DBP Van İl Eş Başkanlığı, basın açıklaması yaparak, Kobane ile dayanışma eylemlerinde Van'da uygulanan devlet terörüne ilişkin bilgiler verdi. Polisin işkencesine maruz kalanlarla görüşen DBP'li yöneticiler insan hakları örgütleri, barolar ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na çağrı yaptı.
Açıklamada, Türkiye’nin DAİŞ çetelerine verdiği desteğin protesto edilerek Kobanê halkıyla dayanışmak amacıyla halkın 6-7 Ekim tarihlerinde alanlara çıktığı hatırlatılarak, hükümetin ve devletin güvenlik güçlerinin bu protesto görüntülerine cevabının işkence ve tutuklama olduğu belirtildi. Yüzlerce kişinin kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığının, ardından cezaevine konulduğunun ifade edildiği açıklamada, "Kuşkusuz bu kötü muamele ve işkence uygulamalarının en yoğun yaşandığı yerlerden biri de Van ilimiz olmuştur. En fazla gözaltı ve tutuklamaların yaşandığı ilimizde güvenlik güçleri tarafından adeta terör estirilmiştir" denildi.
'SAĞLIK MUAYENESİNDEN GEÇİRİLMEDİLER'
Bazı tutsak protestocularla İl Eş Başkanı Av. Miraz Çallı ve PM üyesi Av. Ulaş Koparan'ın görüşme yaptığı bilgisinin verildiği açıklamada, gözaltına alınan protestocuların yoğun işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, hiçbirinin İstanbul Protokolünün gerektirdiği sağlık muayenesinden geçirilmediği ve bu nedenle işkencenin belgelenemediği kaydedildi.
"Halen bazı tutsakların tedavisi mümkün olmamıştır. Bir hafta önce de 5 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde Erciş'te biri belediye meclis üyesi olmak üzere iki kadın arkadaşımız zorla ince aramadan geçirilmişlerdir" bilgilerinin de yansıtıldığı açıklamada, "Yüzlerce insanımızın işkenceye uğramasına sebebiyet veren, işkencecileri koruyan AKP hükümetinin bu uygulamaları ne hukukla, ne vicdanla ne de dinle bağdaşmaktadır" denildi.
ÇAĞRI
Söz konusu işkence ve kötü muamelelerin tespit edilmesi, suçluların cezalandırılması, suçsuz insanların serbest bırakılması için başta insan hakları örgütleri ile baroları, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ile adli ve idari mercileri duyarlı olmaya çağıran DBP, halkı da tutsakların aileleriyle dayanışmaya davet etti.
İŞKENCEYE UĞRAYANLAR ANLATIYOR...
Açıklamada, işkenceye uğrayanlara ilişkin şu tespitlere yer verildi:
"A. Y.
Dört gün boyunca işkence görmüş, silah dipçiğiyle genital bölgelerine saatlerce vurulmuş, aşırı kan kaybetmiş. Lavaboya gidiş gelişlerde dayak yemiş. Doktor muayenesi polis huzurunda yapılmış. Doktor ‘Ameliyat olmalısın.’ demesine rağmen rapor vermemiş. 20-30 polis tarafından defalarca dövülmüş, 20 gün boyunca yürümekte zorluk çekmiş. Hala tuvalete gitmekte güçlük çekiyor, tedavi olması lazım. Kendisine çok kötü küfürler edilmiş.
E. S.
Ajanlık dayatmasıyla 3-4 gün dövmüşler. 200-300 özel hareketçinin Ankara’dan geldiğini söylüyorlardı. Lavaboya giden herkesi dövüyorlarmış. Bu yüzden arkadaşlarıyla beraber 3 gün boyunca yemek yememişler. Herkesi çırılçıplak soyup dövüyorlardı. Duruşmasına 35 polis girmiş, polisin hakimi etkilediğini düşünüyor. Kendisine küfür edilmiş.
M. U.
Aracını park ettikten sonra protestoların içinde bulmuş kendini. Polisten, gaz bombasından kaçarken 2 polis tarafından yakalanıp 100 metre sürüklendikten sonra Kaymakamlık bahçesine götürülüp orada kaba dayağa maruz kalmış. Çok ağır küfürler edilmiş kendisine. Gözüne biber gazı sıkılıp, ters kelepçeyle dövülmüş. 200 çevik kuvvet polisi gelmiş ve her geçen küfür ederek kendisine tekme atmış. Başı önüne eğik vaziyette kelepçeli olarak ayakta bekletilmiş, doktoru muayene odasında değil başka bir odada görmüş. Doktorun yaninda koltukta ise polis varmış. Elleri kelepçeliyken doktor bakmış, rapor vermemiş. Aç bırakılmış. Polis ‘Şimdi bu tabancayı ağzına soksam, sıksam suçlu olur muyum?’ diye sorunca ‘Bu doğru olmaz, suç olur.’ cevabını verince polis ayağa kalkarak copla kendisini dövmüş.
İ. B.
Protestoların olduğu gün karakolun önünden geçerken polis ‘Gel!’ demiş. Yanlarına gidince gözaltına alınmış. İşkence görmüş ve burnu kırılmış. 8-10 polis onu havaya kaldırıp yere çalmışlar. Erzurum’da işçilik yaparken tatil amacıyla Erciş’e gelmiş. Abisinin evine giderken alınmış. Erciş’teki doktor ‘Raporu dosyaya koyacagim.’ demiş, ancak raporu temin edememiş ailesi. Doktor muayenesinde 10’dan fazla polis varmış. Kendisine, ailesine çok küfür edilmiş.
H. K.
Kendisine isnat edilen suçu kabul etmesi için baskı, işkence yapılmış. Abisi, babası gözaltına alınmış. Suçu kabul etmezse tutuklayacakları yönünde tehdit etmişler. Suçu kabul etmek zorunda kalmis. Edremit'te olduğunu düşündüğü bir tepeye götürülüp çırılçıplak soyularak işkence edilmiş, üzerine köpekler salınarak korkutulmuş. Doktorun yaninda yüzü kapalıymış."
Güncelleme Tarihi: 04 Aralık 2014, 09:27