Baronun dilekçesinde, kayyım atama kararının dayanağı olan 674 sayılı KHK’nin Anayasa’ya aykırılığı üzerinde duruldu. OHAL döneminde çıkarılan KHK’nin olağan bir hukuk normu olarak değerlendirilemeyeceği, Anayasa Mahkemesinin geçmiş dönemlerde vermiş olduğu kararlara atıfta bulunularak açıklandı.
Yine kayyım atanması kararının mevcut yasa ile bile uyumlu olmadığı, zira bakanlığın görevden alma yetkisinin sadece “görev sırasında ve görevi ile ilgili bir soruşturma ve kovuşturma” şartlarıyla sınırlı olmasına rağmen, bu kurala dahi uyulmadığı tespit edildiği ifade edildi.
Yani istisna olarak öngörülen kuralın temel bir hukuk kuralı haline dönüştürüldüğü, demokrasinin temeli olan seçimin saf dışı bırakıldığına vurgu yapıldı.
MECLİS SAFDIŞI BIRAKILDI
Yürütmeyi durdurma talebiyle verilen dilekçede, kayyım atanmasıyla sadece belediye başkanı değil, aynı zamanda halk oyuyla seçilen belediye meclisi ve belediye encümeni de saf dışı bırakıldığına dikkat çekildi.
Dilekçede, kayyım atama kararının sebep, konu, amaç ve yetki bakımdan Anayasa ve yasaya aykırılığı vurgulanarak, Avrupa Konseyinin danışma organı olan Venedik Komisyonunun gerek KHK’lar gerekse de kayyım atanmasına ilişkin raporları da referans alındı. Uygulamanın, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile de uyumlu olmadığı detaylı olarak açıklandı.
BAŞKAN GÖREVİNE DÖNMELİ
Dilekçede ayrıca kayyım atama kararının Türkiye’nin uluslararası saygınlığını önemli ölçüde sarsmasının yanı sıra, modern dünya ile entegrasyonu ve işbirliğini, dolaysıyla ekonomik, sosyal ve siyasal alanda engelleyen bir faktör haline geldiği ifade edildi.
Dilekçede OHAL uygulamalarının devamı olan bu hukuksuz uygulamadan vazgeçilerek, işlem hakkında yürütmenin durdurulması ve nihai olarak işlemin iptali ve görevden uzaklaştırılan belediye başkanının derhal görevlerine iadesini talep edildi. (DUVAR)