16 Ağustos itibariyle kente gelenlerin sayısı bin 47.
134 aile, DBP'li belediyeler tarafından Sümerpark, Kayapınar Belediyesi Spor Kompleksi, Bağlar Belediyesi Kapalı Spor Salonu ve Ticaret Odası'na yerleştirildi.
Amed’de gelenlerin büyük bir kısmı, Şengal ile Duhok arasındaki köyler ile Duhok'tan gelen Êzidîler. Hemen hemen tamamı ailelerinin bir kısmını Şengal bölgesinde bırakmış durumda. Dağa sığınan aile fertlerinden haber alamıyorlar.
11 gündür Amed’de olan ailelerin, tüm ihtiyaçları başta Büyükşehir olmak üzere ilçe belediyeler ve kent halkı tarafından karşılanıyor.
DEVLET POLİSİNİ GÖNDERDİ
Bin 47 kişinin 423'ü Sümerpark'ta kalıyor.
Alanın büyük bir bölümü, savaştan kaçan halka ayrılmış durumda. Sümerpark'taki diğer sosyal ve kültürel faaliyetler neredeyse tamamen durmuş.
Sümerpark'ta oluşturulan geçici yerleşim yerindeki gönüllülerin verdiği bilgi göre, 10 gündür devletin hiçbir idari sorumlusu gelip, halka ihtiyaçlarını sormadı. Ancak, Yabancılar Şube Müdürlüğü, kimlik bilgilerini almak için geldi. Dün ise Diyarbakır Valisi gelerek bilgi aldı.
Sümerpark'ta halkın gıda, barınma ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra yaşanılan travmanın atlatılabilmesi için çocuklarla birlikte sosyal ve kültürel çalışmalar yapılıyor. Kadın savaş mağdurları için de çalışmalara başlanacak.
Sümerpark'a yerleştirilenlerin anlattıkları yol hikayesi ortak. IŞİD'in saldırdığını duyar duymaz yollara düşüyorlar. Pasaportu olanlar şanslı. Habur'dan Silopi'ye geçmelerine izin veriliyor. Ancak bu geçiş çok da kolay değil. Peşmergenin geçiş noktasında saatlerce bekletiliyorlar.
Savaşın yarattığı kaos ortasında bazı çıkar odaklarının da oluştuğunu söylemek mümkün. Mağdurlar, geçiş hakkı için her bireyden 250 dolar almaya başlandığını anlatıyor.
Başka bir mağdur ise,"Pêşmergenin geçişlerden memnun olmadığı, gitmemizi istemediği anlaşılıyordu" diyor ve ekliyor: "Hem bizi korumuyorlar hem de gitmemizi istemiyorlar." Türkiye'nin güvenlik noktasında çok beklemiyorlar ancak karşılaştıkları uygulamanın insanî olduğunu söylemek zor.
'ÇOCUĞUNU BIRAK ÖYLE GEÇ'
Şengalli kadınlardan biri, kucağındaki 5 aylık çocuğunu göstererek, "Pasaportu yok. Çocuğunu bırak öyle geç, dediler. Tartıştık, zorladık ancak öyle geçmemize izin verdiler" diyor. Kadınlardan biri, 5 kardeşini aileleriyle birlikte geride bıraktığını anlatıyor ve "Başlarına ne geldiğini bilmiyoruz" diyor.
IŞİD'in vahşetini, geride bıraktıkları yakınlarından her haber aldıklarında bir kez daha görüyorlar ve anlatıyorlar. En çok da kadınlara yapılanları anlatıyorlar. Kadınlardan biri, 4 gün boyunca 7 IŞİD çetesi üyesinin tecavüzüne uğrayan bir kadının yaşadığı acıyı anlatıyor: "Ellerinden kaçıp dağa sığınıyor. Orada karşılaştığı köylülere, 'Beni öldürün' diyor. Köylüler ona yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ancak, o kadın, kendini yüksek bir yerden atarak yaşamına son veriyor."
Ardından IŞİD'in diğer katliamları sıralanıyor.
Amed halkının ve belediyelerin kendileri ile gösterdikleri dayanışmadan duydukları memnuniyeti dile getiren Êzidîler, en çok da geride bıraktıkları için endişeliler. Zaxo'ya sığınan halka hala bir yerleşim yerinin bile sağlanmadığını anlatıyorlar. Bu konuda, hem Güney Kürdistan hem de Irak hükümetine tepkililer. Savunmasız ve korumasız bırakıldıklarını düşünüyorlar.
Bundan sonra da Pêşmerge tarafından korunmayacaklarını düşündükleri için kendi yerlerini terk ettiklerini söylüyorlar. YPG ve HPG'ye geride kalan yakınlarını IŞİD vahşetinden kurtarmak için gösterdikleri çaba için de minnettar olduklarını anlatıyorlar.
'GERİYE DÖNÜŞ ZOR'
Bundan sonra ne yapacaklar?
Bu soruya verilen yanıtta, geriye dönüş ihtimali çok görünmüyor. Karşılarındaki gücün, IŞİD'in yıkıcı ve yok edici gücünün farkındalar. Ayrıca, bugüne kadar yaşanan soykırımlar, kolektif hafızada hala tazeliğini koruyor.