Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre bakanlık başvurunun tüm yönleriyle reddedilmesini istedi. Bakanlık, Anayasa Mahkemesi’nin başvuruyu insanlığa karşı suç ve adil yargılanma hakkı ihlali yönünden inceleyemeyeceğini öne sürdü. Katliamdan sağ kurtulan başvurucuların ‘yaşam hakkı ihlali’ iddiasının ‘tartışılır’ olduğunu savunan bakanlık, “Başvurucuların bu olaylar nedeniyle nasıl bir yaralanmalarının oluştuğunu kanıtlamaları gerekmektedir” denildi.
‘BAZI BAŞVURUCULAR BAKIMINDAN TARTIŞILABİLİR’
Başvurunun reddinin istendiği savunmada, ve başvurucuların ayrımcılığa maruz kaldığına dair yeterli somut bilgiler olmadığı iddia edildi. Yaşam hakkı şikâyetinin ise en azından bazı başvurucular bakımından uygulanabilirliğinin tartışılması gerektiğini belirtilen savunmada, şöyle denildi:
“Başvuruculaın, başvuru konusu olaylar veya yangın nedeniyle oluşmuş bir yaralanmaları olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş ve destekleyici uygun bir delil sunulmamıştır.”
AİHM KARARINA GÖNDERME
AİHM’nin ‘Hayata Dönüş’ adı verilen operasyonla ilgili ‘Erol Arıkan ve diğerleri kararı’nda, sağ kurtulan başvurucunun herhangi bir yaralanmasının olmaması nedeniyle yaşam hakkı ihlali kararı vermediğine dikkat çekilen savunmada daha sonra şu ifadeler kullanıldı:
“Bu nedenle, bu başvuru bakımından yangında sağ kurtulan başvurucuların yaşam hakkı kapsamında ileri sürdükleri şikâyetlerin anayasanın 17’nci ve AİHS’nin 2’nci madde hükmü kapsamında incelenebilmesi için bahsi geçen başvurucuların bu olaylar nedeniyle nasıl bir yaralanmalarının oluştuğunu kanıtlamaları gerekmektedir.”
’30 GÜN İÇİNDE BAŞVURU YAPILMADI’
Yaşam hakkı şikâyetleriyle ilgili etkili soruşturma yapılmaması konusunda mağdurları suçlayan bakanlık, 23 Eylül 2012 tarihinden önce 6 ay içerisinde AİHM’ye aynı tarihten itibaren 30 günlük süre içerisinde AYM’ye başvuru yapılmamış olması nedeniyle başvurunun reddedilmesi gerektiğini savundu.
Savunmada, Sivas katliamıyla ilgili ceza davalarının sonuçlandığı, açılan tazminat davalarında başvurucular lehine tazminata hükmedildiği belirtilerek, başvurucuların artık ‘mağdur sıfatını’ taşımadıkları öne sürüdü.
NE OLMUŞTU?
Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993 tarihinde 35 kişinin yakılarak katledilmesine ilişkin Ankara’da görülen, arasında Cafer Erçakmak’ın bulunduğu 8 sanıklı Sivas katliamı davası, 2012’de zamanaşımı kararıyla düşürülmüştü. Mahkeme, katliamı ‘insanlığa karşı suç’ olarak kabul etmemiş, Yargıtay da bunu onamıştı. Bu kararın ardından katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları ile sağ kurtulanlar, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Başvuruda, Madımak katliamı nedeniyle yaşam hakkı, eşitlik hakkı, ayrımcılık yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının ihlal edildiği şikâyeti yapılmıştı. Ayrıca davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesi nedeniyle ‘makul sürede yargılanma’, katliamın insanlığa karşı suç olarak nitelendirilmemesi nedeniyle de ‘gerekçeli karar’ hakkının ihlal edildiği belirtildi. Anayasa Mahkemesi, başvuruyu yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı, ayrımcılık yasağı ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlali iddiaları yönünden ele almaya karar vererek, Adalet Bakanlığı’ndan savunma istemişti.
Güncelleme Tarihi: 26 Şubat 2018, 13:06