AK Parti ve MHP tarafından Meclis’e getirilerek kabul edilen seçim kanunundaki değişiklikler yüksek yargıya taşındı. CHP dört maddenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini talep ederek Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.
CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda; il ve ilçe seçim kurullarının oluşumları, kıdemli hakimler yerine birinci sınıf hakimler arasından kura çekimi ve üç ay içinde seçim kurullarının yeniden oluşturulması yönündeki düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu için yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edildi. CHP’nin iptal edilmesini talep ettiği bir diğer madde ise, cumhurbaşkanını propaganda yasakları dışında tutan düzenlemeye ilişkin oldu.
CHP tarafından AYM’ye teslim edilen dilekçede, "7393 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 5, 6, 11 ve 12’nci maddeleriyle 298 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler (il ve ilçe seçim kurullarında görev alan hakimlerin kıdem esası yerine ad çekme usulüyle belirlenmesi ve mevcut kurulların üç ay içinde getirilen değişikliğe istinaden yeniden teşekkül ettirilmesi ile Cumhurbaşkanı için öngörülen propaganda yasaklarında hukuki boşluk oluşturulması) başta demokratik hukuk devleti ve seçim güvenliği ilkeleri olmak üzere; Anayasa’nın 2, 5, 11, 13, 14, 17, 36, 37, 67, 68, 79, 138’inci maddelerine aykırı olması sebebiyle; telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar ivedilikle yürürlüklerinin durdurulmasına ve iptallerine karar verilmesi talep edilmektedir" denildi.
'HİÇBİR İKTİDAR, SEÇİM KURULLARI OLUŞUMUNU DEĞİŞTİRMEMİŞTİ'
CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Komisyonu Sözcüsü İbrahim Kaboğlu, seçim kanunundaki değişikliklere dair yaptıkları itirazın ardından açıklama yaptı. CHP’nin AYM’ye yaptığı başvurunun ivedilikle değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kaboğlu, seçim kurullarının yapısıyla ilgili düzenlemenin 1950’den bu yana uygulandığını, darbe dönemleri dahil hiçbir iktidarın değiştirmediğini hatırlatarak şunları kaydetti:
"Kanunun 5., 6. ve 12. maddeleriyle; çok partili yaşamımızın ilk yıllarından bugüne uygulanmış olan il ve ilçe seçim kurullarının başkanlarının ve üyelerinin kıdem esasına göre belirlenmesi kuralının yerine, kurul başkan ve üyelerinin birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kura ile belirlenmesi ve halihazırda yaklaşık iki yıl görev süreleri bulunan kıdemli kurul başkan ve üyelerinin yerine (Anayasa’ya aykırı şekilde) kurayla belirlenecek yeni kurul başkan ve üyelerinin yerleştirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, Ocak 2022’de yürürlükteki Kanun’a göre oluşmuş olan ve iki yıl görev yapması gereken seçim kurullarının lağvedilecek olması ise Anayasa’nın amir hükümlerini açıkça ihlal etmektedir. Anlaşılmaktadır ki, son yıllarda AKP teşkilatıyla organik ya da dolaylı bağı olduğu için yargıç yapılan kişilerin birkaç ay içinde kurayla seçim kurulu başkan ve üyelerinin olmasını ve böylece önümüzdeki seçimlerin partizanca gerçekleştirilmesi tasarlamaktadır. Bu bakımdan yaklaşık iki yıl görev süresi olan ve seçim hukukunu uygulayan kurulların lağvedilmesi, Anayasa madde 79’daki ‘seçimler, yargı organlarının genel yönetimi ve denetimi altında yapılır’ kuralına, madde 138’deki ‘mahkemelerin bağımsızlığı’ ilkesine ve madde 139’daki ‘hakimlik ve savcılık teminatlarına’ açıkça aykırıdır."
'CUMHURBAŞKANINI SEÇİM YASAKLARINDAN BAĞIŞIK TUTMAK, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ YOK SAYMAKTIR'
Kaboğlu son Kanunun 11’inci maddesi ile seçim yasaklarından parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanının muaf tutulmasının "hiçbir biçimde meşru ve haklı" olmadığını ve Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Kanunun, seçim yasaklarına ilişkin maddesinde, parti genel başkanı ve aday olan yürütme yetkisini tek başına kullanan Cumhurbaşkanı’nın dahil edilmemiş olması, ‘tarafsız’, ‘eşit’, ‘serbest’ ve ‘adil’ seçim olanağını ortadan kaldırmaktadır. Bu durum, devleti adeta "aday" konumuna taşımaktadır. Parlamenter rejimin geçerli olduğu dönemde başbakan ve bakanlar kurulunun sahip olduğu tüm yetkilere bugün tek başına sahip konumda bulunan ve uygulamada parti genel başkanı olan Cumhurbaşkanı’nın bu yasaklardan bağışık tutulması, kabul edilebilir değildir. Ayrıca ‘Cumhurbaşkanı yardımcıları’ da Cumhurbaşkanı ile birlikte yasaklar kapsamına dahil edilmelidir." / DUVAR