Çin, Kırgızistan ve İran’ı kapsayan gezisinin dönüş yolunda Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya‘nın sorularını yanıtlayan Yıldırım, özetle şunları söyledi:
KILIÇDAROĞLU’YLA GÖRÜŞME
– Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmenizin içeriği neydi? Yerel seçimle ilişkilendirildi o görüşme…
Aynı ittifak grubunda olmayan iki parti yerel seçimde herhalde sizin adayınız kim, sizin adayınız kim diye konuşmaz öyle mi? Bize kendisi geldi, tebrik etti, ziyaret etti, ona karşılık bir nezaket ziyaretidir. Artı, pazartesi (bugün) başlayacak bütçe görüşmeleri bu sistem değişikliğinden sonra yapılacak ilk bütçe görüşmesi, dolayısıyla bu konuda da bir istişarede bulunduk. Yani beklentiler nedir, ne yapılmalı, görüş alış verişinde bulunduk.
MECLİS BAŞKANI GÖREVİNİ BIRAKMIYOR
– Başbakan veya Cumhurbaşkanı seçime girerken görevinden ayrılmıyor. Meclis Başkanı için de aynı kural geçerli midir?
– Bu, daha önce karşılaşılan bir durum değil. Ama prensip olarak işin özüne bakarsak, diyelim ki genel seçim olacak, milletvekili seçimleri, Meclis Başkanı görevini bırakıyor mu? Bırakmıyor. Partisinden aday gösteriliyor mu? Gösteriliyor. Partiden aday gösterilince partili oluyor, parti faaliyetlerine katılıyor. Dolayısıyla Meclis Başkanlığı konumu değişmiş oluyor. Bir başka şey, mesela bir milletvekili Cumhurbaşkanı adayı olsa, o da milletvekili olarak Cumhurbaşkanlığı adaylığına gidiyor, üstelik bu büyük ihtimalle bir parti başkanı olabilir, partinin ileri gelen birisi olabilir. Yani dolayısıyla işin özüne baktığımızda bu pozisyonların hiçbirinde ayrılma ihtiyacı gözükmüyor.
İLÇE ADAYLARINDA SORUN YAŞANIYOR MU?
– Adaylık süreci başladığından beri hakkınızda olumsuz siyasi dedikodular süreci başladı. Biri protokol meselesi, ikincisi (İstanbul) ilçelerdeki adayların belirleme sürecine itiraz ettiğiniz. Siz gerçekten böyle bir sıkıntı yaşadınız mı?
– Ben bunları tebessüm ederek izliyorum. Bütün bu yazılan, çizilenleri okuyunca tebessüm ediyorum, “Ya ben bunları ne zaman söylemişim” diye de kendi kendime soru soruyorum. Bunlar benim dışımda konuşuluyor. Ancak, ben ömrü hayatımda makamların en yükseğinin, milletin gönlündeki makam olduğunu düşünüyorum; bakışım hep bu olmuştur. Ben 3 sefer görevi bıraktım, 4 sefer göreve tekrar döndüm, hiçbir hayal kırıklığı, umutsuzluk filan yaşamadım. Millet bize fırsat verir, imkan verirse çalışırız, tamam derse de orada da bırakmasını biliriz. Yani devlet umuru neyi gerektiriyorsa o yapılır.
TALEP EDEN OLMADIM…
– Şu ana kadar sizin hiçbir görevi kendinizin talep etmemiş olması enteresan değil mi?
– Yani olayların gelişimi hep böyle oldu. Talep eden olmadım
– İzmir’de de öyleydi değil mi? İzmir’de de aday olma iradesi gibi bir şey koymadanız ortaya?
– Tabi o zaman İzmirliler doğrusu istediler, hatta gazetelerde yazılar filan çıktı, İzmir için iyi olur diye adımız telaffuz edildi. Genel Başkanımız ve partimiz de bu talebe kayıtsız kalmadı ve İzmir Belediye Başkanlığına aday gösterildim. Ama gündem maalesef o kadar kötüydü ki biz İzmir’i, projeleri konuşma fırsatı bulamadık. 17-25 Aralık’la başladık, onunla bitirdik. Kasetler, konuşmalar, suçlamalar, seçim geldi. Ama şunu söyleyeyim; ben o zamanki anketleri hatırlıyorum, böyle testere dişi gibi, bir bakıyorsun yüzde 43’e yükselmiş, bir bakıyorsun yüzde 31’e inmiş. Birer hafta aralarla böyle gitti. Biz o zaman kazanmaya çok yakındık, yani AK Parti siyasi tarihinin İzmir’de en yüksek oyunu aldı o seçimde. Bütün olumsuz şartlara rağmen yaklaşık 980 bin oy aldık.
EV İÇİ İSTİŞAREYE ÖNE VERİRİM
– Sizin çok size düşkün bir aileniz var; torunlarınız, hem Hanımefendi, çocuklar öyle. Onlar açısından zor olmuyor mu? Evde, “Meclis Başkanısın, yeter artık, bir de belediye başkanlığı falan olmasa” diyen oluyor mu size?
– Yani kader çizgimizde ne varsa onu göreceğiz, bundan kaçış yok. Tabii ki her görevin kendine has farklı bir tatmin düzeyi var. Evdekiler için bu gelişmeler sürpriz oldu diyebilirim. Ev içi istişareye önem veren birisiyim. Ancak bir karara varınca, herkes her zaman arkamda olur, asla yalnız kalmam. Ömrü, icraatlarla geçmiş bir insanım. Meclis Başkanlığı çok itibarlı, çok şerefli bir görev, kısa süre geçmesine rağmen, parti grupları ile olumlu bir ilişki tesis ettiğimi söyleyebilirim.