Erdoğan’'n cumhurbaşkanı adayı oldu. Eğer seçilirse, Türkiye’de bir dönem bitecek, yeni bir dönem başlayacak. Daha doğrusu, ülkenin yönetim biçimi değişecek.
Peki yarı başkanlık sistemi nedir, ne değildir? Türkiye koşullarına uyarlayarak inceleyelim ve ileride bizi nasıl bir Türkiye’nin beklediğini görelim.
Yarı başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı, devlet işlerinin tümünde, başbakandan daha aktif rol oynar.
Bu sistemde de bakanlar, bakanlar kurulu vardır. Bu sistemde de parlamento vardır. Ancak bu sistemde bakanlar kurulunu cumhurbaşkanı seçer. Bakanlar ve bakanlar kurulu, cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Cumhurbaşkanı, istediği bakanı istediği şekilde atar ve yetkilendirir; istediği zaman görevden alır.
İstediği kişiyi alır, istediği kişiyi gönderir.
Cumhurbaşkanı, özel yetkisi ile tek başına kanun çıkarabilir.
Cumhurbaşkanı, dış politika ve ulusal savunma konularında tek yetkili kişidir.
Başbakanı tek başına atar ve gerekirse istifa ettirebilir.
Millet meclisini tek başına feshetme yetkisine sahiptir.
Dokuz üyelik anayasa konseyinin 3 üyesini tek başına atayabilir
ve konsey başkanını tek başına seçebilir.
Bu sistemde hükümet, parlamentoya taşımadan tek başına kanun çıkarma yetkisine sahiptir. Aynı zamanda hükümet, herhangi bir tasarıyı yasalaştırabilir.
Yarı başkanlık sistemde yürütme yetkisi, her ne kadar başbakan ve cumhurbaşkanı arasında paylaşılıyor görünse de, aslında cumhurbaşkanı yetki konusunda tek kişidir. Denilebilir ki yarı başkanlık sistemde, kanunları tek kişi istediği gibi çıkarabilir.
Altında ve üstünde yetki olarak, danışmak zorunda olduğu herhangi bir kişi, kurum veya birim yoktur. Yürütmenin başı da sonu da cumhurbaşkanıdır.
Bu sistem Fransa’da, Çin’de, Rusya’da, Finlandiya’da aktif olarak uygulanıyor.
Alın size yarı başkanlık sistem...
Padişahlığın modern versiyonu!
Ya da daha nazik ve yumuşak haliyle söyleyelim...
Demokratik bir padişahlık sistemi!