Sosyalist Partili François Hollande'ın ziyareti her şeyden önce Paris'te 9 Ocak 2013'te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinden bir yıl sonrasına denk geldi. Ziyaret öncesi ortaya çıkan belgeler ve bir ses kaydı, katliamın sorumluluğu konusunda Fransa hükümetinin yoğun ilişkilerde olduğu ve PKK'ye karşı ortak çalışmalar yürüttüğü Türk devletinin merkezini işaret etti.
Bu ziyaret aynı zamanda Mayıs 2013'te ortaya çıkan Gezi olaylarına yönelik şiddetli baskıların gölgesinde gerçekleşiyor. Türkiye'nin AB'ye adaylık süreci yakını bir konu olarak dururken, Hollande'ın beraberindeki delegasyona bakıldığında daha çok ekonomik alanda son yıllarda yaşanan kötüleşmenin giderilmesi üzerinde durulacağı anlaşılıyor.
Ziyaret özellikle, 17 Aralık'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelik yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ardından devletin zirvesinde yaşanan siyasi kriz ortamında gerçekleşiyor.
LE FIGARO: ZAMANLAMASI KÖTÜ
Bu nedenle Liberation gazetesi Hollande'ın Ankara ziyaretini "en kötü zamanda" gerçekleşecek bir ziyaret olarak değerlendirirken, Le Figaro gazetesi sert bir siyasi krizin Türkiye ekonomisi üzerinde etki göstermeye başladığına dikkat çekti. Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Çağdaş Türkiye Programı sorumlusu Dorothée Schmid, Le Figaro gazetesinde Hollande'ın ziyareti için "Türkiye'ye seyahatin zamanlaması kötü" diyor.
NEDEN AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI YOK?
Her ne kadar bu girişim Fransız-Türk ilişkilerini yakınlaştırmayı açısından olumlu olarak değerlendirilse de, Dorothée Schmid'e göre Fransız diplomasisi, Türkiye'nin AB'ye adaylık sorununu gündem dışında tutmak için çift taraflı ilişkileri öne çıkarıyor. Avrupa İşleri Bakan Delegesi Thierry Repentin'in Hollande'ın beraberinde götüreceği delegasyonda yer almaması bu açıdan dikkat çekiyor.
François Hollande, 2004'te Sosyalist Parti'nin başkanı olarak yaptığı bir konuşmada başta "insan hakları ve Ermeni Soykırımı'nın tanınması" konuları olmak üzere "üyelik kriterlerine uyması şartı ile prensipte Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı olmadığını" söylemişti.
Nisan 2012'de, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında "Bugün, yıllardan beridir devam eden bir müzakere süreci var" diyerek, mevcut durumda üyelik için hiçbir temel koşulun oluşmadığını söylüyordu. Hollande, kendi cumhurbaşkanlığı süresi içerisinde "Türkiye'nin AB'ye üyeliği olmayacak" diyordu.
Türkiye'de AKP iktidarı döneminde AB'ye üyelik konusunda kamuoyu algısında ciddi bir değişim yaşandı. Anketler çoğunluğun AB üyeliği karşıtı olduğunu gösterirken, Avrupa cephesinde de aynı çekinceler var. Fransız Ifop anket kuruluşunun yaptığı kamuoyu yoklamasına Fransızların yüzde 83'ü Türkiye'nin AB üyeliğine karşı.
22 YIL SONRA HOLLANDE NEYİ KONUŞACAK?
Peki 22 yıl sonra yapılan bu ziyarette ne tartışılacak ve ne bekleniyor? Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminde iki ülke arasındaki ilişkiler yıprandı. Bu soğumanın sonucu olarak, 2009 ile 2012 arasında Fransa'nın Türkiye'deki pazar payı yüzde 6'dan yüzde 3'e düştü. Hollande'ın delegasyonundaki 7 bakan arasında Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Fransa Kalkınma ve Sanayi Bakanı Arnaud Montebourg ve Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, bu açıkdan önem kazanırken, delegasyonda ayrıca 40 dolayında ekonomi ve şirket sorumlusu da bulunuyor. 2013 yılı genel anlamda Fransız şirketler açısından kazançlı geçti. Türkiye'de 15 milyar dolarlık anlaşma imzaladılar. Bu ziyarette sivil nükleer alan ile alt yapı ve kaçak mallara karşı mücadele alanlarında bir dizi anlaşma imzalanacak.
LIBERATION: ANKARA'NIN ÇİFT TARAFLI İLİŞKİ KURACAK KAPASİTESİ YOK!
Liberation gazetesi Türkiye'deki siyasi çıkmaza işaret ederek Ankara'nın, ne çift taraflı ne de bölgesel anlamda tartışabilecek kapasitede bulunmadığını savunuyor.
Le Figaro'da François-Xavier Bourmaud imzalı bir yazıda "Hollande mayınlı bir yola giriyor" başlığını kullanılırken, özellikle Türkiye'deki yolsuzluk olayları, AB adaylık sorunu, Suriye meselesi, Paris katliamı, Pınar Selek dosyasına işaret ediyor. Gazete, Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e desteğinden bu yana Ortadoğu'da yalnızlaştığını ve Batı'da artık bir ara istasyon rolü oynama iddiasında bulunamayacağını kaydediyor. Gazete, "Kısaca alışılmışın da ötesinde François Hollande'ın kendi efsanevi ustalığını harekete geçirmesi gerekecek" diyor.
LE MONDE: KAYBEDİLMİŞ ZAMAN YAKALANMAK İSTENİYOR
Le Monde gazetesinde yer alan Guillaume Perrier imzalı bir haberde ise bu ziyaretin sebebinin "Kısmen kaybedilmiş zamanı yakalamak ve bir önceki Cumhurbaşkanlığı döneminin yarattığı hesabı kapatmak" olduğu belirtiliyor. Le Monde gazetesi de Paris katliamı ve Pınar Selek davasına da dikkat çekerken, Hollande çevresinin tüm bu dosyalara ilişkin, ziyaretin "yargılama değil teşvik etmek ve bir mesaj vermek" amacında olduğunu söylüyor.
KÜRTLERLE İLİŞKİLER
Fransız medyasının üzerinde durduğu Sarkozy döneminin tahribatları sadece Kürtlerle ilişkilerde bozulmamıştı. Aksine Sarkozy döneminde anti-Kürt işbirliği hiç olmadığı kadar geniş tutuldu. 2007 ile 2013 arasında 250 dolayında Kürt siyasi gerekçelerle gözaltına alındı, Paris'te bir Kürt derneği kapatıldı. Hollande döneminde de Marsilya'da bir Kürt derneği kapatıldı ve 9 Ocak 2013'te üç Kürt kadın devrimci katledildi. 2011'de Sarkozy döneminde Türkiye ile yapılan güvenlik işbirliği anlaşması halen gündemde. Her an bu konu Fransız Parlamentosu'nun önüne gelebilir. Anlaşmanın hedefinde PKK ile mücadele var.
Fransa ve Türkiye ilişkilerinde hem güncel hem de geçmişten gelen, diğer bir ifadeyle 1923'te imzalanan Lozan'dan bu yana "karanlık bir çok" nokta var. Tüm bunlar iki ülke arasında bugüne kadar yürütülen ilişkinin karakterini ortaya koymakla birlikte gerçek anlamda bir iyileşmenin önündeki temel nedenler olarak da duruyor.
Kürtler, François Hollande'dan Türkiye ziyareti sırasında Paris katliamını gündeme getirmesini, anti-Kürt anlaşmanın iptalini, Fransa'nın demokratik çözüm sürecine destek vermesini ve Kürtler karşı adaletsizlikler ve çıkarlar üzerine kurulu ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını açmasını istiyor. / anf