Bundan 4 yıl önce, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde kurulan Jin Haber Ajansı (JİNHA), kadın dünyasının sesi olmayı hedefliyor. Kadınların beyanlarını esas alarak, kadın kimliği ortaklığında yeni bir haber dili oluşturan JİNHA'nın İzmir muhabirleri Handan Tufan ve Ceren Karlıdağ ile kadın haberciliğini konuştuk.
'DENİZ'İN GURBET'İN RUHU HABERLERDE YAŞIYOR'
JİNHA İzmir Muhabiri Handan Tufan, aynı zamanda sistemin eril haber diline karşı mücadele ettiklerini vurgulayarak, "Deniz Fıratların, Gubetellilerin ruhunu her cümlede taşımak kadın isyanına ortak olmaktır. Kadınları dinlemek, onlar için yazmak da bana göre kadın isyanına ortak olmaktır" dedi.
'HABERDEN SONRA YOLDAŞ OLUYORUZ'
Kadın haberleri yapmanın hem keyifli hem de ağır bir yük olduğuna değinen Tufan, "Bazen kadın katliamları haberi yazıyor, bu katliamların duruşmalarını takip ediyoruz. Takip ettiğim her duruşma sonrasında izlediklerim beni dehşete düşürüyor. Aslında bildiğimiz şeyler, ama direkt duymak zor gelebiliyor. Bir duruşmada hakim katledilen kadının bekaretini sormuştu. Bir duruşmada da tecavüzcüye 'aslanım' diye hitap etmişti. Bazen şiddetten kaçan kadınların dertlerini dinliyoruz. Bazen birlikte ağladığımız bile oluyor. Bazı haberlerden sonra da yoldaş oluyoruz" şeklinde konuştu.
'KADINI DİNLEMEK KUTSAL'
İzmir'de pek çok halktan kadınların yaşadığını ve bu kadınların özgün sorunları olduğunu söyleyen Tufan, şöyle devam etti: "Roman kadınların geçim derdi, Kürt kadınlarının kimlik derdi, sığınmacı kadınların yaşam mücadelesi her sokakta göze çarpıyor. Emekçi kadınlar atölyelerde sömürü düzenine hapsolmuş. Diğer türlü mobbing bir şiddet söz konusu. Bunları sürekli gündemde tutuyoruz. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun, ne düşünürse düşünsün kadınları dinlemek onları yazmak çok kutsal."
'ERKEK MEDYAYA BAŞKALDIRI'
JİNHA İzmir muhabiri Ceren Karlıdağ ise eril zihniyetin devamlılığını sağlayan en önemli unsurlardan birinin de medya olduğunu belirtti. "JİNHA kadın katliamlarını 'cinnet' olarak aktaran, cinsel saldırıları haberlerinde ağır tahrik indirimleri ile işleyen, katledilen kadınların fotoğraflarını yayımlayarak tirajını arttırmaya çalışan bir haber anlayışına karşı başkaldırı olmuştur" dedi.
Karlıdağ, "Eril sistemin oluşturduğu ana-akım, erkek akım medya içerisinde çalıştığımda bir yanım her zaman buruk kalıyordu. Sistem biz kadınları kimliğimizden dolayı ezdiği gibi bir de var oluşsal problemlerle boğuşturuyor. Her şeyden önce evlerinde, iş yerlerinde, sokakta, okulda erkek egemen algı tarafından sömürülen kadın arkadaşlarımızın kendini ifade edebildikleri bir kurumda çalışmak mutlu ediyor" diye konuştu.
'KADINLAR KADINLARA İNANIYOR'
Kadınlarla çalışmanın iktidarı, feodal kalıntıları, tahakküm anlayışını öldürdüğünü söyleyen Karlıdağ, şunları ifade etti: "Kadınların sesi olabilmek ise büyük bir sorumluluğu getiriyor. Bir kere en başta siz de bir kadın muhabir olarak erkek şiddetine maruz kalıyorsunuz. Pek çok erkek muhabirin gözlerinde, tavırlarında 'sen bu işi yapamazsın' algısını veya sokakta haber takibi sırasında yoldan geçen herhangi bir erkeğin baskısını hissediyorsunuz. Fakat siz o erkek algıya cevap verebildiğiniz ölçüde şiddete maruz kalan kadınlar da size açılıyor ve samimiyetinize inanıyorlar. Ajansımız Türkiye ve bölge illerde bu samimiyeti sağladı. İlk cinsel saldırı haberi yaptığımda uzun süre psikolojimi toparlayamamıştım. Bugün bu ajansta çalışan her kadın arkadaşım hala haber yapabiliyorsa o da erkek şiddetine maruz kalan kadınlarla birlikte birbirimizin gözyaşını silip, acımızı isyana dönüştürebildiğimiz içindir."
Güncelleme Tarihi: 08 Mart 2015, 20:35