IRAK KONSOLOSLUĞU’NA BAŞVURDU
Gülcan’ın ailesi 1990’da Saddam Hüseyin’in yönetimindeki Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında ülkede yaşanan gerginlikten kaçarak Türkiye’ye sığındı. Balıkesir’e yerleşen aile burada yıllarca kimliksiz yaşadı. 2000 yılında ailenin Gülcan adında bir kız çocuğu dünyaya geldi. Gülcan da yıllarca kimliksiz yaşayarak hayatını sürdürmeye çalıştı. Sigortasız çalıştırıldı, seçimlerde oy kullanamadı, normal bir Türkiye vatandaşının yararlandığı haklardan yararlanamadı.
Gülcan, Türkiye vatandaşlığını alamayacağını anlayınca en azından Irak vatandaşlığını alabilmek için Irak Konsolosluğu’na başvurdu. Burada aldığı yanıt, “Irak’ta doğup büyümediğin için başvuru yapamazsın…” oldu. Son olarak il göç idaresine başvuran Gülcan’a ‘Yabancı kimlik kartı’ verildi. Verilen kimlikte soy isim olarak Gülcan’a dedesinin ismi olan ‘Behçet’ soy ismi verildi. Gülcan isminin karşısına ise babasının ismi ‘Kemal’ yazıldı. Gülcan bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Şu an 19 yaşındayım ve Balıkesir merkezde annem ile ağabeyim ile birlikte yaşıyorum. Tüm ailem 1990 yılında Körfez Savaşı’ndan dolayı Türkiye’ye geldiler. Annem ve babamın oturma belgesi vardı. Ancak biraz da bilgisizlikten dolayı kimlik alamadılar. Aldıkları oturma belgesini de kaybettiler. Ben doğduğumda da kimlik alabilmem için hiçbir şey yapmamışlar. 19 yıl önce bir sağlık ocağında doğmuşum. Doğum belgem vs. hiçbir şey yok. O yüzden şu anda burada doğduğumu kanıtlayamıyorum.”
YILLARCA MİSAFİR ÖĞRENCİ OLARAK OKULA GİTTİ
Hayatın birçok alanında olumsuzluklarla karşılaşan Gülcan, yıllarca okullarda misafir öğrenci olarak eğitim aldı. Gülcan, ‘Ama ben yabancı değilim. Burası benim ülkem” diyor. Üniversiteye gitme hayali kuran Gülcan, eğitim hayatından şöyle bahsediyor: “Küçük bir yerde yaşadığımız için okul ile konuştuk. 6 yıl boyunca herhangi bir kaydım olmadan misafir öğrenci olarak okudum. Daha sonra bir mülteci sürecimiz oldu. Beyaz kimlik, sığınmacı kimliği… O kimlikle okula tekrar başvuru yaptım, kaldığım yerden devam ettim. Şu anda lise mezunuyum. Üniversiteye hazırlanıyorum, yabancı öğrenci sınavına gireceğim. Ama kazansam bile normal bir Türkiye vatandaşının yararlandığı üniversite öğrencisi haklarından bile yararlanamayacağım.”
‘KİMLİKSİZDEN ÖTE VATANSIZIM…’
Yaşadıkları bütün sorunların annesi ile babasının Iraktan Türkiye’ye geldikten sonra kaçak duruma düşmesinden kaynaklı olduğunu fakat bu durumun kendisini olumsuz etkilemesine anlam veremeyen Gülcan, “Kimliksizden öte vatansızım” diyerek şöyle devam etti: “Türkiye’de doğdum. Daha önce Irak’a gitmedim. Annemin babamın Irak’ta birlikte olması beni oralı yapmıyor. Burada doğdum. Kendi ülkenizde sığınmacı gözüyle bakılıyorsunuz ya da herhangi bir yere gidip kimliğinizi verdiğinizde insanların size olan algısı tamamen değişebiliyor. Sağlık alanında, eğitim alanında çok zorluk çektim. Kimliksizliği geçtim gerçekten vatansız olmak çok kötü. Hiçbir şeyden yararlanamıyorsunuz. Oy kullanamıyorsunuz, herhangi bir şeye katılamıyorsunuz, isminizi beyan edemiyorsunuz. Çok zorlanıyorum. Gerçekten çok yorgunum. İnsanların bana bakış açıları da değişiyor. ‘Nasıl kimliğin yok, nasıl vatansız olabilirsin?’ sorularıyla hep karşılaşıyorum. İnsanlara bir şey de anlatamazsın ki… Çünkü bunun çok fazla örneği yok."
Gülcan ailesinin kendisinden daha şanslı olduğunu söylüyor. Çünkü ailesinin en azından Irak vatandaşlığı var: “Irak’a hayatım boyunca gitmedim. Ülke dışına çıkamıyorum. Ailem de benim gibi sorun yaşıyor. Annem ve ağabeyimin avantajı var. Ama benim… Bunun sorumlusu kim olursa olsun bana bunu yaşatmaya hakları yok.” / DUVAR