İddia, İsrail’de hukuk alanında çalışan İsrail Hukuk Merkezi (Israel Law Center – ILC) adlı sivil toplum kuruluşu tarafından ortaya atıldı. ILC, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne 2016’da imzalanan İsrail-Türkiye anlaşmasının tam metni olduğunu iddia ettiği bir belge gönderdi. Metinde, daha önce ne İsrail ne de Türkiye tarafından kamuya açıklanan ek maddeler de yer alıyor. ILC’nin sunduğu belgede, kamuoyuna açıklanan altı maddenin yanı sıra şu beş madde var:
İDDİA 1: YASAL İŞLEMLER SONLANDIRILACAK
1-Türk hükümeti, anayasadaki güçler ayrılığı sınırları içinde, filo olayıyla alakalı olarak Türkiye’de süren tüm ulusal yasal işlemlerin hızlı şekilde sonlandırılması için çalışacak. Her şekilde, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, filo olayıyla ilgili Türkiye’de süren her yasal işlem, ulusal yetkili mahkemelerde sonlandırılacak.
İDDİA 2: KENDİ VATANDAŞLARINI KENDİLERİ YARGILAYACAKLAR
2-İsrail ve Türkiye, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından her bir ülkenin, kendi vatandaşları aleyhindeki suç duyurularını incelemek ve uygun olduğunda dava açmak için özel yargı yetkilerine sahip olması konusunda anlaşmıştır.
İDDİA 3: KARŞILIKLI TERÖR FAALİYETLERİ ENGELLENECEK
3-Türkiye ve İsrail, kendilerine ait topraklardan birbirlerine karşı herhangi bir terörist ya da askeri faaliyete izin vermeyeceğini ya da yurt dışındaki bu tarz faaliyetleri desteklemeyeceğini beyan eder. Bu maksatla, Türkiye ve İsrail, kendi topraklarında herhangi bir örgüt ya da kuruluşun karşı tarafa karşı bu tarz faaliyetlere girişmemesi, planlamaması, yürütmemesi, yönetmemesi ya da finanse etmemesi için gereken tüm önlemleri alacağını garanti eder.
İDDİA 4: GAZZE’YE YARDIM, ‘BÖLGEDE SÜKUNET’ ŞARTINA BAĞLANDI
4-İsrail, Türkiye ile Gazze şeridindeki nüfusun yararlanacağı projelerde işbirliği yapmaktan memnuniyet duyacaktır. Bu maksatla, aşağıdakiler üzerinde anlaşmışlardır:
-Türkiye’den ithal edilen sivil malların Gazze şeridine İsrail’den açılan kara sınırları üzerinden geçmesi, Filistin yönetiminin yerel temsilcileriyle koordinasyon da dahil olmak üzere, yürürlükte olan prosedür ve protokollere ve güvenlik kaygılarına bağlıdır. Türkiye’den gelen inşaat malzemelerinin Gazze şeridine girişi, Gazze Yeniden İnşa Mekanizması koşullarına uygun şekilde yapılacaktır.
-Türkiye, Gazze şeridine, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’de çalışmasına onay verdiği bankalar üzerinden para gönderebilecektir, bu da İsrail’in güvenlik kaygılarına bağlıdır.
-İsrail, Türkiye’nin Gazze şeridinde bir deniz suyu arıtma tesisi açma niyetini memnuniyetle karşılar. Türkiye, bu tesisi, tek başına ya da ilgilenen diğer ülkelerle işbirliği halinde inşa etme niyetini beyan etmiştir, bu da İsrail’in önceden vereceği onaya güvenlik kaygılarına bağlıdır.
-Gazze şeridiyle ilgili uzlaşmaya varılan yukarıdaki tüm maddelerin, bölgede sükûnet sağlandığı sürece uygulanması kabul edilmiştir.
İDDİA 5: ANLAŞMA İLE SORUNLAR SONLANACAK
5-İsrail ve Türkiye, 22 Mart 2013’de varılan uzlaşmanın, 28 Haziran 2016’da imzalanan anlaşmanın ve bu ekte belirtilen düzenlemelerin, filo olayı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ve sonuçlarıyla alakalı süren tüm sorunları kapsadığı ve hepsini sonlandırdığı kabul edilir.
DIŞİŞLERİ YANIT VERMEDİ
Haberi duyuran BBC Türkçe, bu metnin ve ek maddelerin doğruluğunu teyit amaçlı temas kurduğu Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin ‘sorulara yanıt vermemeyi ve yorum yapmamayı tercih ettiğini’ duyurdu.
TBMM KAYITLARINDA ALTI MADDE
31 Mayıs 2010’da 10 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği kanlı Mavi Marmara baskının ardından Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin seviyesi düşürülmüştü. 28 Haziran 2016’da imzalanan anlaşma ise İsrail ile Türkiye arasında normalleşme sağlamış, Ağustos 2016’da TBMM’de kabul edilmişti. Ancak Meclis’te kabul edilen anlaşma resmi kayıtlara altı madde olarak girdi.
Bu altı madde, İsrail’in hayatını kaybedenlerin yakınları için tazminat olarak Türkiye’ye 20 milyon dolar ödemesini, bunun karşılığında filo hadisesiyle ilgili İsrail devletine ya da vatandaşlarına yönelik Türkiye’de açılacak herhangi bir davadan muaf tutulmasını öngörüyordu.
Türkiye ise Mavi Marmara olayı sonrasında İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi için üç şart ortaya koymuştu. Bunlardan ilki olan özür, dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail ziyaretinin hemen ardından, 22 Mart 2013’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’la yaptığı telefon konuşmasıyla geldi. Konuşma, ilk olarak Beyaz Saray tarafından duyuruldu. Ardından, tazminat ve Gazze’ye yönelik ambargonun kaldırılması için görüşmeler başladı. 28 Haziran 2016’da imzalanan ve ardından büyükelçilerin karşılıklı atandığı anlaşmanın kamuoyuna açıklanan altı maddesinde, sadece tazminata yönelik hükümler yer aldı.
ANKARA, HAMAS İDDİASINI REDDETMİŞTİ
Anlaşmanın imzalandığı sırada İsrail basını ortaya bir dizi iddia atmıştı. İsrail basınına isim vermeden konuşan İsrailli yetkililer, “en önemli konulardan birinin Türkiye – Hamas ilişkileri olduğunu, Hamas’ın herhangi bir üyesinin Türkiye’de bulunmasının kabul edilemeyeceğini” söylemiş, Ankara bu iddiaları reddetmişti. Anlaşmanın imzalanmasından yaklaşık bir hafta önce konuyla ilgili soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “İsrail ile normalleşmede Hamas ile ilgili bir sorunun olduğunu düşünmüyorum. Görüşmelerimizde Hamas diye bir şart yoktur, olamaz da” demişti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da aynı günlerde verdiği bir röportajda “Türkiye’de bulunan Hamas üyeleri İsrail ve Filistin’in anlaşması çerçevesinde Türkiye’ye geliyor. Hamas’ın İstanbul’da askeri bürosu yok. Biz Hamas ile de Filistin yönetimiyle de görüşmeye devam edeceğiz. İsrail öyle bir talepte [Hamas’la ilişkilerin kesilmesi] bulunacak bir konumda değil” dedi.
Anlaşmanın imzalanmasından bir gün önce, 27 Haziran 2016’da İsrail gazetesi Haaretz, Türkiye’nin İsrail’e Gazze’yi yöneten Hamas’ın İsrail’e saldırı düzenlemeyeceği konusunda garanti verdiğini iddia etmişti. Bu iddialar da Ankara tarafından yalanlandı.
ILC’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği metnin maddelerinde de doğrudan Hamas’a yönelik bir atıf yok. Ancak “kendilerine ait topraklardan birbirlerine karşı herhangi bir terörist ya da askeri faaliyete izin vermeyeceğini ya da yurt dışındaki bu tarz faaliyetleri desteklemeyeceğini beyan eder” maddesi yer alıyor. İsrail, Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor.
Anlaşma imzalanmadan birkaç gün önce Hamas Siyasi Büro Şefi Halit Meşal, İstanbul’a gelerek Erdoğan’la görüşmüştü.
Mavi Marmara mağdurlarının yakınları ise düşürülen davalar nedeniyle hükümete tepki göstermişti. (BBC Türkçe)
Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2019, 09:46