Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bursa il kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, barış hepimize lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil diyerek “hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme trafiğinin yeniden başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye çalışıyorlar” dedi.
Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Saldırılar, hakaretler, tehditler, haksızlıklar oldu ama yılmadık, bıkmadık. Çünkü barış hepimize lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil. Yüzlerce, binlerce yıl da geçse barıştan vazgeçemeyiz. İnanın ki, bakınız herhalde hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme trafiğinin yeniden başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye çalışıyorlar.
“Biz parti yönetiminde kaç kişi Türk’tür, Kürt’tür, Çerkez’dir, Alevi’dir, Sünni’dir bilmiyoruz. Çünkü bizler ezilenler, hep birlikte yola çıktıysak birbirimizin kimliğini sorgulamayacağız, birbirimizin değerlerine, diline, kültürüne, inancına saygı duyacağız, onu kutsal bileceğiz.
“Bizim işimiz o insanı olduğu gibi kabul etmek, onun hakkını her yerde savunmaktır. Ülkede bunu savunabilecek bizden başka hiçbir parti yoktur. Hele hele Soma ile Ermenek ile Yüksekova’yı, Cizre’yi, Kobani’yi aynı çatı altında buluşturursak biz o zaman geleceğimizi özgürce kurabiliriz.
” ‘Seçim barajı işlerine yarıyor’ diye kaldırmıyorlar”
“Türkiye’de demokratik siyaset için yüzde 10 barajının kalkması gerekiyor. Fakat ne demişti eskimiş Başbakan, ‘Bunu biz getirmedik’ demişti. ‘Kenan Evren getirmiş’ dedi. Kenan Evren getirmiş argümanın arkasına saklanmıştı. Oysaki Kenan Evren’i darbeci, cuntacı olarak niteleyip yargılayan bunlar değil miydi? Ama Kenan Evren’in getirdiği bütün nimetlerden tırnak içinde faydalanan bunlar.
” ‘Seçim barajı işlerine yarıyor’ diye kaldırmıyorlar. YÖK Kenan Evren’in getirdiği, kurduğu darbeci kurumlardan biridir, kaldırmıyorlar. Milli Güvenlik Kurulu darbe sonucu oluşmuş kuruldur, kaldırmıyor. Yani darbenin bütün nimetlerinden faydalanıyorlar. En büyük demokrasi taraftarı da ‘biziz’ diyorlar.
“Kusura bakmayın ama siz Kenan Evren’in bugünkü çocuklarından başka bir şey değilsiniz. Hala yüzde 10 barajının durması utançtır. Bugün itibarıyla 28 bizim milletvekilliğimiz aldığımız oyun karşılığı 28 sandalyede baraj nedeniyle AKP’liler oturuyor.
“Yeteri kadar oy almışız ama bağımsız girdiğimiz için 28 milletvekili koltuğumuz AKP’nin işgali altında. Böyle bir haksızlık olur mu? Bunlar bu utancın altında ezilecekler. Biz o barajı tuzla buz edeceğiz.
“Hükümet kendi içinde bu çelişkileri çözmeli”
“”Saldırılar, hakaretler, tehditler, haksızlıklar oldu ama yılmadık, bıkmadık. Çünkü barış hepimize lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil. Yüzlerce, binlerce yıl da geçse barıştan vazgeçemeyiz. İnanın ki, bakınız herhalde hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme trafiğinin yeniden başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye çalışıyorlar.
“Sayın Arınç’a buradan hatırlatmak istiyorum; ‘siz Başbakan olamadınız’ diye bunun öfkesini bizden çıkarmak zorunda mısınız? Yaşınızı başınızı almış bir siyasetçisiniz, ergen çocuklar gençler gibi öfkeli konuşmanın anlamı var mı? Üstelik hükümet sözcüsüsünüz.
“Başbakan yapmadılar sizi ne yapalım; bu da bizim sorunumuz değil. Şimdi bir de çözüm sürecinden sorumluluğu elinden aldılar, iyice öfkelenmiş durumdasın. Neredeyse çıkacak, bakın çıkacak ‘çözüm sürecine gerek yok’ diyecek noktaya gelmiş.
“Hükümet kendi içinde bu çelişkileri çözmelidir. Özellikle Sayın Başbakan, hükümet sözcüsünün söylediklerinin arkasında mı değil mi bilmek istiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki bir sekreterya oluşturulması, bir gözlemci güç oluşturulması ve heyetlerin genişleyerek İmralı’ya Sayın Öcalan’la görüşmeye gitmesi bir mutabakattır.
“Müzakere dediğimiz şey açık, aleni, şeffaf bir şekilde konuşmaktan ibarettir”
“Bu konuda İmralı’da mutabakat vardır ama hükümet sözcüsü kalkmış diyor ki; ortada bir uzlaşma anlaşma yok. Şimdi merak ediyoruz İmralı’ya giden heyet sizin heyetiniz değil mi? Orada konuşulanların arkasında hükümet olarak durmuyor musunuz? Çünkü müzakere dediğimiz şey açık, aleni, şeffaf bir şekilde konuşmaktan ibarettir. Korkarak, çekinerek, müzakereden bile konuşmaktan bile feragat ederek sorunlar nasıl çözülebilir.
“Bu konuda da diyorlar ki; HDP kafasından uyduruyormuş. Görüşme tutanaklarını açıklayalım o zaman, İmralı’da ne konuşulmuş açıklayalım. Bunların hepsi oradaki mutabakattır. Eğer siz hükümet olarak ‘orada konuşulanlar bizi ilgilendirmiyor’ diyorsanız, ortada bir aldatmaca var demek ki. Siz bir aldatmaca içinde değilseniz, kendi aranızdaki bu çelişmeleri bırakın artık.
“Ne konuştuysak halk bilecek”
“Sayın Bülent Arınç’ın söyledikleri doğruysa, ortada bir mutabakat yoksa, sekretarya olmayacaksa, müzakere başlamayacaksa, çözüm sürecinde heyetler genişletilerek adaya gitmeyecekse ve Sayın Arınç’ın kullandığı üslup ve dil, hükümetinizin diliyse; o halde toplantılarda bize anlattıklarınız nedir. Biz bu çelişkileri kusura bakmayın konuşacağız.
“Biz bu çelişkileri konuştukça HDP süreci bozuyor diyorlar, kusura bakmayın süreç aleni olacak, açık olacak. Ne konuştuysak halk bilecek. Kürt de bilecek, Türk de bilecek. Herkes bilecek ki kimse kimseyi kandıramasın, aldatma olmasın ama gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında süreç yürütmenin imkanı yoktur.
“Bu şekilde hiç kimse ne zaman kazanabilir ne de bu köklü sorunu çözebilir. Bu saatten sonra barış için ama hakiki bir barış için, samimi bir barış için kimse kimseye şart koşmasın. Özellikle de HDP’ye diz çöktürmeye çalışanlar, böyle barış olmaz.”