Aynı kazada yaralanan ve göğüs kafesi kırılan Tahir Demirtaş koltukta oturuyor ama nefes alırken acı çektiği belli oluyordu. Kızı Şadiye başka bir koltukta oturuyor, çektiği acı hareket ettikçe daha bir belirginleşiyordu. Kazadan sonra İstanbul’da belinden ameliyat olmuştu. Gelini Başak ve damadı Şeyhmus ayaktaydı ve kazada yaralanan herkesin ağrısını ayrı ayrı taşıyorlardı.
Hastane yatağındaki Sadiye Demirtaş odadaki herkesin annesiydi. Ama en çok Selahattin Demirtaş’ın annesiydi sanki. Daha konuşmaya başlarken, “Göremeden geri döndüm” dedi. Sesindeki kedere, hayıflanmaya öfke de eşlik ediyordu. Yaşlıydı, kaza geçirmişti, yaraları vardı. Ama ne bu yaraları ne de diğer hastalıklarını umursar görünüyordu.
KİLOMETRELERCE YOL GİTMEK
Şeker hastalığı, guatrı, tansiyonu vardı ve bu hastalıklar nedeniyle aylardır ta Edirne F Tipi Cezaevi’ndeki oğlu Selahattin Demirtaş’ı görmeye gidememişti. Diyarbakır’dan İstanbul’a uçakla, Edirne’ye kilometrelerce yolu ise araçla kat etmesi gerekiyordu oğlunu görebilmesi için. Yaşlı ve hasta bedeni bu yolculuğu kaldırabilecek güçte değildi. Bu nedenle ailenin diğer bireylerinin tersine daha seyrek gidiyordu oğlunun görüşüne.
Belki yine gitmeyecekti ama bu sefer oğlunun sağlık durumu söz konusuydu. Hapiste ciddi bir rahatsızlık geçirmişti oğlu ve hastaneye kaldırılması, tetkiklerinin yapılması bir hafta sonra gerçekleşebilmişti. Kim bilir, hastalığı duyurulmamış, kamuoyunun baskısı oluşmasa hastaneye gitmesi daha uzun bir zaman da alabilirdi. Bunu haber alan hangi anne dinler kışı kıyameti? İlk açık görüşe ailenin diğer bireyleriyle birlikte yola çıktı.
İstanbul’dan sonra bindikleri araç, Edirne yolunda kaza geçirdi. Kazanın büyüklüğünü elini sallayarak gösteriyor Sadiye Demirtaş. Damadı Doktor Şeyhmus Gökalp, “Arabanın tekeri patlayınca şoför direksiyon hakimiyetini korumaya çalışıyor. Ama araç sağındaki ve solundaki bariyerlere dört defa çarpıyor. Bariyerler beton olmasa 200 metrelik uçuruma yuvarlanacaklardı belki” diyor.
‘DEVLETİN İÇİ RAHAT MI?’
Araçta ikisi çocuk dokuz kişi vardır. Çocuklar hariç, araçtaki herkes yaralanıyor. Sadiye Demirtaş, “Selahattin niye Edirne’de?” diye soruyor ve sorduğu soruya yine kendisi cevap veriyor: “Çünkü onlara karşı duran bir tek Selahattin var. Korktukları için Selahattin’i hapse koydular.”
Damadı doktor Şeyhmus Gökalp, Sadiye Demirtaş’ın kazada aldığı yaralardan birini gösteriyor. Sağ bacağı şişmişti Sadiye Demirtaş’ın ve mosmordu. Morluklar kazadan dolayı oluşmuştu ama bacaktaki şişkinlik, Sadiye Demirtaş’ın böbrek hastalığından kaynaklanıyordu.
Diğer kazazedeler hastanede gördükleri tedaviden sonra taburcu olmuşlardı. Gökalp, “Sadiye annenin başka hastalıkları da olduğu için hastanede tutuyoruz” derken Sadiye Demirtaş, “Selahattin neden Edirne’de” diyor ve sitemini “Gittik oraya kadar, kaza geçirdik, onu orada tutan devletin içi rahat mı şimdi?” diye soruyor.
Hastane odasında çok kalmadım, Sadiye Demirtaş’ı yormamak için. Yanından ayrılırken, “Selahattin’in hiçbir suçu yoktur. Sonuna kadar oğlumun yanındayım” dedi. Tahir Demirtaş eşinin söylediklerini tekrarlarken mağrur oturuyordu koltukta. Göğsündeki ağrıya, elindeki katetere rağmen oğlunu ve davasını savunmaya hazır görünüyordu.
‘AİLEMİZ BÜYÜK KAZA ATLATTI’
Halkların Demokratik Partisi’nin önceki dönemki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, ailesinden 1600 kilometre uzakta, Edirne F Tipi Cezaevi’nde hapis yatıyor. Trafik kazası Demirtaş’ın cezaevinde yaşadığı sağlık sorununun ardından ailesinin gerçekleştireceği ilk açık görüş yolculuğunda meydana geldi.
Doktor Şeyhmus Gökalp, hastane kafeteryasında, “Ailemiz büyük bir kaza atlattı” diyor. Kazada Demirtaş’ın annesi Sadiye Demirtaş, babası Tahir Demirtaş, kardeşi Şadiye Demirtaş Buluttekin, kayınpederi Mehmet Akkaya’nın yanı sıra Süleyman Akkaya, Özkan Yalgı, Tahir Elçi Yalgı, Roni Türkmen ve Fesih Türkmen yaralı olarak kurtuldu.
Kaza haberi hızla yayıldı ancak bir süre sonra “hafif yara aldılar” ifadesi kullanıldığı için kazanın ciddiyeti anlaşılmadı. Gökalp de buna dikkat çekiyor ve “Derler ya hani verilmiş sadakamız varmış” diyor ve şunları ekliyor: “160 haftadır 1600 kilometre yol gidiyoruz görüş için. Uçaktan iner inmez, görüş saatini kaçırmamak için apar topar araca binip Edirne’ye doğru yola çıkıyoruz. 160 çay içseniz, birinde bardağı düşürüp çayı dökersiniz. Bu kaza da öyle oldu.”
Ailesiyle Selahattin Demirtaş arasına konulan mesafeyi, bu mesafenin türlü tehlikelere açık olduğunu anlatmaya çalışıyor Gökalp, “Bu aileye de eziyettir” diyerek.
Selahattin Demirtaş ve ailesinin yaşadığı eziyete Türkiye hapishanelerinde yatan binlerce kişinin yaşadığını da hatırlatarak. “Selahattin bey kendisini hukuksuz bir şekilde hapishaneye koyanlara karşı boyun eğmez, ailesi de öyle. Bu yüzden aileyle arasına konulan bu mesafeyi çok dile getirmedi. Onun durumunda binlerce mahpus var ve kendisine bir ayrıcalık istemiyor. Bütün mahpusların ailelerine yakın hapishanelerde olmasını talep ediyor.”
Gökalp, tutuklu diğer siyasetçileri de hatırlatarak, “Türkiye’deki en büyük cezaevlerinden biri Diyarbakır’dadır. Selahattin Demirtaş için Diyarbakır’daki cezaevinde bir oda açılamaz mı? Elbette açılabilir. Ama bilinçli bir şekilde hem mahpus hem de ailesi cezalandırılıyor, eziyet çektiriliyor” diyor.
DEMİRTAŞ AİLESİ EZİYET ÇEKİYORSA…
İnsan hakları savunucuları da zaman zaman raporlar hazırlayarak mahpusların ailelerine yakın cezaevlerinde tutulması gerektiğine dikkat çekerler. Ancak hükümetin ve ilgili bakanlığın bu öneriyi dikkate aldığı söylenemez.
İnternette konuyla ilgili bir arama yapınca şöyle bir karara rastladım: 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, ilgili Tüzük ve 167 sayılı Genelge’de hükümlülerin, ailelerinin ikamet yerlerine yakın ceza infaz kurumlarına yerleştirilmelerine yönelik emredici bir hüküm içermemektedir.
Ancak, TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) 26.02.2018 tarihinde, bir başvuru üzerine 94019529-101.07.04-E.2744 sayılı bir tavsiye kararı almıştır. Bu kararında hem AİHM kararlarına hem de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1988 tarihli ve 43/173 sayılı kararı ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Üye Devletlere “hükümlülerin evlerine (ailelerine) yakın ceza infaz kurumuna yerleştirilmelerinin uygun olduğu” şeklindeki tavsiye kararlarına atıfta bulunarak, “… Başvuranın ailesi tarafından ziyaret edilebilmesini kolaylaştırmak için, öncelikle Aydın’da bulunan, bunun mümkün olmaması halinde İzmir’de bulunan veya ailesine yakın illerdeki durumuna uygun ve kapasitesi müsait infaz kurumlarından birine nakledilerek mağduriyetinin giderilmesi hususunda Adalet Bakanlığı’na tavsiyede bulunulmasına…” karar vermiştir.
Selahattin Demirtaş Meclis’te grubu bulunan yaklaşık 6 milyon oy almış bir partinin önceki dönem eş başkanı ve ailesinden 1600 kilometre uzakta bir cezaevinde tutuluyor. Güçlü bir politikacıya ve ailesine yönelik bu uygulama, “kim bilir diğer mahpuslar nasıl bir eziyet çekiyor” dedirtiyor insana. / DUVAR