Hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi uyarınca ceza davası açılması talep edilen Cemal, ilk soruşturma konusu olan “Akan kanın bir numaralı sorumlusu Saray’daki Sultan’dır, nokta!” ve “Heyy sen!” başlıklı yazıları için bugün (30 Eylül 2015 Çarşamba) sabah 10:00’da Çağlayan Adliyesi’nde T24'ün avukatı Fikret İlkiz ile birlikte ifade verecek. TCK’nın “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığını taşıyan 299. maddesi, dört yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Maddede “suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın altıda bir oranında artırılması” hükme bağlanıyor.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne “Cumhurbaşkanı’na hakaret ve iftira gerekçesiyle ceza davası açılması” talebiyle gönderdiği yazı üzerine Hasan Cemal hakkındaki ilk soruşturma İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, avukatı Ahmet Özel aracılığıyla savcılığa verdiği suç duyurusu dilekçesi üzerine Cemal’in yazıları hakkında ikinci soruşturma açıldı.
T24’te 7 Eylül 2015’te yayımlanan “Heyy sen!” başlıklı yazıda Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği iddia öne sürülen dilekçede, “aşağılık”, “tükenmiş” gibi ifadeler eşliğinde şöyle denildi:
“Müvekkilim Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin refahı ve kalkınması adına başkalarının hayal bile edemediği adımları atarak istikrarlı bir şekilde halka hizmet görevini sürdürmekte ancak şüpheli, tüm mesaisini Türkiye Cumhuriyeti’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasına adamış bir cumhurbaşkanına, kendisini bu makama layık gören Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kanlı bir ortama sürüklediğine dair aşağılık bir şekilde bir iftira etmekten çekinmemektedir.
“Müvekkilim Sayın Cumhurbaşkanı hem mevcut makamında hem de daha önce Başbakanlık yaptığı dönemde vatandaşın sosyal, ekonomik ve dahi kültürel açıdan gelişimine katkı sağlayacak her adımın baş rol oyuncusu olmuştur. Sayın Müvekkiliminbugünkü pozisyonu vermiş olduğu hizmetlerin vatandaşta karşılığının bulunduğunun da bir göstergesidir. Hal böyleyken şüphelinin ifade ve basın özgürlüğü sınırlarını aşarak kamuoyunu Müvekkilime karşı yönlendirmek ve provoke etmek amacıyla bu ve bunun gibi haber değeri taşımayan yazlılarla kamu yararı ve habercilik etiği gözetmeksizin gazetecilik hayatını sürdürdüğü gözlemlenmektedir.
“Şüphelinin birtakım siyasi hesaplarla Müvekkilime iftira atarak, kamuoyu önünde lekelemeye çalışarak Müvekkilim ile ilgili yalan iddialarını ülke gündemine taşıması ve bu şekilde Müvekkilime itibar suikastı yapma çalışması, habercilikten çok siyasi kin, nefret ve tükenmişliğin sonucudur.”
Güncelleme Tarihi: 30 Eylül 2015, 10:38