Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 537. buluşmalarında 1991 yılında Şırnak’ın Uludere ilçesinde 1995 yılında kaybedilen Ahmet Yaman’ın akıbetini sordu.
Bu haftaki eyleme Roboski Katliamı’nda yakınlarını kaybeden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Ferhat Encü ve Ali Kenanoğlu ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
‘Devlet bu katliamlarla yüzleşsin’
Eylemde konuşan HDP Milletvekili Ferhat Encü, devletin failleri bulma yerine acılarına acı kattığını söyledi.
Kaybedilenlerin devletin bilgisi dahilinde kaybedildiğini söyleyen Encü, yıldönümü dolayısıyla Vedat Aydın’ı andı.
İnsan hakları mücadelesini sürdürmeye devam edeceklerinin söyleyen Encü, “Failler bellidir. Hesap vermeden birer birer gidiyorlar. Biz istiyoruzki devlet bu katliamlarla yüzleşsin. Hiçbir zaman Roboski gibi katliamlar yaşanmasın” dedi.
‘Failler ceza alana kadar yüzlerine haykıracağız’
Ardından konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 1993 yılında askeri operasyonla gözaltına alınan ve kaybedilen 11 kişi ile ilgili açılan davaya değinerek, davanın Diyarbakır’dan Ankara’ya taşınmasına ve sürekli ertelenmesine tepki gösterdi.
Tanrıkulu, “Failler ceza alana kadar bu meydandan onların yüzlerine haykıracağız” dedi.
‘Sesimiz gür çıkıyorsa onurumuzdandır’
Daha sonra 12 Eylül döneminde kaybedilen Deniz Kırbay’ın ağabeyi Mikail Kırbay 35 yıldır hak mücadelesinden vazgeçmediklerini ifade ederek, “Bizi adalet arayışında susatan 12 Eylül Darbesi’dir. Darbeci zihniyet 35 yıl önce vicdanen öldü. Burada sesimiz gür çıkıyorsa, cesaretimiz ve onurumuzdandır” diye konuştu.
’12 Eylülcülerden hesap soracağız’
Yine 12 Eylül döneminde kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren de “12 Eylül davasında müebbet talebi onaylanmadı, darbecilerin ölmesi beklendi. Halka hesap vermeden ölen darbeciler, yaptıklarından aklanmamıştır. Evren ve Şahinkaya yerin yedi kat altına girse de 12 Eylülcülerden hesap soracağız” dedi.
‘Mahkeme kararıyla aklanıyor’
Bu haftaki basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’u adına Ümit Tekay Dişli okudu.
Türkiye’de, hakikatin açığa çıkarılması ve faillerin yargılanmasında siyasal, yargısal ve bürokratik dirençle karşılaştıklarını belirterek, “Yargıya bin bir zorlukla taşınan az sayıda kayıp davasında kaybedenler bu sefer de mahkeme kararıyla aklanıyor” dedi. Barış için adalete ihtiyaçları olduğunu yineleyen Dişli, vatandaşın adalet talebinin merkeze alınması gerektiğini söyledi.
Ahmet Yaman’a ne oldu?
Dişli ardından Şırnak Uludere Yeşilyuva köyü muhtarı olan Ahmet Yaman’ın nasıl kaybedildiğini aktardı:
“30 yayındaki Ahmet Yaman Şırnak Uludere Yeşilyuva köyü muhtarıydı. 1995 Temmuz başlarında Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından telefonla arandı. Acilen komutanlığa gelinmesi istendi. Ahmet Yaman dönmeyince eşi ve annesi Uludere Jandarma Karakolu’na gitti. Tüm hakaret ve baskıya rağmen karakolun önünde beklediler.
“Akşama doğru karakol bahçesine askeri bir helikopter indi. Bir süre sonra yanlarına gelen asker Ahmet’in Şırnak Tugay Komutanlığı’na götürüldüğü bilgisini verdi.
“11 Temmuz 1995 tarihinde Duri Yaman Uludere Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak oğlunun bulunmasını talep etti. Savcı dinlediği tanıkların ifadelerinden hareketle olay yerinin Şırnak olduğuna karar vererek, dosyayı Şırnak Savcılığı’na gönderdi.
“Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na Uludere Jandarma Karakolu yetkilileri Ahmet Yaman’ın karakola çağrılmadığı ve gözaltına alınmadığı, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı da Ahmet Yaman’ın kendileri tarafından gözaltına alınmadığı bilgisini verdi.
“18 Mart 1996 tarihinde önemli ipuçları göz önünde bulundurulmadan, görgü tanıkları dinlenmeden yalnızca askeri yetkililerin “Göz altına alınmadı” cevabından hareketle delil yetersizliğinde takipsizlik kararı verilerek dosya kapatıldı.
“Aile karara itiraz ederek 2009 yılında Şırnak Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak soruşturma açmasına rağmen, anne Duri Yaman’ın hiçbir sonuç almadan yaşamını yitirdi.
Sorumlular
“Ahmet Yaman’ın kaybedilmesinde, Uludere İlçe Jandarma Komutanlığı ve Şırnak İl Jandarma Komutanlığı ile dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakanı Tansu Çiller sorumlu.”
Güncelleme Tarihi: 12 Temmuz 2015, 12:23