24 Haziran seçimlerinde kullanılacak, “Geleceğin için değiştir” sloganının da tanıtıldığı toplantıda konuşan Karamollaoğlu, ilk olarak kendilerine yöneltilen, “Bugünkü iktidarla neden bir araya gelmediniz” sorusuna yanıt vermek istediğini söyledi. Saadet Partisi’nin 3 konuda iktidarda bulunanlarla farklılığı olduğunu belirten Karamollaoğlu bunları şöyle sıraladı:
“* Türkiye’nin en önemli sorunu kutuplaşma, kamplaştırma. Türkiye’mize en büyük zararı kutuplaştırma-kamplaştırma veriyor. Beka sorunu konusunda kısmen haklılar ama beka sorunu karşısında ilk yapılacak iş içeride bütünleşmektir. Siyaset de bir yarış ama siyaset husumeti kaldırmaz. Biz birbirimizin hasmı değil sadece rakibiz.
* İkincisi bizim yönetim anlayışımız farklı. Biz bir numaralı mesele olarak adaleti görüyoruz. Adalet olmadan devlet olmaz. Ardından liyakat geliyor. Devletin başında olanlar ülkenin sorunlarını çözerken ehil insanlardan seçilmeli. Benden olan çamurdan olsun yaklaşımı olmaz.
* Üçüncüsü istişare. Farklı görüşlerdeki insanlarla istişare edilmeli.”
‘BEN İSLAMCI DEĞİL MÜSLÜMANIM’
“Ben İslamcı değilim ben Müslümanım” diyen Karamollaoğlu “Eğer biz İslam’dan bahsedeceksek, her şeyden önce adalet ve güzel ahlak gelir” değerlendirmesinde bulundu.
Üçüncü köprü, havalimanı gibi projeler ya da şeker fabrikalarının satışı gibi konularda fizibilite yapılıp yapılmadığını soran Karamollaoğlu, “Belki abartı ama gece gördüğünüz rüyaya göre mi karar veriliyor diye düşünüyorum” dedi.
‘ANADİLDE EĞİTİM MEŞRU BİR HAKTIR’
Karamollaoğlu’na Kürt sorununa dair çözüm önerisi soruldu. Kürt sorunuyla ilgili ciddi bir çalışma yaptıklarını anlatan Karamollaoğlu, “1.5 ay önce deklare edeceğiz zaman bazı konularda daha da somutlaştırmak gerekti. Yine ortamı uygun görmediğimiz için açıklamadık. 1-2 hafta içinde Diyarbakır’da görüşlerimizi ifade edeceğiz. Diyarbakır’a çok sık gittim. Anadilde eğitim en çok üzerinde durdukları konu. Bu meşru bir haktır. Bu hakkın verilmesinde mahsur olmaz. Ama resmi bir dil vardır o da anlaşma ve yazışmalarda kullanılır” dedi.
‘DEMİRTAŞ’IN TUTUKLULUĞU ORTADAN KALDIRILMALI’
Karamollaoğlu’na CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceği hatırlatılarak kendisinin böyle bir ziyaret yapıp yapmayacağı soruldu. Karamollaoğlu ziyaret için, “Elbette yapılabilir” dedi ve ekledi:
“Şuna özen göstermeye çalıştım. Şov mahiyetinde işi ele almayı benimsemedim. O ziyaretleri şov olarak algıladığım sanılmasın. Demirtaş’ın aday olmasına engel yoksa kanunen fikirlerini topluma anlatması için tutukluluk halinin sona erdirilmesi gerekir. İnşallah biz gitmeden o çıkar bize de geçmiş olsun deme imkanı doğar. İnşallah Demirtaş kısa zamanda tahliye edilir. Bunu yapmak hükümet yönünden de toplumda erdem olarak algılanır kanaatindeyim. Bunu da ümitle bekliyorum.”
‘DAMADIMA GÖREV VERMEM’
Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı olduğunuzda damadınızı bakan yapar mısınız?” yönündeki soruya “Eğer bir yerde bir cumhurbaşkanının yakını bir işin ehliyse görev verilmemeli diye bir mantığı doğru bulmuyorum ama ben kişisel olarak bu görevi vermem” yanıtı verdi.
‘HDP’YE KARŞI TAVIR YOK, KÜRT ADAY GÖSTERECEĞİZ’
Millet İttifakı’nda HDP’nin yer almamasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Karamollaoğlu şunları söyledi: “Yüzde 10 barajı başlangıçta konulurken HDP için değil bizim için konulmuştu. Bugün de hükümetin yüzde 10 barajında ısrarı bizim Meclis’e girmememiz üzerine. Siyasette her zaman iki kere iki dört etmiyor, bazen beş ediyor, bazen üç ediyor. Anketler bu noktada bizim karşımıza bir tablo koyduğu için böyle bir tercih ortaya koyduk, yoksa illa HDP’ye karşı bir tavır ortaya koymak için değil. Biz Kürt kardeşlerimizin içinden aday göstereceğiz, biz mutlaka toplumun önüne hakikaten birçok soruna çözüm üretebilecek, sadece Kürtleri değil aynı zamanda ülkenin barışını sağlamasını öngören fikirlerle ortaya çıkacak insanları aday göstereceğiz.”
CUMHURBAŞKANI BİZİM HASMIMIZ DEĞİL
Karamollaoğlu’na, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce gibi diğer adaylardan randevu talebinde bulunup bulunmayacağı sorusu yöneltildi. Tarafsız bir moderatörün yöneticiliğinde program yapılabileceğini söyleyen Karamollaoğlu, “Fakat şu anda böyle bir görüşmeye ihtiyaç olduğu kanaatinde değilim. Cumhurbaşkanını sert eleştiriyoruz ama cumhurbaşkanı bizim hasmımız, düşmanımız değil, rakibimiz. Onun için dün biz ‘tamam inşallah’ dedik. Barış içinde, huzur içinde bu işin devam etmesi lazım. Gereği olduğu zaman görüşülür” dedi.
‘COMMANDANTE ŞAKASI GÜZEL ORTAMI GEVŞETİYOR’
Karamollaoğlu, CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun “Commandante” paylaşımı içinse “Bazen böyle şakalar güzel oluyor, gevşetiyor ortamı” yorumu yaptı.
CHP’DE SAADET’E BEKAROĞLU FORMÜLÜ
Karamollaoğlu, HÜDA-PAR’ın adaylarının Saadet Partisi listelerinden gösterileceği, CHP listelerinde Saadet Partililere yer verileceği iddialarıyla ilgili, “Bekaroğlu gibi aday gösterme ihtimali var. Bunun pazarlık meselesi haline getirileceğini düşünmüyorum. Bu her kesimden oy almak için gerekli gibi görünüyor. Bizim listelerimizde de farklı kanaatte insanlar olabilir. HÜDA-PAR ile olan görüşmelerde böyle bir şey gündeme gelmedi. Biz Kürt vatandaşlar içinden aday göstereceğiz. Bunu bir pazarlık konusu değil, istişarelerde belki gündeme gelebilir. Ama o tarafa meyleden insanların arasından da bu tip adaylar çıkabilir” dedi.
‘130 BİN SANDIKTA TEMSİLCİMİZ OLACAK’
Karamollaoğlu seçim güvenliğiyle ilgili de, “Türkiye seçim güvenliğinde doğru uygulamalar yapıyordu ama bu erozyona uğradı. Burada partilerin üzerinde büyük bir sorumluluk var. Bizim 170 bine yakın sandığın 130 bininde temsilcimiz olacak, diğer yerlerde müşahidimiz olacak. Bu konuda herkes hassasiyet göstermek mecburiyetinde, sandığa herkesin sahip çıkması gerektiği kanaatindeyim. YSK’dan önce sandıklarda kimin önde olduğunu öğreneceğiz diye ümit ediyoruz” dedi.
KAMPANYAYA SİVAS’TAN BAŞLAYACAK
Seçim kampanyasına memleketi Sivas’ta başlayacağını söyleyen Karamollaoğlu, yurt dışı programları ise zaman darlığı nedeniyle gerçekleştirmenin zor olacağını söyledi.
‘DİN DÜŞMANLIĞI OLMADIKÇA LAİKLİĞE KARŞI DEĞİLİZ’
Karamollaoğlu’na laiklikle ilgili görüşleri de soruldu. “Laiklik” ifadesinin Türkçe olmadığını söyleyen Karamollaoğlu şunları ifade etti: “Din-devlet ilişkisi Avrupa’da iki farklı temele oturuyor. Fransa’daki laiklik anlayışı, ki bu dinsizliğe kadar gider. İkincisi İngiltere’deki sekülerizm anlayışı. Düşmanlık yok. Laiklik din düşmanlığı olarak algılanmadığı müddetçe bizim laiklik konusunda bir itirazımız olmadı, olmaz da. Ama laikliği din düşmanı olarak tarif ederseniz, namaz kılanı, başını örteni laiklik düşmanı gösterirseniz bunun karşısında oluruz. Problemin temelinde yatan laikliği din düşmanı olarak gören anlayıştır. Biz fikir ve inanç hürriyetinin kamil manada sağlanması olarak görüyoruz laikliği. Bu bizim inancımızın da temelinde yatar, dinde zorlama yoktur.”
İNGİLİZLER BİLE BRÜKSEL’DEN İDAREYE KARŞI ÇIKTI
Temel Karamollaoğlu, AB ve NATO ile ilgili görüşlerini de şöyle ifade etti, “Münasebetlerimizin gözden geçirilmesine ihtiyaç var. AB bir medeniyet projesi ama görüşmelere başlandıktan sonra 2004 yılında 30 fasıl açıldı, biri kapanabildi. AB içinde diyorlar ki Türkiye Müslümanların yoğunlukta bir ülke olduğu için AB içinde yer alamaz. Böyleyse Türkiye de AB’nin içinde yer alamaz. Neden yıllardır kapılarında sürünüyoruz? Bugüne kadar kapılarda süründürülüyoruz. Hiçbir ülke bu kadar aşağılanmaya tahammül etmemelidir. AB ile irtibatlarımızı koparalım, hasım olalım iddiamız yok. İngilizler bile biz Brüksel’den idare edilmek istemiyoruz, diyor, ben de istemiyorum. Biz otururuz, ayrıcalıklı bir ülke olarak AB içinde onlarla irtibat sağlarız, ticaret, yatırım yaparız, geliriz, gideriz, farklı siyasi konuları ele alırız. Buna itirazımız yok. Ama inancımızdan dolayı AB kapılarında süründürülmeyi hazmedemeyiz.
‘NATO’DAN ÇIKALIM DEMİYORUM, AMA GÖZDEN GEÇİRİLMELİ’
NATO’nun da kendine çeki düzen vermesi gerektiğini söyleyen Karamollaoğlu, “NATO, dünya barışını tesis etmek için kurulmuş bir teşkilatsa ona göre hareket etmeli. Fakat dikkat edin, NATO’nun saldırdığı ülkeler hep Müslüman ülkeler. Bizi düşman gören anlayışın içinde nasıl olacağız? Çıkalım, demiyorum ama oturup yeniden konuşalım. Dünyanın düzeninin yeniden tanzim edilmesine ihtiyaç var. Dünyanın düzeninde eşitlik, adalet olacak. Siz İslam ülkelerinin kaynaklarını sömürüyorsunuz. Biz paylaşıma varız ama sömürüye karşıyız. Her zaman işinize geldiğinde demokrasiyi de insan haklarını da ayaklar altına almaktan çekinmiyorsunuz. İşte Mısır, işte Cezayir. Şu Trump’a bakın, tekmelemediği yer kalmadı. Kendisinden önce yapılan hiçbir anlaşmayı saymıyor. Onun için biz bunu gözden geçirmek mecburiyetindeyiz. Biz onun için şahsiyetli bir dış politika anlayışının altyapısını oluşturmaya mecburuz” dedi.
HDP BARAJ ALTINDA KALABİLİR Mİ?
Karamollaoğlu, HDP’nin baraj altında kalma ihtimali ile ilgili, “Bizdeki kanaat kalmayacak gibi görünüyor. Biz o bölgeyi temsil edecek vasıfta adaylar göstereceğiz, temennimiz o bölgeyi de almak. Fakat bu bir temenni. Bu endişeyle de izlenen bir husus, onu da görüyoruz. İnşallah Diyarbakır’da yapacağımız açıklama bu konudaki kanaatleri güçlendirir” dedi.
‘ABD’YE ARTIK HİÇBİR ANLAŞMADA GÜVENİLEMEZ’
Karamollaoğlu, ABD Başkanı Trump’ın nükleer anlaşmadan çıkma kararıyla ilgili ise, “Trump’ın politikalarıyla ilgili yorum yapmaktan herhalde Amerikalılar da usandılar. Yabancı bir devlet adamı hakkında böyle konuşmak istemem ama dengesiz, ne yapacağı belli olmayan politikalar izliyor. Ben uluslararası anlaşmayı tanımıyorum, demek şudur, ABD’ye artık hiçbir uluslararası anlaşmada güvenilemez. Dünya açısından tehlikeli bir gelişme” dedi.
‘ÖNCE İTİRAFNAME YAYINLASALAR AHİTNAME İNANDIRICI OLABİLİR’
Toplantıda Karamollaoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın manifestosu da soruldu. Karamollaoğlu, “Sanki iktidara yeni geliyorlar, bundan önceki 15 yılın icraatları kendilerine ait değilmiş gibi ahitnameyle ortaya çıkıyorlar. Önce bir itirafnameyle ortaya çıksalar ahitname inandırıcı olabilir” dedi. / DUVAR