“Erdoğan için daha iyi bir zamanlama olamazdı” yorumu yapılan yazı, şöyle devam ediyor:
“Afrin’deki zaferin ertesi günü Türkler, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin tek büyük zaferi olan Çanakkale Savaşı’nın yıldönümünü kutluyordu. Erdoğan bu iki savaşı bir araya getirdi. Batı’yı Türkiye’ye karşı Kürt güçleri savunmakla suçladı… Afrin’in alınması beklenenden daha kolaydı. Türk tankları kent merkezine geldiğinde YPG güçleri zaten erimişti. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre 200 binden fazla kent sakini kaçmıştı. Amerika ve Almanya Türkiye’yi Suriye’deki acıları artırmakla suçlarken, Erdoğan eleştirileri ‘Tek bir sivilin burnunun kanamasına yol açmadık’ sözleriyle reddetti. Türk yetkililer şimdi de Suriye’nin kuzeyi ve Irak’a, yani YPG’nin anne örgütü PKK’nın üslerine savaşı getirmeyi düşünüyor.
Ancak Türkiye’nin planlarıyla ilgili bir sorun var: Suriyeli Kürtlerin Menbic’ten Irak sınırına uzanan doğu kalelerinde 2 bin kadar Amerikan askeri var. Amerikan hava güçlerinin desteklediği YPG, Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞİD) yenilginin eşiğine getirdi. Şimdi Türkiye NATO müttefiki Amerika’nın yolundan çekilmesini istiyor. Böylece en az IŞİD kadar büyük bir tehdit olarak gördüğü YPG’nin peşine düşebilecek.”
TÜRKİYE AFRİN’DE NE YAPACAK?
ABD ile Türkiye arasında YPG’nin Fırat nehrinin doğusuna çekilmesi konusunda bir anlaşmanın masada olabileceği belirtilen yazıda, bir başka soru da ortaya atılıyor ve ‘Türkiye Afrin’de ne yapacak?’ diye soruluyor. Economist’e göre, Erdoğan’ın burayı ‘gerçek sahiplerine’ verme önerisi, kaygı yaratıyor. Dergi şu ifadeleri kullandı: “Erdoğan’ın Afrin’i Türkiye’de yaşayan ve çoğunluğu Araplardan oluşan 3,4 milyon Suriyeli göçmeni yerleştirmek ya da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminin saldırısı altındaki İdlib’den ilerideki yaşanacak göçleri yönetmek için kullanacağı endişeleri büyüyor.”
“Esad güçleri Doğu Guta’yı ele geçirmek üzere. Bölgede geçtiğimiz ay Suriye’nin bombardımanı sonucu en az 1400 sivil öldü. Benzer bir katliamın rejim ve Rus müttefikleri İdlib’e gözünü diktiğinde de yaşanması bekleniyor” denilen yazı, Kadir Has Üniversitesi’nden siyaset bilimci Ahmet Kasım Han’ın sözleriyle noktalanıyor: “Mülteci akını ve onun yaratabilecekleri, karar vericilerin Türkiye sınırları dışında yönetmek isteyeceği bir şey.” (BBC Türkçe)