‘KİŞİLERİN YAŞAMINA SON VERMESİ KABUL EDİLEMEZ’
Mahpusların kendi yaşamlarına son vermesinin doğru olmadığı ifade edilen açıklamada, “Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamlarına son vermesi kabul edilemez ve bu tarz eylemlere başvurulmamalıdır. Bu konuda bu çağrımızın gereği anlaşılmalı ve mahpuslar üzerinde etkili olabilecek çevrelerin de bu konudaki sorumluluklarını hatırlatmak isteriz” ifadelerine yer verildi.
‘SİYASİ İKTİDAR CENAZELERE KARŞI SAYGISIZ TUTUMUNU TERK ETMELİ’
Açıklamada cezaevlerinde yaşamını sonlandıran 5 kişinin ailelerine cenazeleri defnetme izni verilmediği hatırlatılarak, “Yaşamına son veren mahpusların ailelerinin cenazelerini defnetme ile ilgili hakları hiçe sayılmış, cenazeler ailelerin inançlarına, kültürlerine ve örflerine aykırı olarak apar topar polis tarafından gece vakti defnedilmiş, cenaze töreni yapılmasına izin verilmemiştir. Usulüne uygun defin hakkı ailelerin yas süreçlerini yaşayabilmeleri bakımından mutlaka uyulması gereken bir haktır. Siyasi iktidarı cenazelere karşı olan bu saygısız ve kanuna aykırı tutumunu terk etmeye, ailelerin yas süreçlerini yaşamasına izin vermesini talep ediyoruz” diye dikkat çekildi.
BM MANDELA KURALLARI HATIRLATILDI
Açıklamada cezaevlerinde açlık grevlerinin sürdüğü vurgulanarak, “Açlık grevcilerinin sağlık durumlarının izlenmesi, gerekse de taleplerin demokratik kamuoyu tarafından duyulduğunun ortaya konabilmesi için bağımsız heyetlerin ve bağımsız hekimlerinin cezaevlerine girmesine izin verilmelidir. Siyasi iktidar bu husustaki sorumluluğunu görmeli ve bir an önce bu talepleri karşılamalıdır. Tecrit gibi başta Birleşmiş Milletler (BM) Mandela Kuraları olmak üzere Türkiye yasalarına bile aykırı uygulamaların son bulmasını, siyasi iktidarı bir an önce sorumlu davranarak hapishanelerdeki tecridi kaldırmaya davet ediyoruz.” denildi. (DUVAR)