Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
“Türkiye’nin tarihinin en kritik dönemlerini yaşadığını defalar ifade ettim. Ne kadar haklı olduğumuz bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkıyor. Türkiye, demokrasi standartları gittikçe düşen bir ülke konumuna gidiyor. Böyle bir tablo, yıllardır mücadelesini verdiğimiz bir süreci zayıflatıyor.
“Bütün vatandaşlarımızın demokrasi standartlarının yükselmesi için ortak çaba harcaması gerekiyor. Demokrasi bu ülkenin ortak sorunudur. Hepimizin ortak sorunudur. Demokrasi mücadelemizi veriyoruz ve bu mücadelemizi güçlendirerek sürdüreceğiz.
Can Dündar’a saldırı
“Doğru haber yaptı diye mahkum olan gazetecilerimiz var. Haber doğru, peki doğru haber dolayısıyla bir gazeteci nasıl hapse atılıyor? Ben bu kürsüden silah götüren şoförün ifadesini burada okudum. Bunlar görüntüleri de yayınladılar. Casus vatan haini diye suçladılar.
“Kralın çıplak olduğunu herkes biliyor. Can Dündar da Erdem Gül de kral çıplak dediler ve tabloyu Türkiye’nin önüne koydular. Sizden bunun hesabını soracağım diyor.
“Ya senin bakanın çıktı Tuğrul Türkeş konuştu. Vallahi de billahi de o silahlar Türkmenler’e gitmiyordu diyordu. Yargılayacaksan onu yargıla. Neden gazeteciler, gücü ona yetiyor. Ama senin gücün onlara da yetmeyecek.
Taşeron işçiler
“Seçimlerde taşeron işçilere kadro verilecek diye programımıza koyduk. Hiçbir parti onların sorunlarıyla ilgilenmezken, bu çağdaş köleliği biz kaldıracağız diye açık ve net bir söylemde bulunduk. Sonra bu söylemimizi diğer partiler tarafından olduğu gibi kopya edildi.
“Taşeron işçilere kadro verilirken ‘hiçbir ayrım yapmayacağız, siyasi görüşü ne olursa olsun her taşeron işçisine kadro vereceğiz’ dedik. Hiç kimsenin ekmeğiyle oynamayız. Böyle olması lazım. Birisinin ekmeğiyle oynamak dünyanın en ahlaksız işidir. ASKİ’den bir grup güvenlikçi geldi. Bizim işlerimize ‘son veriyorlar’ dediler. ‘Sayın Başbakan’a bir mektup yazacağım’ dedim ve bu mektubu kendisine gönderdim.
“Ocak ayında 400 taşeron işçisinin işine son verildi, mayıs ayına kadar bin 722 işçinin işine son verildi. Türkiye’deki 1 milyonu aşkın taşeron işçisi kardeşime sesleniyorum; senin sorununu, derdini bilen CHP’dir. Sana kadro sözü vermek benim boynumun borcudur. Bunun mücadelesini sonuna kadar vereceğim.
“Senden sadece bir isteğim var. Benim bu taahhütümü yerine getirmem için iktidar yolunu açmalısın. 2 milyon taşeron işçisi var, ailesiyle birlikte 5 milyon kişi. 5 milyon oy istiyorum sana kadro sözü veriyorum. Her sözümüzün arkasında durduk. Asgari ücret net bin 500 lira olacak dedik. Yerel yönetimlerde, CHP’li belediyelerde asgari ücret net bin 500 liradır.
Soma iş cinayeti
“13 Mayıs’ta Soma’da bir facia yaşadık. 301 işçimizi kaybettik. Yurt dışı gezimizi iptal ettik, Soma’ya gittik. Birçok sözler verildi. İki dost ülkemiz de yas ilan etti. 301 maden işçisi, kömür çıkarmak için mücadele ederek, evlerine helal ekmek götürmek için yola çıkmışlardı. Bu olaydan sonra yaptığım toplantıda sadece 301 maden işçisinin adını okudum. Ve ‘Bu işçilerin haklarını aramak namus borcumuzdur’ dedik, ve bugün de bu işçilerimiz haklarını arıyoruz.
“Bu işçi ailelerine söz verdiler. Haklarını yememek lazım, bazı sözleri tuttular. Üç tane konudan söz edeyim. Sözlerden biri, ‘Kimse madenlere inmeye zorlanmayacak, işine son verilmeyecek’ sözü verildi. 1 Aralık 2014 günü 2 bin 831 işçinin işine son verildi.
“Bu ahlak mıdır? Ahlak böyle bir şey midir? Sen hükümetsin, işçiye, yakınlarına söz veriyorsun ve 1 Aralık günü 2 bin 831 işçinin işine son veriyorsun. Ahlakta ciddi yozlaşma var. ‘Ölen işçilerin bütün tazminatlarını ödeyeceğiz’ dediler. Sayın Cumhurbaşkanı Manisa’da miting yaptı. Vali ‘tazminatları ödeyeceğiz’ dedi. Tazminat hakları olarak 24’te 1’ini yatırdılar. Bugün, 5’ini ödediler. Ölüm peşin, bedeli taksitle. Bu ailelere bu paralar taksit taksit ödeniyor.
“Üçüncü olay, kazadan 36 gün sonra şirket mallarına tedbir koydurdu. Bunun takibi olmadı. Bunları CHP takip ediyor. Sayın Özgür Özel’e görev verildi, her aşama takip ediliyor. İş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada 3’üncüyüz. 2016’nın ilk 4 ayında 586 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti.
Üniversiteler
“Üniversiteler, bir ülkenin saygınlığına katkı yapan en önemli kurumlardandır. Dünyadaki üniversitelerin özelliği budur. Biz 81 ilde üniversitelerimizi açtık. Üniversiteyi üniversite yapan kampusu, öğrencileri ve hocalarıdır. Üniversiteleri kurduk, öğretim üyesi lazım. Doktora sınavına girmeleri gerekir. Diğer üniversitelerde doktoralarını tamamlamak için gönderildiler.
“Şimdi 10 bine yakın öğretim üyesine diyorlar ki üniversitene geri dön. Yazık günah değil mi bu öğretim üyelerine. Niçin, ‘tepedeki zat istedi onun için yapıyoruz’ diyorlar. Bir zatın iki dudağına bir üniversite dayalıysa oraya üniversite denmez.
“Rektörlere sesleniyorum, kimsenin boyunduruğuna girmeyin. Böyle üniversite mi olur? Sayın YÖK Başkanı’ndan da istirham ediyorum. Kanuna aykırı niye böyle bir iş yapıyorsunuz? Türkiye’nin buna tahammülü var mı? Zaman kaybı değil mi?
Kilis
“Türkiye’de yaşanan bir başka dram. Adı Kilis. En çok heyet gönderen, dertleriyle ilgilenen parti biziz. Bir il düşünün gazeteye tam sayfa ilan veriyor. Bir ara, yeni bıyık bırakan, düşük profilli birisi Kilis’e gitti. Birkaç füze atılınca nefesi Ankara’da aldı. Kilislilerin derdiyle niye ilgilenmiyorsunuz? Hükümet yok. Hükümet olsa böyle bir dert olmaz zaten.
“Kilis suratle Suriyelileşiyor. Kilislilerin yüzde 20-25’i göç etmek zorunda kaldı. Yerlerine Suriyeliler yerleşiyor. Gidin sorun esnafa. Boşuna bekliyorsun kardeşim, bunlar can derdine düşmüş. Kilis yerle bir olsa kılı kıpırdamayacak. Kilis’te 4 aydır okullar kapalı. Bu anneler çocuklarını nereye gönderecekler? 4 aydır hükümet yok.
“Kilisliler diyor ki, ‘Biz de mülteci konumundayız’ diyorlar. Kilisli kardeşlerime sesleniyorum, sorunlarınızı biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bunlar Kilis’i feda ettiler, görmezlikten geliyorlar. Bu dış politikayı 180 derece değiştirecek de, yurtta barış, dünyada barışı da gerçekleştirecek biziz.
Dokunulmazlıklar
“Geçen hafta da dokunulmazlıklardan söz etmiştim. Sayın Kamalak aradı. Niye anayasa değişikliği? TBMM’de tiyatro oynatıyorsun, adına dokunulmazlık diyorsun; kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsan getir kaldıralım, kaçıyorsun.
Davutoğlu’nun tasfiyesi
“TBMM’yi hepimiz biliyoruz. Arka duvarda ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazar. Anayasa’nın 6’ncı maddesinde açıkça yazar. Egemenlik denge ve denetleme sistemi otursun diye dağıtılmıştır. Egemenliği böyle tanımlıyoruz. İnsanlar egemenliği kolay elde etmediler. Şehitler, acılar, gözyaşları, umutlar var, bayrağımız, İstiklal Marşımız var ardında. Saltanatı bıraktık.
“Davutoğlu’nu savunuyorsak halkın iradesine duyduğumuz saygıdan savunuyoruz. Türkiye 2010’dan bu yana farklı bir sürece götürülmek isteniyor.”