“Türkiye’nin son BM kararıyla ilgili tavrı tam bir sorumsuzluktur. Elbette Türkiye’nin güvenliği her ülkenin güvenliği gibi önemlidir ama bir ülkenin güvenliği ile ilgili kaygılar komşu ülkenin egemenliği ile ilgili kaygıların alternatifi olarak tartışılamaz. Bunlar birbirinin alternatifi değil dengeli yaklaşımla birbirini tamamlayacak konulardır.”
‘SÖYLEDİKLERİNİZİN İNANDIRICILIĞI OLMAZ’
Ateşkes çağrısının Afrin’i da kapsadığını belirten Bilgen, şöyle dedi: “Eğer siz Doğu Guta’da BM kararlarının uygulanmasını, ateşkese uyulmasını istiyorsanız BM kararındaki ‘tüm Suriye’ ifadesinin Afrin’i de kapsadığını kabulleneceksiniz ve gereken tavrı sergileyeceksiniz. Eğer BM kararını dikkate almazsanız Doğu Guta’da söyleyeceğiniz şeyin inandırıcılığı olmayacağı gibi İsrail’in benzer hiçbir kararını dikkate almayan yaklaşımlarıyla ilgili söylediklerinizin hiçbir inandırıcılığı, caydırıcılığı olmayacaktır.
Orta Doğu’da sadece güce dayalı, hukuk tanımaz yaklaşım devam ederse bu sürecin tek kazanını silah tüccarları olacaktır. Kalıcı barışı destekleyecek adımlar atılmadıkça vesayet savaşı, bedelini bütün halklara ödettirecektir.”
‘MİLLETVEKİLLİKLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ DEMOKRASİ AÇISINDA ÖRNEK VAKA”
HDP’li milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesine tepki göster Bilgen, şöyle dedi: “Dün 2 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü. Elbette bu ilk değil, şimdiye kadar da hem milletvekillerimizin tutuklu yargılanması, hem milletvekilliklerinin sadece yargı süreçleriyle değil yoklama gerekçesiyle de düşürülmüş olması, söz konusu HDP seçmeni olduğunda halk iradesine tahammülsüzlüğün, iradenin yok sayılmasının göstergesidir. Ama dün milletvekilliği düşürülen arkadaşlarımızla ilgili durum sadece Türkiye siyasi tarihinin değil dünya demokrasi tarihi açısından örnek vaka olarak ele alınabilir.”
MİLLETVEKİLLİKLERİ NEDEN DÜŞÜRÜLDÜ?
HDP Sözcüsü Bilgen, şöyle devam etti: “2 milletvekilimizden biri olan Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliği cumhurbaşkanına hakaretten düşürüldü. Urfa milletvekilimiz İbrahim Ayhan’ın da ‘Aziz Güler ölümsüzdür’ yazılı sosyal medya paylaşımı nedeniyle milletvekilliği düşürüldü. IŞİD’e karşı mücadelede yaşamını yitiren Aziz Güler’le ilgili bir paylaşım milletvekilliği düşürme gerekçesi oluyorsa Türkiye IŞİD’e karşı verdiği mücadelede ne kadar samimi olduğu konusunda sınav vermiş olacaktır.
Milletvekilliği düşürme uygulamaları da hangi anlayışla, hangi düzeyde sergilendiğine dair önemli işaretlerdir. Bu bir halkın, bir partiye oy veren seçmenin cezalandırılmasıdır. Onların tercihinin, iradesinin yok sayılmasıdır. Yoksa bizim hiçbir arkadaşımız koltuğa, rozete değer vermiyor; bir halkın mücadelesini, bir toplumsal mücadeleyi her şart altında yürütme kararlılığı içerisindeler. Bu kararla kaybeden HDP olmayacak. Kaybeden
Türkiye’de yarım yamalak parlamenter demokrasi olacak, göstermelik siyasi platformlar ve parlamento olacak.”
‘GEÇİŞTİRİLECEK BİR DURUM DEĞİL’
Milletvekilliklerinin düşürülmesine parti olarak tepki göstereceklerini belirten Bilgen, şu bilgileri verdi: “Bu durum geçiştirilecek bir durum değil. Bugüne kadar uyarılarımızı yaptık ve kimseyi siyasete karşı umutsuzluğa sürükleyecek ve siyasete güveni dibe vuracak yaklaşımlarla ilgili tepkimizi gösterdik. Dünkü duruma da hiçbir şey olmamış gibi davranmak mümkün değil. Grup yönetimimiz bu durumu protesto için 2 gün genel kurul çalışmalarına katılmama kararı aldı. Bundan sonra ne kadar katılacaklarına dair kararları da parti kurullarımız alacaktır.”
‘TRAFİK CEZALARI DE DÜŞÜRME GEREKÇESİ OLABİLİR’
Bilgen, şunları kaydetti: “Her iki milletvekilimizle ilgili karar bir tahammülsüzlüğün yansımasıdır. Bir siyasetçinin doğal eleştiri hakkı olarak kabul edilmesi gereken cümleleri suç gibi tarif etmek ve bu kadar keyfi milletvekilliği düşürmek HDP’ye yönelik korkunun korkunun ifadesidir. Bundan sonraki aşama HDP’li milletvekillerinin trafik cezalarının da trafik suçlarının da düşürülme gerekçesi olmasını doğuracaktır. Bu aşamaya kadar gelmiştir. Bunu kimse yargı bağımsızlığı ile açıklayamaz.” / DUVAR