Duruşmada ifade veren tüm sanıklar, maruz kaldıkları polis şiddetini anlattı. Polislere şimdiye dek açılan bir dava yok.
255 kişinin yargılandığı davada sanıklar, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 11, 13, 16, 17 Haziran ve 4 Ağustos 2014’teki eylemlere katılmakla suçlanıyor. Savcı İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianameye göre, sanıkların tamamı 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve polise mukavemetten yargılanıyor.
Düşürdü, yerdeyken yüzüne bastı
6 Mayıs’ta görülmeye başlanan ve dün ara karar verilen davanın dünkü 10. duruşmasında söz alan sanıklardan Refik Erhan Karay ifadesinde şunları söyledi:
“Beleştepe’deydim (Dolmabahçe’de, parkın üst tarafı), birden gaz saldırısı başladı. İnsanlar panik içinde kaçmaya başladı, görüş mesafem bir kol boyu civarıydı. Süzer Plaza’nın açık otoparkına girmiştim, karşıma bir duvar çıktı. Arkamdan, hiçbir uyarıda bulunmadan kafamın sol tarafına cop darbesi aldım. Darbeler inmeye başladı. Bunu yapanlar 3-4 polis memuruydu. Yere düşürüldüm, bir polis de ben yerdeyken yüzüme bastı. Gözaltı sürecinde de hakarete maruz kaldım. Benim gibi darp edilerek gözaltına alınanları gördüm. Otobüsten iniceye kadar tekmeyle darp edildim.”
Gözaltı aracında 12 saat
Sanıklardan Ezgi Demircan da gözaltı aracında 12 saat tutulduklarını, araçta darba uğramış insanları gördüğünü söyledi.
Sanık Savaş Eroğlu da “Memura mukavemette bulunmadım, tersine onlar bana mukavemette bulundular. Çünkü özgürlüğümü kısıtladılar, evime dönmemi ve gezme hürriyetimi kısıtladılar” dedi.
Boğazında polis botuyla bekledi
Mert Er isimli sanık da yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Yanımdaki arkadaşımın başına gaz kapsülü geldiği için durduk bu sırada polis itti kendimi yerde buldum, bir polis de kolumdan çekerek sürükledi, diğeri de cop ile karnıma ve göğsüme vuruyordu. Diğeri de kafamı tekmeliyordu.”
Er, polisin botuyla boğazına bastığını, 15 dakika bu şekilde bekletildiğini, polis aracında da şiddet gördüklerini ifade etti.
Bakanlık ambulansın “peşinde”
Sağlık Bakanlığı avukatları da müdahil olmak için başvuruda bulundu. Bakanlık avukatı Nazan Özkan, İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı ambulansların zarar gördüğünü, bu nedenle müdahil olmak istediklerini söyledi.
Sanıklar ise olay mahalline saatlerce beklemelerine rağmen ambulans gelmediğini, kendilerine gönüllü doktorların yardım ettiğini, zaten iki doktorun da bu davada yargılandığını anlattı.
Ambulans değil gönüllü doktor
Avukat Meriç Eyüboğlu da iki doktorun bu davada, “suçluyu kayırmak” suçlamasıyla yargılandığını hatırlattı. Doktorlar, direnişçileri polise teslim etmedikleri için bu sanık olmuşlardı.
İfadelerin ardından ara kararı açıklayan Hakim Yener Yıldırım, ifadesini henüz vermemiş olan 47 sanık hakkında yakalama, dört sanık hakkında da zorla getirme kararı verilmesine hükmetti. Sağlık Bakanlığı’nın müdahillik talebi de reddedildi.
Bir sonraki duruşma 4 Kasım’da. / Bianet
Güncelleme Tarihi: 30 Mayıs 2014, 07:58