Sabuncu, ‘demokrasinin sıkıştığı bir dönemde burjuvazinin sessiz kalması’ üzerine soru yöneltince, Pamuk TÜSİAD’ın ayıplanmayı hak ettiğini söyledi. TÜSİAD’ın ilanlar yayınlayarak Ecevit’i eleştirmesini de ayıpladığını vurgulayan Pamuk “Baskı zamanlarında ‘Niye daha çok konuşmadınız’ demek zor, ama TÜSİAD ayıplanmayı hak ediyor” cümlelerini kullandı.
‘İMAMOĞLU’NA OY VERDİM’
31 Mart ve 23 Haziran’daki iki seçimde de Ekrem İmamoğlu’na oy verdiğini açıklayan Pamuk, seçimler arasındaki zamanın, ‘Türkiye siyasetinde gördüğü en çirkin, en berbat, en karanlık dönemlerden biri olduğunu’ anlattı. Yaşananları ‘rezalet’ olarak niteleyen yazar, seçmenin tavrının ilerisi için umut verdiğini dile getirdi.
Seçim iptal edilince “Bir bildikleri vardır, bir şeyler çevirir seçimi bu sefer de kazanırlar” şeklinde düşündüğünü ifade eden Pamuk, iktidarın tek itibar kaynağı olan sandığa leke sürdüğünü söyledi. Artık siyasi tavsiyeler vermeyeceğini aktaran Orhan Pamuk, “İmamoğlu benim tavsiyelerimi dinleseydi seçimi kaybederdi” dedi.
‘HAPİSHANELERİN BOŞALMASI LAZIM’
Demokrasiye gidişin yolunu hapishanelerin boşalmasında gören Pamuk, Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Osman Kavala gibi binlerce kişinin özgürlüğüne kavuşması gerektiğini, ülkenin önde gelen romancı ve yazarlarının içeride olmasının olağan görülmesinin toplumu zehirlediğini anlattı. Toplumun uzun zamandır bu zehre alıştırıldığını dile getiren Nobel ödüllü yazar, “Türkiye’nin birinci sorunu ekonomi değil düşünce özgürlüğüdür” ifadelerini kullandı.
‘AKP’NİN EN SAYGIN İŞİ SURİYELİLERİ ALMAK’
Sabuncu’nun Suriyelilere karşı yönetilen dışlayıcı dil hakkında ne düşündüğünü sorduğu Pamuk şu ifadeleri kullandı:
“AKP hükümetinin son beş yılda uluslararası düzeyde yaptığı en saygın iş Suriyeli göçmenlere kucak açmak oldu… Elbette Batı’da olan göçmen karşıtı öfke bizde de var. Ama bu öfke siyasi partilerin henüz malzemesi olmadı.”
Pamuk ayrıca “Türkiye için en büyük dileğim kaçırdığımız bütün bu insanların kendi dilekleriyle ve kendilerini tehlikede hissetmeden geri dönmeleridir. Herhangi ciddi, sorumlu bir hükümetin görevi bu insanları geri kazanmak olmalı. Onları daha da mutsuz etmek değil” dedi.
Röportajın tamamını okumak için tıklayın.