Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
KÖRFEZ’DE ÇABALARIMIZ SÜRECEK: Ülke liderleriyle yaptığım görüşmelerde birçok bölgesel meseleyi ele alma fırsatı bulduk. Krizin, yakın zamanda hallolacağını ümit ediyorum. Temasların, Katar krizi bağlamında önemli katkılar sağladığını ümit ediyorum. Bölgenin istikrarı için çabalarımızı artırarak devam edeceğiz.
ARAPLAR ARKADA VURDU YALANI: Araplar bizi arkadan vurdu yalanını bir kenara bırakmanın zamanı gelmiştir. Bugün ülkemizde devletimize ve milletimize karşı savaşan terör örgütleri yüzünden nasıl toplumun belli kesimlerini toptan suçlayamazsak, tüm Arapları da itham edemeyiz.
KABUSA DÖNÜŞTÜ: Osmanlı’nın elinden çıkması ile başlayan Kudüs’ün sıkıntılı günleri, adeta kabusa dönüşmüştür. Uluslararası hukuka göre meşruiyet elde etmiş başkenti Tel Aviv olan İsrail devleti, bizim de tanıdığımız bir devlettir. Ancak Kudüs’ün 3 din için de özel olan statüsüne, Harem bölgesinin mahremiyetine saygı duymayan bir İsrail, en büyük zararı kendisinin göreceği tehlikeli bir yola sapıyor demektir. İsrail yönetiminin, işi Harem bölgesini Müslümanlara yasaklayarak işgale götürmesi, bardağı taşırmaktadır.
MESCİD-İ AKSA’YI ZİYARET EDİN: Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi korumak, imkân değil, iman meselesidir. Eğer, İsrail elindeki silahlara bakara böyle bir yola tevessül ediyorsa çok yanılır. Filistinli ve diğer milletlerden kardeşlerimiz de bu zeminin dipdiri ayakta olduğunu cümle aleme ilan etmektedir. Buradan tüm vatandaşlarıma ve tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyorum. İmkanı olan herkes, lütfen Kudüs’ü Mescid-i Aksa’yı ziyaret etsin. Gidemeyenler de oradaki kardeşlerimize yardım göndersinler. Bizler Mescid-i Aksa’ya ne kadar çok sahip çıkarsak, gözlerini oraya dikmiş olanların işleri de o kadar zorlaşır. Postalları ile kirletiyor, Müslüman kanı döküyorsa bunun sebebi bizlerin Kudüs’e yeteri kadar sahip çıkmıyor oluşumuzdur. Gelin hep birlikte Kudüs’e sahip çıkalım.
SİNAGOGLARA SALDIRMANIN ANLAMI YOK: Ben buradan milletime sesleniyorum, Mescid-i Aksa’da böyle bir şey oldu diye buradaki sinagoglara saldırmanın anlamı da yoktur, bunlar bizim dinimize göre de yasaklanmıştır. Aynı yanlışa aynı ile mukabelede bulunamayız. Biz farklıyız. Biz sadece Kudüs’te Müslümanların kutsallarına saygı gösterilmesini istiyoruz.
MESCİD-İ AKSA’YI MÜSLÜMANLARDAN ALMA GİRİŞİMİ: Türkiye, en ideal çözümün, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti ile yine aynı sınırlar içinde başkenti Tel Aviv olan İsrail devleti olduğunu söylemektedir. Sayın Cumhurbaşkanları ile yaptığım görüşmede de söyledim, Müslümanlara terörist muamelesi yapılmasını asla kabul edemeyiz. Aynı şekilde burada sinagoglara giden Musevilerin, Yahudilerin de terörist muamelesi görmesini biz kabul edemeyiz. Bunları birbirinden ayırmamız lazım. Şu anda yapılan iş, terörle mücadele bahanesi ile Mescid-i Aksa’yı Müslümanların elinden alma girişimidir. Ümidimiz bu meselenin en hızlı şekilde çözülmesidir. İsrail’in yeni bahanelerle bir zulüm yöntemi icat etmesine izin verilemez.
AJANLARIN GELİP OTELLERDE CİRİT ATACAK…: Bir süredir Amerikası, Almanyası, Hollandası başta olmak üzere Türkiye’ye yönelik anlaşılmaz tutumun tezahür ettiğini görüyoruz. İstiyorlar ki, sadece onların çıkarları masada olsun, biz fedakarlıkta bulunalım. İstiyorlar ki, onlar bizim vatandaşlarımızı istedikleri gibi örselerken, kendi ajanları ülkemizde cirit atsınlar, biz bir şey yapmayalım. Kusura bakmasınlar, artık öyle bir Türkiye yok. Sen Türkiye’nin cumhurbaşkanına, bakanlarına ülkende konuşma imkânı vermeyeceksin ama ajanların gelip otellerde cirit atacaklar, benim ülkemi parselleyecekler. Yok böyle bir şey. Ya bizimle eşit şartlarda müttefiklik yapacaksınız, ya da sergilediğiniz her saygısızlığın cevabını alacaksınız.
ALMANYA KAYBEDER: Sizdeki hukuk da bizdeki guguk mu? Almanya ya da Amerika’da yapılınca suç sayılan eylem, Türkiye’de yapılınca niye hak, hukuk oluyor. Hemen işi ekonomi ile teşvik edip bel altı vuruşları ile gerçek tiynetlerini belli ediyorlar. Bizi bunlarla tehdide kalkarsanız, yanılırsınız ve siz kaybedersiniz. Artık dünyada marka yok, markalar var. Alternatif marka geliyor. Dünya bunu yaşıyor.
AJANLARININ TEPESİNE BİNMEYE DEVAM EDECEĞİZ: Fırsat bulduklarında hâlâ kan dökmekten çekinmeyenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. Şimdi de kafayı Türkiye’ye takmışlar. Eskiden tehditlerini süslü püslü kelimelerin arkasına yaparak saklarlardı, şimdi alenen söylüyorlar. Dürüst oldukları için teşekkür ederiz. Almanya’nın bilmem ne bakanı, Türkiye’ye nasıl çok daha zarar verebileceklerine yönelik düşüncelerini medyaya ifşa etmeye başladığına göre iyice çaresiz durumdalar. Gezi olaylarına, FETÖ’ye ümit bağladılar, olmadı. PKK, YPG, SDG’den ümit beslediler, oradan da bir şey çıkmayacak. YPG terör örgütü, onun için YPG’yi kullanmayın, SDG’yi kullanın. Fakat, artık ne yaparlarsa yapsınlar çuvala sığmıyor. Bunlar bütün açıklığı ile ortada. Ajanlarının tepesine binmeye devam edeceğimiz ifade ediyorum.
S-400: Körfez dönüşü gazeteciler, “‘ABD, S-400 anlaşması gerilime neden olur’ açıklaması yaptı. Sizin görüşünüz nedir?” diye sordu. Niçin gerilime neden olur. Bir ülke kendi güvenliği ile ilgili imkanların arayışını yapmaktadır. Biz Amerika ile istediğimizi alamıyorsak arayış içinde olmak zorundayız. Yunanistan S-300’leri kullanıyor, NATO niye ses çıkarmadı? Türkiye olunca niye rahatsız oluyorlar. İnşallah S-400’leri ülkemizde göreceğiz, ortak üretimle de süreci işleteceğiz. Şu anda Türkiye artık İHA’ları üretir hale geldi.
KİME ÇATTIĞINIZA EMİN MİSİNİZ?: Türkiye’deki OHAL’i bahane ederek karalama kampanyaları yapanlar, Avrupa’yı, Amerika’yı asla söylemezler. Eyaletler OHAL kararı alıyor, Avrupa’da, Amerika’da vs. Bizde olunca niye rahatsız oluyorsunuz. Bizde OHAL terör örgütlerine yöneliktir, şirketlere yönelik değil. Buna rağmen hala bizi tehdit etmekten geri durmuyorlar. Bir kez daha tekrarlıyorum, Türkiye sadece Türkiye değildir. Bu ülkenin ve milletin arkasında dünyanın her yerinden insanların duası vardır. Siz kime çattığınızı bildiğinize emin misiniz? Onun için size bu tehditkar üslubu bir kenara bırakıp, eşit şartlarda ve adil tekliflerle tartışmanızı ve bu yolları aramanızı özellikle tavsiye ediyorum. Yoksa köşeye sıkıştırırım, bu mantığı bırakın.
SURİYELİ MÜLTECİLER: Her toplum gibi Suriyeliler arasında da adli hadiselere karışanlar olabilir. Ancak istatistiklere göre suça karışma oranları ülkemizin altındadır. Suriyelilere yönelik provokasyon teşebbüslerine karşı dikkatli olunmasını istiyorum. Bu provokasyonları yapanların PKK’da, FETÖ’den farkı yoktur, bu da böyle biline.
BİZE NE OLUYOR?: Önce şu hareketin kendi içinde birbirini sevmesi gerekir. Bize ne oluyor ki kendi içimizde birbirimize karşı çalım atıyoruz? Bize ne oluyor ki birbirimize karşı farklı nazarlarla bakıyoruz.
ZARAR VEREN KARDEŞLERİMİ UYARIYORUM: Teşkilatlar, belediyeler eğer bizim dava idraki ile hareket etmiyorsa, bize zarar veriyor demektir. Zarar veren kardeşlerimizi uyarıyorum, biz uyarmadan kendileri bu uyarıyı yapsınlar ve adımı da atsınlar. Zira artık yanlışlara hele hele bedeli ödenemeyecek yanlışlara tahammülümüz yok. 2019 kırılma noktasıdır. Artık deniyor ya, parlamenter demokrasi, parlamenter demokraside seçim kazanmak bizim için leblebi çekirdekti. Artık hedefi büyük koyduk. Seçimi kazanma çıtası yüzde 50+1.
CİHAT NEFİSLE MÜCADELE: Son günlerde cihat cihat diye bir şey geçip duruyor. Cihat dediğimiz olay elinde silahla dolaşmak değil, nefisle mücadeledir. Bunu halledebiliyorsak en büyük cihat odur.
‘TARTIŞILMASI İÇİN ÖYLE CÜMLE KURDUM’
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’na katılmak üzere Meclis’e gelişi sırasında, bir gazetecinin, “Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili dün kurduğunuz cümleler çokça tartışılıyor. Bir açıklamanız olacak mı?” sorusu üzerine “Zaten tartışılması için öyle kurdum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Körfez ziyaretinin ardından yurda dönüşünde Esenboğa Havalimanı’ndaki basın toplantısında, “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in görevinden ayrıldığı”na yönelik iddialar sorulmuştu. Erdoğan, soruya, “Şu anda henüz böyle atılmış bir adım söz konusu değil. Fakat geleceğe yönelik Sayın Başkan’ın bu noktada farklı bir görevle devam şeklinde bir arzusu, talebi söz konusu. Bu da tabii, Sayın Başbakan ile görüşmek, değerlendirmek suretiyle verilecek bir karardır. Ama henüz Sayın Başkan görevinin başındadır. Ne görevden almak ne istifa, böyle bir şey söz konusu değildir” yanıtını vermişti. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 26 Temmuz 2017, 16:05