Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 529. buluşmalarında gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu.
Bu haftaki buluşma 17-31 Mayıs Uluslarasası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası nedeniyle Sabahattin Ali’ye adandı. Cumartesi Anneleri ellerindeki karanfilleri Sabahattin Ali’nin fotoğrafının üzerine bıraktı.
Bu haftaki buluşmaya Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) İstanbul milletvekili adayı Pervin Buldan da katıldı.
Eylemde ilk sözü 21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra katledilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak aldı. Ocak, “Biz de 20 seneden beri Kolombiya’dan Filipinlere, Almanya’dan Fas’a, Edirne’den Kars’a, devletin bu vahşetini topluma anlatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
‘Bunlar iki yüzlüdür, yalancıdır’
Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin ise, 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren’in 10 Mayıs’ta öldüğünü hatırlatarak, “Eli kanlı, yüzlerce insanı katletmiş olan bu insan hiç kimse kendisine bir şey sormadan çekip gitti. 12 Eylül’ü yargılayacağız dediler, savcı karşısına getirip soru soramadılar bu cellatlara. AKP törene katılmayacağını açıkladı ama halen onun yasalarıyla bu ülkeyi yönetiyor. Bunlar iki yüzlüdür, yalancıdır” dedi.
24 Aralık 1994’te kaybedilen İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, gözaltında kayıpların Türkiye’nin ayıbı olduğunu söyleyerek “Ağabeyim kayıp olduğu için öldü mü, ölmedi mi? Yaşıyor mu? Yaşıyorsa nerede yaşıyor? Hiçbir şey bilmiyoruz, bu şekilde yaşıyoruz” diye konuştu.
Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri/İnsanları ile yaptığı toplantıda bir söz verdiğini hatırlatarak, Erdoğan’ın kendilerine verdiği hiçbir sözü yerine getirmediğini söyledi.
Talepler
İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Evrim Baykondu okudu. Kayıplar Haftası nedeniyle taleplerini bir kez daha dile getiren Baykondu, yıllardır dile getirdikleri insan hakları ve demokrasi talebinin karşılık bulmasını istedi.
* Hukuk devleti,
* Hakikatin tanınması,
* Türkiye’de insan hakları hukuka dayalı bir siyasal ve hukuksal rejime geçiş için adalet ve barış,
* Cezasızlık ve adaletsizlik üreten sistemin bütününde yasal, idari ve adli değişiklik,
* Soruşturma ve yargı makamlarının failleri koruyan pratiklerine son vermesi ve uluslararası hukuktan kaynaklanan görevlerini yerine getirmelerini,
* Siyasal iktidarın adil kararlara varacak hukuki teminatlara sahip yargılama sürecini garanti etmesini, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini açıklamasını,
* Gerçeğe ulaşma hakkının hayat bulması için devletin elindeki bilgilere tam erişim olanağının sağlanması, kaybedilenlerin izini eksik sürecek mekanizmaların yaratılmasını,
* Türkiye’nin acilen BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmesi’ne, BM Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlar Bakımından Kanuni Sınırlamaların Uygulanmayacağına Dair Sözleşmesi’ne, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne ve Cenevre Sözleşmeleri Ek Protokollerine taraf olmasını talep ediyorlar.
Sabahattin Ali kimdir?
25 Şubat 1907’de Edirne Vilayeti’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere ilçesinde doğdu.
Babası Cihangirli Selahattin Ali Bey piyade yüzbaşısıydı. İlköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit’in çeşitli okullarında tamamladı. Yozgat, Aydın ve Konya ortaokullarında öğretmenlik yaptı.
Konya’da bir toplantıda Atatürk’ü eleştirdiği gerekçesiyle 1932 yılında tutuklandı; bir yıl hapse mahkum oldu. Konya ve Sinop Cezaevlerinde yattıktan sonra af yasasıyla serbest kaldı. 1935 yılında Aliye Hanım ile evlendi. 1936 ve 1940 yıllarında askere alındı.
“İçimizdeki Şeytan” romanı milliyetçi çevrelerde tepkiye neden oldu. Nihal Atsız hakkında, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle açtığı davayı kazanmasına rağmen yıpranmasına da neden oldu.
Bakanlıkça öğretmenlik görevine son verilince 1945’te İstanbul’da gazetecilik yapmaya başladı. Tan Matbaası basılıp talan edildiğinde, Ali’nin yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri de nasibini alınca yazar işsiz kaldı.
İki kez hapse giren Ali, tahliye olduktan sonra zor günler geçirdi. Yurt dışına çıkmak istediğinde pasaport alamadı. Bulgaristan’a kaçmak için para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı Ali’yi Jandarma Karakolu’na teslim etti.
Sabahattin Ali, 2 Nisan 1948’de Bulgaristan sınırında öldürüldü. Ali’yi öldürdüğü iddia edilen ajan Ali Ertekin, dört yıla hüküm giydiyse de birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kaldı.
Demokrat Parti milletvekili ve Başbakan yardımcısı Samed Ağaoğlu, 1992’de yayımlanan günlüğünde, 14 Ocak 1949 tarihli sayfasında,”Dün Menderes Sabahattin Ali’nin hükümetçe öldürüldüğünü söyledi” diye yazmıştı.
Albay Talat Turhan da, bir polis yetkilisinin kendisine, “Ali, sınırdan Kırklareli’ye getirildiğinde sorguya çekildi. Konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi…” dediğini anlattı.
Güncelleme Tarihi: 16 Mayıs 2015, 22:34