Kadifekale surlarının tam ortasında bir çadır. Tüm körfez manzarasına hakim ancak içindeki yaşam hayli zor. Elektrik, su, yatacak yer yok. Bu çadırda, bir yıl önce ülkelerindeki iç savaştan kaçan 60 yaşındaki Cemil Hacı Asman ve 55 yaşındaki eşi Avaş Asman yaşıyor.

“Buna yaşam mı denir”
Cemil Hacı Asman, ülkesinde çiftçilik yapıyordu. Ama savaş her şeylerini alt üst etti. Türkiye’ye geldiler. Kalabalık diye kamplarda kalmak istememişler. Hacı Asman, iş bulmak ve eşinin ameliyatını yaptırmak için İzmir’e gelmeyi tercih etmiş.
“Geldiğimizde biraz param vardı. 250 liraya oturuyorduk ancak paramız bitti ve kirayı ödeyemedik. İş bulamadım, yaşım da var. Çaresiz çadırda kalmaya başladık. Eşim, ameliyatlarını oldu ancak daha iyi koşullarda bakılması gerekiyor, böyle yaşamak çok zor. Bir an önce ülkemize geri dönmemiz lazım.”

Rahatsızlığı nedeniyle konuşmakta güçlük çeken Avaş Asman, safra kesesi ve meme kanseri ameliyatı olmuş. Ağrıları nedeniyle çadırdan çıkamadığını söyleyen Asman, “Çıksam ne olur. Ülkemizde ölümden kaçtık burada da bu şekilde ölümü bekliyorum. Çevredekiler yardımcı olmasa zaten açlıktan öleceğiz. Buna yaşam mı denir” diyor.
Parkta ailece kalıyorlar
Yine Kadifekale semtinde bu defa bir parktayız. Burada yedi Suriyeli aile kalıyor. Onların çadırları yok, tamamen açık havada tüm ihtiyaçlarını karşılıyorlar, çoluk çocuk yaşam mücadelesi veriyorlar. Görüntülenmek de istemiyorlar. Ailesi adına konuşan dört çocuk sahibi Reşatül Amar, ülkesinde inşaat işiyle uğraştığını, maddi durumunun da gayet iyi olduğunu söylüyor.
Kiralarını ödeyemedikleri için evlerinden çıkarıldıklarını anlatan Amar, “7-8 aydır bu şekilde yaşıyoruz. Kışı bile bu şekilde geçirdik. Böyle yaşamayı kim ister? Başka çaremiz yok. Allah’tan gıda ve giyecek yardımı yapılıyor. Artık daha fazla dayanacak gücümüz kalmadı. Ülkemize geri dönmek istiyoruz “ dedi.

Parkın tam karşısında oturanlar, sokaktaki Suriyelilere yardım ettiklerini söylüyor ama bunun çözüm olmadığını vurguluyorlar. Onlara göre, yaptıkları yardımlar Suriyeli aileleri sokakta kalmaya teşvik ediyor. "Yaşam biçimi haline getirdiler. Bir zararları yok ama bulundukları parktan çoluğumuz, çocuğumuz yararlanamıyor. Barınacak bir yerleri olsun ki onlar da biz de rahatlayalım" diyorlar.
Evleri var ama sokaktalar
Sokakta yaşayan Suriyeliler başka çarelerinin olmadığını söylüyor. Ama hepsinin hikayesi böyle değil.
İstanbul’da, sosyal medya üzerinden Suriyelilerin ihtiyaçları için örgütlenen “Dubara” hareketinin üyelerinden Velid Talib ile buluşuyoruz.
Talib, İstanbul’a gelen Suriyeli ailelerin genelde maddi durumlarının iyi olduğunu, Türk hükümetinin sığınmacılar için sunduğu kamp imkanları dururken bazı ailelerin sokaklarda yatmasının ihtiyatla karşılanması gerektiğini düşünüyor:
“Biz Suriyeliler, aile mahremiyetine ve onurumuza düşkün insanlarız. Sokaklarda yatmamız için koşulların çok aşırı olması gerekir. İstanbul sokaklarında tanıklık ettiğimiz Suriyeli evsizler ise çok farklı. Kışın böyle bir şey yoktu. Şimdi havalar ısındığı için böyle bir şey yapabiliyorlar. Tamamen ajitasyon. İnsanlara kendilerini acındırmak için yapıyorlar. Çoğunun dinlenme merkezi olarak kullandığı evler var.”
'Eşyaya değil paraya ihtiyacımız var'
Merter ve Davutpaşa metro durakları arasında, köprü altında bir grup Suriyeli yaşıyor. Al Jazeera muhabiri Can Hasasu, Suriyelilere kendini bir hayırseverin yardımcısı olarak tanıtıyor. Arapça bildiğini de söylemiyor.

Gözcülük yapan iki genç gelip muhabirimizi kadınların yanına götürüyor. Onları anladığımızdan habersiz kadınları Arapça uyarıyorlar ‘Sakın evimiz olduğunu söylemeyin. Sokakta yatıyoruz deyin'
Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı bir diğer semt de Şirinevler. Soğanlı E-5 bağlantı yolu üzerinde, yol kenarındaki yeşilliklerin üzerine kamp kurmuş iki aile görüyoruz. Tüp, kap-kacak, yorganlar... Üç yetişkin erkek, üç yetişkin kadın, iki genç erkek, genç kızlar ve altı çocuk. Hepsi de yolun ortasındaki çayıra yayılmışlar. Kendini İsa olarak tanıtan yetişkinlerden biri durumlarını şöyle anlatıyor:
“Valilik bize kamplarda kalın diyor. Kamp bize ters. Bayramdan sonra Suriye’ye döneceğiz. Şimdi yol parası pahalı. Bayramdan sonra ucuzlar. O zamana kadar biraz para toplayacağız. Ben karton topluyorum. Dilenmiyoruz. Ama halk bize yardım yapıyor. Çocuklar ve kadınlar da bazen mendil satıyorlar."
Bayramdan sonra aynı bölgeye gittiğimizde Suriyeli ailelerin artık orada olmadığını gördük. Ama bu, söyledikleri gibi, ülkelerine döndükleri anlamına mı geliyordu, yoksa Türkiye'nin başka bir köşesinde aynı şekilde yaşamayı sürdürüyorlar mıydı bilinmez.
Bölge esnafı şikayetçi
Bölgede yıllardır emlakçılık yapan Abdullah Yavuz, sokakta yaşayan Suriyelilere tepkili. Onlara inanmıyor:
“Herkese bir hikaye anlatıyorlar. Tek amaçları kendilerini acındırıp para koparmak. Ara sokakta bir giriş katını tuttular.

Abdullah Yavuz, bu ifadelerin hemen ardından, yasal yollardan gelen birçok Suriyeliye ev verdiklerini ve hepsinden çok memnun olduklarını ekliyor. / Al Jazeera
Güncelleme Tarihi: 08 Ağustos 2014, 12:41