Herhangi bir nümayiş yokmuş meğer, asayiş berkemalmiş. Mesele şuymuş: Sur Belediyesi 140 kişiyi mülakatla işe alacakmış. Mülakata çağrılanlar belediyenin karşısında, surların dibindeki yeşil alanda sıranın kendilerine gelmesini bekliyormuş. Az önce duyduğum anonsu da polis yapmıyormuş zaten. Sırası gelenlerin adı anons ediliyor, gruplar halinde belediyeden içeri giriyorlarmış.
Sırasını bekleyenlere katıldım bir süre. TOMA her zamanki yerindeydi. Belediyenin önündeki polis barikatı da öyle. Hava iyi ki yağışlı değil, soğuk değil diye düşündüm. Çünkü iş başvurusunda bulunmak için belediyenin önünde toplanan genç insanlar sabah 7’den beri bekliyorlardı.
Çoğu gençti mülakat için bekleyenlerin. Kadınların sayısı da azımsanmayacak kadar çoktu. Bazıları orada tanışmış, kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Yüzleri belediyeye dönük, kulakları anons eden görevlideydi. Ayakta beklemekten yorulanların, sıkılanların bir kısmı çimlere oturmuştu. Birkaç gencin yanında yaşlıca insanlar vardı. Anne ve babaları olmalıydılar ve onlar daha heyecanlıymış gibi göründü bana. Hani çocuğunun sınavdan çıkmasını okul kapısında heyecanla bekleyen ebeveynlerinki gibi bir heyecan. Belediyeye kapağı atan çocuğunun hayatı kurtulacaktı, bu da az şey değildi ve heyecanlanmaya değerdi.
HAVADA BAHAR KOKUSU, BEKLEYİŞ UMUTSUZ
Ama sabahtan bu yana devam eden bekleyiş umutsuzdu. Çünkü doğru dürüst bir duyuru yapılmamıştı. Belediyenin önünde bekleyen mühendis genç, “Ayın 6’sında personel alınacağını duyurmuşlar, ayın 8’i de son başvuru tarihi. Belediyenin sitesinde bile duyurusu yapılmamış. Benim gibi birçok insan kulaktan duydu belediyenin personel alacağını” diyerek tepkisini gösterdi.
Mühendisti ancak işsiz olduğu için belediyede çalışmak istiyordu. Birazdan adı anons edilecek ve komisyonun karşısına geçip sorulara cevap vermeye çalışacaktı. Umudu var mıydı peki? “Sınav yok, mülakatla işe alacaklar. Mülakata güvenmiyoruz tabi. Arkadaşıma ‘En son başbakan kimdi?’ diye sormuşlar. Bu sorunun cevabını iş için başvuran herkes bilir ama herkesi işe almayacaklarına göre kafalarına göre 140 kişiyi işe alacaklar.”
Arkadaşı da mühendis, mülakata girip çıkmış ama arkadaşına sıra gelmesini bekliyor. “Bir iki tane de mesleki soru sordular” diyerek itiraz ediyor arkadaşına ve “Ama sorular kolaydı. Bir de üç mühendis alacaklar, ama kaç mühendis başvurdu bilmiyoruz ki” diye de ekliyor.
Seçimlere 20 gün kala belediyenin personel almaya başlaması ne anlama geliyor? Mühendislerden biri, “Sen gazetecisin, daha iyi bilirsin” diyor gülerek. Arkadaşı daha net konuşuyor, “Kadrolaşmaya gidiyorlar” diyerek. Biri hiçbir partiye oy vermediğini söyleyerek küçük bir yalan söylüyor önce, sonra “Haksız mıyım abi, mülakata girerken HDP’li olduğumu söyleyemem ki” diyor. Diğeri HDP’li olduğunu söylüyor, “Nasılsa işe alacakları isimler çoktan belli olmuştur” diyerek.
Havada bahar kokusu var ve gençler, kayyımla yönetilen Sur Belediyesi’nin önünde, işe alınmayı umutsuzca bekliyorlar.
‘BEN SOYADIMDAN KAYBEDİYORUM’
Lise mezunu olduğunu ve şoförlük için iş başvurusunda bulunduğunu söyleyen delikanlının durumu, mühendislerden daha farklıydı. Belediye başkan adayı bir AK Partilinin yeğeniydi. İşe alınacağı garanti gibi görünüyordu ama o aksini iddia etti, “Soyadımdan kaybediyorum. Akrabam belediye başkan adayı olduğu için kaymakam işe almaz beni ” diyerek.
Kendisi de AK Partili elbette ve Sur Belediyesi’ni AK Partili adayın kazanacağından emin konuştu. “Erdoğan buraya o kadar yatırım yaptı, boşa gitmez” dedi. Delikanlıya, daha bugün, Sur’daki evlerini kaybeden insanların kendilerine yapılan bin liralık kira yardımını 5 aydır alamadıkları için eylem yaptığını söylemedim.
Ama beni esas şaşırtan, Sur Belediyesi’ne şoför olmak için başvuran lise mezunu AK Partili delikanlının “Torpil var” iddiası oldu: “Kimin tanıdığı güçlüyse o işe alınacak. Bir de parayı veren girecek işe. Ben öylesine, şansımı deniyorum.”
Akrabası AK Parti’den belediye başkan adayı olan AK Partili delikanlının bu iddialarını örneğin bir CHP’li ileri sürse, “Eh yani, rakip partili, karalamaya çalışıyor” der geçerdik. İddiasının arkasında durunca burada yazmak durumunda kaldım.
BÜYÜKŞEHİRDE DURUM FARKLI DEĞİL
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ise 387 memur almaya hazırlanıyor. Memur olmak için başvuranlar KPSS ve mülakat puanları ile alınacak. Büyükşehir Belediyesi’nin memur alacağını duyan Diyarbakırlılar başvuruların yapıldığı kongre binasının önünde uzun kuyruklar oluşturdular. Manzarayı görenler kadar belediyede memur olabilmek için kuyrukta bekleyenler de yine torpilden söz ediyorlardı.
Bu umutsuz düşünceye rağmen, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Muhsin Eryılmaz’ın, başvuruların yapıldığı son gün yaptığı açıklamaya göre, 387 kişilik kadro için başvuranların sayısı 23 bin 500 kişiyi geçmişti.
“Torpili olan işe girecek”, “Kaybedecekleri belediyede kadrolaşmaya gidiyorlar”, “Belediyeyi alacak HDP’li belediye başkanlarını çalıştırmamak için kendi adamlarını belediyeye yerleştiriyorlar” ve “Seçime az bir zaman kala personel almaları propaganda amaçlı” gibi iddialar çok konuşuldu Diyarbakır’da.
Eryılmaz, yaptığı açıklamada bu iddialara değindi ve “Yapılacak sınav şeffaf, açık, hakkaniyet ve adalet ölçüsünde yapılacaktır. Bunun dışındaki hiçbir kıstas dikkate alınmayacaktır. Bunun dışındaki her söylemi gerçekdışı ve art niyetli olarak değerlendiriyorum” dedi.
Eryılmaz, bu alımların yerel seçimler öncesine denk getirilmesine ilişkin tartışmaları değerlendirirken “Bu zamanlama farkı şekillerde algılanmasın. Belediyenin ihtiyacı olduğu için bu sınav yapılmakta. Dediğim gibi, biz 387 memur aldıktan sonra belediyede 773 boş kadro kalacak. Yani kadroların doldurulması falan, bu söylemlerin ne kadar mantıksız olduğu ortada. Burada kesinlikle öyle bir amacımız yok, belediyemizin ihtiyacıdır. Belki de geç kalınmıştır almakta” ifadelerini kullandı.
KİMSE NEDEN İNANMIYOR?
Muhsin Eryılmaz iddiaları yalanlıyor. Yarın öbür gün Sur Belediyesi’nden de bir açıklama gelebilir ve “Torpili olanı işe alacaklar” iddialarını yalanlayabilir. Olabilir ama “Neden bu iddialar ortaya atılabiliyor” sorusuna sağlam bir cevap verecekleri kuşkuludur.
Binden fazla genci sınavsız, sadece mülakatla işe almanın mantığını açıklayabilecekleri de şüphelidir.
Belediyenin önünde işe ihtiyacı olan bin kişiyi toplamak marifet değildir. Marifet kuşkuya yer bırakmayan bir işe imza atmaktır. Hakkaniyeti kuşkulu bir sınavın, adet yerini bulsun kabilinden bir mülakatın manası yok.
Güzel bir bahar gününü Dicle nehrinin kenarında geçirmek varken sabahtan akşama kadar insanları belediyenin önünde bekletmenin bir vebali vardır. Esir kampında geçen filmleri hatırlatan bir uygulamayla, adlarını anons ederek onları belediyeden içeri almanın bir vebali vardır. Eğer işe alınacaklar önceden belliyse elbette.
Bir vebali daha var Diyarbakır’daki belediyelerin: Binlerce insan sorgusuz sualsiz, gaddarca belediyelerdeki işlerinden ihraç edildi. Bilmem ki bunun vebali nasıl ödenir. / DUVAR