Cumartesi Anneleri, faili meçhule kurban giden yada kaybedilen yakınlarının akıbetleri ve sorumluların yargılanması için çıktıkları adalet arayışlarının 467'inci haftasında yine Galatasaray Meydanı'ndaydı. Anneler, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne denk gelmesi ile bu haftaki eylemde kaybedilen kadınların akıbetini sordu. Her hafta olduğu gibi yine "Failler belli kayıplar nerede?" pankartı ile ellerinde taşıdıkları kırmızı karanfillerle bir araya gelen anneler, tüm dünyada devlet tarafından kaybedilen kadınlar ve gözaltında kaybedilen Rosa Luxemburg için adalet istedi. 

Eylemde ilk sözü 1994 yılında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız aldı. Yıldız tüm kadınların kadınlar gününü kutlayarak başladığı konuşmasında, "Bugün kadınlar günü ama bizim her günümüz kayıplarımızı aramakla geçiyor. Hangi ananın kadınlar gününü kutlayacaksınız? Çocuklarını kaybettiğiniz anaların mı? Çocuklarını katlettiğiniz anaların mı?" diye sordu. 1980 yılında kaybedilen Ahmet Kaya'nın kızı Emine Kaya ise tüm kadınların gününü kutlayarak adalet istedi. 1994 yılında kaybedilen Nihat Aydoğan'ın eşi Halime Aydoğan da "İçimiz yanıyor hep yaralıyız. Kadınların gününü kutluyorlar ama demiyorlar ki bu kadınlar neden bu yağmurda oturuyor?" dedi. Yine 1980 yılında kaybedilen Hayrettin Eren'in kız kardeşi İkbal Eren de "Kapitalistler bu günü tüketim günü haline getirdiler. Ancak bir kere de bu meydana baksınlar bu analar, kadınlar ne istiyor diye" diye konuştu. Hükümetin kadın bedeni üzerinden poltikalar yaptığını dile getiren Eren, "Kabataş'ta Gezi direnişi sırasında bir senaryo oluşturuldu. Kadın bedeni üzerinden günlerce politika geliştirildi. O kadının ruhsal bunalım yaşadığını söylediler. Benim annem 18 yıldır ruhsal çöküntüde. Kayıplarını arayan bütün anneler ruhsal çöküntüde" dedi. 

Haftanın basın açıklamasını ise Evrim Savaş okudu. Savaş, 15 Ocak 1919 gecesi gözaltına alınan Rosa Luxemburg'un, devletin hedefinde olduğunu belirterek, "Milliyetçi Fireikorps birliklerinin karargahı olarak kullanılan Eden Oteli'ne gönderilerek işkence edildi. Tutukevine gönderileceği söylenerek bindirildiği arabada kurşunlanarak katledildi" dedi. Bedeni katledildikten 4 ay sonra bulunan Luxemburg'un mezarının da daha sonra iktidara gelen Naziler tarafından tahrip edildiğini anımsatan Savaş, "O nedenle hala kemiklerinin nerede olduğu bilinmiyor. Rosa'dan yıllar sonra bu topraklarda da kadınlar devletin güvenlik güçlerince veya devletin desteği ile hareket eden paramiliter güçler tarafından gözaltına alınarak katledildiler" diye konuştu. 

'Kayıp kadınların akıbetini açıklamanın devletin görevi olduğunu vurgulayan Savaş, topluma şu sözlerle seslendi: "Devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınmış, işkence edilmiş ve kaybedilmiş kadınlar gerçeği karşısında susmayın. Susarak kolektif suça ortak olmayın. 8 Mart vesilesi ile bir kez daha ilan ediyoruz. Devletin gözaltına alarak kaybettiği kadınları aramaktan vazgeçmeyeceğiz."

Açıklamanın ardından eylem bir sonraki hafta buluşmak üzere sona erdi. / anf