Doçent Doktor Vahap Coşkun: Toplum barış için rol oynamalı

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Vahap Coşkun, bölge halkının isteklerinin çözüm ve barış süreci olduğunu belirterek hükümet ve PKK’nin çatışmaları sonlandırması gerektiğini vurguladı.

Doçent Doktor Vahap Coşkun: Toplum barış için rol oynamalı
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Vahap Coşkun, bölge halkının isteklerinin çözüm ve barış süreci olduğunu belirterek hükümet ve PKK’nin çatışmaları sonlandırması gerektiğini vurguladı. Kürt sorununun güvenlikçi bir yaklaşımla çözülemeyeceğine dikkat çeken Coşkun, silahların susması ve çözüm için toplumun rol oynaması gerektiğini söyledi.  


Barış Vakfı tarafından ‘Dolmabahçe’den Günümüze Çözüm Süreci’ başlıklı bir rapor hazırlandı. Rapor, çatışmalı süreçlerde siyasetin etkisizleştirilmesinin çözümü geride bırakarak sorunu derinleştirdiğine dikkat çekiyor. Hem PKK’ye hem devlet-hükümet tarafına çağrı ve öneriler sunulan raporu hazırlayanlardan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Doktor Vahap Coşkun gazetemize değerlendirmelerde bulundu. 

‘ÇÖZÜMDEN BAHSEDEMEZ BİR HALE GELDİK’

Coşkun, raporun neden önemli olduğunu şu sözlerle anlattı: “Ölümlerin gelmediği tek bir gün yok. Böyle bir dönemde özellikle çözümden, müzakereden, diplomasiden bahsetmek son derece güç, ancak bunun dışında da herhangi bir çözüm yolu da yok. Türkiye’nin son 40 yıllık tarihine baktığımızda ve özellikle çatışma süreçlerinin yoğun yaşandığı dönemlerde bir çözümün ortaya çıkmadığı görülüyor. Biz çözümü ve yapılması gerekenleri hatırlatmak için bu raporu hazırladık” diye anlattı.

Dolmabahçe mutabakatı sürecini hatırlatan, diyalog ve tartışma sürecinin ardından gelinen aşamanın şiddet olduğunu söyleyen Coşkun, bunun dile ve siyasete nasıl yansıdığını şöyle dile getirdi: “Dolmabahçe mutabakatında hükümet adına Yalçın Akdoğan, HDP adına Sırrı Süreyya Önder bir araya gelmişti. O süreç aslında toplumsal bir barış iradesini göstermesi bakımından önemliydi. Ancak yürütülmedi. Bugün gelinen noktada çatışmalı ortamın beraberinde getirdiği dil ise aksine daha sert şekilde sürüyor. O dönemlerde hükümet tarafından ya da yakın basın organlarından barış ve çözüme dair görüşler öne çıkarken bugün bu başlık ‘terörle mücadele’ adını almış durumda. Tamamen dil bu şekilde oluşurken hiç müzakereden bahsedilmeyen bir süreç keskin bir şekilde devam ediyor. Bu dil devlet tarafıyla birlikte PKK’de de aynı şekilde karşılık buluyor” dedi. 

‘BÖLGE HALKI ÇÖZÜM SÜRECİNİN BAŞLATILMASINI İSTİYOR’

Coşkun, “Bölgeye baktığınızda bölgede yaşayan büyük bir kesimin çözüm sürecinin yeniden başlaması konusunda bir iradeyi ortaya koyduğunu görüyoruz. Türkiye’nin batısında ise daha aksi bir psikolojinin olduğunu söylemek mümkün. Bölgedeki bir çok kuruma siyasi merci olarak HDP’ye sorulduğunda çözümden her fırsatta bahsediliyor. Son Newroz kutlamasında da HDP’nin çağrısı ‘müzakereler başlasın bir haftada hava değişir’ demişti. O nedenle halkın çözüm ve barış talebi dikkate alınarak tüm toplum kesimleri hareket etmeli” dedi. 

Çatışan tarafları da eleştiren Coşkun, “PKK’de çelişkili açıklamalar geliyor. Bazen ‘sonuna kadar mücadele’... Bazen de ‘Biz masaya oturmaya hazırız’ söylemleri dile getiriliyor. Yani, bir çözüm karşıtlığı görülmüyor. Sokakta bir iki gencin ‘Biz savaş istiyoruz’ diye slogan atması toplumun genelini yansıtmıyor. Toplumun büyük bölümü barış ve çözüm talebini sürdürüyor. Bunun temel bir sebebi var. Çünkü buradaki insanlar çatışmanın ne demek olduğunu biliyor yaşıyor. Sadece son çatışmalı süreç değil, 40 yıllık bir zaman zarfında en yoğun şekilde yaşıyorlar. Bu savaş ve çatışma süreçlerinin neler getirip götürdüğünü, bir kazanımın olmadığını biliyorlar. Bu nedenle çatışmaların bitmesi ve çözümün gerçekleşmesini ilk talep olarak dillendiriyorlar” diye konuştu. 

TOPLUM GELECEĞİ İÇİN ROL OYNAMALI’

Coşkun, silahların susması ve çözüm için toplumun rol oynaması gerektiğini belirterek, 
“Etraf sütliman değil, çok iyi bir ortam olmayabilir ama bu çözüm konusunda ısrar ve çaba göstermek o tartışma ortamını sağlayacak. Türkiye’de Kürtler Türkiye’yi bütün bir yurt olarak görüyorlar. Hiçbir şekilde bir kopuş söz konusu değildir. Bu tür kavramlara daha dikkatli yaklaşmak gerekiyor. Bunlar daha çok buna teşvik etmek ve algı yaymak için ortaya çıkarılan söylemler. Benim buradaki tezim aksine insanların daha çok çözüm ve bütünlük içerisinde bir yaşam isteğinin artmış olmasıdır.”dedi.  

İKİ TARAFA DA ÇAĞRI YAPIYORUZ: SİLAHLAR SUSMALI

Raporda da iki tarafa da yapılan tespitlerin sunulduğunu hatırlatan Coşkun şunları belirtti:  PKK’nin şiddeti yükselterek devleti dize getirmesinin veya kendi hedeflerine ulaşabilmesinin imkanı yok, bu rahatlıkla görülebilir bir şey. Son çatışma süreci de bir kez daha gösterdi ki, Kürtler savaş istemiyor. Herhangi bir ayaklanma ile sorunun çözüleceğine inanmıyor. Devlet açısından ise 40 yıllık süreç içerisinde başvurulmadık yöntem kalmadı, bu ısrarla sürdürülüyor. Şimdi Türkiye’de milyonlarca Kürt var, sosyolojisi, kültürü ve talepleriyle bir halk var. Dolayısıyla devletin ısrarla buna güvenlik temelinde yaklaşması ısrarını sürdürüyor. Siyaseten bu konuya yaklaşılmalı ve güvenlikçi yaklaşım terk edilmelidir. Güvenlik temelinde hiçbir şekilde bir çözüm yolu yoktur. Raporumuzun temel tezi de budur. Soruna siyasi bir temelde yaklaşıp çözüm odaklı bakılmalıdır. Raporda iki tarafa da çağrı yapıyoruz. Öncelikli olarak silahların susması gerekiyor. PKK’nin silahlı unsurları şehirlerden çekmesi, devletin de içerideki askeri ve diğer kolluk güçlerini çekmesi ve normal uygulamalara dönmesi gerekiyor. Acilen bir çatışmasızlık ortamına ihtiyacımız var. Bir sükunet dönemine ihtiyaç var ve daha sonra adımlar süreci başlamalıdır.

Güncelleme Tarihi: 09 Nisan 2016, 18:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER