İmamoğlu’nun açıklamalarında ve sorulara verdiği yanıtlarda, şu başlıklar öne çıktı:
DEVLETİN KURUMLARI, BAKANLARI NEYE HİZMET EDİYOR: Seçimden sonra Ankara’ya ziyaretimi planlamıştım. Genel Merkezi ve Genel Başkan’ı ziyaret edeceğim. Daha sonra Meral Akşener ile görüşeceğiz. Miraç kandili mübarek olsun. Günahlarından arınan, iyiliklere uzanan bir gece olsun. Seçim gündemi devam ediyor. Bu gündem devam ederken aslında hiç de hoş olamayan ortamlar da yaşıyoruz. Sabırla takip ediyorum, ama sabır kadar kararlılığım en üst seviyede. Çok şey birbirine karıştı. Bu beni çok üzüyor. Devletin imkanları, bakanları, kurumları neye hizmet edeceğini şaşırmış durumda.
AA ADINA ‘AK PARTİ AJANSI’ DESİN: Tekrar AA’nın altını çizmek istiyorum. Benim cebimdeki paranın bir kısmı şu anda AA’nın Genel Müdürü’nün cebinde. Hepimizin vergisiyle AA görev yapıyor ve Türkiye’nin haber alma kaynağı durumunda ama vazifesini yerine getirmiyor. Şu anda sanırım mahcubiyet içerisinde ama bu ‘keşke haberleri doğru verseydim değil, istediğim adaya seçimi kazandıramadım’ mahcubiyeti… Genel Müdürü derhal istifa etsin, siyaset yapsın, belki vekil olur belki muhtar olur. Devlet kurumunun başındaysa bürokrat olma bilincini, ahlakını ve vicdanını yaşasın. Her yol mübahtır anlayışı şu anda zehir gibi kurumlarda ve devletin bazı yetkililerinin beyninde geziyor. Partizanlık bir zehir, her ortama enjekte edilmiş durumda. Ben bu sürecin bir panzehiri olmaya geliyorum. Bu sorunları aşacağız. YSK ‘hiçbir bilgimiz yok’ diyor, o zaman AA’nın tek kaynağı kalıyor. AK Parti’nin sandıktaki görevlileri. Değiştirsin adını, AK Parti Ajansı desin adına. Çok üzücü.
YILDIRIM’A VİCDANEN GÜVENİM KALMADI: Sayın Yıldırım’a da şu an itibarıyla vicdanen güvenim kalmamıştır. Hâlâ afişler asıyor, sandıklarla ilgili sosyal medya duyuruları yazıyorsa çok yazık, günah. Binali Yıldırım’ı teessüfle izliyorum. Devletin bakanlığını yaptınız yıllarca, TBMM başkanlığı, Başbakanlık yaptınız daha ne olsun allah aşkına. Bundan daha evla ne olabilir? Çıkıp tebrik etmediniz? Asmayın şu afişleri dedik. İl başkanınız kazandık açıklaması yapıyor. Ayıp. Kendinizi toplum, dünya, kamuoyu nezdinde aşağı çekiyorsunuz. Biz üretmeye hazırız, bırakın, tebrik edin biz de işimize bakalım. Hâlâ afiş asıyorlar İstanbul’un etrafına. Ne için asıyorsunuz sayın Binali Yıldırım?
SONUÇ NE BİLİYORUZ: Parti Genel Merkezi’nde toplantılarda, adayımıza nasıl kazandırırım toplantıları olunca olmuyor. Emek var burada. 16 milyon İstanbullu kazanmıştır kardeşim. Islak imzalı tutanaklarımız var, o tutanakların altında hesap var. Sonuç ne biliyoruz. Bu kadar inançlı olmamızın ardında bu var. Sonuç karşı tarafın lehinde olsaydı bu kardeşiniz çıkar, ‘Sayın Binali Yıldırım tebrik ederim,’ derdi ama demiyorum, çünkü ben kazandım.
AYRILMAYIN: Buradan çağrı yapıyorum. İlçe Seçim Kurulu önünde tedbir almaya devam edin. Bu sürecin neticesinde tek bir oyumuza sıkıntı getirmeyeceğiz. Kendimize olan güvenimiz en üst seviyede. Çünkü haklıyız.
ELİNDEN OYUNCAĞI ALINMIŞ ÇOCUK GİBİ DAVRANMAYIN: (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın Binali Yıldırım’la görüşmesi) Biri güvenlikten biri bilgi işlemden sorumlu bakan, kimse elinden oyuncağı alınmış gibi davranmasın
BAHÇELİ VE ERDOĞAN’A ÇAĞRI: Sayın Bahçeli, bu süreci lütfen iyi takip etsin. Bu kadar yıllık devlet deneyimi olan, hizmetleri olan bir şahsiyet olarak bu sürece mutlaka kayıtsız kalmamalıdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, lütfen birileri çocuk gibi davranıyor olabilir. Alt gruplar afiş asma çabasında. Sayın cumhurbaşkanının bu sürece kayıtsız kalmaması gerekir. Bu iki kişi şu anda önemli. Her ikisi de Cumhur İttifakı’nın üyesi.
BİR SÜRÜ İHBAR ALIYORUM: Büyükşehir Belediyesi’nden şu 2 günde bir sürü ihbar alıyoruz. Dosya kaçıranlar, odasını toplayanlar… Ne oluyor kardeşim? Ben gidip tedbir almak istiyorum, İstanbullunun 1 kuruşunun bile hesabını soracağım. Bunların ihbarı var, kanıt olursa paylaşırım.
YSK’YE GÜVENİYORUM: Bu ülke büyük bir ülke, YSK’ye güveniyorum. Veride kaybettiğimi görsem çıkarım “Ey rakibim hayırlı uğurlu olsun” derim, bu kadar delikanlıyım ben. Bu milleti barıştıracağım ben, görecekler. Siyasi düşünceler aklın önüne geçmeyecek. (DUVAR)