KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, Al Monitor’un çözüm süreci ve Kobane’deki gelişmelerle ilgili sorularını yanıtladı.
Bayık, Kobane’deki durumun çözüm sürecini nasıl etkileyeceği yönündeki soruyu cevaplarken, DAİŞ çetelerinin Kobane’ye yönelik saldırılarının iki meselenin netleşmesini sağladığını belirterek şöyle dedi:
“1. Türkiye’nin DAİŞ’le ilişkileri sürüp sürmediği. 2. Kuzeydeki çözüm sürecinin sürüp sürmeyeceği. Ortaya çıkan Türkiye’nin DAİŞ’le ilişkilerini sürdüreceği ve Kuzeydeki Kürt sorununu çözmeyeceği. Çünkü DAİŞ’in saldırılarına destek olan, Kobane’yi bu tarzda boşalttıran ve tampon bölgenin kurulması peşinde koşan Türkiye'nin DAİŞ’le ile ilişkilerini kesmesi mümkün değil. Çünkü DAİŞ Türkiye ile ilişkilerini belgeleyen bütün kirli çamaşırlarını açığa çıkaracak.”
TÜRKİYE’NİN DAİŞ’E DESTEĞİ
Türkiye’nin DAİŞ’e desteğine ilişkin trenle DAİŞ çetelerine taşınan silahları örnek veren Bayık, “DAİŞ Kobane’ye saldırmadan iki gün önce Türk yetkilileri Kobane’den sorumlu YPG yetkilisini uyarıyor. Diyor ki Şah Sultan türbesine herhangi bir saldırınız olursa sizi vururuz. Yani ortada bir şey yokken bunu söylüyor. İkincisi Kobani saldırısı başladıktan iki gün sonra Türkiye’ye ait bir tren Tel Abyad sınır kapısına gelmeden bir Arap köyü önünde duruyor, orada cephane ve silah boşaltıyor, tren hattı üzerinde DAİŞ’e veriyor. Bunu bizzat görenler var. DAİŞ’in tankları Kobane’ye dayanmış durumda ve bu süreçte rehineler meselesi güya çözülüyor. Bunlar birbirlerine bağlantılıdır hep. Türkiye Mürşitpınar kapısını açıyor, DAİŞ Katyuşa roketleriyle hem köyleri vuruyor hem şehir merkezini halkta panik yaratmak için. Musul’daki ele geçirdikleri Amerikan tanklarını kullanıyorlar. Türkiye kapıyı saldırının üçüncü gününde açıyor insanlar boşalsın Türkiye’ye diye. Zaten DAİŞ de bunu amaçlıyor. Bu aslında işbirliği yaptıklarını gösteriyor. Çünkü Türkiye öteden beri tampon bölge oluşturmak istiyor. Amacı Rojava’daki Kürtlerin statüsünü önlemek. DAİŞ Kobane’yi boşaltarak, büyük kitle göçü yaratarak, Türkiye’nin güvenliği söz konusudur diyerek uluslararası güçlerin desteğini alarak bu tampon bölge meselesini pratiğe dökmek istiyor” dedi.
PYD’Yİ PKK’DEN UZAKLAŞTIRMA GİRİŞİMİ
Ortak çalıştıkları belirttiği Türkiye ve KDP’nin kendilerince PYD’yi PKK’den uzaklaştırmaya çalıştıklarına dikkat çeken Cemil Bayık, “Rojava’ya tek sahiplik yapan PKK’dir” dedi. Bayık, “Türkiye KDP ile ortak çalışıyor. Türkiye hep KDP’yi destekledi PYD’ye karşı. Şimdi akıllarınca PYD ile PKK’nin arasını açmak PYD’yi PKK’den uzaklaştırmak, kendilerine yakın gruplara eklemlemek, kendi Suriye politikalarına çekmek istiyorlar. Oysa PKK’nin içinde binlerce Suriyeli Kürt var. Savaş boyunca 1500 Suriyeli Kürt Kuzeyde şehit düştü. PKK’de yer alan birçok Suriyeli komutan Rojava’ya geçti YPG güçlerini eğitmek ve DAİŞ’e karşı savaşta destek olmak için. Bu işler Türkiye’nin düşündüğü gibi parayla silahla olmuyor. İddia edildiği gibi YPG ve PKK arasında da gerginlik yok. Güney’de Kerkük’te, Şengal’de, Rabiya’da birlikte hareket ediyorlar. Rojava’ya tek sahiplik yapan PKK. Oradaki halk bizi kendisinden görüyor” diye belirtti.
‘AKP’NİN KÜRT SORUNUNU ÇÖZEMEYECEĞİNİ BAŞKA ÇEVRELER DE ANLADI’
Çözüm sürecine ilişkin AKP’nin Kürt sorununu çözemeyeceğinin başka çevre ve çeşitli güçler tarafından da artık anlaşıldığını belirten Bayık, “Önderliğimiz üzerinde çok yoğun baskılar ve kendisine yönelik geliştirilen çok çirkin psikolojik savaş var. Önderliğimizi toplumun gözünden düşürmek için geliştirilen propagandalar var. Açıkça söylüyorum, Türkiye derhal bu psikolojik savaş yöntemlerinden, önderliğimize dayatmalardan vazgeçmeli” dedi.
ÖCALAN’A YÖNELİK BASKILAR
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu koşullarda en ufak bir değişikliğin olmadığını kaydeden Bayık, Hatta son zamanlarda hasta kız kardeşi ziyaretine gidiyor, yeğeniyle birlikte öyle bir odaya konuyor ki nefes alınamıyor. Yeğeni itiraz ediyor, diyor ki 'buranın havalandırma sorunu var' önderin de nefes alma sorunu var. Verilen cevap ‘Burada görüşülecek, o kadar’. Üstelik görüşme saati bitmeden görüşme zorla sonlandırılıyor. Yani yeni hükümet önderimizi baskılayarak geri adım atmaya zorluyor. Özellikle müzakere konularında. Ama geri adım atmayacağını bildikleri için bunu savaş zemini yapmak istiyorlar” diye konuştu.
Savaşı kendilerinin değil Türkiye’nin istediğini söyleyen Bayık şunları belirtti: “İstemeseydiler sorunu çözme yönünde çaba gösterirlerdi. Önderliğin koşullarını düzeltirlerdi, müzakerelerde üçüncü tarafın gözlemci heyet olarak yer almasını sağlarlardı, müzakere heyetlerin eşit şartlarda oluşmasını sağlarlardı. Sadece parlamentoya “terörü sonlandırma” yasası getirdiler. Onu da istemeye istemeye. Biz söyleme değil pratiğe bakarız. Hala müzakereye geçilmedi iş diyalog düzeyinde tutulmak isteniyor, buna da müzakere deniyor, halk aldatılmak isteniyor. Biz yıllardır diyalog yapıyoruz. Yıllarca Oslo’ya gidip geldik.”
‘EYLÜL SONUNA KADAR ZAMAN TANIMIŞTIK’
Çözüm süreci ile ilgili Türkiye'ye süre verdiklerini belirten Cemil Bayık, Eylül sonuna kadar adım atılmaması durumunda savaşın yeniden başlayacağı uyarısında bulunduklarını kaydetti:
“Biz KCK yürütme konseyi olarak bu işin merkezindeyiz. Biz diyorsak çözüm yönünde hiç bir adım yok, yoktur çünkü bunu bizden fazla belirleyebilecek olan yoktur. Biz 40 yıldır mücadele ediyoruz, çok ağır bedeller ödedik. Binlerce savaşçımız ve kadromuz şehit düştü. Binlerce köy yakıldı yıkıldı. Binlerce insanımız faili meçhul cinayetlere kurban gitti. Bakıyoruz şimdi köy korucularının sayısı artırılıyor. Kalekollar yapılıyor. Askeri yollar yapılıyor. Biz ilan ettiğimiz ateşkese uyduk ama onlar uymadılar. Ve savaşı durdurmamızdan yararlanarak Rojava’da halkımıza karşı savaş başlattılar. Biz onlara süre verdik. Dedik ki Eylül sonuna kadar adım atmazlarsa savaş yeniden başlar.”
‘ATEŞKESİ BOZMA YETKİSİ BİZDE”
Bir soru üzerine savaşı başlatabileceklerini, zira ateşkesi bozma yetkisinin yönetimlerinde olduğunu belirterek, “Ama barışa, sürecin devamına Önder Apo karar verir. Onun rolü farklı bizimki farklı. Birbirini tamamlayan roller” dedi.
Cemil Bayık, “Ateşkesin sürmesi için somut olarak Türkiye’den talepleriniz nedir?” şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi:
“Önderliğimizin şartlarının değişmesi gerekiyor. Bu koşullarda müzakere olmaz, süreç daha fazla ilerleyemez. 2. Üçüncü bir tarafın gözlemci olarak kabul edilmesi gerekiyor. Sivil toplumdan olabilir, parlamentodan olabilir bir uluslararası güç veya kurum da olabilir. 3. Rojava’da DAİŞ’e verilen destek derhal kesilmelidir. Rojava barış sürecinin bir ayağı. Net.”
Hiçkimsenin meşru bir hareket olan PKK’yi savaş başlatma ile suçlayamayacağını söyleyen Bayık, “Biz bugüne kadar tek taraflı olarak 93’ten beri 9 kez ateşkes ilan etmişiz. 2013 Newroz’unda hiç bir pazarlık yapmadan elimizdeki tüm esirleri bıraktık. Savaşı durdurduk, gerillayı geri çektik. Kimsenin toprağına göz dikmiyoruz. Bağımsızlık talep etmiyoruz. Biz sadece kendi kimliğimizle, kültürümüzle, değerlerimizle özgürce demokratik koşullarda yaşamak istiyoruz” dedi.
‘PKK’Yİ HESABA KATMADAN HİÇBİR GÜÇ ORTADOĞU’DA İSTEDİĞİ STRATEJİLERİ UYGULAYAMAZ’
Rojava’da savaşırken Türkiye’de yeniden ikinci bir cephe açmanın riskli olup olmadığı yönündeki bir soruya ise Bayık, “Biz kırk yıldır savaşıyoruz. Gerekirse de yıllarca savaşırız. Savaş dayatıldığı için savaşıyoruz. Kırk yıldan sonra herhalde teslim olacak halimiz yok. PKK’yi hesaba katmadan hiçbir güç Orta Doğu’da istediği stratejileri uygulayamaz” diye yanıt verdi.
‘GEÇEN AY 1200 KİŞİ KATILDI’
Cemil Bayık, gençlerin Türk devletinin açılan Kürtçe okullara saldırmasına tepki olarak Türk okullarını yakmasını ile PKK’ye katılımları da değerlendirdi. Türk okulların yakılmasını ‘yanlış’ bulduğunu belirten Cemil Bayık, “Ama insanlarımız orada kendi imkanlarıyla okul yaptılar ve Kürtçe eğitim yapmak istiyorlar peki devlet bunu niye yasaklıyor? Gençlerde büyük bir öfke var. Biz bile bunları kontrol etmekte zorlanıyoruz. Okul yakmayın dediğimizde 'neden okullarımız kapanıyor' diyorlar. Büyük bir kopuş yaşanıyor. Son aydaki katılım düzeyi 93’teki katılım düzeyini aştı. 93’te ayda 1000’e yakın kişi katılırdı. Geçen ay 1200 kişi katıldı” dedi.
Türk hükümetinin süreçle ilgili hep olumlu konuştuğu, hükümete yakın basının da bu iyimser havayı pompaladığını belirten Bayık, bunun bir oyalama, aldatma olduğunu söyledi:
“Hükümet hep bu güne kadar olumlu konuştu. Onlara yakın basın da bu iyimser havayı pompalıyor. Bu bir oyalama bir aldatma. Sanki Reber Apo’da iyimsermiş gibi yansıtılıyor. Oysa önderliğimiz görüşmelerde sürekli AKP’yi eleştiriyor. Sürecin içini boşaltmak istiyorlar ve istedikleri şekilde yürütmek istiyorlar. Amaçları neydi? Yerel seçimleri kazanmak, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak ve şimdi de 2015 seçimlerini kazanmak. Seçimlere kadar savaşı başlatmak istemezler doğru. Ateşkes konumu sürsün istiyorlar ama bir takım basit şeyler dışında, hiçbir şey vermeden. 2015 seçimlerinden sonra tutumları değişebilir.” / Firatnews
Güncelleme Tarihi: 27 Eylül 2014, 22:00