Armalarında kullandıkları Irak Kürdistanı bayrağı, onlara neredeyse bir milli takım popülerliği kazandırıyor. Yaklaşık 600 bin kişinin takip ettiği Facebook sayfaları, İskandinavya'nın en büyük kulüplerinin sayfalarından bile daha popüler.
Kulübün kurucusu Ramazan Kızıl, köklerini unutmuyor. Yakın zamanda IŞİD saldırıları altındaki Kobani'den Suruç'a sığınanlara yardım ulaştırdı.
Döndüğünde, İsveç Futbol Federasyonu'nun bir maçta 'Kobani'yi kurtarın' pankartı açıldığı için kulübü Disiplin Kurulu'na sevk ettiğini öğrendi.
Gerekçe, futbola siyaset karıştırmak.
Kızıl'a göre bu, siyaset yapmak değil: "Federasyon, bunu yapmamızın gerçek sebebini bilseydi, bizi alkışlardı. Bizim siyasetle ilgimiz yok. Bu, insanlık meselesi. Kararlarını değiştirmezlerse, Dalkurd’u tanımıyor ve Kobani’de yaşananları bilmiyorlar demektir. Bizim insan olarak sorumluluklarımız var. Bir insan olarak üzerime düşeni yapmamı kimse engelleyemez. Nokta."
Kulübün sportif direktörü Adil Kızıl ise durumu "Kobani’deki insanlara destek vererek çok iyi bir şey yaptık. İnsanlar bu kulübün Kürtler için ne ifade ettiğini anlamıyorlar. Bizim için Kürt kimliğiyle bir şeyler yapabilmek her şeye değer. Taraftarlarımız için de… Taraftarlarımızın yarısı aslında futbolla ilgilenmiyor. Onlar sadece Kürt ismiyle, bayrağıyla bir şeyler yapılsın istiyor. Bizim derdimiz bu." şeklinde anlatıyor.
Takım kaptanı Peşrev Azizi, kulübün ruhunu yansıtan bir isim.
Babası eski bir peşmerge olan Azizi, kulübün, okullarda çocuklara eğitim verme misyonunda da rol alıyor.
İsveç’in, Kürtlere, kendi topraklarında sahip olamadıkları tanınma hakkını verdiğini düşünüyor: "Dalkurd, alelâde bir kulüp değil. Özel bir kulüp. Kurulma sebebi, topluma borçlarını ödeyebilmek. Özellikle de benim gibi Kürdistan’dan gelenler açısından… İsveç bize iyi baktı. Biz de onlara borcumuzu ödemek istiyoruz"
İsveç Futbol Federasyonu 10 Kasım'da toplanacak ve pankartın siyasi içeriği olup olmadığına karar verecek.
Kulübe 68 bin dolar para cezası gelebilir. Kulüp, anavatanlarındaki insanlara destek olmalarının ahlâki bir zorunluluk olduğunu söylüyor. / Al Jazeera