Akçay ailesinin son 4 yıldır yaşadıkları her günde devletin zulmünün izleri var. Önce çocukları Abdullah'ı 14'ünde cezaevine gönderdiler. Ardından lösemi hastası olan çocuklarını bu kez devletin elinden alabilmek için çalmadık kapı bırakmadılar. Ancak olmadı, çocuklarının cansız bedeni ellerine verildi. Zamanın eksiltmediği evlat acısı ile yaşama tutunmaya çalışırken bu kez devreye devletin ekonomik zulmü girdi. Akçay ailesine, yaklaşık 10 bin lira vergi borcu çıkartıldı.
14'ÜNDE TUTUKLANDI, 18'İNDE HAYATA VEDA ETTİ
Abdullah Akçay, tutuklandığında 14 yaşındaydı. Jet hızında bir yargılama ile 200 yıla yakın hapis cezasına mahkum edildi. Neler olduğunu anlamaya başladığında lösemi hastalığına yakalandı.
2009 yılının Ağustos ayından itibaren yaşam mücadelesi vermeye başladı. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin havasız mahkum koğuşunda aylarca tutuldu.
Akçay'ın tedavisinin cezaevi koşullarında gerçekleştirilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, Adlî Tıp Kurumu'na 4 Mart 2010 tarihinde başvuru yapıldı. Rapor 21 Mayıs'ta hazırlandı ancak postaya ancak 15 Haziran'da verildi.
ATK RAPORU KAYBEDİLDİ
16 Haziran 2010 günü Kartal Cumhuriyet Savcılığı'na ulaşan rapor 1 Temmuz 2010 tarihine kadar savcılıkta bulunamadı. İHD'nin ısrarlı çabaları sonucunda savcılık kalemindeki yığılı dosyalar arasında çıkartıldı. Uzun uğraşlar sonunda bulunan raporda, Akçay'ın cezaevinde kalabileceği belirtiliyordu.
İHD'liler bu kez, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin "Akçay'ın tedaviye yanıt vermediği, hayati tehlike altında bulunduğu" şeklindeki raporun peşine düştü. Ancak söz konusu rapor ve dilekçe de ATK'da bulunamadı.
Yine ısrarlı çabalar sonucu dilekçe ve rapor bulundu. Bunun bir an önce işleme konulması talebi ise, ilgili dosyanın Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği ve dosya olmadan işlem yapılamayacağı şeklinde yanıtlandı. Daha sonra dosyanın Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Adalet Bakanlığı'na gönderildiği ortaya çıktı.
GÖZ GÖRE GÖRE ÖLDÜ
ATK, 15 Temmuz tarihli raporunda ise Abdullah'ın tahliye edilmesi gerektiği yönünde rapor verdi. Ancak Abdullah Akçay, tahliye edilmedi. Yargıtay'da bulunan dosyalarında da tahliye kararının verilmesi gerekiyordu.
Abdullah, Yargıtay'dan gelecek kararı beklerken 2010 yılının 21 Temmuz günü hayata veda etti. Adeta herkesin gözü önünde yavaş yavaş öldü.
ANNE AKÇAY: ÇOCUĞUMU HİÇ UNUTMUYORUM
21 Temmuz'da Abdullah'ın ölümünün üzerinden 4 yıl geçmiş olacak. Ancak ailenin acısı ilk günkü gibi taze.
Anne Beyrete Akçay "Çocuğumu hiç unutmuyorum. Asla unutmam" diyor. Abdullah'ın yaşındaki çocukları hatırlatan Anne Akçay, "Hala içim yanıyor" diye acısını anlatmaya çalışıyor.
Anne Beyrete çok ağrı sağlık sorunları da yaşıyor. Son 4 yıl içerisinde 3 kez ameliyat olmuş. En son ameliyatı 1,5 ay önce gerçekleşmiş.
"Bu acı hiç geçmedi, geçmedi" diyor ve hastane günlerini anlatıyor: "Bize çok haksızlık yaptılar, hastane ve cezaevi köşelerinde. Abdullah hayattaydı, bir çorba bile vermiyorlardı, gidip verelim ona."
Anne Akçay, cezaevindeki diğer hasta tutukluların durumuna dikkat çekiyor, "Bizim yaşadığımız acıyı, başka aileler yaşamasın. Çok zor bir durum. Hasta tutukluların bir an evvel serbest bırakılmasını istiyorum" diyor.
Baba Ahmet Akçay, oğluna verilen yaklaşık 200 yıllık hapis cezasını dikkat çekerek, "Hala bilmiyoruz. Oğlumuz bu kadar büyük hapis cezasını alacak ne yapmıştı?" diye soruyor.
Oğlunun cezaevine girdikten sonra hastalandığının altını çizen baba Akçay, hastanede tedavisinin sağlanabilmesi için çok uğraşmak zorunda kaldıklarını anlatıyor: "Bir çok hastaneye gittik, hep 'Yer yok' dediler. En son Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde bodrumdaki mahkum koğuşuna koydular. Oradaki koşulları da insanlık dışıydı. Hastane kaldığı bir sene içinde tüm yetkililere dilekçe yazdık, görüşmeler yaptık. Tedavisinin yapılması için serbest bırakılmasını istedik. Ancak olmadı, bize cenazesini verdi oğlumuzun."
10 BİN LİRA VERGİ BORCU ÇIKARTILDI
4 yıldır evlat acısıyla yaşamaya çalışan Akçay ailesine, bir darbe de vergi dairesinden geldi. Yeditepe Vergi Dairesi, aileye faizi ile birlikte yaklaşık 10 bin liralık vergi borcu çıkardı.
Ailenin bu borcu ödeyecek ekonomik gücü yok. Baba Ahmet Akçay, "Kesinlikle ödeyemeyiz" diyor.
Aile, cezanın kaldırılması için Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açtı. / anf
Güncelleme Tarihi: 17 Temmuz 2014, 13:43