Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Nihat Akdoğan ve Abdullah Zeydan, Van Milletvekili Adem Geveri, Ağrı Milletvekili Mehmet Emin İlhan, Van Milletvekili Tuğba Hezer ile Parti Meclisi Üyesi Celalettin Can'ın yer aldığı olaylara ilişkin fotoğraflar da paylaştı.
Raporda özetle şunlar ifade edildi
'DEVLET SİZE NE YAPTI LAN?': 90'lı yılların 'kirli savaşının' açtığı derin yaralar sağaltılmayı beklerken, Yüksekova'da kısa bir süre önce halka yaşatılanlar bugünleri hazırlıyordu. Türlü baskı, gözaltı, tutuklamalar, hele polisin bir şantiyede "devlet ne yaptı size lan?" söylemi eşliğinde Kürt işçilerin onur kırıcı bir şekilde yere yatırılması, işkenceden geçirilmesi, halkı, özellikle gençleri, kendilerini savunmaya itiyordu.
Nitekim özyönetim ilan edilirken Yüksekova Demokratik Toplum Meclisi Eş Başkanı Şerafettin Dede yaptığı konuşmada, "En son Gever'de (Yüksekova) şantiyedeki işçilere insanlık dışı bir işkence yapılmıştır. Bu, işkence uygulaması ise en faşizan tarzda gerçekleştirilmiştir. Kürt Özgürlük Hareketi'ni ve halkının meşruiyetini tanımayan bir devletin kurumlarını, yasalarını, hukukunu ve sistemini tanımıyoruz. Tüm bu işkenceci, inkarcı ve faşizan devlete karşı kendi öz savunmamızı da, sağlayacağız. Bu temelde özgür yaşamı inşa edeceğiz" diyordu.
Saldırıların yoğun yaşandığı Yüksekova ilçesi, Kışla, Orman, Mezarlık ve Cumhuriyet mahallelerine giderek hendek kazan gençlerle de konuştuk. Kendilerini 'öz savunma gücü' olarak adlandıran gençler, Yüksekova ilçesinde başta Orman, Kışla, Mezarlık mahalleleri olmak üzere bazı mahallelerde günler öncesinden onlarca hendek kazmışlar, mahallelerin giriş ve çıkışlarında nöbet tutmuşlar, amaçlarını ise " AKP hükümetinin saldırı, tutuklama ve işkence uygulamalarına karşı korunmak" olarak açıklıyorlardı.
Erken seçime de değinen gençler, "Önümüz seçim, eyleminiz ne zamana kadar sürecek" sorusuna ise, "Devletin baskıları sürdüğü sürece öz savunmamız devam edecek. Devlet bu halkın demokratik taleplerine saldırmadığı sürece bu tür eylemselliklere girmeyeceğiz" şeklinde cevap veriyorlardı.
ÇATIŞMA YOKKEN YASAK GELDİ: 26.08.2015 tarihinde Hakkari Valisi’nin Yüksekova’ya gelerek Yüksekova Kaymakamı, Yüksekova Tümen Komutanı ve Yüksekova Emniyet Müdürü ile yaptığı toplantıdan birkaç saat sonra akşam 23:30’da Hakkari Valiliğinin talimatıyla (hiçbir çatışma olmamasına rağmen) ilçe merkezinde sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bundan tedirgin olan halkın bir kısmı sokağa çıkarak mahalle aralarında barikatlar kurarak öz savunma pozisyonuna geçiyor. Evlerinde kalanlar ise tencere/tava ile gürültü eylemleri yaparak devletin olası bir saldırı ya da katliam girişimine karşı önlem alıyorlar.
Yüksekova'da olayların başladığı 26 Ağustos gecesinde yaralananlar oluyor. 26 Ağustos'u 27 Ağustos'a bağlayan gece aradığımız Vali, Kaymakam ve diğer İdari Amirlerin hiçbirine ulaşılamadı. O gece hastane kaynakları ile yapılan görüşmede hastane kaynakları ''kendilerinin de idari amirlere ulaşamadıklarını ve yaralılar için gönderdikleri ambulanslara yaralıları almaları için polis tarafından izin verilmediğini'' ifade ettiler. Bu arada Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerine müdahale girişiminde bulununca şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerde karşılıklı çatışmalar devam ederken, Hakkari Valiliği’nin Yüksekova için sokağa çıkma yasağını ilan ediyor. Ardından 28 Ağustos'u 29 Ağustos'a bağlayan gece zırhlı araçlar farklı yollardan hendeklerin bulunduğu mahallelere girince başlayan başlayan şiddetli çatışmalar sabahın erken saatlerine kadar aralıksız bir şekilde sürüyor.
İlçede halkın tedirginliği sürerken, GSM operatörlerinde yaşanan şebeke ve internet kesinlileri iletişimi durma noktasına getiriyor, çatışmaların yaşandığı dört mahalleye ise elektrik verilmiyor.
27 Ağustos'u 28 Ağustos'a bağlayan gece akşamındaki çatışmalarda hayatını kaybeden 3 çocuk babası Fettah Es isimli vatandaşın cenazesi ertesi gün akşama doğru Orman Mahallesi’ndeki mezarlıkta toprağa veriliyor.
Sabah saatlerine nispeten sessiz bir bekleyişin sürdüğü ilçede akşam saatlerinden itibaren de Şemdinli Yolu üzerinde tekrar yoğun silah sesleri duyuluyor. Bu başka bir gerginliğin kaynağı oluyor.
POLİS-YDGH ÇATIŞMASI: Edindiğimiz bilgiye göre, İlçenin Cumhuriyet Mahallesi’nde açılan hendekleri kapatmak isteyen polisler ile hendek başında nöbet tutan gençler arasında çatışma yaşanıyor. Polisler çok sayıda zırhlı araçla hendek ve barikatların oluşturulduğu Kani Heyder Caddesi’ni kuşatırken, YDGH üyeleri polislere karşılık veriyor. Silah seslerinin uzun süre yankılandığı çatışmada yer yer patlama sesleri de duyuluyor.
Çatışma esnasında polisler gaz bombaları ile gençleri dağıtmaya çalışıyor. Polislerin barikatları kaldırma girişimine karşı, farklı mahallelerden binlerce kişi barikatlara yükleniyor, canlı kalkan oluyor.
Polisler barikatları kaldırmadan geri çekilmek zorunda kalırken, binlerce kişi olası başka bir baskına karşı ateşler yakıp barikatların önünde nöbet tutuyor. Yüksekova'da Hakkari Valiliği tarafından saat 23.30'dan itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor.
Yasağın ilan edilmesinin ardından Orman Mahallesi ve Eski Kışla Mahallesi zırhlı araçlarla kuşatılıyor. Kuşatılan mahallelere Yüksekova'nın Kuzey kısmında eski Kışla mahallesinde bulunan Efeler Tümeni'nden havan topu, Güneyinde bulunan Kamışlı Jandarma karakolundan doçkalarla top atışı yapılıyor. Akabinde Özel Harekat timleri hendek kazılan ve çatışmaların Eski Kışla, Orman, Mezarlık ve Cumhuriyet mahallelerine giriyor. İlçede gece boyunca patlama ve silah sesleri yükselmeye başlıyor. Ancak çatışmalar bu mahallelerde yoğunlaşıyor.
Eski Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerinde dört kişinin yaşamını yitirmesine yol açan çatışmalar sırasında ilçenin diğer mahallelerinde bir araya gelen binlerce kişi Valiliğin sokağa çıkma yasağına karşı çıkarak bir yandan tencere tavalar ile gürültü eylemi yaparken diğer taraftan da aralarında kadınların da bulunduğu çok sayıda kişi çatışmaları engellemek için ‘canlı kalkan’ olmak istiyor. Bu girişim polisin gazlı müdahalesi ile karşılaşınca vatandaşlar bu kez Cumhuriyet Mahallesi'nde bir araya gelerek burada da yollara barikat kuruyor.
HEYET İLÇEYE ALINMADI: Akşam saatlerinde başlayıp sabaha kadar devam eden şiddetli çatışmalar öğle saatlerinde yerini gergin bir bekleyişe bırakırken, üç cenazenin getirildiği Kani Heyder Mahallesi Halk Evi'nin önünde binlerce kişi bir araya geliyor. Polis burada toplanan halkı dağıtmak için zaman zaman uyarı ateşi açıyor. Çatışma seslerinin yükselmesi ile binlerce kişi sokağa çıkma yasağına rağmen canlı kalkan olmak için çatışma alanına gitmek isterken, polis canlı kalkan olmak isteyen halka biber gazı ile müdahale ediyor. Gece boyunca sokaklarda sloganların da yükseldiği ilçede, tencere/tava çalma gibi gürültülü eylemler ile operasyon protesto ediliyor.
Yüksekova’da Heyet olarak bulunduğumuz anda (29.08.2015) üç gündür kepenkler kapalıydı ve DBP’nin bütün çağrılarına rağmen esnaf olası bir saldırıya karşı dükkânlarını hala açmamıştır.
Bu arada ilçenin İpek Yolu üzerinde bulunan AKP İlçe Başkanlığı binasının ateşe verildiği bildiriliyor. İlçede yer yer şiddetli çatışmalar devam ediyor.
Yüksekova’da sokağa çıkma yasağı devam ederken ilçeye girişler engelleniyor. 29 Ağustos öğleden sonra KESK, İHD, Tabipler Birliği, DİSK, TMMOB başkan ve temsilcilerinden heyet tüm çabalarına rağmen ilçeye bırakılmıyor. Çevre köylerden toplanan bir grup vatandaşın ilçe merkezine girmesi polis tarafından engelleniyor. Çok sayıda vatandaş müdahaleye rağmen risk alarak değişik yol ve yöntemlerle ilçeye yaya olarak girebiliyor.
29 Ağustos gecesi HDP heyetinin Yüksekova’ya girişi de Valiliğin aldığı keyfi kararla engelleniyor. Heyet, Yüksekova'ya 30 km. mesafede bulunan Yeni köprü mevkiinde uzun süre bekletiliyor. Yeni köprü'de görevli askerlerin HDP'li vekillere, kontrol noktasını geçmeleri durumunda Valiliğin verdiği yetki ile silah kullanmak zorunda kalacaklarını bildiriyor. Askerler izin vermeyince HDP Heyeti köy yollarından Yüksekova ilçesine ulaşıyor.
HEYET İNCELEMELERİ: Biz Heyet olarak çatışmaların bittiği günün ertesinde bu mahallelere gittik. Hasar gören evlerin bir kısmına girdik ve incelemelerde bulunduk. Eski Mezarlık mahallesinde bulunan Abdullah Kaya'nın, Firoz Açıkel'ın, Ahmet Açıkel'ın, Aydın Aksu'nun, Hacı Mehmet Camii İmamı İbrahim Akdoğan'ın (Seyda Melo) Evlerinin ağır hasar gördüğünü, havan topu ateşi altında İbrahim Akdoğan'ın hayati derecede yaralandığını ve hastanede ameliyat altında olduğunu, Özel Harekat polislerinin başta bu evler olmak üzere evlere girip "terörist arama" adı altında evlerin içine hallaç pamuğu gibi attığını, içerde rastgele ateş ettiğini ev sahiplerinin anlatımıyla müşahede ettik. Evlerin hasar görüş şekli ile anlatımların örtüştüğünü dinledik, gözlemledik. Bombalamalar, baskınlar ve çatışmalar sonucu Yakup Babat (çoban), Fettan Es (terzi) ve kimliği tam saptanamayan iki kişi daha hayatını kaybediyor, on kişiden fazla yurttaş ise yaralanıyor.
29 Ağustos'ta Yüksekova'da çatışmalarda öldürülen Yakup Babat'ın cenaze törenine katıldık. Halkın on binlerle yaşananlarla ilgili devlet güçleri ve hükümeti sorumlu tuttuğunu ve şiddetli bir duyguyla protesto ettiğine tanık olduk. Amaç genel bir sindirme, pasifize etme ise bu yönlü herhangi bir sonuç alınamadığına, tam aksi bir sonuç yaratılamadığına da tanık olduk.
Devlet ve hükümet güçleri yarattıkları sonuçtan tatmin olmamış olacaklar ki heyetimiz ayrıldıktan bir gün sonra Ali Kaval adlı 18 yaşında bir gencin ölümüne yol açıyorlar.
HAKKARİ'DE DURUM: 28 Ağustos'ta Hakkari'deydik. Hakkari'de Berçelan adlı mahallede halk ve gençlik özyönetim ilan etmiş, asker ve özel harekat polis timleri ağır silahlar, akrep ve panzerlerle mahalleyi kuşatmaya almış, yoğun çatışma ve gazlama sürüyordu. Katliam an meselesiydi. Amacımız çatışmaya bir gecelik ara verilmesi, bu zaman zarfındagüvenlik ortamında gençlerle ilişki kurmak, çatışmayı sonlandırmak, katliamı engellemekti. Tüm çabalarımıza rağmen valiye ulaşamadık. Bize hep "bekleyin" dendi. Çatışmayı yöneten Emniyet amiri ile muhatap olabildik. Ne yapmak istediğimizi ona anlattık, ancak herhangi bir sonuç alamadık. Israrlarımıza rağmen gençlerle konuşmaya giderken ve konuşma süresince bize herhangi bir güvence vermiyordu. Katliamın yaratacağı sonucu ne insan olarak biz, ne memleket kaldırabilirdi. Türkiye 'nin başka bir yola girmesi kaçınılmazdı. Bu duygularla her türlü riski göze alarak 30-40 kişilik bir grupla çatışma bölgesine gittik. Heyet olarak gruptan ayrılarak gençlerle konuşmaya gittik. Saatler süren uzun görüşmeler sonucu gençler geri çekildi. Bu arada iç ve dış kamuoyu ve çeşitli çevreler ve etkili olabilecekleri kanaatini taşıdığımız şahsiyetlerle ilişki kurduk, yardımlarını istedik. Görüşmeler sırasında gençler ateşi kestikleri halde, polis gazı ve ateşi sonlara doğru azalarak da olsa sürdü. Sonuç olarak, polis ve gençler karşılıklı olarak geri çekildi ve bir yaralı dışında herhangi bir can kaybı vermeden olay o gün ve tarih için son bulmuş oldu.
Olaylardan çıkarılması gereken en temel sonuçlar
*Bir an evvel karşılıklı olarak çatışmasızlık haline geçilmesi, diyalog ve çözüm sürecinin canlandırılması / başlamasıdır.
*Yüksekova ve Hakkari'de gözlemlediğimiz, Şemdinli, Silvan, Silopi, Hani, Kocaköy, Lice, Cizre, Varto ve Dersim ile ilgili tekrar tekrar test edilmiş bilgi, duyum ve gözlemlerimiz, memleketin bir kaosa sürüklenme eğilimini içinde olduğudur. Gazetelerde ve TV'lerde izlediğimiz bomba, ateş ve yıkım yüklü Beyrut, Bağdat hali yoluna giriyoruz biçiminde ifade edersek bu hali abartmış olmayız.
*Özel Harekat polisleri, Bolu ve kayseri komandoları ise derhal ve acilen geri çekilmelidir. Halkın gelenek ve göreneklerine, yaşam biçimlerine, değerlerine ve halka sorumsuz, sert, baskı ve işkence yöntemleriyle yaklaşan bu kuvvetlerin geri çekilmesi doğru ve hayırlı bir adım olacaktır.
*Olaylarla ilgili derhal bir soruşturma başlamalı, halkın yaralarının adalet duygusuyla sarılmasının bir yolu bulunmalıdır. Evleri yıkılan ve hasar gören ailelerin kayıpları tanzim edilmelidir. Polisler, Efeler Tümeni ve Kamışlı Jandarma karakolu ilgili komutanları hakkında soruşturma açılmalıdır.
*Özel Güvenlik bölgeleri olayların en az olduğu, hatta hiç olmadığı, ancak HDP'ye adeta "silme" denebilecek düzeyde HDP'ye oy akışının olduğu bölgelerdir. Özyönetim talebinin de güçlü olduğu bölgelerdir. Hükümet seçim veya başka hesapla olmalı bu bölgeleri "terör bölgesi" görüyor ve buna güvenlikçi politikalarla halkın üzerine gidiyor.
* Devlet ve hükümet güçleri son derece "orantısız güç" politikası uygulamakta.
*Şu anda Yüksekova ve Hakkari il merkezinde an itibarıyla olaylar durulmuş durumda. Fakat sorunlar çözülmediğinden ne zaman ne olacağına dair hiç kimse bir şey bilmiyor…
*Sonuç olarak, bütün bu yaşanmışlıklar gösteriyor ki özyönetim talebinin karşılanmaması, bunu talep eden halkın üzerine şiddetle gidilmesi çözüm olmuyor: Çözüm özyönetim talebinin kabul edilmesi, baskı ve şiddet yöntemlerinin, barış, demokrasi ve özgürlükle aşılmasıdır.
Güncelleme Tarihi: 04 Eylül 2015, 10:39