Selvi’nin “Erdoğan-Gül tartışması nereye gider” başlıklı yazısının özeti şöyle.
Erdoğan, Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin ortak adaylığına göz kırptığını düşünüyor. Bu çıkışı, liderliğinin test edilmesi olarak görüyor. O nedenle açıktan mücadeleye girişme kararı alıyor. Abdullah Gül konusunun üzerindeki şimdiye kadar örttüğü “suskunluk şalı”nı çekip alıyor.
16 Nisan referandumundan sonra Gül cephesinde de bazı kararlar alındı. Daha önceleri kendisine “daha çok konuşman lazım” baskısı yapılıyordu. O dönemler sessiz kalan Gül’ün, 16 Nisan’dan sonra, “Benim daha çok konuşmam lazım”dediği söyleniyor. O tarihten itibaren, “Daha çok görünen, daha çok konuşan” bir Abdullah Gül portresi ortaya çıktı. Abdullah Gül farklı bir faza geçti. Üzerindeki “parti kur” baskısını, “Ben geçmişte parti kurdum. Parti kurmanın ne demek olduğunu bilirim” diye savuşturuyor, “Sokak ne diyor, sokağa bakmak lazım” diye halkı işaret ediyordu. Son dönemlerde Gül için, “Yüz bin imza ile Erdoğan’a karşı hayır blokunun ortak adayı olarak çıkmak istiyor” senaryosu konuşulmaya başlandı.
Erdoğan her şeyin farkındaydı. O nedenle son çıkışıyla Gül ile AK Parti seçmeni arasına mesafe koydu. Bu tür durumlarda geri çekilmeyi tercih eden Gül ise bu kez geri adım atmadı. Erdoğan ile Gül arasındaki mücadele yeni sürece girdi.