Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, Amed'in uzun bir süreden beri DEDAŞ zulmünün altında olduğunu söyleyerek, kentte her geçen gün DEDAŞ'a yönelik tepkilerin büyüdüğünü ve bu tepkilerin isyan noktasında olduğunu belirtti. Anlı, "Bu isyan uzaydan görünür hale geldi. Her gün düzenli kesintiler yapılıyor. Kentin elektriğini vermeme, karanlıkta bırakma, esnafın iş yapamaz hale gelmesi, öğrencinin okula gidemez hale gelmesi, insanlarımızın rutin yaşantısını sürdüremez hale gelmesinin tanığıyız" dedi.
DİSKİ'NİN TEK KURUŞ BORCU YOK
DEDAŞ'ın DİSKİ Genel Müdürlüğü'ne ait İçme Suyu Arıtma Tesisi, Atıksu Artıma Tesisi ve Pompa İstasyonu'nun enerjisini kesmeye başladığını açıklayan Anlı, "Sözün bittiği noktadayız. DEDAŞ, kentteki 1 milyon 607 bin insanın sağlıklı içme suyunu elde etmesini ve kentten toplanan atık suyun arıtılarak Dicle Nehri'ne verilmesini engelleyecek bir girişimde bulundu. Son derecede mafyavari, çetevari kontrolden çıkmış bir uygulamayla DİSKİ abonelerinin elektriğini kesmeye başladı" dedi.
Anlı, DİSKİ Genel Müdürlüğü'nün, DEDAŞ'ın özelleştiği 1 Haziran 2013'ten bu yana karşı karşıya bulunduğu tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini söyleyerek, "Borçsuz, sıfır borcu olan bir kuruluş olmasına rağmen DEDAŞ Genel Müdürlüğü, DİSKİ'den haraç almaya çalışmıştır. Deli Dumrul gibi zorla, elindeki enerji silahını kullanarak, tehditle şantajla bizden, halkın trilyonlarca parasını kendilerine vermemizi istemişlerdir" şeklinde konuştu.
DEDAŞ KENTİMİZE SAVAŞ AÇTI
Anlı, DEDAŞ'a, hukuksuz ve meşru olmayan bu tavrına karşı yasal yolların hatırlatıldığını, konunun meşru bir biçimde çözülmeye çalışıldığını ifade ederek, bu çabalara rağmen DEDAŞ'ın kent merkezinde ve 6 ilçede, halkın içme suyunu kesme ve atık suyun arıtılarak Dicle Nehri'ne verilmesini engellemeye dönük somut adım attığını söyledi.
Anlı şöyle devam etti: "İlk günden beri sorunlarımızı diyalogla, müzakere ile konuşarak çözme arayışı içinde olduk. Yerel ve merkezi tüm birimlerle, idari ve mülki yönetimlerle ve siyasi kadrolarla sorunu çözmeye çalıştık. Ama DEDAŞ nereden aldığı belli olmayan yetkiyle ve güçle adeta kentimize karşı bir savaş ilan etmiştir. Her gün basında Diyarbakır'ın kaçak elektrik kullandığını söyleyerek kent insanını karalamayla yüz yüze bırakmak yetmiyormuş gibi, bugün insanlarımızın bir damla suya muhtaç olmasını isteyecek kadar gözü kararmıştır."
Anlı, Atıksu Arıtma Tesisi'nin elektriğinin kesilmesi nedeniyle, Dicle Nehri'nin flora ve faunasının riske atıldığını söyleyerek, "DİSKİ Genel Müdürlüğümüzün ne Pompa İstasyonu'nun, ne İçme Suyu Arıtma Tesisi'nin ne de Atıksuu Artıma Tesisi'nin tek kuruş borcu yoktur" dedi.
PROTOKOL VAR
Anlı konuşmasına devam etti: "Büyükşehirler Yasası ile belediyemize bağlanan yeni ilçe ve beldelerde, üzerinde mutabakata varılmamış, tartışmalı borçlar sanki DİSKİ Genel Müdürlüğümüz kabul etmiş gibi tahsil edilmeye çalışılmıştır. Oysaki 20 Şubat 2014 tarihinde DİSKİ Genel Müdürlüğü ve DEDAŞ'ın imzaladığı protokol çerçevesinde, bu borçların anlaşma sağlanana kadar tahsil edilmeyeceği yönünde karara varılmış, imza altına alınmıştır."
YAŞANACAK SALGINDAN DEDAŞ SORUMLUDUR
"Tüm bu gerekçeleri yan yana koyduğumuzda tek soru aklıma geliyor. DEDAŞ ne yapmak istiyor?" diye soran Anlı, "DEDAŞ Diyarbakır'a karşı neden bir savaş ilan etmiştir? O kadar öfkeliyiz ki, bu öfkeyi dile getirecek kelime bulamıyoruz. Buradan DEDAŞ yetkililerine, Yönetim Kurulu'na ve DEDAŞ şirketinin arkasındaki güçlere çok net söyleniyoruz: Bu oyunlardan vazgeçin, bu şehrin iradesiyle, onuruyla oynamayın. Hele ki, insan sağlığı ile sakın oynamayın. Çok net söylüyorum. Yarın bu şehirde yaşanabilecek bir salgın ya da görülebilecek daha ağır bir tablo, DEDAŞ yöneticilerini, şirketlerinin tüm sermayesini, tüm mal varlığını, ailelerini aşacak bir sorumlulukla karşı karşıya bırakır" dedi.
AKLIMIZA FARKLI SENARYOLAR GELİYOR
Yetkililerden bu hukuksuzluğa bir an önce dur demelerini beklediklerini ifade eden Anlı, Vali Hüseyin Aksoy'la yaptıkları görüşmede de bu taleplerini dile getirdiklerini söyledi.
Anlı şöyle konuştu: "Hafta sonu bildiğiniz gibi Sayın Başbakan geliyor. Ve aklımıza çok farklı senaryolar geliyor. Neden böylesi bir dönemde DEDAŞ hukuku, mevzuatı yasayı bir tarafa bırakıp böylesi bir çılgınlığın içerisine girmiştir. Şunu çok net söylüyoruz. Diyarbakır'da hiçbir insanımızı susuz bırakmayacağız. Diyarbakır'da hiçbir insanımızı DEDAŞ'ın bu zulmüne boyun eğdirmeyeceğiz. Yasal, hukuk ve mevzuat çerçevesinde sorunların çözülmesi için hep biz yol arıyoruz. Bugün yine bir kez daha arayan biziz. Bunun sonuna kadar da takipçisi olacağız."
SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSU
Anlı, ilgililer hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını da söyleyerek, "Bu kararı alanlar derhal gözaltına alınıp tutuklanmalıdır. İnsan sağlığını bu kadar kolay sokağa atanların sokakta dolaşmaması gerekiyor. Yargıya yürütmenin durdurulması için başvurduk. Bu hukuksuz işleme son verilmesi için gerekli başvurularımızı yaptık. Buradan bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz. 1 milyon 607 bin insan sahipsiz değildir. Bu hukuksuzluğa boyun eğmeyecektir."
Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ise, hukuksuz, yasalara ve mevzuata aykırı bir uygulamanın söz konusu olduğunu söyledi. DİSKİ Genel Müdürlüğü'nün DEDAŞ'ın özelleştiği günden ve devir tasfiyesi sürecinden bu yana güncel ödemelerinin tamamını yaptığını söyleyen Kışanak, "DEDAŞ'a bizim güncel bir kuruş borcumuz yoktur. Buna rağmen elektriğimizi kesiyorsa o zaman bu uygulamanın arkasında başka nedenler arayacağız" dedi.
DEDAŞ PROTOKOLE UYMUYOR
Kışanak konuşmasını şöyle sürdürdü: "2014 yılının Şubat ayında DEDAŞ Genel Müdürlüğü ile DİSKİ Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokolde geçmişe dair ödemelerle ilgili aboneler sayılmış onların ödemeleri bir takvime bağlanmış ve o ödemelerin tamamı yapılmıştır. Anlaşmaya varılamayan abonelerle ilgili ise, tartışmalar bitinceye kadar ödeme yapılmayacağı yönünde anlaşmaya varılmıştır. Protokolünün altında bizzat DEDAŞ Genel Müdürü'nün imzası vardır. Buna rağmen DİSKİ abonelerinin elektriğini kesmiştir. Örneğin Atık Su Arıtma Tesisi'nin ne özelleştirme öncesi ne de özelleştirme sonrası bir kuruş borcu yokken tesisin elektriğini kesmiştir. DEDAŞ'ın yaptığı bu kesinti kentte yaşayan insanların sağlığına kast etmektir. Bir borç varsa bile ki yoktur, çok net söylüyoruz, eğer borcu varsa bile hiçbir alacak, halkın sağlığından daha önemli değildir."
NEDEN MAHKEMEYE GİTMEDİ
DEDAŞ'ın mahkemeye yoluna gitmemesini şaşırtıcı bulduğunu belirten Kışanak, "Niye gitmiyor mahkemeye? Çünkü yasalara, hukuka, kanuna, kendisinin imzaladığı protokollere, devir tavsiye komisyonun işleyişine, her şeye aykırı olarak eşkıyalık yapmak istiyor. Bu şehir eşkıyalara pabuç bırakacak bir şehirde değildir" dedi.
SİYASET KOKAN UYGULAMA
Kışanak şöyle devam etti: "Çok açık söylüyorum. Bunun alacakla, DİSKİ'nin çalışmalarıyla hiçbir alakası yoktur. Bu konu siyaset kokuyor. Arkasında ne varsa, kim varsa, ne yapmak istiyorsa bulup ortaya çıkarmak da hükümetin görevidir. Yoksa 1,5 milyonluk bir şehri ilçeleriyle birlikte susuz bırakmaya gayret etmek, atık suyunun temizlenmeden çevreye, doğaya bırakmaya mahkum etmek kolay verilecek bir karar değildir. Çok açıktır, tamamen hukuksuz, kanunsuz, çetevari bir uygulamadır."
ŞEHRİ SUSUZ BIRAKMAYACAĞIZ
Kışanak uygulamayı kabul etmeyeceklerini söyleyerek, "Biz şehrimizi susuz bırakmayacağız. İçme Suyu Arıtma Tesisimizi de çalıştırmanın bir yolunu imkanını bulacağız. Hukukun da buna yardım etmesini istiyoruz. Derhal en hızlı şekilde yargının yürütmeyi durdurma kararını verip Atıksu Arıtma Tesisi'ni çalıştıracak enerjiye kavuşmasını temin etmeye yardımcı olması lazım. Hukuk, böylesi günlerde işe yarar. Hukuk, halkın, kentin sağlığını, kamunun yararını korumak için vardır. Yargının da bu kararı en hızlı şekilde vermesini ve kesilen elektriklerin derhal bağlanmasını, çalışmaların devam etmesini arzuluyoruz" dedi. / Firatnews
Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2015, 11:41