Değişik halklardan oluşan 4 kişilik heyet 29 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında Rojava’nın Cizîre kantonuna bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Devrimci Parti ve Örgütler Koordinasyonu (ICOR) heyetinde yer alan İbrahim Okçuoğlu, gözlemlerini paylaştı.
Okçuoğlu, 2 yıl gibi kısa bir sürede toplumun her alanda örgütlendiğine dikkat çekerek, “İnşa ediyoruz, öğreniyoruz, farklı örneklerden yararlanıp koşullarımıza uyarlıyoruz, denildi hep. Ekonomi konusunda adımlar çok yeni. Kendi öz güçleriyle ayakta kalmanın koşullarını oluşturuyorlar. Toplum her anlamda örgütlenmiş. Yaşlılar, kadınlar evde oturmuyor artık, herkes bir kurumda çalışmalara katılıyor. Herkes devrimin bir parçası haline gelmiş. Gönüllülük esası üzerinden faaliyetler yürütülüyor. Qamişlo nüfusu 2-3 katına çıkmış, iç göçten kaynaklı. Asayişin gıda ihtiyacı halk tarafından karşılanıyor” dedi.
UMUTSUZLUK DİYE BİR ŞEY YOK
Rojava’da bulundukları tüm zaman boyunca umutsuz hiçbir insana rastlamadığını belirten Okçuoğlu, tüm heyetin bu durumdan çok etkilendiğini ifade etti. Okçuoğlu şöyle devam etti: “Müthiş bir umut var. ‘Kazanacağız, başaracağız’ diyorlar. Müthiş bir özgüven var. Evet yaşanan ambargonun kendilerini zorladığını, zor durumda bıraktığını söylüyorlar ama bu onları umutsuz kılmıyor. Ne olacak bilmiyoruz havası yok kimsede. Dünyanın bizi doğru tanımasını istiyoruz diyorlar.”
ÖCALAN’IN FELSEFESİ YAŞAM BULMUŞ
Tüm görüşmelerde özellikle dikkat çekilen konulardan birisinin Öcalan’ın felsefesinin yaşam bulduğu olduğuna dikkat çeken Okçuoğlu başta kadınlar olmak üzere tüm kurumların bu yönlü yaklaştığını ifade etti.
“Hepsini bu gelişmeleri Öcalan’ın felsefesine bağlıyorlar. Güçlerini ve enerjilerini bu felsefeden aldıklarını sürekli belirtiyorlar. Aynı zamanda bu devrimin bir kadın devrimi olduğunu da sürekli ifade ettiler. Kadınlar yaşamın öncüsü, savaşçısı. Yaşamın her alanında örgütlenmiş, bilinçli bir şekilde devrimi sahiplenmiş. Devrim birden bire patlak veren bir şey değil, Yılların çalışması, hazırlığı, örgütlenmesi var.”
TÜM HALKLARIN TEMSİLİYETİ VAR
Rojava’da yaşayan tüm halkların temsil edildiğini ifade eden Okçuoğlu, kim ne kadar çalışırsa o kadar temsil edildiğini ve bunun önünde hiçbir engel olmadığını dile getirdi.
“Yasama meclisi ile konuştuğumuzda başkanın yardımcısı da oradaydı. Kendisi Arap’tı. Onunla da sohbet ettik. Kendisi bize net olarak şunu ifade etti; bu devrimin tüm halkların yararına olmadığını bilsem burada olmazdım! Temsil ediliyorlar. PYD dışında TEV-DEM’in içerisinde 5 parti daha var. Etnik gruplar da var. Kim ne kadar çalışırsa, emek verirse o kadar temsil ediliyor. Temsil edilmenin, çalışmalara katılmanın önünde hiçbir engel yok.
Üç tane resmi lisan var. Kürtçe, Arapça, Süryanice. Asayişin içinde de diğer etnik gruplar da var. Kim ne derse desin şunu net olarak gördük; Rojava devrimi birbirine düşman edilen halkları birleştirmiş. Buradan çıkartılması gereken sonuç şudur, eğer yönetim, toplumu idare etme meselesi halkın iradesine bırakılırsa barış içinde çok iyi yürüyor. Sorunlar halledilebiliyor. Tartışarak sorunlarına çözüm buluyorlar. Mahalle meclislerinde, komünlerde tüm sorunlar tartışılarak bir çözüme kavuşturuluyor.”
TOPLUMSAL MÜLKİYET GELİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Rojava’da ‘toplumsal mülkiyet’in geliştirilmeye çalışıldığını da kaydeden Okçuoğlu,“kimse sahipsiz kalmıyor, kimse dışarda kalmıyor. Sınıflar arası bir farklılık hissetmedik. Demokratik konfederalizm çerçevesinde toplumsal mülkiyeti geliştirme planları var” diye konuştu.
18 YAŞIN ALTINDAKİLER SAVAŞA GÖNDERİLMİYOR
Daha önce uluslar arası insan hakları izleme örgütü tarafından gündeme getirilen 18 yaş altı gençlerin askere alındığı konusuyla ilgili Okçuoğlu şunları belirtti:
‘‘18 yaşın altında savunma güçleri vardı. Kendim onlardan birkaçı ile görüştüm. Bunu net olarak gördük, 18 yaşın altındakiler sadece eğitim amaçlı ordalar. Kesinlikle savaş cephesine gönderilmiyorlar. Zaten bu yönlü tüm uluslararası antlaşmalara uyuyorlar ve 18 yaşın altındakileri askere almıyorlar. Yargı sistemi halen gelişme düzeyinde. Birileri alakasız konular üzerinden Rojava devrimini mahkum etmeye çalışıyor, bu çok ahlaki ve dürüst değil. Zaten kendilerinde de ‘biz hata yapmayız anlayışı’ yok. Tüm kurumlarda bu yönlü yoğun bir çaba gördük. “
SAĞLIK VE EĞİTİM ALANINDA CİDDİ İHTİYAÇLAR VAR
Hastane, sağlık, ilaç, tıbbi aletler konusunda sıkıntı olduğunu söyleyen Okçoğlu, Kalemden deftere kadar farklı ihtiyaçlar var. Hastaneleri gezdik, yaralılar var, hekim sayısı yetersiz. Büyük yetersizliklerle ellerinden gelen tedaviyi yapıyorlar. Ambulans sıkıntısı var” diye konuştu.
ROJAVA DEVRİMİ BİR IŞIKTIR
Genel olarak ziyaret boyunca çok olumlu izlenimler yaşadıklarını ifade eden Okçuoğlu Rojava’nın tüm devrimciler açısından bir ışık olduğunu belirtti:
“Bir devrimin nasıl yapıldığını gördük. Heyetten bazılarında belki devrim mi değil mi diye soru işaretleri vardı. Ama ayrıldığımızda bu devrimi net olarak gördük. Çok olumlu duygularla ayrıldık. Esas dayanışmanın orda kalıp çalışmak olduğunu fark ettik. Orası yenilmeyecek. Başarıya ulaşacak. Dünyaya örnek olabilecek bir durum. Rojava Kürtler ve Ortadoğu açısından bir ışıktır. Hem rejime karşı, hem çetelere karşı mücadele, üçüncü yoldur. Çok öğreticidir. Mücadele etmek isteyen orayı görmeli ve bir ışık olarak görmeli. Bu devrim tüm Ortadoğu’ya yayılmalı. Emperyalizme büyük bir darbedir bu.”
SERÊKANİYÊ DUVARLARI SAVAŞIN ŞAHİDİ
Ziyaret boyunca en çok etkilendikleri hususu sorduğumuzda da, özellikle kadınların mücadelesinin ve Serekaniyê kentinde verilen mücadelenin unutulmaz olduğunu ifade ediyor Okçuoğlu: Serekaniyê unutulmaz. Delik deşik edilmiş bir kent. Serekaniyê Kürtlerin stalingradıdır. Sokak sokak, ev ev, oda oda savaştılarsa, bunun şahidi duvarlardır. Balyozlardır. Doğrudan sokaktan ilerleme şansın olmadığı için duvarları delerek ilerlemek zorunda kalınmış. Büyük bir savaş yaşanmış orda. Umarım Kürtler orayı öyle bırakır, tarihe mal olsun diye. Yıllar sonra bile insanlar burada nasıl savaşıldığını görsün diye korunmalıdır öyle. Bu rejimin nasıl yıkıldığını, bu çetelere karşı nasıl savaşıldığını görsün diye.” / anf
Güncelleme Tarihi: 20 Temmuz 2014, 23:50