP'nin de, Türkiye'nin de en temel sorunu Kürt sorunudur. AKP'nin en temel sorunu Fethullahçılar sorunu değildir yani. Hele bu 2015 seçimleri öncesi Kürt Özgürlük Hareketi'ni oyalama, aldatma ve böylelikle seçime ulaşma temel politikasıdır. Bu yönüyle Önderliğin müzakere taslağını gündemden düşürmek, zamanı tüketmek ve böylelikle Önder Apo'nun ve Özgürlük Hareketinin seçimden önce müzakerenin tamamlanması biçimindeki yaklaşımını boşa çıkarmak hedefi vardır. Yani bakın seçimden önce yapamıyoruz deyip kendi planlamasını hayata geçirmek istiyor."
AKP’DEN HERŞEY BEKLENİR
Mustafa Karasu AKP'nin seçimi kazanıp güçlenerek Kürt Özgürlük Hareketine karşı saldırıyı daha da artırmayı planladığını söyleyerek AKP'nin bu nedenle Kürt Halk Önderi'nin yaptığı büyük hamleyi boşa çıkarmak için bu operasyonların zamanlamasının böyle planlamış olmasının büyük ihtimal olduğunu ifade etti. Karasu, Erdoğan'ın bu operasyonlardan birkaç gün önce dile getirdiği bazı şeyleri de hatırlatarak sözlerini şöyle söyledi. "Erdoğan'da işte bu Fethullahçılara yönelik operasyonlardan birkaç gün önce KCK ile darbecilerin ilişkileri var şeklinde açıklamalar yapmıştı. Ben bu vesileyle şunu da söyleyebilirim. Ne bildiği varsa, ne belgesi varsa açıklasın. Hepsi yalandır, demogojidir bu sözlerin. Fethullahçıların Kadroları ve tabanı Kürt ve PKK düşmanı. Böyle söyleyerek onları tahrik etmeye çalışıyor. Diğer taraftan da bizi Fethullahçılarla bir göstererek işte güya bakın ben çözmek istiyorum ama bunlar Fethullahçılarla işbirliği içinde demek istiyor. Bu bilinçli bir politikadır. Yoksa herkes, tüm dünyada biliyor ki yakın zamana kadar da PKK'ye karşı en büyük düşmanlığı Fethullah yaptı. Fethullah'ın vaazları var, söyledikleri ortada. Daha doğrusu AKP bütün Kürdistan'ı bize karşı mücadelede Fethullah'a bırakmıştı. Yani bize karşı en alçakça propagandayı Fethullahçılar yürütüyordu. Fethullahçıların televizyonlarındaki dizilere de bakın hepsi bize karşı saldırıyı ifade ediyordu. Bu yönüyle bunlar demagojidir, bunlar böyle yalandır. Ama böyle bir zamanlamaya getirerek hem Önderliğin projesini boşa çıkarma, hem de bu söylediği algıyı yaratmayı güçlendirme hedefi var. Erdoğan için amaca ulaşmak için her şey mubahtır. O'nun ezemeyeceği çiğnemeyeceği kimse yoktur. Şimdiye kadar bütün arkadaşlarını ezdi geçti. İlişkide olduğu bir sürü insan vardı. Her gün birini ezdi geçti. Her gün birini attı. Dünyada beraber çalıştığı arkadaşlarını bu kadar hızlı atan birisi daha yoktur. Hem de tek taraflı. Nedeni de küçücük bir eleştiri getirmeleridir. Abdullah Gül'den, Şener'e kadar böyle yüzlercesini attı. Yine Arınçtır, şimdi Arınç'la da bazı sorunları var. Bu bakımdan Erdoğan'dan ve AKP'den herşey beklenir yani."
KİMSE AKP’YE GÜVENMESİN
AKP'nin ve Erdoğan'ın kör yılan gibi ne zaman nerde sokacağı belli olmadığını ifade eden Karasu bundan dolayı hiç kimse AKP'ye sırtını dönmemesini ve güvenmemesi gerektiğini kaydetti. AKP'ye güvenenler ve ondan bir şey bekleyenler kesinlikle kaybedeceğini vurgulayan Karasu "AKP'ye karşı ancak sağlam durur ve sağlam mücadele edersen kazanırsın. Bazı Kürtler içinde de AKP'ye böyle gevşek yaklaşımlar var. Onlar gaflet içindedirler. Kendilerini kandıranlardır. AKP Kürtlerin haklarını tanımış da değildir. Kürt sorununu çözme zihniyeti oluşmamıştır. Ancak mücadele edilirse Türkiye'de Kürt sorunu çözülebilir. Ancak mücadele edilirse AKP'de dize getirilebilir. Kürt sorununda şu anda en kötü, en çirkin politika izleyen AKP'dir yani. Bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. AKP söylem ve uygulamalarıyla 'hem aldatır hemde ezerim' diyor. Herkes bunu n bilincinde olmalı ve AKP karşısında mücadele etmelidir" dedi.
SADECE AKP KARŞITLIĞI DEĞİL, TÜM HEGOMONYAYA KARŞI ÇIKILMALIDIR
Mustafa Karasu Kürtler üzerindeki siyasi soykırım operasyonlarının devam ettiğine dikkat çekerek AKP'nin bu tutuklamalarına ve hegomonik politikalarına karşı çıkılması gerektiğini ifade etti. Bununla birlikte demokratikleşme konusunda tutarlı olmak gerektiğini ve sadece AKP'ye karşı çıkmakla demokratikleşmenin gelişmeyeceğini dile getiren Karasu değerlendirmelerini şöyle sonuçlandırdı: "Demokratikleşme olmadan hiçbir sorun çözülemez. Tabi Kürt sorunu, alevi sorunu çözülmeden de demokratikleşme gelmez. Bazıları şunu söylüyor: 'AKP demokrat olmayabilir ama Kürt sorunu nu çözebilir. AKP demokrat olmayabilir ama alevi sorununu çözebilir.' Külliyen yalandır bu. Türkiye'de özellikle Kürt sorunu ve özellikle alevi sorunu söz konusu olduğunda demokrasi gelmeden sorunlar çözülemez. Bunun için herkes demokratikleşme mücadelesi içinde olmalıdır. Demokratik olmayan her şeye tutum göstermesi gerekiyor. Ama tutarlı olmak gerekiyor. Sadece AKP karşıtlığı üzerinden kendine demokrat olmakla olmaz. Bazılarında o da var. Sadece AKP karşıtlığı yapıyorlar. Değil, sistem karşıtlığı, hegomonya karşıtlığı yapasaksın. Kürtleri eziyorsa onlara karşıtlık yapacaksın. Böyle olmaz yani. Bir zamanlar işte Fethullahçılar PKK Karşıtlığı yaptılar ama geldikleri nokta ortada. Şimdi bu CHP ve bazı kesimler sadece AKP karşıtlığı yaparak güya işte demokrat veya özgürlükçü oluyorlar. Doğru AKP'ye karşı çıkmak lazımdır. AKP demokrat veya özgürlükçü değildir. Aksine hegomondur, zalimdir. Bunu en iyi anlayan Kürtlerdir. Ama sadece AKP'yi değil bütün gerici zihniyetleri ortadan kaldırmamız lazım. Alevi karşıtı, Kürt karşıtı, sosyalist karşıtı, kadın karşıtı, gençlik karşıtı her türlü farklı kimlikler karşıtı şeye karşı çıkmak lazım yani. Dün daha Fethullahçıların bir kanalına bakıyordum. Birisi bağırıyor çağırıyor. 'Biz niye tutuklandık. Biz PKK gibi değiliz.' Diyor. Hala kendisine yapılan haksızlığı ortaya koyacağına PKK karşıtlığı yapıyor. PKK'ye küfrederek güya kendini kurtarmaya çalışıyor. Bazıları da öyledir. Ne kadar PKK ve Kürt karşıtı olursa güya kendini kurtarabilir. Bunların hepsinin bırakılması lazım. Bu açıdan ben herkesi gerçek demokrat ve gerçek özgürlükçü olmaya davet ediyorum. Yani kendine demokrat ve kendine Müslümanlığı bırakmaya çalışıyorum. Sadece bir siyasi partiye ve bir bireye karşı olmak değil her türlü baskı ve zulme karşı olan bir özgürlük anlayışıyla AKP'ye, Fethullahçılara ve her türlü gericiliğe karşı mücadele edilmelidir."
Güncelleme Tarihi: 17 Aralık 2014, 13:47